İnsan,
kadın ve erkek olmak üzere iki ayrı cinsten ibarettir. Allah Nisa suresinin
birinci ayetinde insanı yarattım derken, aynı zamanda ve aynı cevherden kadını
da yarattım demektedir. Bundan dolayı yükümlülükler bu iki varlığın sırtına
aynı derecede eşit yüklenmiştir. Buyruklar karşısında erkek kadına göre daha
fazla, kadın erkeğe göre daha az sorumlu değildir. Üstünlük ölçüsü olan „takva“
her iki cins için de geçerlidir. Her iki cinsin, yaratılıştan kaynaklanan
farklılıkları ve üstünlükleri vardır elbet. Ancak bu farklılıklar, hukuk
açısından birinin diğerine üstün olması anlamına gelmez. Buyruk şöyledir:
„Ey
insanlar! Sizi bir tek can(lı)dan yaratan, ondan eşini var eden ve her ikisinden
pek çok kadın ve erkek meydana getiren Rabbinize karşı sorumluluğunuzun
bilincinde olun. Kendisi adına birbirinizden [haklarınızı] talep ettiğiniz
Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyun ve bu akrabalık bağlarını gözetin.
Şüphesiz Allah, üzerinizde daimî bir gözetleyicidir.“ (Muhammed Esed Meali, Nisa;
1)
Ayete göre, kadın olsun erkek
olsun aynı cevherden, nefisten, benlikten yaratılmıştır. “Nefs”, “benlik” bütün insanların ortak
kökenine işaret eder, kadın da erkek de “nefs/benlik” taşır.
Bu ayetteki
nefis kelimesi, aslında canlı anlamına gelir. Nefes de canlılık belirtisi olan
soluk alıp vermeye denilir. Genellikle müfessirler, buradaki nefis kelimesiyle
Hz. Adem'in kastedildiğine kani olmuşlardır.
Bizim kanaatimize göre ayetteki nefis, Hz. Adem'i değil, insanın aslı olan ilk canlıyı kastetmektedir. Birçok ayette, insan yaratılışının bazı aşamalardan, evrim safhalarından geçirildiği belirtilmiştir. Nuh Suresi'nin 13-14'üncü ayetlerinde: “Size ne oluyor ki, Allah'a büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz?
Bizim kanaatimize göre ayetteki nefis, Hz. Adem'i değil, insanın aslı olan ilk canlıyı kastetmektedir. Birçok ayette, insan yaratılışının bazı aşamalardan, evrim safhalarından geçirildiği belirtilmiştir. Nuh Suresi'nin 13-14'üncü ayetlerinde: “Size ne oluyor ki, Allah'a büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz?
Oysa, sizi türlü
merhalelerden geçirerek O yaratmıştır.” (Muhammed Esed
Meali) buyurulmaktadır. Demek ki insan, hemen birdenbire ortaya
çıkmış bir varlık değil, uzun bir tekâmül sonucu süzüle süzüle yaratılmış en
mütekâmil varlıktır.
Gerçek böyledir, insan bir tek
candan yaratılmıştır. Ancak öğreti farklıdır. Dolayısıyla yaratılış konusundaki inanç, kadının, erkeğin eğri kaburga kemiğinden
yaratıldığı inancıdır. Tevrattaki kadının yaratılışıyla ilgili metin
aynen şöyledir:
“Ve
Rab Allah Ademin üzerine derin uyku getirdi, ve o uyudu; ve onun kaburga
kemiklerinden birini aldı, ve yerini etle kapadı. Ve Rab Allah Adem’den
aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı, ve onu Adem’e getirdi. Ve Adem dedi:
Şimdi bu benim kemiklerimden kemik ve etimden ettir; buna Nisa (kadın)
denilecek, çünkü o insandan alındı.” (Kitab-ı Mukaddes,
Tekvin; ll. bap, 21-23. cümleler)
Bu ve benzeri rivayetlerle kadının
yaratılışının kaburga kemiğinden olduğu
Müslümanlar tarafından kabul edildi. Başkaca rivayetlerle de desteklenerek, “kadının,
saçının uzun, aklının kısalığı ve dinin noksanlığı” gibi aşağılamalara da fazla
dikkat edilmedi. Bunlar mecburi eğrilik olarak kabul edildi.
Allah, Hz. Adem'i topraktann yarattığına
göre, Hz. Havva'yı da topraktan yaratmaya kadirdir. Durum böyle olunca, Hz.
Havva'yı, Hz. Adem'in bir kaburgasından yaratmasının manası nedir? 11
Bu şekildeki soruları soranlar
reformist olarak nitelendirildi.
Bu gün için Yahudi toplumunda
ellerindeki kitapta yazılanlara inananlar var mı bilmiyorum ama, Müslümanların,
kadının yaratılışı ile ilgili inancı bozulmuştur. Kitâb-ı Mukaddes’te anlatılan
türden olmuştur. Bu inanışa da maalesef Peygamberimiz
alet edilmiştir. Konuyla ilgili rivâyetler, Kütüb-ü Sitte dediğimiz altı kitaptan
Buhari, Müslim ve Tirmizi’de yer almıştır. Tevrat’taki metinle hadis kitaplarındaki
metin neredeyse birebir örtüşmektedir. Karşılaştıralım:
“.....Bize Hüseyin el- Cufi, Zaide’den; o
da Meysere’den; o da Ebu Hâzım’dan; o da Ebû Hureyre’den tahdis etti ki,
Peygamber şöyle buyurmuştur: ‘ Her kim Allah’a ve âhiret gününe iman ediyorsa,
o mümin kişi komşusuna ezâ etmesin. Bir de kadınlar hakkında birbirinize hayır
tavsiye ediniz! Çünkü onlar kaburga kemiğinden yaratılmışlardır. Bu kemiğin en
eğri kısmı en üst tarafıdır. Eğer sen eğri kemiği doğrultmaya
kalkarsan, onu kırarsın. Onu kendi haline bırakırsan, daima eğri kalır.
Onun için sizler birbirinize kadınlar hakkında daima hayır tavsiye
ediniz.” (Buhari Nikâh Kitabı, 81. Bab, rivâyet No. 116) / (Müslim ve Tirmizi)
Kelamcılar derki; "Birşeyi
birşeyden yaratmak (halketmek) aklen imkânsızdır. Çünkü yaratılmış olan bu şey,
eğer kendinden önce mevcut olan o şeyin
aynı olursa, bu bir yaratma olmaz. Bu bir yaratma olmayınca da, başka birşeyden
yaratılmış olması da imkânsız olur. Şayet biz, bu yaratılan şeyin kendinden
önce mevcut olan o şeyden başka bir varlık olduğunu söylersek, bu durumda
yaratılan ve sonradan meydana gelen bu şey, sırf yokluktan meydana gelmiş ve
bulunmuş olur. Böylece, birşeyin başka birşeyden yaratılmasının aklen imkansız
olduğu sabit olur. Bu âyetteki harf-i cerri, ibtidâ-i gaye manasınadır. Bu, şu
demektir: Bu şeylerin, şeylerden meydana gelişinin başlangıcı, bir zaruretten
ötürü değil, sadece öyle vâki olduğu içindir." 13
Kadın erkek eşitliği
Kadın ve erkek eşitliği siyasi bir söylemdir. Kadın
erkeğe erkek de kadına eşit olmaz. Bu söylemi eşitlik olarak değilde adalet
olarak açıklamak daha uygun olur. Bu durumda kadın ve erkek insan olmaktan
kaynaklanan haklar açısından eşittir denilmelidir. Buyruklara okuyalım:
“İnanan erkekler ve inanan kadınlar birbirlerinin dostları ve yardımcılarıdır. İyiliği emrederler, kötülükten men ederler, namazı kılarlar, zekât verirler, Allah'a ve Elçisi'ne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir... (Tevbe 71)
”...Onlar (kadınlarınız) sizin için birer elbise,
siz de onlar (erkekleriniz) için birer elbisesiniz...” (Bakara 187)
Bu ayetlerin bildirdiğine göre, kadın ile erkek; dost olarak her alanda yanyana birbirlerine yardım ve arkadaşlık edecekler, yaşamları boyunca toplumlarında aynı haklara sahip oldukları gibi sorumluluk ve görevleri de birlikte paylaşacaklar. Yaratılıştan kaynaklanan farklılıklar dışında, Allah katında kul olma sorumlulukları ile sorumluluklar, değerler ve haklar açısından durumları birbirine eşittir.
Giysiler nasıl insanları koruyarak sıcak tutuyorsa, eşler de birbirine karşı elbise gibi ayni durumda koruyucu, sıcak ve çekicidir. Böylece erkek kadını, kadın da erkeği tamamlamaktadır.
Sorumluluk
„Erkek yahut kadın, her kim inanmış olarak barışa yönelik iş yaparsa, onu tertemiz bir hayat ile yaşatırız...(İsra 97)
„İkiyüzlülerin erkekleri de kadınları da birbirinin
aynıdır. Kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, harcamamak için ellerini
sıkarlar. Onlar Allah'ı unutmuştur, Allah da onları unutmuştur...“(Tevbe 67)
Sonuç:
1-İnsan tek bir nefisten
yaratılmıştır. Kadını insan olarak kabul edenler onun da aynı nefisten
yaratıldığını kabul ederler.
2-Kaburga kemiği hikayesi
uydurularak, kadın İslâm’dan önceki konumuna getirilmeye çalışılmıştır ve bu
konuda başarı da elde edilmiştir.
3-Tevratın yaratılışla ilgili
hikayesi, hadis olarak literatüre girmiştir. Ayete açıkça muhalefet eden bu
hadis(!) maalesef müslümanlar tarafından kabul görmüştür. Ayete rağmen kabul
görmüştür ve ısrarla savunulmaktadır. Önceki alimlerin yanlışlıklarını bugünün
alimleri israrla neden savunurlar anlamak mümkün değildir.
4-Allah hem kadını hem de erkeği
Kur’an’ın bütününden sorumlu tutuyor, ancak kadını akıldan noksan yaratıyor,
Allah bu durumda adil midir? Kadına zulmetmiş olmaz mı?
………………………
11- Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i
Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 7/310-311
13- Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i
Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 7/311-312