Lâ gâlibe illallah=Galip olan Allah'tır''
Abbas Kasım İbn Firnas (810- 888):
İbn
Firnas, Berberi, gökbilimci ve şair, Endülüs'ün yetiştirdiği İslâm
bilginlerinden. Tarihî kaynaklar Endülüs'lü Firnas'ın uzun çalışmalar
sonunda yeni bir keşifte bulunup bir cihaz yaptığını, üzerine kumaş
geçirip kanat yerine büyük kuş kanatları taktığını ve bu âleti
çalıştırarak havalanıp uçtuğunu kaydederler. Üstelik havada uzun süre
kuşlar gibi süzülmüş daha sonra da yavaşça yere inmiş. İbn-i Firnas'ın
bu başarısı, Batı'da uçak yapıp uçmayı başaran Wright Kardeşler'den 1023
yıl öncedir.
İbn-i Firnas kimya, fizik, astronomi okumuş. Astronomi tabloları hazırlamış, şiir yazmış, el-Makata adlı saati tasarlamış.
Kumdan
cam imalatını icad etmiş ve ayrıca kaya kristallerini kesme yöntemini
geliştirmiş. O zamana kadar sadece Mısırlılar kristal kesmeyi
biliyormuş. Bundan sonra, İspanya Mısır'dan kuartz ihracını bırakmış.
Güneş
ve gezegenleri hareket halinde gösteren bir Plenatarium yapmış. Bu
cihazla yıldızlarla birlikte bulutu ve şimşekleri incelemiş.
Ünlü
bilgin ayrıca kendisine has metodlarla bir kısım taşlardan mükemmel cam
imal etme usûlünü keşfetmiş, cam sanayiinin de öncüsü olmuş.
Ayrıca
düzeltme kabiliyeti olan camı keşfederek gözlüğün mucidi olduğu kabul
edilir. İbn-i Firnas aynı zamanda İslâm musıkîsinin İspanya'da topluma
mal edilmesini sağlayan İslâm bilginidir. İbn-i Fırmas'ın
gerçekleştirdiği o ilk uçuşu hayal ederek Medinetü'z-zehra'dan Kurtuba
Cami'ine doğru yola çıkıyoruz.
Kurtuba Camii
Vad'il-Kebir
nehri üzerinden geçerek Kurtuba Camii'ne ulaşıyoruz. Köprü ile cami
arasına yapılan kemerli kapı oldukça hantal. Modern çağın modern
mimarisiyle yapılmış. Bu hantal kapıdan içeri girince Ortaçağ'da
olduğunuzu anlayabiliyorsunuz. Camiye bahçeden geçiliyor. Caminin yerini
I.Abdurrahman tespit etmiş ve oldukça yüklü bir para ödemiş bu yere.
Cami 996 sütuna sahipmiş rehberimizin dediğine göre. Sütunlar Kurtuba
kemeri diye adlandırılan kemerlerle mükemmel bir şekilde birbirilerine
bağlanmış.
Endülüs Emevilerinin başkenti
Kurtuba'da 600 cami varmış. Şimdi ayakta kalan tek camii Kurtuba Camii.
Vadil-Kebir nehri kenarındaki caminin temelini 785'de I. Abdurrahman
atmış. Bir milyon nüfusa sahip olan Kurtuba'da aynı zamanda 17
Üniversite ve 600.000 adet kitabı olan bir de kütüphane varmış.
Kurtuba Camii, dünyanın en büyük ve en eski camilerinden biriymiş. Cami 205 senede tamamlanmış.
Zaman
içinde yapılan eklemelerle 175 metre uzunlukta, 134 metre genişlikte
muazzam bir yapıya dönüşmüş cami. Dünyadaki en fazla sütuna sahip olan
mabed, Kurtuba Camisiymiş. Sütunların çoğu granitten, bazıları da
çeşitli taşlardan yapılmış.
Kurtuba Camii'nin en
güzel kısmı mihrabı ve minberi. Mihrap at nalı şeklinde. Mihrap
kemerinin dayandığı sütunlar eşsiz güzellikte. Mabedin bir diğer
özelliği de kemerlerin iki katlı olması. Dünyada başka benzeri yokmuş bu
kemerlerin, iki katlı olan bu kemerler yalnız bu camide bulunmaktaymış.
Ne
yazık ki, bu muhteşem eserin, 1523'te kalbine bir hançer saplanmış. Tam
ortada bir katedral. 140 tane sütun sökülerek yapılmış bu katedral. O
günden beri acı içinde kıvranıyormuş zavallı Kurtuba Camii. O acıyı
biraz da olsa hafifletebilir miyiz diye düşünen Yılmaz, ''Hocam burada
iki rekat namaz kılabilseydik'' dedi. Ben ''bir rekat için kefilim
ikincisini bilemem'' dedim. Daha birinci rekat biter birmez 5 tane
polis mantar gibi başımızda bitiverdi. Hışımla geldiler yanımıza ,
ellerinde telsiz telefonlar, belli ki şefleriyle konuşuyorlardı.
Burunlarından soluyorlardı. ''Burada namaz kılamazsınız, mabede saygılı
olunuz...!''
Zülküf kameraya almış bizi meğer.
Polisler bizden sonra onun üzerine yürüdüler, derhal çekilen resimleri
silmesini istemşler Zülküf'ten. Uyanık davranan Zülküf bir değil birkaç
resim çekmiş. Bu resimlerden iki tanesni kurtarabilmiş. Yapılan, namaza
düşmanlık mıdır, İslam'a düşmanlık mıdır, yoksa mâbede saygı mıdır,
varın siz karar verin?
Roger Garaudy
İslâm
öncesinde Fransız komünist partisinin düşünür ve fikri üstâdı idi.
Müslüman olduktan sonra yazmış olduğu "İsrail, Mitler ve Terör" adlı
eserinden dolayı Fransa'dan yurt dışına çıkışı yasaklanan Garaudy,
Kurtuba'da bir kahvehane açmış ve evini de müzeye çevirmiş. Adı Endülüs
Müzesi. Bizi oraya yemek yediğimiz lokantanın sahibi olan Fas'lı bir
müslüman götürdü.
Kurtuba'da
Roger Garaudy'nin
hanımı yaşıyor. Kahvesi Müslümanların buluşma yeri gibi çalışıyor.
Hanımını ziyaret ettik. Bize 950 yılında Kurtuba'da imal edilen kağıttan
bahsetti. Bu imalatla ilgili hazırlanmış olan dia gösterisi sundu. Kısa
da olsa sohbet ettik, fotograf çektirdik. Çalışmalarının sağlıklı
olduğundan bahsetti Selma Garaudy bize. Kurtuba'da müslümanların
sayısının gittikçe çoğaldığını söyledi. Ancak müslümanların toplam
sayısı hakkında bilgi veremedi. Dönüşte kahvesin- de, çay da içtik
Roger Garaudy'nin.
Sonra
da ver elini Kurtuba sokakları. Dolaştık o daracık daracık sokaklarda.
Teneffüs ettik 1332 sene önceki Kurtuba'nın havasını. Bayram etti
ciğerlerimiz. Alış veriş yaptık.
Sabah vedalaştık Kurtuba Camii ve
Medinetü'z-zehra ile. Bırakmak istemediler bizi ve tenbih ettiler; tez
zamanda yine gelin, diğer kardeşlerinizi de gönderin, yalnız bırakmayın
bizi buralarda diye.
Gırnata
Malaga'dan
kiradığımız araçları Hüseyin ve Ünal kullandılar yedi gün boyunca.
Mihmandarımız Ünal, zaman zaman gittiği yoldan geriye dönmek zorunda
kalıyordu. ''Tabelayı gördüğüm halde neden dönmüyorsun'' deyince de,
''Ben navi'ye itimat ediyorum, o da yolu geçtikten sonra dönüş işaretini
veriyor ben ne yapabilirim?'' diyordu.
Yollar
güzel, dağ, taş zeytin ağacı, alabildiğine düz ovalar. Barajlar
yapmışlar nehirleri çevirerek. Verimli mi verimli araziler. Yol boyunca
herkes Endülüs'e olan hayranlığını dile getirdi. ''800 sene buralarda
kal ve birkaç tarihi eser kalsın geride. Güney Amerikadakiler bugün
İspanyolca konuşuyorlar, biz burada Arapça konuşan bir İspanyol
bulamıyoruz. Kabul edilebilir gibi değil...'' Herkes dert küpü...
Derken gelmişiz bile Gırnata'ya.
Alhamra
Alhamra
Sarayı'nı karşıdan görünce yüreğimiz cız etti. Müslümanların en son
terkettikleri bir şehir Gırnata. Geriye kalan sadece Alhamra Sarayı. Ne
var ne yoksa hepsini yakmış yıkmış kirli İsabella. Sierra Nevada
dağlarının eteğine yaslananıyor Gırnata. Başı dumanlı. Aslında eşini
bekleyen bir geline benzermiş Sierra Nevada. Bize duvağını açmadı bu
gelin, kırgınlığı her halinden belliydi. Sevgilisine kavuşamayışının
hasretiyle yanar tutuşurmuş yıllardır. Duvağını açmayışı bundanmış.
Yeni
Gırnata insanın içini karartıyor. Estetiği olmayan üstüste yığılmış
binalar. Yeni olmasına rağmen daracık sokaklar. Ana caddesi hoş bir
görünüme sahip. Elektrik direklerinin tepesinden, sarı ve mavi renklerde
çiçekler sarkmışlar aşağıya doğru. Direklerin içinden yukarıya çıkan
su hortumuyla sulanıyormuş bu çiçekler.
Albayzın
Albayzın
mahallesi. Gırnata'nın olduğu gibi bırakılmış, tahrip edilmemiş bir
mahallesi bu mahalle. Ortaçağ'dan kaldığı söylenen sokak taşları. Mozaik
gibi. Küçük küçük. Bu taşlarla değişik çiçek motifleri yapılmış o
daracık sokalara.
Abdulkadir es-Sufi bu mahallede
bir cami yaptırmış. Alhamra'ya nazır. Cami Albayzın mahallesinin
silüetine uygun olarak yapılmış. Öğle ve ikindi namazlarımızı orada
kıldık. Namazdan sonra camiden ayrıldık. Biraz alış veriş yaptık. Fas
lokantasında Tajin yedik. Kırmızı tüllerle süslenmiş bir lokanta burası,
Fas geleneğini, restoran kültürünü aynen taşımışlar buraya. Yere yakın
masalar ve sandalyeler. Yöresel giysiler içindeki garsonlar... Kültür
elçisi gibi çalışıyorlar. Geleneklerini yaşatıyorlar, tebrik ediyoruz
onları.
Berlin'de Osmanlı geleneğini yaşatan, bu
özelliğiyle kültür elçiliği görevini yapan bir lokanta var mı diye
düşündük ama bulamadık. Avrupalılaşacağız diye geçmişimize ait nemiz var
nemiz yoksa hepsini inkar etmişiz veya ettirmişler. Yeni birşeyimiz de
olmayınca, cıscıbıldak kalıvermişiz ortalıkta.
Sabah
saat tam dokuzda Alhamra'nın önündeydik. Biletlerimiz önceden alındığı
için fazla beklemeden içeriye girdik. Muhteşem bir Saray.Daha girişte
büyüleniyorsunuz. Aslanlı bölüme gelince karşınıza gergef gergef
işlenmiş bir sanat eseri çıkıveriyor. Duvarlarda ''Le hukme illellah''
armaları var. Daha sonra havuzlu bölüm geliyor. Sonra bahçe. O kadar
büyük bir bahçe ki, yürümekle bitiremiyorsunuz. Etrafta suların kemerler
oluşturduğu bölümde sular dans ediyor adeta. İki tarafından sular akan
yolda yürümek ayrı bir zevk. O insanlar cennette yaşamışlar da farkında
değillermiş.
Girişte önceleri cami varmış, hemen önünde de
kocaman bir bahçe. Caminin bahçasine fevkalade kötü görünümlü ve itici
bir saray yaptırmış Kral Carlos. Arenaya benziyor içi, yusyuvarlak. Her
odasında bir görevli var. Saklanılan birşey de yok görünürde, üç beş
resim o kadar. Fotoğraf çekmek yasak. Ne var ki, neyi çekeceksiniz.
Camiyi çevirmişler kiliseye onda da bir estetik yok. Caminin hemen
üstünde hamamlar var, yeni yeni restore ediliyor. Kilisenin içinde
konuşmanız yasak. Görevli hemen uyarıyor.''Lutfen sessiz olun.''
Bu
çirkinliklerden sonra Alhamra sizi karşılıyor bütün ihtişamıyla. Lâ
gâlibe İllallah=Galip olan Allahtır. Boyun eğiyorsunuz. Böyle muhteşem
bir söze ne denebilir ki. 9:30 da girdiğimiz Alhamra'dan hiç durmadan
yürüdüğümüz halde 1:30 da çıkabildik.
Cum'a
namazını Albayzın'da kıldık 500 civarında cemaat vardı. Kadınlar da Cuma
namazında hazır bulundular. Namazdan önce Arapça bir hutbe okundu.
Namazdan sonra da İspalyol bir genç tarafından İspanyolca bir hutbe
okundu. Camiinin hocasından edindiğimiz bilgiye göre Gırnata'da 1.000
civarında müslüman İspanyol varmış. Fas'lı müslümanlarla birlikte bu
sayı tüm Endülüs'te 3.000 civarında imiş.
Namazdan
sonra dışarda Fas'lı bir eşin sattıkları katmerden yedik. Değişiklik
yok, aynı damak tadı. Akşam yemeğinde de arkadaşlarımızdan bazılarının
itirazlarına rağmen, yine Fas'lı bir lokanta seçildi. Sebahattin ile
Yunus İspalyol yemekleri yemek için Ayrıldılar ekipten. Lokanta ararken o
kadar yorulduk ki, adım atacak halimiz kalmadı.
Hem lokanta hemde
nargile salonu olarak kullanılan restorana zor attık kendimizi. Nargile
sevmiyorsanız boğulacak gibi olyorsunuz. Yemekler de o kadar lezzetli
değildi. Yemekten sonra doğru otele. Hemen istirahata çekildik. 6 günden
beri yürüyoruz. Ayaklarımıza kara sular indi. Recai, sabah dokuzda yola
çıkmamız gerektiğinin anonsunu yaptı. Sabah sekizde kahvaltı
salonundaydık.
Sabah kahvaltısı Sevilla'daki kadar mükemmel değildi. Sonra garsonlar da soğuk nevale. Yüzlerinden düşen bin parça.
Saat
9:00'da yola koyulduk. Hedefte Mortil var. Ünal'ın navi'si yine
sonradan göstermiş yola dönüleceğini. Bu yanlışlık bize 50 kilometreye
maloldu. Recai çocuklar yüzsün diye acele ediyor. Gezinin son günü. Bir
yağmur bir fırtına, ne yüzme kaldı ne de güneşleme hayali, hepsini
fırtına aldı götürdü. Sebahattin, Yunus, Recai kapalı havuzda yüzme
ihtiyaçlarını gidermişler, saunaya da girmişler. Bize sabah kahvaltıda
söylüyorlar...
Mortil
Burada bir mağara var. Bu güne kadar gördüklerimin en büyüğü . Görülmeye değer...
Malaga-Berlin
Gezi
ile ilgili değerlendirmeyi yaptık akşam yemeğinden sonra. Herkes
oldukça memnundu. Organizasyonu yapan Ayhan Bey'e teşekkür edildi. Bir
dahaki gezinin ne zaman olduğu soruldu... Hedefte Budapeşte var.
Sonuç
Sene
711, sonradan adı verilecek olan Cebelitarık Boğazı'ndan, 8.000 kişilik
ordusuyla İber Yarımadası'na geçer Tarık bin Ziyad. Sonra da gemileri
yakar, artık geriye dönüş yoktur. 800 yıl kalır Araplar İber
Yarımadası'nda.
1492 yılı hem Arapların, hem Yahudilerin sonu
olur. Nihayet bütün adaya hakim olan Aragon kralı Ferdinand ile Kastilya
kraliçesi İsabelle'nin 1469 yılında evlenerek bir hükümdarlık altında
toplanması ile "Reconquista" hareketinin son adımı da atılır. İki ay
süren bir kuşatmadan sonra son Gırnata Emiri Ebu Abdullah (İspanyolca
Boabdil) 2 Ocak 1492'de bir törenle şehrin anahtarlarını kral ve
kraliçeye teslim eder. Kendisi de eşini ve aile fertlerini alarak
el-Hamra'nın üst tarafında ve Sierra Nevada dağlarının eteğindeki
kayalık tepeye çekilir ve bugün İspanyolların "El-Ultimo Suspiro del
Moro" (Mağrib'linin son iç çekiş yeri) dedikleri yerden teslim ettiği
hazineyi göz yaşlarıyla seyreyler.
Kraliçe İsabel
ile Kral Ferdinand, paralarına ve mallarına el koydukları Yahudileri
ülkeden atarken, bir tek II. Bayezid sahip çıkıp büyük bir kısmını
Osmanlı topraklarına getirir. Araplara da Avrupa kıtasına veda etmak
düşer.
Sekiz vilayetten oluşan bölgenin başkenti
Sevilla. Yüzyıllarca emir, halife ve sultanlar tarafından yönetilen
Endülüs, Akdeniz ve Atlantik arasındaki konumuyla üç bin yıl boyunca
İber Yarımadası'nın kültürel ve ekonomik merkezi olmuş.
Endülüs
Müslümanları sayı azlığından veya fakirlik ve yoksulluktan, âlet-edevat
eksikliğinden, hattâ acizlik ve korkaklıklarından mağlup olmuş
değillerdir. Onları dinlerine bağlılıktaki kusur ve zaafları yıkmıştır.
Ne zaman dinlerine sarılmış, birlikte haraket etmişlerse zafer
kazanmışlar, aksine kısır çekişmelerle parçalandıkları zaman hezimete
uğramışlardır. Onları düşmanlar değil, kendi ahlâk zaafları, affedilmez
idarî ve siyasî basiretsizlikleri mahvetmiştir.
Durum
bu asırda da, daha farklı değildir. Acaba Müslümanlar, tarihte
başlarına gelen felaketlerden hiç olmazsa günümüzde ibret alamazlar mı?
Tarihi:"Tekerrür" diye târif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü
ederdi!?
Geçmişin zenginliğini bugünün şıklığıyla
harmanlamış zarif bir şehir olan Sevilla'yı, Arap medeniyetinin doruk
noktasına ulaştığı Kurtuba'yı ve 1492'ye kadar sanatçıların,
tüccarların ve bilim insanlarının merkezi olmuş Gırnata'yı görmeden
ölmemek gerekiyor.
M.Akif'in mısralarıyla bitirelim yazımızı
''Endülüs tacı elinden alınan bahtı kara,
Savuşurken o güzel mülkü verip ağyara,
Tırmanır bir kayanın sırtına etrafa bakar;
Bırakıp çıktığı cennet gibi zümrüt ovalar,
Başlar ağlatmaya biçareyi hüngür hüngür!
Karşıdan valide sultan bunu pek haklı görür,
Der ki : "Çarpışmadın erkekler gibi düşmanlarla;
Şimdi hiç yoksa kadınlar gibi olsun ağla !''
Rüştü Kam
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. İBN.FIRNAS'IN SU SAATİ VE GERÇEKLEŞTİRDİĞİ TEMSİLİ UÇUŞ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. İBN.FIRNAS'IN SU SAATİ VE GERÇEKLEŞTİRDİĞİ TEMSİLİ UÇUŞ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. KURTUBA CAMİİ ARKADA
BERLİN
TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. KURTUBA ULU
CAMİİ'NİN ÇİFT KATLI SÜTUNLARI BUNLARDAN CAMDE 996 TANE VARMIŞ. KATEDRAL
YAPMAK İÇİN 140 TANESİ SÖKÜLMÜŞ
BERLİN
TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. KURTUBA ULU
CAMİİ'NİN ÇİFT KATLI SÜTUNLARI BUNLARDAN CAMDE 996 TANE VARMIŞ. KATEDRAL
YAPMAK İÇİN 140 TANESİ SÖKÜLMÜŞ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. KURTUBA ULU CAMİİ'NİN İÇİNDE EKİBİMİZİN TOPLU RESMİ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. KURTUBA CAMİİ'NİN GECE GÖRÜNTÜSÜ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. BAYANLAR KURTUBA SOKAKLARINI HAYRANLIKLA İZLİYORLAR
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. BAYANLAR KURTUBA SOKAKLARINI HAYRANLIKLA İZLİYORLAR
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. ROGER GARAUDY'NİN MÜZEYE ÇEVİRDİĞİ EVİ VE HANIMI
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. ALHAMRA'DA ALBAYZIN TEPESİ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. ALHAMRA SARAYININ BAHÇELERİNDEN BİRİ YAŞİL VE SU VE SANAT İÇ İÇE
BERLİN
TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. ALHAMRA SARAYI
İKİ TARAFTAN SULAR AKIYOR, SESİNİ İŞİTİYORSUNUZ VE EŞİNİZLE/SEVGİLİNİZLE
YÜRÜYÜŞ YAPIYORSUNUZ. HAYALİ BİLE NE KADAR GÜZEL DEĞİL Mİ? BENİM YALNIZ
OLMAMA BAKMAYIN SİZ...
BERLİN
TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. MUHAMMED
ESED'İN KABRİ 'NİN DE BULUNDUĞU MÜSLÜMAN MEZARLIĞI, ALHAMRA SARAYININ
BİR KİLOMETRE UZAĞINDA/GIRNATA
BERLİN
TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. ALBAYZIN
TEPESİNDE ABDULKADİR ES SUFİ'NİN YAPTIRDIĞI CAMİ, HEM ARAPÇA HEM DE
İSPANYOLCA OLMAK ÜZERE HUTBE İKİ DİLDE OKUNUYOR
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. aLHAMRA SARAYININ BAHÇELERİNDEN BAŞKA BİR GÖRÜNTÜ
HÜSEYİN BOZKURT, RÜŞTÜ KAM, ZÜLKÜF AYIK, YILMAZ GÜN
ALHAMRA SARAYI'NIN BİR KŞÖESİNDEN EL İŞLEMELERİNDEN MUHTEŞEM BİR GÖRÜNTÜ, OYA İŞLER GİB GİBİ İŞLEMİŞLER
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. ALHAMRA SARAYI'NIN SALONLARINDAN BAŞKA BİR GÖRÜNTÜ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. aLHAMRA'DAN BAŞKA BİR KÖŞE
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. ALHAMRA'DAN DUVAR SÜSÜ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. aLHAMRA'DAN AL BAYZIN TEPESİ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. ALHAMRA'NIN BAHÇELERİNDEN
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ.
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. DUVARDA BİR HAT
BERLİN
TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. KURTUBA'DA 950
YILINDA KURULAN KAĞIT FABRİKASININ TEMSİLİ GÖRÜNTÜSÜ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ.
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. MEDİNETÜZZEHRA'NIN GİRİŞİ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. MEDİNETÜZZEHRA SARAYIN DA CEMAL SARGUT HANIMEFENDİ İLE
BERLİN
TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. KURTUBA DA
YAPILAN MEDİNETÜZZEHRA SARAYININ HEMEN BİTİŞİĞİNE YAPILAN CAMİ DEN GERYE
KALANLAR, HALKTAN KOPUK YAŞAMAMAK İÇİN SARAYIN DIŞINA YAPILMIŞ CAMİ
BERLİN
TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. KURTUBA DA
YAPILAN MEDİNETÜZZEHRA SARAYININ HEMEN BİTİŞİĞİNE YAPILAN CAMİ DEN GERYE
KALANLAR, HALKTAN KOPUK YAŞAMAMAK İÇİN SARAYIN DIŞINA YAPILMIŞ CAMİ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ.
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. KURTUBA ULU CAMİİ'NİN İÇİNE YAPILAN KATEDRALDEN
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. KURTUBA ULU CAMİİ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. KURTUBA ULU CAMİİ'NİN ,İÇNDEKİ KATEDRAL
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. ENDÜLÜS EVLERİNİN GİRİŞLERİ BÖYLE ÇİÇEKLERLE SÜSLENMİŞ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. BAŞKA BİR EVİN GİRİŞİ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ.
BERLİN
TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. ENDÜLÜS
SOKAKLARI VE EVLERİN DIŞ CEPHE GÖRÜNÜŞÜ, HER TARAF ÇİÇEKLERLE DONATILMIŞ
BERLİN
TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. ENDÜLÜS
SOKAKLARI VE EVLERİN DIŞ CEPHE GÖRÜNÜŞÜ, HER TARAF ÇİÇEKLERLE DONATILMIŞ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ.
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ.
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. TARİFA'DA DÖNER KEBAP
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. BEYAZ KÖY VE SOKAK GÖRÜNTÜSÜ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. BEYAZ KÖY VE SOKAK GÖRÜNTÜSÜ
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ.
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ.
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ.
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ.
BERLİN
TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. BU MİNARE HEM
RASAT KULESİ HEM DE MİNARE OLARAK KULLANILIYORMUŞ ŞİMDİ KİLİSENİN ÇAN
KULESİ OLARAK İŞLEV GÖRÜYOR
BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ.
BERLİN
TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. İLK DEFA EMEVİ
HALİFESİ ÖMER İBN.ABDUL AZİZ TARAFINDAN YAPTIRILDIĞI SÖYLENEN KÖPRÜBERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. CAMİNİN İÇİNDEKİ KATEDRALBERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. ALHAMRA SARAYININ SALONLARINDAN BİRİBERLİN
TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. KURTUBA ULU
CAMİİNDE YILMAZ NAMAZ KILIYOR, ANCAK BU NAMAZ BİR REKAT OLARAK
KILINABİLDİBERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. DIŞ CEPHE SAKSILARI OLDUKÇA BAKIMLIBERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. CEBELİ TARIK BOĞAZI VE AKDENİZ ARKADA GÖRÜNÜYORBERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ.BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ.BERLİN TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ 05.04.2012 TARİHİNDE ENDÜLÜS'TEYDİ. ALHAMRA DAN...