4 Ekim 2025 Cumartesi
ALMANYA'DA TÜRKLER VE MÜSLÜMANLAR
PARAMPARÇA: ALMANYA’DAKİ TÜRK VE MÜSLÜMAN TOPLUMLARDA KİMLİK KRİZİ
Rüştü KAM
05.10.2025 Berlin
-Sayımız çok ama sesimiz dağınık. Almanya’daki Türk ve Müslüman topluluklar, kimlik parçalanmasını, örgütlü çoğulculuğa çevirebildiği gün ancak o zaman etki gücüyle tanışacak-
Almanya’da yaklaşık 4 milyon Türk kökenli insan yaşıyor. Diğer Müslüman topluluklarla birlikte bu sayı 6 milyona yaklaşıyor.
Bu rakamın, başlı başına bir güç olması gerekirken; paramparça olduğunu görüyoruz. Çünkü bu büyük topluluk, siyasette, medyada, kültürde ve sivil alanda beklenen etkiyi gösteremiyor.
Peki neden? Neden bu kadar kalabalık olmamıza rağmen bir türlü güç olamıyoruz, güçlü olamıyoruz?
Cevap net ama acı: Paramparça olmuş durumdayız da ondan. Neredeyse her grup diğerine düşman hale gelmiş de ondan. “Böl parçala yönet” anlayışı sanki bizim için söylenmiş. Bugün Almanya’daki Türklerin ve Müslümanların durumuna bakarsak bu anlayış uygulama alanı bulmuş gibi. Altı milyon insandan altı milyon ayrı ses çıkıyor. Birbirinden kopuk, akortsuz sesler bunlar.
Türk kimliği ve Müslüman kimliğiyse aranılan öyle bir kimlikten bahsetmek oldukça zor. Çünkü; etnik köken, mezhep farklılıkları, siyasi görüşler, hatta tarikat aidiyeti bile Türk kimliğin önüne geçmiş durumda.
Her kategori yeni bir ayrışma, her ayrışma yeni bir mesafe doğuruyor. Dışarıdan bakıldığında yekpare bir topluluk gibi görünen Türkler, içeriden bakıldığında birbirine mesafeli, parçalanmış bir manzara sergiliyor.
Türk, Kürt, Alevî, Sünnî; laik, muhafazakâr, solcu, milliyetçi… Liste uzayıp gidiyor. Dahası, her biri kendi içinde de parçalanmış durumda. Evet, kalabalığız bu doğru ama bu kalabalık bir türlü “biz” olamıyor.
Kurumsal Çokluk, Kolektif Zayıflık
Almanya’da Türklerin ve Müslümanların kurduğu yüzlerce dernek, vakıf ve cemaat var.
Ama bu çoğunluk maalesef bir zenginliğin değil, çoğu zaman dağınıklığın adı oluyor.
Her yapı kendi çevresine hitap ediyor, kendi faaliyetini kendi mahallesinde yapıyor.
Oysa güç, birleşildiğinde, paylaşıldığında elde edilir. Birlikte hareket edebilmek ve aynı hedefe yürüyebilmek için gerekli olan şeydir güç… İşte bizde eksik olan tam da budur.
Kaynaklar bölünüyor, dolayısıyla temsil zayıflıyor, genç kuşaklar sivil alandan hızla uzaklaşıyor. Yalnızlaşıyoruz…
Çoğulculuğa Evet, Kaosa Hayır
Farklılıklar kötü değildir; tersine, toplumun yaratıcılığını besler. Ancak koordinasyon yoksa bu zenginlik kısa sürede kaosa dönüşür. Berlin’in bugün ihtiyaç duyduğu şey, herkesin aynı şeyi düşünmesi değil; farklı düşüncelere rağmen ortak hedeflerde buluşabilmesidir.
Ortak hedeflerde buluşmak mümkündür: Eğitim, gençlerin desteklenmesi, Hak üzere olmak, adaleti ayakta tutmak; kaynaklarımızı birleştirerek, neslimizin geleceği için ortak faaliyetlerde değerlendirmek; değerlerimizi korumak üzere kültür merkezleri açmak… Bunlar ideolojik faaliyetler değil, insani müştereklerdir. Kaynaklarımızı birleştirerek, israf etmeden, hatta mekanlarımızı da birlikte kullanarak geleceği inşa etmek mümkündür.
Sadece çatı kuruluşlarıyla, dışarıdan bakanlara birlikmişiz, güçlüymüşüz gibi bir görüntü vermek yetmez, yetmiyor artık, görüyoruz bunu. Dünya görüşlerinin farklılığı diye bir şey kalmadı. Tek tip insan modeline doğru hızla yol alınıyor. Türk toplumu ve Müslümanlar bu yolda kaza yapmadan, yara almadan hedefine ulaşmak zorundadır. Çatılar yine dursun durmasına dursun da altına, kendi değerlerimizin motifleriyle işlenmiş, çağdaş bir ağ örmek gerekir. Sosyal ağlar: Tematik platformlar, ortak projeler, bir amaca hizmet eden ve zamanı gelince dağılan koalisyonlar… Formül basit: Birlikte ama farklı; farklı ama uyumlu.
Yeni Bir Başlangıç Mümkün
Neredeyse 70 yıldır buradayız, artık şunu görmek zorundayız: Kolektif eylem, büyük laflarla, nutuklarla başlamıyor; küçük ama etkili atılan ortak adımlarla başlıyor. Şöyle:
Eğitim, istihdam, ayrımcılıkla mücadele gibi konularda ortak politika geliştirmek, hazırlamak gerekiyor.
Hukuk, iletişim ve veri yönetimi gibi alanlarda ortak hizmet merkezleri kurmak gerekiyor. Kadın ve gençlerin karar mekanizmalarında yer aldığı yeni platformlar oluşturmak gerekiyor…
Bunlar hayal değildir, bunlar atılması mümkün olan küçük adımlardır. Etkili olacak olan adımlardır. Sadece grupların, derneklerin, cemaatlerin birlikte ciddi olarak irade beyan etmeleri gerekiyor. “Evet biz geleceğin inşasını birlikte yapacağız…”
Son Söz: Kalabalık Olmak Yetmez
Almanya’daki Türk ve Müslüman topluluklar, tarihî bir eşiğin üzerinde duruyorlar.
Ya bu parçalanmışlıkla etkisiz kalıp eriyip gideceğiz, ya da farklılıklarımızı organize ederek kolektif bir akla dönüşeceğiz. Sonrası da yok, başkası da yok.
Parçalanmayı hoş görmek veya yok farz etmek, inkâr etmek ve parçalanmışlıklardan mustarip olan topluluklar olarak sabah akşam hal-i pür melâlimizden şikayet etmek çözüm değildir.
Parçalara ayrılmış olmak aslında kötü değildir, her bir parça yeni bir oluşumdur, örgütlenmedir, âtıl halde olan insanların aktif hale getirilmesidir.
Kötü olan, sıkıntı doğuran o oluşumları yönetememektir, onları asgari müştereklerde bilinçli bir çoğulculuğa dönüştürememektir. Vizyonu olan gerçek çoğunluk haline getirememektir. Sıkıntı buradadır.
Soru şu: Biz, bizi paramparça eden bu ayrışmaların neresindeyiz? Ortak bir kimliğe mi yaslanacağız, yoksa bölük pörçük gruplar halinde kaybolmayı mı seçeceğiz?
Sayıların rakamların şehvetinden çıkıp birbirimizin gözlerine dönebildiğimiz gün; bu paramparça hâlin yerini yeniden “biz” alacaktır.
Aynı dilde ağlayıp aynı dilde gülmeyi hatırladığımızda; camiyi, cemevini, derneği, kahvehaneyi birer siper değil buluşma mekânı kıldığımızda…
İşte o zaman 4 milyon olarak yalnız birey değil, tek bir vicdan olacağız.
Bu şehirde çocuklarımızın adımlarını ayrılıklar değil, ortak iyilikler belirlesin istiyorsak; hemen bugün, şimdi, küçük bir selâmla ilk adımımızı atalım:
Farklıyız ama düşman değiliz; ayrı yollarımız var ama aynı istikamete yürüyoruz. Çünkü bize güç verecek olan rakamlar değil, dünya görüşlerimiz değil, birbirimize uzattığımız ellerimizdir.
Ve belki de o gün, Berlin bizler için yalnız bir şehir değil, yeniden bir “yuva” olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder