Rüştü Kam 27.08.2011
Eğitim konusu kanayan
yaramızdır. İstisnasız bütün sivil toplum örgütleri toplantılarında bir
vesileyle konuyu eğitime getiriverirler. Duyarlı iki Türk bir araya gelse “Ne
olacak bizim çocukların hali!” diye başlarlar eğitim konusunda sohbete.
Eğitimi konuşmak kolaydır. Ancak, eğitime yatırım yapmak zordur. Fedakarlık
ister, irade ister, cesaret ister. Ciddi
bir çalışma içine girmek söz konusu olunca ortalıkta kimse kalmaz. Eğitime
yapılan yatırımların boşuna gideceğine inanılır. Beklemeye tahammülümüz yoktur.
Hemen netice isteriz.
2011-2012 eğitim ve öğretim yılı
açıldı. Hemen Neukölln’deki bazı okullardan feryatlar yükselmeye başladı. Öğrencilerin öğretmenleri taciz ettiğinden
bahsediliyor. Öyle görülüyor ki, fatura yine yabancılara kesilecek. 2011 yılı, Berlin’de eğitim reformu için milat olacak elbette.
Eğitim reformu hazırlanırken sivil toplum
örgütlerinin görüşleri de alınsaydı, reforma katkıları mutlaka olumlu olurdu. İhmalden
midir yoksa bilinçli mi yapılmıştır bilinmez.
Ama ortada bir eksikliğin olduğu muhakkak.
İş yine başa düştü demektir. Kendi
göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Veliler olarak bizler neler yapabiliriz
hesabımızı yapmamız gerekiyor:
1-Halkımızın sorunlarını rahatlıkla iletebileceği
danışma merkezleri oluşturabiliriz.
-Bu
merkezlerde oluşturulacak danışma
grupları, gelen sorunları gruplandırarak ilgili makamlara ulaştırır ve takibini
yapar.
2-Anadil öğretim ve eğitim kursları açabiliriz.
-Bu kurslar ihtiyaca
göre her ilçede açılabilir. Bu konuda o ilçelerde hizmet veren sivil toplum
kuruluşlarıyla işbirliği yapılabilir.
-Türkiye
Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nden ve Başkonsolusluğu’ndan gerekli destek
alınabilir. Öğretmen desteği, araç ve gereç desteği gibi.
3-Eğitim Senatörlüğü ve ilçe Eğitim Müdürlükleri ile işibirliği içine
girilerek konu ile ilgili bilgi alışverişinde bulunulabilir.
-Problemlerimiz
ve çözüm yollarını gösteren yazılı bir metin kendilerine sunulabilir. Bu konularda
velileri bilgilendirici seminerler düzenlenebilir, açık oturumlar yapılabilir.
Ancak, sorunların tespitinde ve çözümünde hedef kitlenin dünya görüşleri, dini
hassasiyetleri, kültürleri ve içinde yaşadıkları toplumun “mahalle baskısı” gözardı
edilmemelidir.
4-Partilerin eğitim sözcüleri ile ilişki kurularak bilgi alışverişinde bulunulabilir.
-Bu konu çok önemlidir. Problemlerin çözümünün
önemli ayaklarından biridir siyaset
makamı. İhmal edilmemelidir.
5-Çalışmalara önce okullardan başlanmalıdır.
-Hangi
okullarda çalışma yapılacaksa belirlenmelidir.
-Yapmak
istediklerimiz okul yönetimine birebir anlatılmalıdır.
-Sorunların
tek taraflı çözülemeyeceği konusunda okul yönetimi ikna edilmelidir.
-Sorunlara suçluluk
psikolojisi içinde yaklaşılmamalıdır. Biz Berlin’liyiz. Burada çalışıyoruz,
vergimizi ödüyoruz. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Berlin’in yeniden imarında
büyük katkımız var. Çocuklarımız burada doğdu, büyüdü. Saçları siyah olmasaydı
onlara Alman denirdi. Bu çevrede dolaşıyorlar. Temel eğitimlerini çocuk
yuvalarında aldılar. Yanlış yapıyolarsa bu yanlışlık bize ait değildir, Alman
eğitim sistemine aittir.: Bundan dolayı yanlışlıklardan sorumlu tutulamayız.
6-Okullarda veli toplantısına katılarak, taleplerimiz öğretmenlere
anlatılmalı ve onların talepleri de alınmalıdır.
-Alman
öğrencilere ve onların velilerine Almanya’daki yabancı gerçeğini, müslüman
gerçeğini anlatacak olanlar, okul yönetimidir, öğretmenlerdir.
-Bu konularda okul
yönetiminin, öğretmenlerin olumlu yönde aktif görev almaları sağlanmalıdır.
-Yabancıları
ve müslümanları ötekileştirmenin, eğitimin önünde duran önemli engellerden biri
olduğu gerçeği konusunda okul yönetimi ve öğretmenler uyarılmalı ve ikna edilmelidirler.
7-Bazı okullarda öğrencilerin kökenleri, tarihi, dili, inancı ve
gelenekleri konusunda aşağılandığı
duyumları alınmaktadır. Sarrazin sonrası
bu duyumlar sıklıkla alınmaya başlanmıştır.
-Aşağılanmaya
vesile olacak davranışlar konusunda veliler ve öğrenciler bilgilendirilmelidirler.
-Yetkililerle görüşülmeli
ve gerekli alt yapı çalışmaları yapılmalıdır.
-El ilanı,
broşür v.s. ile hedef kitle aydınlatılmalıdır.
-Televizyon,
gazete ve dergilerde, Almanya’nın geleceği için yabancılarla “birlikte
yaşama kültürü” oluşturulması konusunda,
programlar yapılması teklif edilmeli ve bu tekliflerde ısrarcı
olunmalıdır.
8-Alman medyasıyla bir araya gelerek taleplerimiz Alman halkına
iletilmelidir.
-Sorumlu
olanlar sadece yabancılar değildir. Almanlar da sorumludur. Yabancıları hedef
tahtasına koyan Alman siyasetçileri ve bürokratları da sorumludur.
-Almanların
yaptıkları yanlışlıklar da medya ile paylaşılmalıdır.
-Bu konularda
açık oturumlar ve sempozyumlar düzenlenmelidir.
-Almanlar
empati yapmaya davet edilmelidir.
9-Zaman zaman eğitim kampları düzenlenerek
öğrencilerin öğretmenlere, anne ve babalara karşı görevleri anlatılmalıdır.
-Arkadaş
seçimi konusunda kendilerine yardımcı olunmalıdır.
-Okuma sevgisi
aşılanmalıdır.
-Kendi
dillerinde ve Alman dilinde hikaye, masal ve
şiir kitapları tavsiye edilmelidir. Ayrıca okuma günleri düzenlenmelidir. Okuma günlerine velilerin de
katılmaları sağlanmalıdır.
10-Almanya içine ve Almanya dışına geziler düzenlenerek öğrenciler arasında
arkadaşlıkların güçlenmesine yardımcı olunmalıdır.
-Toplu geziler
çocukların üzerinde unutulması mümkün olmayan tatlı hatıralar bırakacaktır,
bilgilerini ve görgülerini artıracaktır.
-Sağlam
arkadaşlıkların oluşmasına vesile olacaktır.
11-Bizim insanlarımız yüzde doksan Cuma günleri camiye giderler. Dini
cemaatlarla diyalog içine girilerek vaazlarda ve bilhassa hutbelerde eğitim ve
öğretim konusunda veliye düşen görevler
hatırlatılmalıdır.
-Bu çalışma,
devamlılığı olan bir çalışma olmalıdır. Bu çalışmanın içine dini cemaatların
eğitimcilerinden ve hocalarından da
birer temsilci alınmalıdır.
12-Eğitimin önemi ve ailelerin bu
konulardaki görevleri hakkında spot
cümleler hazırlanarak Metropol FM’
de ve değişik yayın organlarında yayınlanması
sağlanmalıdır.
-Alman eğitim
sistemindeki yanlışlıklar tespit edilerek ilgililere ve yetkililere çeşitli
kanallardan ulaştırılmalıdır.
13-Bütün bu çalışmalar için gerekli olan maddi destek sağlanmalıdır.
-Arkasında
maddi desteği olmayan hiçbir oluşum, lazım gelen çalışmayı yapamaz.
-Yapılan çalışmalar
çok cılız kalır.
-Eğitime
yapılan yatırm uzun vadede geriye döner, aceleci olmamak gerekir, sabırlı olmak
gerekir.
2011-2012 Eğitim ve Öğretim Yılı’nde böyle bir çalışma yapmak için ortaya
irade koyalım, bu ortak irade de eğitim reformunun yapıldığı bu yılda bizim miladımız olsun.
Hayırlı olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder