7 Ocak 2015 Çarşamba

BERGİDACILARA GEÇİT VERİLMEDİ/BERLIN 2015




PEGİDA: “Patriotische Europäer gegen die Islamisierung des Abendlandes”
(Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar).

Rüştü Kam
Ha-ber.com

Almanya’nın değişik şehirlerinde, İslâm karşıtı olan PEGIDA'ya karşı tepki yürüyüşleri yapılırken, Berlin’de TGB (Türk Cemaati) birilerinin gölgesine sığınarak miting yapmayı tercih etti. Türkleri Brandenburger Tor’da topladı. Türk kökenli milletvekillerinden bazıları da o mitingde konuşmalar yaptı. Umulur ki bu konuşmalar oy kaygısıyla yapılmamıştır. O mitingde konuşan milletvekillerinin Dresden’de 300 kişiyle başlayıp 18 bin kişiye ulaşan PEGİDA konusunda bugüne kadar herhangi bir açıklama yaptıklarını ben okumadım ve duymadım.

TGB, üye derneklerle istişare yapmadan miting düzenlemiş. Konu başkanlık konseyinde konuşulmamış. Oldu bittiye getirilmiş. Bazı dernekler bundan dolayı TGB mitingine destek vermemişler. ANTİFA’nın yaptığı eyleme katılmayı daha mantıklı bulmuşlar.

Aynı günde ve yaklaşık aynı saatlerde Berlin Eyalet Başbakanlığı’nın önünde PEGİDA nın Berlin versiyonu BERGİDA’ cılar da bir yürüyüş organize etmişler. TGB yönetiminin bu yürüyüşten haberi oldu mu olmadı mı bilemiyorum. Ancak,  haberleri varsa ve bilerek Türkleri Brandenburger Tor önüne çektilerse bu yanlış olmuştur. Birlik ve beraberlik konusunda mangalda kül bırakmayanlar, Türk toplumunu ayrıştırmışlardır.

ANTİFA’ cıların organize ettiği direniş mitingi, Berlin Eyalet Başbakanlığı’nın önünde yapıldı. Berliner Zeitung’un verdiği rakama göre bu eyleme katılanların sayısı 5.000. BERGİDACILAR 500 kişi kadardı (07.01.2015). Caddeyi her iki taraftan etten duvarla kapatan Anti faşistler BERGİDACILAR’ı ablukaya aldı. Dolayısıyla bu onurlu duruşun karşısında, Müslüman düşmanı faşistler başbakanlığın önünden bir türlü yürüyüşe geçemediler.

Berlin Eуaleti Başbakan Yardımcısı Dilek Kolat’da oradaydı. Kurmaylarıyla birlikte Anti PEGİDA hareketine destek verenler arasındaydı. Sayın Kolat burada bir açıklama yaptı, “Berlin’in çok kültürlü bir yapısı var; burada 180 ulustan, 250 farklı dine mensup insan barışçıl bir şekilde bir arada yaşamakta. Bunların 300 bini de Müslüman. PEGİDA adı altında уürüуüş уapanlara meуdan vermek istemiyoruz. Bir anda İslamiyet’e karşı bir düşmanlık уaratmaуa çalışıyorlar. İslâm’la Almanуa’da bir sorun уok ki, olmayan sorunu уaratmaуa çalışıуorlar. Bu konuda vatandaşları aydınlatmak lazım. Bu çok önemli bir konudur. Vatandaşlarla konuşarak onların korkularını gidermek bizim görevimiz; onu da yapıyoruz zaten” dedi.

TBB, TGD ve İGMG de oradaydı. İslâm Toplumu Milli Görüş’ün sayın başkanı İrfan Taşkıran’a teşekkür ediyorum. Birilerinin vesayeti altında olmaktansa, Türklerin ve Müslümanların çıkarını gözetmeyi yeğlemiş. Oraya geldiler ve Almanlarla birlikte saf tuttular. Alman siyasi partileri SPD, LİNKE, BÜNDNİS90/GRÜNE ‘den antifaşist olanlar da oradaydı.

Protestolar yapıldı. Sloganlar atıldı, polisin ikazlarına rağmen yolu açmadılar ANTİFA. Provokatörler ya yoktu orada ya da başarılı olamadılar. O gün orada görev yapan Alman polisini de kutlamam gerekiyor. Görevlerini taşkınlık yapmadan, provoke etmeden çok sakin bir şekilde yaptılar. Herkes söyleyeceğini söyledi, atacağı sloganını attı. Sivaslı olduğunu daha sonra öğrendiğim bir delikanlı Ankara’nın bağları şarkısını bile dinletti BERGİDACILARA. Almanlar şarkı eşliğinde havaya girdiler ve Ankaralı Turgut’la birlikte oynadılar. Demokratik tepki işte bu değil midir?

Keşke TGB de orada olsaydı da Almanlarla birlikte faşistlere gereken ders verilseydi. Sağcısıyla solcusuyla, başbakan yardımcımızla(Dilek Kolat) hep birlikte orada olsaydık da tarihe bir not düşülseydi: “Rotes Rathaus’un (Berlin Eyaleti Başbakanlığı) önünde, Antifaşist Almanlarla, Türkler; sağcısıyla solcusuyla başbakan yardımcılarıyla birlikte Müslüman karşıtlarına gereken dersi verdiler.
Onları yolun her iki tarafından kuşattılar ve yürümelerine izin vermediler”  diye. 

Çok soğuk bir akşamdı. Buna rağmen antifaşistlerin BERGİDACILARI abluka altına alıp yürümelerine izin vermemeleri takdire şayandı. Almanya’da ırkçılık var elbet, ama bunu istemeyen ve buna karşı koyan insanlar da var. Onları orada bizzat gördüm.

Antifaşist (ANTİFA) Almanlarla birlikte yapılacak yürüyüşler, mitingler ve protestolar daha etkili olacak olan etkinliklerdir. TGB ayrı bir miting düzenleyerek, Almanlarla birlikte faşistlere karşı omuz omuza yapılan direnişe bilinçli veya bilinçsiz mani olmuştur. Son derece önemli bir fırsat kaçırılmıştır. Amaçları siyasi rant elde etmek olan Türk kökenli milletvekilleriyle birlikte Brandenburger Tor’da, Berliner Zeitung’un verdiği rakama göre 750 kişiyle kendileri çalmışlar, kendileri oynamışlardır.

EVLENECEKLERE TAVSİYELER

Berlin’de bir ilke daha imza attım. TC Berlin Başkonsolosluğu adına nikâh kıydım. Şahitler hazırlanmış, gelin ve damat oturmuşlar masaya. Anons ettiler beni. TC Berlin Başkonsolosluğu nikâh memuru Rüştü Kam. Sırtımda cübbe, elimde nikâh defteri salona girdim. Bir alkış tufanı koptu demeyin gitsin. Flaşlar patladı, herkes ayakta. Hem onurlandım hem de gururlandım. Onurum şahsımla ilgili tezahürattan dolayıdır. Gururum ise bu milletin aradan 100 yıl da geçse geleneklerine yabancılaşmayacak olmasındandır. Rabb’ime şükürler olsun.

Sayın Başkonsolos ’um, salonda nikah kıyma hizmetinin ihtiyaç olduğu görülüyor. Bilirim ki, siz halkla el ele olmayı seven bir diplomatsınız. Bu halkı, siz anlıyorsunuz. Onlarla dertleşebiliyorsunuz.
Eğer prosedür sıkıntı doğurmayacaksa nikah memurlarınız görevlerini salonda yapsalar bu halk size gerçekten minnettar kalacaktır.

TC Başkonsolosluğu’nun adını telaffuz ettiğim için beni bağışlayacağınızı umuyorum. Ben nikâhı temsilen kıydım. Bunu salonda da ifade ettim. O kadar alkış aldım ki demeyin gitsin. Bir de gerçek nikâh memuru olsaydı orada halk daha çok memnun olacaktı.

Oturdum masaya ve sordum gelin hanıma: Hiçbir baskı altında kalmadan sadece kendi hür iradenle…Evet sesine  gelen alkışlar salonu doldurdu. Hemen sonra damada da aynı soruyu yönelttim. Ondan da evet cevabını aldım. Alkışlar salonda çınlarken ayağa kalktım ve gelin ve damada tavsiyelerde bulunmaya başladım. Bu tavsiyelerim aynı zamanda salondakiler için de geçerliydi. Birkaç çocuk sesi hariç, salonda çıt çıkmıyordu. Pür dikkat nikâh memurunu dinliyorlardı:

Kıymetli misafirlerimiz, canımız ciğerimiz evlatlarımız olan Hülya ile Volkan’ın evlenme törenlerine katıldığınız için  Özen ve  Erdinç aileleri  ve şahsım adına hepinize hoş geldiniz der, saygılarımı sunarım.

Kıymetli misafirlerimiz, nikâh töreni; evlatlarımızın aile olabilmeleri için gerekli olan temel taşını ve harcını teşkil etmektedir. Aile binasını ayakta tutan harç, sevgi ve ilgidir.
Hülya ve Volkan kardeşlerime diyorum ki;  sevginizi paylaşmaktan korkmayın, birbirinize karşı yapmış olduğunuz hataları, hiç bir zaman sevginizden ve birbirinize duyduğunuz ilgiden üstün tutmayın. Sevgi ve ilgi,  aranızda doğabilecek sorunların tek ilacıdır.

Artık sizler aile oldunuz. AİLE: Birbirine muhtaç olan, birbirine destek olan, birbirine güvenen kurum demektir. Ailenin temel elementleri EŞ lerdir.

Tıpkı oksijen ve hidrojenin birleşerek suyu oluşturduğu gibi,  kadın ve erkek de aileyi oluşturur. Aile, işlevi açısından aynı su gibidir. Çünkü su her şeye hayat verir, aile de topluma hayat verir. Aile insan varlığının devamının kaynağıdır.

Rabb’imiz, ailenin iki sütunu, iki direği olan kadın ve erkek için; “Allah her ikisine de farklı yetenekler bahşetmiştir” der. Yani, Kadın ve erkek birbirinin yerini tutmayan eşitlerdir. Evet, eşittirler fakat birbirinin yerini tutamazlar. Bir çift ayakkabıdan örnek verecek olursak, ayakkabılar birbirinin aynıdır, eşidir, fakat eşiti değildir; Çünkü sağ ayakkabıyı sol, sol ayakkabıyı da sağ ayağınıza giyemezsiniz. Biri diğerinin yerini tutmaz.

Bu sebeple SAKIN HA, ÜSTÜNLÜK KAVGASINA TUTUŞMAYIN. Sizler eşsiniz, ancak eşit değilsiniz. Farklı görev ve sorumluluklarınız var.

ŞİMDİ GELELİM EVLİLİĞİN SIRRINA

Sevgili Hülya ve sevgili Volkan,  evliliğin sırrı PAYLAŞMAKTIR. İnsan niçin evlenir sorusuna verilecek en güzel cevap, PAYLAŞMAK için olmalıdır. Çünkü hayat tek düze değildir. Hayat ,aynı deniz veya okyanus gibidir. Hayat denizinde bazen fırtınalar, tayfunlar kopar, dalgalar yükselir. Hatta tusunamiler olur. Çok büyük problemlerle karşılaşabilirsiniz.
Hayat denizinde çıkan fırtınalarda sığınılacak en emin liman AİLE dir. Yani ailenizdir.
Hani paylaşmak dedim ya. Gerçek paylaşım, sevinçleri, neşeleri bayramları paylaşmaktır. Aynı zamanda hüzünleri, kederleri, acıları, matemleri paylaşmaktır.
Sorumluluk duygunuz, paylaşma duygunuz olursa mutluluk duygunuz da olur.

Sevgili Hülya ve sevgili Volkan unutmayın ki; insan ekmekle doyar, emekle büyür, SEVGİ ile yaşar. SEVGİ varlığın yaratılış sebebidir. Hepimiz Rabb’imizi severiz, O da bizi sever. Rabb’imizin bizlerden esirgemediği sevgiyi siz de eşinizden ve çocuklarınızdan esirgemeyin.

Cimrilik çok kötüdür, sevgide cimrilik ise bin kat daha kötüdür. AİLE binasını ayakta tutan sütunlar, SEVGİ ve İNANÇ tır. Sevgi fukarası olmayın. Sevgi öyle bir şeydir ki paylaşıldıkça artar ve çoğalır. Siz sevginizi artırarak çoğaltın.

Ve sevginiz PAZARLIKSIZ OLSUN. Birbirinize, “Şöyle yaparsan seni severim, böyle yaparsan seni sevmem” demeyin. Deyin ki, ”Seni sen olduğun için seviyorum, sen de beni ben olduğum için sev”.
Sevginiz hayatın içinde olsun. Yani sevginizi ispat edin.  Sevginin ispatı İLGİ dir. İlgilenin birbirinizle. İnanın, ilgilendikçe birbirinizi daha çok tanıyacaksınız, daha çok anlayacaksınız. Erdemli ve şahsiyet sahibi insanlar, tanıyıncaya kadar değil, tanıdıkça severler.

SAKIN HA MÜKEMMELLİK TUZAĞINA DÜŞMEYİN

Mükemmellik aramayın eşinizde. Hem siz de mükemmel değilsiniz ki. Mükemmellik sadece ve sadece Allah’a ait bir sıfattır. İnsan olduğunuzu, dolayısıyla eksikliklerinizin olacağını aklınızdan çıkarmayın. Eşinize söz verdiğinizde eğer dürüst, erdemli ve şahsiyet sahibi birisi iseniz sözünüzde mutlaka durunuz.

Sevgili Hülya ve sevgili Volkan, evlilik ALLAH ADINA yapılan sözleşmedir. Ve siz birbirinizi ALLAH’IN EMRİ PEYGAMBERİN KAVLİ diyerek istediniz ve Allah adına bir sözleşme yaptınız. Sözleşmenize sadık kalın. Eşler birbirlerinin emanetidirler, emanetinize ihanet etmeyin. Şu kısacık dünyada hayatı birbirinize zindan etmeyin. Telafisi mümkün olmayan adımlar atmayın. Sevginizi doya doya yaşayın.

Allah eşler arasında kavganın değil, sevginin oluşmasını ister. Bu oluşum eşleri ilgilendirdiği kadar ailelerini de ilgilendirir.

Koca sadece karısına değil, karısının akrabalarına da sevgi beslemelidir. Aralarında sevgi ve merhamete dayalı bağlar kurulmalıdır.

Kadın da aynı şekilde sadece kocasına değil, kocasının akrabalarına da yakınlık duymalıdır. Birinin babası ötekine kayınbaba; annesi kayınvalide; kardeşleri de kardeş olur. Bu ilişkiler doğan çocukları da etkiler. Kimisi dayı, kimisi amca, kimisi hala, kimisi teyze, kimisi yeğen, kimisi kuzen olur.

Ancak bu yeni kurulan aileye, anne ve babalar ikide bir müdahale etmemelidirler. Tarafların aileleri, onların kendi ayaklarının üstünde durmalarına müsaade etmelidirler. Onlar yeni oluşan bir ailedir. Hayatı düşe kalka öğreneceklerdir. Onları kendinize benzetmeye çalışmayın, bırakın onları kendi hallerine, kendileri olsunlar.

Sevgili Hülya ve sevgili Volkan:.Ne dersiniz, İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta, yoksullukta ve bollukta, ölüm sizi ayırana kadar  birbirinizin yanında olacak mısınız?

SEVGİ, SAYGI, SABIR, SADAKAT ve SORUMLULUK BİLİNCİYLE, SAMİMİ BİR İMAN ve SALİH AMELLERLE AİLE HAYATINIZI TAÇLANDIRMANIZI DİLİYORUM. ALLAH SİZLERİ MESUD ETSİN.


Rüştü Kam

5 Ocak 2015 Pazartesi

EVLENECEKLERE TAVSİYELER 2014

Berlin’de bir ilke daha imza attım. TC Berlin Başkonsolosluğu adına nikâh kıydım. Şahitler hazırlanmış, gelin ve damat oturmuşlar masaya. Anons ettiler beni. TC Berlin Başkonsolosluğu nikâh memuru Rüştü Kam. Sırtımda cübbe, elimde nikâh defteri salona girdim. Bir alkış tufanı koptu demeyin gitsin. Flaşlar patladı, herkes ayakta. Hem onurlandım hem de gururlandım. Onurum şahsımla ilgili tezahürattan dolayıdır. Gururum ise bu milletin aradan 100 yıl da geçse geleneklerine yabancılaşmayacak olmasındandır. Rabb’ime şükürler olsun.


Sayın Başkonsolos ’um, salonda nikah kıyma hizmetinin ihtiyaç olduğu görülüyor. Bilirim ki, siz halkla el ele olmayı seven bir diplomatsınız. Bu halkı, siz anlıyorsunuz. Onlarla dertleşebiliyorsunuz.
Eğer prosedür sıkıntı doğurmayacaksa nikah memurlarınız görevlerini salonda yapsalar bu halk size gerçekten minnettar kalacaktır.

TC Başkonsolosluğu’nun adını telaffuz ettiğim için beni bağışlayacağınızı umuyorum. Ben nikâhı temsilen kıydım. Bunu salonda da ifade ettim. O kadar alkış aldım ki demeyin gitsin. Bir de gerçek nikâh memuru olsaydı orada halk daha çok memnun olacaktı.

Oturdum masaya ve sordum gelin hanıma: Hiçbir baskı altında kalmadan sadece kendi hür iradenle…Evet sesine  gelen alkışlar salonu doldurdu. Hemen sonra damada da aynı soruyu yönelttim. Ondan da evet cevabını aldım. Alkışlar salonda çınlarken ayağa kalktım ve gelin ve damada tavsiyelerde bulunmaya başladım. Bu tavsiyelerim aynı zamanda salondakiler için de geçerliydi. Birkaç çocuk sesi hariç, salonda çıt çıkmıyordu. Pür dikkat nikâh memurunu dinliyorlardı:

Kıymetli misafirlerimiz, canımız ciğerimiz evlatlarımız olan Hülya ile Volkan’ın evlenme törenlerine katıldığınız için  Özen ve  Erdinç aileleri  ve şahsım adına hepinize hoş geldiniz der, saygılarımı sunarım.

Kıymetli misafirlerimiz, nikâh töreni; evlatlarımızın aile olabilmeleri için gerekli olan temel taşını ve harcını teşkil etmektedir. Aile binasını ayakta tutan harç, sevgi ve ilgidir.
Hülya ve Volkan kardeşlerime diyorum ki;  sevginizi paylaşmaktan korkmayın, birbirinize karşı yapmış olduğunuz hataları, hiç bir zaman sevginizden ve birbirinize duyduğunuz ilgiden üstün tutmayın. Sevgi ve ilgi,  aranızda doğabilecek sorunların tek ilacıdır.

Artık sizler aile oldunuz. AİLE: Birbirine muhtaç olan, birbirine destek olan, birbirine güvenen kurum demektir. Ailenin temel elementleri EŞ lerdir.

Tıpkı oksijen ve hidrojenin birleşerek suyu oluşturduğu gibi,  kadın ve erkek de aileyi oluşturur. Aile, işlevi açısından aynı su gibidir. Çünkü su her şeye hayat verir, aile de topluma hayat verir. Aile insan varlığının devamının kaynağıdır.

Rabb’imiz, ailenin iki sütunu, iki direği olan kadın ve erkek için; “Allah her ikisine de farklı yetenekler bahşetmiştir” der. Yani, Kadın ve erkek birbirinin yerini tutmayan eşitlerdir. Evet, eşittirler fakat birbirinin yerini tutamazlar. Bir çift ayakkabıdan örnek verecek olursak, ayakkabılar birbirinin aynıdır, eşidir, fakat eşiti değildir; Çünkü sağ ayakkabıyı sol, sol ayakkabıyı da sağ ayağınıza giyemezsiniz. Biri diğerinin yerini tutmaz.

Bu sebeple SAKIN HA, ÜSTÜNLÜK KAVGASINA TUTUŞMAYIN. Sizler eşsiniz, ancak eşit değilsiniz. Farklı görev ve sorumluluklarınız var.

ŞİMDİ GELELİM EVLİLİĞİN SIRRINA

Sevgili Hülya ve sevgili Volkan,  evliliğin sırrı PAYLAŞMAKTIR. İnsan niçin evlenir sorusuna verilecek en güzel cevap, PAYLAŞMAK için olmalıdır. Çünkü hayat tek düze değildir. Hayat ,aynı deniz veya okyanus gibidir. Hayat denizinde bazen fırtınalar, tayfunlar kopar, dalgalar yükselir. Hatta tusunamiler olur. Çok büyük problemlerle karşılaşabilirsiniz.
Hayat denizinde çıkan fırtınalarda sığınılacak en emin liman AİLE dir. Yani ailenizdir.
Hani paylaşmak dedim ya. Gerçek paylaşım, sevinçleri, neşeleri bayramları paylaşmaktır. Aynı zamanda hüzünleri, kederleri, acıları, matemleri paylaşmaktır.
Sorumluluk duygunuz, paylaşma duygunuz olursa mutluluk duygunuz da olur.

Sevgili Hülya ve sevgili Volkan unutmayın ki; insan ekmekle doyar, emekle büyür, SEVGİ ile yaşar. SEVGİ varlığın yaratılış sebebidir. Hepimiz Rabb’imizi severiz, O da bizi sever. Rabb’imizin bizlerden esirgemediği sevgiyi siz de eşinizden ve çocuklarınızdan esirgemeyin.

Cimrilik çok kötüdür, sevgide cimrilik ise bin kat daha kötüdür. AİLE binasını ayakta tutan sütunlar, SEVGİ ve İNANÇ tır. Sevgi fukarası olmayın. Sevgi öyle bir şeydir ki paylaşıldıkça artar ve çoğalır. Siz sevginizi artırarak çoğaltın.

Ve sevginiz PAZARLIKSIZ OLSUN. Birbirinize, “Şöyle yaparsan seni severim, böyle yaparsan seni sevmem” demeyin. Deyin ki, ”Seni sen olduğun için seviyorum, sen de beni ben olduğum için sev”.
Sevginiz hayatın içinde olsun. Yani sevginizi ispat edin.  Sevginin ispatı İLGİ dir. İlgilenin birbirinizle. İnanın, ilgilendikçe birbirinizi daha çok tanıyacaksınız, daha çok anlayacaksınız. Erdemli ve şahsiyet sahibi insanlar, tanıyıncaya kadar değil, tanıdıkça severler.

SAKIN HA MÜKEMMELLİK TUZAĞINA DÜŞMEYİN

Mükemmellik aramayın eşinizde. Hem siz de mükemmel değilsiniz ki. Mükemmellik sadece ve sadece Allah’a ait bir sıfattır. İnsan olduğunuzu, dolayısıyla eksikliklerinizin olacağını aklınızdan çıkarmayın. Eşinize söz verdiğinizde eğer dürüst, erdemli ve şahsiyet sahibi birisi iseniz sözünüzde mutlaka durunuz.

Sevgili Hülya ve sevgili Volkan, evlilik ALLAH ADINA yapılan sözleşmedir. Ve siz birbirinizi ALLAH’IN EMRİ PEYGAMBERİN KAVLİ diyerek istediniz ve Allah adına bir sözleşme yaptınız. Sözleşmenize sadık kalın. Eşler birbirlerinin emanetidirler, emanetinize ihanet etmeyin. Şu kısacık dünyada hayatı birbirinize zindan etmeyin. Telafisi mümkün olmayan adımlar atmayın. Sevginizi doya doya yaşayın.

Allah eşler arasında kavganın değil, sevginin oluşmasını ister. Bu oluşum eşleri ilgilendirdiği kadar ailelerini de ilgilendirir.

Koca sadece karısına değil, karısının akrabalarına da sevgi beslemelidir. Aralarında sevgi ve merhamete dayalı bağlar kurulmalıdır.

Kadın da aynı şekilde sadece kocasına değil, kocasının akrabalarına da yakınlık duymalıdır. Birinin babası ötekine kayınbaba; annesi kayınvalide; kardeşleri de kardeş olur. Bu ilişkiler doğan çocukları da etkiler. Kimisi dayı, kimisi amca, kimisi hala, kimisi teyze, kimisi yeğen, kimisi kuzen olur.

Ancak bu yeni kurulan aileye, anne ve babalar ikide bir müdahale etmemelidirler. Tarafların aileleri, onların kendi ayaklarının üstünde durmalarına müsaade etmelidirler. Onlar yeni oluşan bir ailedir. Hayatı düşe kalka öğreneceklerdir. Onları kendinize benzetmeye çalışmayın, bırakın onları kendi hallerine, kendileri olsunlar.

Sevgili Hülya ve sevgili Volkan:.Ne dersiniz, İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta, yoksullukta ve bollukta, ölüm sizi ayırana kadar  birbirinizin yanında olacak mısınız?

SEVGİ, SAYGI, SABIR, SADAKAT ve SORUMLULUK BİLİNCİYLE, SAMİMİ BİR İMAN ve SALİH AMELLERLE AİLE HAYATINIZI TAÇLANDIRMANIZI DİLİYORUM. ALLAH SİZLERİ MESUD ETSİN.


Rüştü Kam

4 Ocak 2015 Pazar

PEGİDAYA KARŞI MÜSLÜMANLARIN ORTAK TAVRI / 5 Ocak Pazartesi günü KÖLN’DE ortak yürüyüş



Berlin Türk Cemaati’nin birilerinin gölgesine sığınarak yaptıkları gibi değil, sadece kendi duruşlarını belli etme adına Müslümanlar Köln’de PEGİDA’ya karşı yürüyüş düzenlemişler. Bu birliği  oluşturan STK leri kutluyorum. Hak bildiğimiz davada tek başımıza yürümesini bilmemiz gerekir. Sevinç de bizim, hüzün de bizim olmalı.
Köln’deki bu yürüyüşe katılmak her Müslümanın, Müslümanlık görevidir.

Köln’den İskender Güngör’ün konuyla ilgili haberini olduğu gibi istifadenize sunuyorum.

“Almanya`nın Köln şehrinde bulunan Türk Sivil Toplum Örgütleri yöneticileri bir araya gelerek 5 Ocak Pazartesi günü Köln`de PEGİDA karşıtı yürüyüşe destek vermek ve vatandaşlara çağrıda bulunmak üzere bir araya gelerek bir basın toplantısı düzenlediler.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği binasında gerçekleşen basın tolantısına (DİTİB) Genel Sekreteri Bekir Alboğa,
UETD Başkanı Süleyman Çelik,
ATİB Genel Başkan Yardımcısı Harun Kılıç,
Tümsiyad adına İlhan Baysan,
Milli Görüş Genel Sekreter Yardımcısı Murat Gümüş,
İslam Kültür Merkezinden Erol Pürlü,
Avrupa Türk Alevi Dernekleri Başkanı Fuat Mansuroğlu,
Müsiad Başkanı Orhan Bilen,
Türk Alman Yazarlar Birliği’nden Orhan Aras katıldı.

3 milyon Müslüman Türk toplumu 53 yıldan beri Almanya`da barış içinde yaşıyor

Basın toplantısında ilk sözü alan UETD Başkanı Süleyman Çelik, “Kısa adı PEGİDA olan “Batı`nın İslamlaşmasına karşı Avrupalı Vatanseverler” diye adlandırılan ırkçı ve Neonazi eylemleri her Pazartesi tüm Almanya`nın önemli yerlerinde devam etmekte. Sadece geçtiğimiz hafta Noel dolaysıyla yapılmadı. Evet bu gün itibarı ile Almanya`da 3 milyon `un üzerinde Müslüman Türk toplumu 53 yıldan beri buda yaşıyor. Bu olaylara duyarsız kalmama adına şu anda birlikte huzurlarınızda bulunan diğer çatı örgütlerimizle bir araya geldik. 5 Ocak Pazartesi günü saat 17:30` da Köln’de yapılacak PEGİDA karşıtı yürüyüşe destek vereceğiz. Sadece Köln’ ile sınırlı kalmayıp diğer karşıt yürüyüşlerde de bulunacağız ” dedi.

Cami saldırıları endişe verici düzeyde

DİTİB Genel Sekreteri Bekir Alboğa yaptığı konuşmada, ” Alman medyasında maalesef çoğu zaman bizlerin mesajlarına kulak verilmiyor ve bunun tersine marjinal guruplar İslam’a zarar verecek faaliyetlerde bulunuyorlar. İslam’ı yanlış tanıtan mesajlar veriyorlar. Özellikle 11 eylülden sonra bu çalışmalar hız kazandı. Günden güne artarak devam eden cami saldırıları endişe verecek düzeye ulaştı. Cami yangınları can kayıplarına dönüşmeden ırkçılığın önüne geçilmelidir. Bu bağlamda 2013 yılında Başbakan ve Cumhurbaşkanına kaygılarımızı dile getirdik. Dini Hizmet veren STK`larla bir raya gelmeleri ve görüşmeleri gerektiğini söyledik. Kendileri de olumlu karşılamalarına rağmen 2013′den bu yana herhangi bir görüşme gerçekleştiremedik ” dedi.

Medyada yansıtılan yanlış İslam anlayışı var

İslam Kültür Merkezinden Erol Pürlü, “ PEGİDA tarzı yürüyüşler bizi ürkütüyor. 17 bin kişi nasıl oluyor da Dresden’de toplanabiliyor. Almanya´da senelerdir yapılan yanlış bir İslam ve Göçmen politakası var. Bunun yanısıra medyada yansıtılan yanlış İslam anlayışı var. Bunları görüyoruz.” Dedi.

İslamın barış ve kardeşlik dini

Avrupa Türk Alevi Dernekleri Başkanı Fuat Mansuroğlu, “Özellikle 11 Eylül sonrası Afganistan’da, Kenya`da , Somali’de ve özellikle Suriye ve Irak’ta yaşanan ve İslam adına yapılan saldırılar bu tür PEGİDA benzeri oluşumların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bizlerin, Müslümanların terör örgütleri ile hiç bir alakalarının olmadığını, İslam’ın barış ve kardeşlik dini olduğunu Almanlara anlatması  gerekiyor.” dedi.
İslam karşıtı yayınlar kutuplaşmaya götürür
Milli Görüş Genel Sekreter Yardımcısı Murat Gümüş, “Medyada yapılan İslam karşıtı yayınlar insanları kutuplaştırmaya doğru götürmüştür. Medyanın ne kadar büyük bir rolünün olduğunu görüyoruz “dedi.
5 Ocak Pazartesi günü saat 17:30`da Köln`ün Deutz’dayız

5 Ocak Pazartesi günü saat 17:30`da Köln`ün Deutz semtinde düzenlenecek PPEGİDA karşıtı yürüyüşe Müslümanlar Koordinasyon Kurulu (KRM),
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB),
İslam Konseyi (İslamrat), İslam Kültür Merkezleri Birliği (VİKZ),
Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD),
İslam Cemaati Milli Görüş (IGMG),
Avrupa Türk İslam Birliği (ATİB),
Avrupa Türk Caferiler Birliği, Avrupa Alevi Ehli Beyt Federasyonu, Almanya Alevi İslam Birliği (AAİB),
Türk-Alman Yazarlar Birliği (TAB),
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD-NRW),
Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD),
Avrupa İşadamları Birliği (TÜMSİAD) katılacak.”


Not:
Sevgili dostlar,
ben şiddetin ve aşağılamanın karşısında olan biriyim. Kimse dininden, etnisitesinden dolayı aşağılanmamalı ve şiddet görmemelidir. İnsan haklarına saygılı olunmalıdır.

Dresten'de Pazartesi Yürüyüşleri adı altında Ekim ayında bir seri yürüyüş yapıldı.  PEGİDA diye bilinen yürüyüşler bunlar. PEGİDA: „Patriotische Europäer gegen die Islamisierung des Abendlandes (PEGİDA)„ , .“Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar“.demektir.

Bu yürüyüşlere karşı Berlin Türk Cemaatı (TGB) da bir miting düzenlemiş. Bu mitingin adına da,  “PEGİDA'ya, İslâm ve Yahudi düşmanlığına karşı miting” demişler.

PEGİDA'nın Yahudi düşmanlığıyla ilgisi yoktur. İslâm Düşmanlığıyla ilgisi vardır. Almanya'da zaten Yahudi düşmanlığı yapan da yoktur. TGB burada hedef saptırmaktadır. Mitingi amacı dışına çıkarmak istemektedir.

Müslümanların adı, hassasiyetleri kullanılarak yapılan yanlışlıklara destek vermek telafisi mümkün olmayan sıkıntılar doğuruyor. Müslümanlar bu konularda dikkatli olmalıdırlar.

TGB'ye üye olan dini cemaatler de dikkatli olmalıdırlar.