Berlin’de
bir ilke daha imza attım. TC Berlin Başkonsolosluğu adına nikâh
kıydım. Şahitler hazırlanmış, gelin ve damat oturmuşlar masaya. Anons
ettiler beni. TC Berlin Başkonsolosluğu nikâh memuru Rüştü Kam.
Sırtımda cübbe, elimde nikâh defteri salona girdim. Bir alkış tufanı
koptu demeyin gitsin. Flaşlar patladı, herkes ayakta. Hem onurlandım
hem de gururlandım. Onurum şahsımla ilgili tezahürattan dolayıdır.
Gururum ise bu milletin aradan 100 yıl da geçse geleneklerine
yabancılaşmayacak olmasındandır. Rabb’ime şükürler olsun.
Sayın
Başkonsolos ’um, salonda nikah kıyma hizmetinin ihtiyaç olduğu
görülüyor. Bilirim ki, siz halkla el ele olmayı seven bir
diplomatsınız. Bu halkı, siz anlıyorsunuz. Onlarla
dertleşebiliyorsunuz.
Eğer prosedür sıkıntı doğurmayacaksa nikah
memurlarınız görevlerini salonda yapsalar bu halk size gerçekten
minnettar kalacaktır.
TC Başkonsolosluğu’nun adını
telaffuz ettiğim için beni bağışlayacağınızı umuyorum. Ben nikâhı
temsilen kıydım. Bunu salonda da ifade ettim. O kadar alkış aldım ki
demeyin gitsin. Bir de gerçek nikâh memuru olsaydı orada halk daha çok
memnun olacaktı.
Oturdum masaya ve sordum gelin hanıma:
Hiçbir baskı altında kalmadan sadece kendi hür iradenle…Evet sesine
gelen alkışlar salonu doldurdu. Hemen sonra damada da aynı soruyu
yönelttim. Ondan da evet cevabını aldım. Alkışlar salonda çınlarken
ayağa kalktım ve gelin ve damada tavsiyelerde bulunmaya başladım. Bu
tavsiyelerim aynı zamanda salondakiler için de geçerliydi. Birkaç çocuk
sesi hariç, salonda çıt çıkmıyordu. Pür dikkat nikâh memurunu
dinliyorlardı:
Kıymetli misafirlerimiz, canımız ciğerimiz
evlatlarımız olan Hülya ile Volkan’ın evlenme törenlerine katıldığınız
için Özen ve Erdinç aileleri ve şahsım adına hepinize hoş geldiniz
der, saygılarımı sunarım.
Kıymetli misafirlerimiz, nikâh
töreni; evlatlarımızın aile olabilmeleri için gerekli olan temel taşını
ve harcını teşkil etmektedir. Aile binasını ayakta tutan harç, sevgi ve
ilgidir.
Hülya ve Volkan kardeşlerime diyorum ki; sevginizi
paylaşmaktan korkmayın, birbirinize karşı yapmış olduğunuz hataları,
hiç bir zaman sevginizden ve birbirinize duyduğunuz ilgiden üstün
tutmayın. Sevgi ve ilgi, aranızda doğabilecek sorunların tek ilacıdır.
Artık
sizler aile oldunuz. AİLE: Birbirine muhtaç olan, birbirine destek
olan, birbirine güvenen kurum demektir. Ailenin temel elementleri EŞ
lerdir.
Tıpkı oksijen ve hidrojenin birleşerek suyu
oluşturduğu gibi, kadın ve erkek de aileyi oluşturur. Aile, işlevi
açısından aynı su gibidir. Çünkü su her şeye hayat verir, aile de
topluma hayat verir. Aile insan varlığının devamının kaynağıdır.
Rabb’imiz,
ailenin iki sütunu, iki direği olan kadın ve erkek için; “Allah her
ikisine de farklı yetenekler bahşetmiştir” der. Yani, Kadın ve erkek
birbirinin yerini tutmayan eşitlerdir. Evet, eşittirler fakat
birbirinin yerini tutamazlar. Bir çift ayakkabıdan örnek verecek
olursak, ayakkabılar birbirinin aynıdır, eşidir, fakat eşiti değildir;
Çünkü sağ ayakkabıyı sol, sol ayakkabıyı da sağ ayağınıza giyemezsiniz.
Biri diğerinin yerini tutmaz.
Bu sebeple SAKIN HA,
ÜSTÜNLÜK KAVGASINA TUTUŞMAYIN. Sizler eşsiniz, ancak eşit değilsiniz.
Farklı görev ve sorumluluklarınız var.
ŞİMDİ GELELİM EVLİLİĞİN SIRRINA
Sevgili
Hülya ve sevgili Volkan, evliliğin sırrı PAYLAŞMAKTIR. İnsan niçin
evlenir sorusuna verilecek en güzel cevap, PAYLAŞMAK için olmalıdır.
Çünkü hayat tek düze değildir. Hayat ,aynı deniz veya okyanus gibidir.
Hayat denizinde bazen fırtınalar, tayfunlar kopar, dalgalar yükselir.
Hatta tusunamiler olur. Çok büyük problemlerle karşılaşabilirsiniz.
Hayat denizinde çıkan fırtınalarda sığınılacak en emin liman AİLE dir. Yani ailenizdir.
Hani
paylaşmak dedim ya. Gerçek paylaşım, sevinçleri, neşeleri bayramları
paylaşmaktır. Aynı zamanda hüzünleri, kederleri, acıları, matemleri
paylaşmaktır.
Sorumluluk duygunuz, paylaşma duygunuz olursa mutluluk duygunuz da olur.
Sevgili
Hülya ve sevgili Volkan unutmayın ki; insan ekmekle doyar, emekle
büyür, SEVGİ ile yaşar. SEVGİ varlığın yaratılış sebebidir. Hepimiz
Rabb’imizi severiz, O da bizi sever. Rabb’imizin bizlerden esirgemediği
sevgiyi siz de eşinizden ve çocuklarınızdan esirgemeyin.
Cimrilik
çok kötüdür, sevgide cimrilik ise bin kat daha kötüdür. AİLE binasını
ayakta tutan sütunlar, SEVGİ ve İNANÇ tır. Sevgi fukarası olmayın.
Sevgi öyle bir şeydir ki paylaşıldıkça artar ve çoğalır. Siz sevginizi
artırarak çoğaltın.
Ve sevginiz PAZARLIKSIZ OLSUN.
Birbirinize, “Şöyle yaparsan seni severim, böyle yaparsan seni sevmem”
demeyin. Deyin ki, ”Seni sen olduğun için seviyorum, sen de beni ben
olduğum için sev”.
Sevginiz hayatın içinde olsun. Yani sevginizi
ispat edin. Sevginin ispatı İLGİ dir. İlgilenin birbirinizle. İnanın,
ilgilendikçe birbirinizi daha çok tanıyacaksınız, daha çok
anlayacaksınız. Erdemli ve şahsiyet sahibi insanlar, tanıyıncaya kadar
değil, tanıdıkça severler.
SAKIN HA MÜKEMMELLİK TUZAĞINA DÜŞMEYİN
Mükemmellik
aramayın eşinizde. Hem siz de mükemmel değilsiniz ki. Mükemmellik
sadece ve sadece Allah’a ait bir sıfattır. İnsan olduğunuzu,
dolayısıyla eksikliklerinizin olacağını aklınızdan çıkarmayın. Eşinize
söz verdiğinizde eğer dürüst, erdemli ve şahsiyet sahibi birisi iseniz
sözünüzde mutlaka durunuz.
Sevgili Hülya ve sevgili
Volkan, evlilik ALLAH ADINA yapılan sözleşmedir. Ve siz birbirinizi
ALLAH’IN EMRİ PEYGAMBERİN KAVLİ diyerek istediniz ve Allah adına bir
sözleşme yaptınız. Sözleşmenize sadık kalın. Eşler birbirlerinin
emanetidirler, emanetinize ihanet etmeyin. Şu kısacık dünyada hayatı
birbirinize zindan etmeyin. Telafisi mümkün olmayan adımlar atmayın.
Sevginizi doya doya yaşayın.
Allah eşler arasında
kavganın değil, sevginin oluşmasını ister. Bu oluşum eşleri
ilgilendirdiği kadar ailelerini de ilgilendirir.
Koca
sadece karısına değil, karısının akrabalarına da sevgi beslemelidir.
Aralarında sevgi ve merhamete dayalı bağlar kurulmalıdır.
Kadın
da aynı şekilde sadece kocasına değil, kocasının akrabalarına da
yakınlık duymalıdır. Birinin babası ötekine kayınbaba; annesi
kayınvalide; kardeşleri de kardeş olur. Bu ilişkiler doğan çocukları da
etkiler. Kimisi dayı, kimisi amca, kimisi hala, kimisi teyze, kimisi
yeğen, kimisi kuzen olur.
Ancak bu yeni kurulan aileye,
anne ve babalar ikide bir müdahale etmemelidirler. Tarafların aileleri,
onların kendi ayaklarının üstünde durmalarına müsaade etmelidirler.
Onlar yeni oluşan bir ailedir. Hayatı düşe kalka öğreneceklerdir. Onları
kendinize benzetmeye çalışmayın, bırakın onları kendi hallerine,
kendileri olsunlar.
Sevgili Hülya ve sevgili Volkan:.Ne
dersiniz, İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta, yoksullukta ve
bollukta, ölüm sizi ayırana kadar birbirinizin yanında olacak mısınız?
SEVGİ,
SAYGI, SABIR, SADAKAT ve SORUMLULUK BİLİNCİYLE, SAMİMİ BİR İMAN ve
SALİH AMELLERLE AİLE HAYATINIZI TAÇLANDIRMANIZI DİLİYORUM. ALLAH
SİZLERİ MESUD ETSİN.
Rüştü Kam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder