9 Nisan 2024 Salı

SEVGİLİ DOSTLAR BAYRAMINIZ HAYIRLARA VESİLE OLSUN 2024

Ramazan'ı uğurladık. Ramazan bizden memnun olarak ayrıldığını söyledi. Son çıkıştan el sallarken, gözlerinden akan yaşlar yanaklarından süzülüyordu. O kadar memnun olmuş ki; öf bile demeden, yüzümüzü dahi ekşitmeden kendisini bir ay boyunca ağırlamamızdan dolayı, seneye on gün önce gelecekmiş. Karşılıksız fedakarlıklarda bulunmuşuz, ihtiyaç sahiplerini görüp gözetmişiz, iftar sofraları kurarak insanları, dil, din, ırk ayırımı yapmadan o sofralarda buluşturmuşuz. Dünyanın değişik coğrafyalarındaki insanlar için maddi fedakalıklarda bulunmuşuz. Bütün bunlar Ramazan'ın çok hoşuna gitmiş. Evet sevgili dostlar, dostların en güzeli, sevgili Ramazanla bir ay beraber yürüdük bu yollarda; bazen aç kaldık, bazen susuz. Elimizi attığımız zaman ulaşabileceğimiz hertürlü yiyecek ve içecekten bile sırf Ramazan rahatsız olmasın diye vazgeçtik. Buna rağmen, onu misafir olarak ağırlamaktan yüksünmedik. Ne istediyse onu yaptık. Yeme dedi yemedik, içme dei içmedik. Ver! dedi verdik. Pes etmedik, hep verdik, alan el değil veren el olduk. Yorgunluğumuz var elbet. Şimdi biraz soluklanma zamanı. Muhabbet zamanı. Kucaklaşma zamanı. Coşkumuzu devam ettirme zamanı. Ramazan gitti ama yerine Bayram geliyor. Onu da layıkıyla ağırlayalım. O da mutlu olarak ayrılsın aramızdan. Küskünlüklerimiz varsa nefis yapmayalım barışalım. Fakir fukarayı sevindirelim. Onlar da bayram yapsınlar. Büyüklerimizin ellerinden öpelim. Yanımızda değillerse telefonla görüşelim. Bayramın misafir olarak aramızda bulunacağı günlerde bir ay boyunca biriktirdiğimiz hatıralarımızı, sevincimizi onlarla paylaşalım. Bayramınız hayırlara vesile olsun.

7 Nisan 2024 Pazar

GURBET ELLERDE KURULAN NİFTAR SOFRALARI 2024

-“Müslümanlar ile Hristiyanlar birlikte yaşamayı öğrenmelidirler”- -“Almanya’da her geçen gün ırkçılık biraz daha yükseliyor. Geçen hafta Singin’deydim. Bugün bile acılarımız taptazedir. O günlerin tekrar yaşanmamasını istiyoruz.” Ha-ber.com Berlin- Zülfikar Kam Türk Eğitim Derneği dördüncü iftar sofrasını kurdu. Çok sayıda kadın ve erkek davetlinin katıldığı sofrada T.C. Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen de hazır bulundu. Günün hatibi Katolik Akademisi sözcüsü Dr. Katrin Visse idi. Moderatörlüğünü doktora öğrencisi Mansur Doğan’ın yaptığı iftar sofrasında, IGMG Berlin Bölge Başkanı Hasan İstanbul, Devlet sanatçısı Metin Akyol, Op. Dr. Mustafa Başyiğit, Prof. Dr. Tahir Durmuş, iş adamlarımızdan Veli Karakaya, Mustafa Kaya, Raşit Tanrıverdi ve Gazeteci Züleyha Öztürk hazır bulundular. Çok sayıda insanımızın sponsor olduğu iftar sofrasının ana sponsorunun Büyükelçi Ahmet Başar Şen olması misafirler tarafından alkışlarla karşılandı. Şen ayrıca Türk Eğitim Derneği bünyesinde hizmet veren Almanya'nın ilk Türk Kütüphanesine bir çay demleme makinesi ve bir de Türk kahvesi makinesi hediye etti. Program neyzen Özlem Yıldız’ın üflediği ney eşliğinde Devlet Sanatçısı Metin Akyol’un okuduğu ilahilerle devam etti. Sanatçılar misafirlerden büyük alkış aldılar. Daha sonra Büyükelçi Şen selamlama konuşması yapmak üzere kürsüyü teşrif etti. Şen özetle şunları söyledi: “Türk Eğitim Derneği Türk Kültürüne çok büyük hizmetlerde bulunuyor. İçinde bugün iftar sofrası kurulan bu kütüphaneyi çok önemsiyorum. Ayrıca üç ayda bir yayınlanan MOCCA dergisini çıkarıyorlar. Eğitim, kültür ve araştırma dergisi. İki dilde yayınlanıyor. Geziler, konferanslar, eğitim kampları düzenliyorlar. Başta Başkonsolosluk görevinde bulunduğum zamandan bu yana tanıdığım kıymetli Rüştü Kam Hocam olmak üzere tüm üyelerine, Türk dilini ve kültürünü yaşatmak için ve her yaştan gençlerimizin eğitimine yaptıkları bu güzel hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum.” Büyükelçi Şen, konuşmasını Ramazan ayının kurtuluşa vesile olan bir ay olmasından söz ederek şunları söyledi: “Ramazan ayı mübarek bir aydır. Başı rahmet, ortası bereket sonu da kurtuluş olan bir aydır. Bugün de Kadir gecesidir. Bin aydan daha hayırlı olan bir gecedir. Geceniz mübarek olsun. Biz bugün burada, bu mübarek gecede, böylesine güzel bir sofranın etrafında iftar saatini beklerken; Gazze'de ve dünyanın başka bölgelerinde masum insanların yiyecek ekmek, içecek temiz su, başlarını sokacak bir dört duvar bulamadıklarını unutmayalım. Tabiki devletimiz elinden gelenin fazlasını yaparak o insanların yanında olmak için gayret sarfediyor. Gayretimiz o insanların daha fazla acı çekmemesi için acilen ateşkesin sağlanması yönündedir. Bu konuda devletimiz yapılması gereken girişimleri yapmaktadır. Gazze'deki saldırılar karşısında, dünya devletlerinin ve İslam ülkelerinin sessiz kalması insanlık ve demokrasi adına manidardır.” Büyükelçi Şen son olarak şunları söyledi: “Avrupa’da ve Almanya’da her geçen gün aşırı sağ ve ırkçılık biraz daha yükseliyor. Geçen hafta Solingen'deydim. 31 yıl önceyi hatırlatan bir kundaklama olayı var. Failleri hala bulunamadı. O günlerin tekrar yaşanmasını istemiyoruz. Bu kundaklama olayının tüm yönleriyle açığa çıkarılmasını ve faillerinin en ağır cezalara çarptırılmalarını bekliyoruz. Almanya'da yaşayan insanımıza, hepimize bugün en çok lazım olan şey dayanışmadır. Birlik ve beraberliktir. Birbirimizi ötekileştirmenin, ayrışmanın anlamı yoktur. Almanya'da yaşayan üç buçuk milyon civarındaki Türk olarak her daim dayanışma içinde olmamız gerekir. Bu yıl Ramazan ayındaki yardımlarınızı yaparken Gazze'yi ve Türkiye’de geçen sene depremden zarar görmüş olan kardeşlerimizi de unutmayalım.” Daha sonra ezan okundu ve kaşıklar çorba ile buluştu. Yemekten sonra Selamlama konuşması için Rüştü Kam takdim edildi. Kam Kadir Gecesi’ni esas alarak bu ayda inen Kur’an’ın özelliğinden ve öneminden bahisle şunları söyledi: “Bu gece bin aydan daha hayırlı olan bir gecedir. Kur’an bu gecede indirilmeye başlamıştır. 23 senede tamamlanmıştır. Mekke'de inen ayetlere Mekkî, Medine’de inen ayetlere Medenî denir. 6236 ayettir. 114 sureden mürekkeptir. Ayetlerin 500 kadarı muhkemdir. Diğerleri müteşabih. Muhkem ayetleri herkes anlar. “Yalan söyleme, haram yeme, zulüm yapma, … gibi. Müteşabih ayetleri ise ilimde derinleşmiş olanlar daha iyi anlarlar. Öncelikle Arapların anlaması için indirilen Kur'an tarihseldir. Kurucu ümmet tarafından evrenselleştirilmiştir. Kıyamete kadar tecdid edilerek evrenselleştirmeye devam edilecektir. Kur’an sadece okumak için değil anlaşılmak için indirilmiştir. Her millet Kur’an’ı kendi dilinde yazılan meallerden okuyarak anlamaya çalışmalıdır. Eğer Kur’an anlaşılmış olsaydı. Bugün Müslümanların başına gelmekte olanlar ile karşılaşılmazdı.” Moderatör son olarak Katolik Akademisi sözcüsü Dr. Katrin Visse’yi kürsüye davet etti. Katrin Visse’nin konusu, Gelenek ve Tecdid olarak ilan edildi. Yani, Hristiyanlıkta neyin değiştirilebileceği ya da neyin değiştirilmesi gerektiği sorusuyla Hristiyanların nasıl başa çıkmaya çalıştıkları… Dr. Katrin Visse Müslümanların ve Hristiyanların ortak sorunu olan yenilenme çabalarından bahsetti ve Hristiyanlık perspektifinden konuya yaklaştı. Özetle şunları söyledi: “Değişim için yapılan tartışmaların temelinde değişime ne kadar izin verilmesi gerektiği sorusu yer alır. Çünkü geçmişte söylenen dini söylem ve öğretiler hiç değişmezse dinin içi boş kalabilir, söylenenlerin çoğunluğu değişirse de bir belirsizlik hali hâkim olur. Bugün Hristiyanlar bir ikilem ile karşı karşıyadırlar: Hem kendilerinden öncekilerin görüşlerine güvenmelidirler hem de onların temelinde de beşer olduklarını ve hatalar işleyebileceklerini hatırlamalıdırlar. Bu bağlamda bir toplumun değişime ne kadar katlanabileceği sorusunu kendilerine sormaları gerekir. Her iki tarafın da amacı aralarındaki görüş farklılıklarına rağmen birlikte ibadet edebilmeleri ve azami ölçüde topluma faydalarının dokunabilmesi olmasıdır. Müslümanlar ile Hristiyanlar birlikte yaşamayı öğrenmelidirler. Müslümanlar ve Hristiyanlar değişime ne kadar önem veriyorlar? Bir başka soru da şudur; toplum değişimin ne kadarını kaldırabilir? Hem Müslümanlar ve hem de Hristiyanlar, değişime ne kadar müsade ediyorlar? Değişim yapılmadan önce bu soruların cevabı mutlaka verilmelidir. Bu çıkmazdan kurtulabilmek için Katolikler 3 yöntem geliştirdiler: a. Fikirler yeni öğretiler olarak tanıtılmayacak. Onun yerine var olanlar yeni şekilde ifade edilecek. b. Soğan örneği kullanılarak bir hakikatler hiyerarşisi kurulacak. Buna göre ilk öğretiler soğanın merkezinde yer alıp, sonradan eklenenler sırasıyla soğanın dış kabuklarını temsil edecek. c. İman sezgisi geliştirilecek. Yani inananlar, çevrelerinin müdahalesi olmadan da hakikati Tanrı’nın onların yanında olduğu bilinci ile içlerinde hissedebilecek.” Dinin bir paket gibi gelecek kuşaklara aktarılamayacağını açıklayan Dr. Katrin Visse son olarak şunları söyledi: “Yeni fikirler yani tecdid, toplumun inşası ve iyileştirilmesi için bir fırsat ve hatta Tanrı'nın bir lütfu olarak sunulmalı ve algılanmalıdır.” Sorulara verilen cevaplardan sonra, Büyükelçi Şen ve Katrin Visse’ye dernek yönetimi tarafından hazırlanan hediyeleri verildi ve toplu çekilen hatıra fotoğrafından sonra iftar sofrası kaldırıldı. zk