14 Kasım 2023 Salı

BERLİN’DE CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMALARI DEVAM EDİYOR

Berlin’de Cumhuriyet Bayramı kutlandı. Hem de birkaç yerde kutlandı. Ben, büyükelçiliğin organize ettiği kutlamaya da katıldım. Kutlanan Cumhuriyet Bayramıydı. Salonda yerini alan sayı 2.000 civarındaydı. Berlin Filarmoni Orkestra Salonu’nda Kültür Bakanlığının gönderdiği Senfoni orkestrası bir konser verdi. Dinledik. T.C.Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen burada bir konuşma yaptı. Konuşmasında, yıkılan bir cihan imparatorluğunun küllerinden, çağdaş ilkelere dayanan modern bir ulus devlet doğduğunu söyledi. Devamla Şen, "Bugün girdiğimiz ikinci yüzyılımız, her alanda küresel düzlemde en ileri seviyeye getirecek bir yol haritasını içermektedir. Bu vizyon, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte yeni nesillere bırakacağımız en büyük mirasımız olacaktır" dedi. Anlamlı bir konuşmaydı. O kutlamayla ilgili olarak daha önce yazmıştım. Bir de Ergün Bey’in organize ettiği kutlama vardı. Ona da katıldım. Ergün Bey güzel bir organize yapmış. Açılışta kısa bir konuşma yaptı. Savaş karşıtlığını da konuşmasının bir yerine iliştiriverdi. Konserde Türk sanat Musikisinden örnekler seçilmiş. Ne güzel. Birbirinden güzel eserler. Performanslar üzerinde kritik yapmanın anlamı yoktur. Sonuçta bu insanlar şartlarını zorlayarak gönüllülük esasına dayalı bir eğitim almışlar. Bu insanlar merak etmişler ve boş zamanlarını Eski Dostlar Musiki Derneği’nde değerlendirmişler. Ne de güzel yapmışlar. Alkışlanacak bir durum. Mutlaka o kişiler evlerinde de musiki ile meşgul oluyorlardır. Kültürümüze sahip çıkmak böyle birşeydir. Fedakarlık isteyen bir şeydir. Sahnede disiplinlerini hiç bozmadılar. Şımarmadılar da. Halka ve sanata saygılıydırlar. Hangi alanda olursa olsun fedakarlık yapamıyorsanız geleceğinizi inşa edemezsiniz. Bedel ödemezseniz; kimlikli bir nesil yetiştiremezsiniz. Kimlikli nesil, bizim olana, bizden olana sahip çıkan nesildir; musikimize sahip çıkan nesildir, dini değerlere örf ve adetlere sahip çıkan nesildir. Camii’ne, minaresine, mezar taşlarına, ebru sanatına, Dede Efendi’ye, Itri’ye, Hafız Burhan’a ...sahip çıkan nesildir. Karadeniz’in horonuna, Ege’nin zeybeğine sahip çıkan nesildir. Reddeden veya küçümseyen değil... Cumhuriyet kutlanacaksa ki; kutlanacak. O zaman o kavramın içi, yani CUMHUR kavramının içi, cumhurun değerleriyle doldurulmalıdır, cumhur’a rağmen doldurulmamalıdır. Ergün Bey, sen bugün sahneye çıktın ve oradan halkımıza bir mesaj verdin. O mesaj umarım muhatapları tarafından alınmıştır. Ben seni ve korodaki bütün arkadaşlarını teker teker kutluyorum. Tabiki sazendeler de dahil. Güzel bir iş yapıyorsunuz, yapmaya da devam ediniz. Berlin’de bir kültür merkezimiz yok. Bu açığı Sivil toplum Kuruluşları(STK’ler) olarak sizler dolduruyorsunuz. Belki ilerde sizlerin mirasçıları o kültür merkezini kuracaklardır. Ancak bir konunun altını çizmem gerekiyor müsadenizle. Sunucu olan beyefendi dersine iyi çalışmamış. Sık Sık takıldı. Belki heyecandandır. Konuşmasının bir yerinde de şöyle bir cümle kurdu: “Diktatörlüğün olduğu bir dönemde Atatürk demokrasiyi seçti.” Bu cümle kurulmasa daha iyi olurdu. Bizim tarihimizde diktatör yoktur, diktatörlük de yoktur. Diktatörlük zulme dayanır, diktatörler zalim yöneticilerdir, halkını köleleştirenlerdir, engizisyonlarda insanların derilerini yüzenlerdir, soykırım uygulayanlardır, çoluk- çocuk demeden, kadın- kız demeden, yaşlı-genç demeden herkesi öldürmekten zevk alanlardır. Türk tarihinde diktatör yoktur. Kastedilen Selçuklu ve Osmanlı dönemi ise orada hiç yoktur. Bu konularda daha hassas davranırsanız 4 milyon nüfusun içinde yaşayan 300 bin Türkün arasındaki kardeşlik bağlarını zedelememiş olursunuz. O zaman arzu ettiğimiz, hepimizin arzu ettiği birlik ve beraberliği çok daha kısa sürede yakalarız. Her oturduğumuz mekânda birlik ve beraberlikten bahsederiz. Dağınıklığımızdan şikayet ederiz. Birbirimizin kutsallarına dokunursak o birliği yakalayamayız. Bizden olmayan insanların algılarıyla hareket edersek, muğlak bilgileri gerçek bilgi sayarak hareket edersek birlik ve beraberliği yakalayamayız. Siz de bilirsiniz ki; geçmişini küçük gören ve geçmişini yok sayan bizden başka bir millet daha yoktur. Bizler birbirimizi kusurlarıyla sevmek zorundayız. Hele bir de gurbetteysek bu konulara iki kere dikkat etmemiz gerekir... Günün mânâ ehemmiyeti konusunda ise Başkonsolos İlker Okan Şanlı açıklamalarda bulundu: “Cumhuriyet, Türk milletinin Büyük Atatürk önderliğinde verdiği mücadelenin, onurlu duruşunun, vatan sevgisinin, egemenlik ve bağımsızlık iradesinin ortaya çıkardığı bir eserdir. Bu eser, “çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma” vizyonuyla geleceğe özgüvenle, heyecan ve şevkle bakan bir neslin bugünkü nesillere yadigarıdır. Atalarımızın yadigarının kıymetini bilmeliyiz. 100. yılda, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile dava arkadaşlarını, ülkemizin bağımsızlığı, birlik ve bütünlüğü uğrunda canlarını feda eden tüm aziz şehitlerimizi, istiklal ve egemenliğimiz için her şeylerini ortaya koyan kahraman gazilerimizi, 100 yıllık süre içerisinde Türkiye Cumhuriyeti'nin yücelmesine katkı sağlamış herkesi derin minnetle anıyoruz. Anavatanımızdan binlerce kilometreler uzakta olsak da, burada bizlere düşen Cumhuriyetimizin kuruluş sürecinde yazılan destanı çocuklarımıza, genç nesillerimize layığınca anlatabilmektir. Heyecanımızı paylaşabilmektir. Zira, bu anlayış yeni nesillerde pekiştiği ölçüde gençlerimiz de “muhtaç oldukları kudretin” aslında bizzat kendilerinde olduğunun daha da bilincinde olacak, kendi geleceklerine daha da özgüvenle bakabileceklerdir. Bizdeki içi boş bir özgüven değildir, şovenizm hiç değildir. Bu çerçevede, Almanya Türk toplumunun kültürel kimliğini ve milli benliğini kaybetmeden, birlik ve beraberlik içinde hem Almanya’ya, hem Türkiye’ye hem de Türk-Alman dostluğuna katkılarda bulunmaya devam edeceğinden hiç şüphemiz bulunmamaktadır. Sözlerime burada son verirken, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü ve silah arkadaşlarını bir kez daha rahmetle anıyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.”