BERLİN MÜSİAD’IN GALA
YEMEĞİNDE SİYASİ PARTİ YETKİLİLERİ KOZLARINI PAYLAŞTI
Rüştü Kam
10.09.2011
“Görevi Ali, Veli’ye devrettiği
zaman, işte ta o zaman, Veli’nin içindeki o ateşi keşfetmiştim ben. İçi içine
sığmıyordu, yerinde duramıyordu. O gün 70 üyesi
olan Berlin Müsiad’ın bugün 327 üyesi var. Ben Veli’yi ve ekibini
huzurlarınızda tebrik ediyorum.” Bu övgü dolu sözler Müsiad Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan’dan.
Berlin Müsiad’ın gala gecesi
programı saat 20’de başladı. Organizasyon güzeldi. Gençler bizleri kapıda
karşıladılar. Tertemiz giyinmişler, hepsi kravatlı, takım elbiseli, pırıl pırıl
gençler, çok hoş, göğsüm kabardı. Gençliğiniz varsa geleceğiniz var demektir. “Hoş
geldiniz buyurun.., size yardımcı olalım..., şuraya oturabilirsiniz...”
Katılım iyiydi. İlave masa ve
sandalye geldiğine göre, katılım beklenenin üzerindeydi demek ki.
İkramlar Müsiad’a yakışır şekilde hazırlanmıştı. Konuk
profiline baktığınızda toplantının zenginlerin toplantısı olduğunu anlamakta
güçlük çekmiyorsunuz. Yönetim kurulu üyeleri misafirleriyle tek tek
ilgilendiler, kucaklaştılar, hal hatır sordular, yüzler gülüyordu. Zenginliğin
verdiği şımarıklık yoktu yömetim kurulu üyelerinde. Alkışlanacak bir durum. Bayanlar da salonda yerlerini almıştı. Demek ki Müsiad iş hanımlarını da üyeleri
arasına katmıştı. Ne güzel. Allah yolunuzu açık etsin. Karakaya ve ekibini en içten
dileklerimle kutluyorum. Allah sayılarınızı artırsın, kazancınızı da bol ve
bereketli eylesin ve rızasına uygun olan
yerlere harcamayı nasip eylesin. Amin.
Gala gecesine siyasiler damgalarını
vurdu.
Sanki Müsiad’ın gala gecesine değil de siyasi
partilerin seçim meydanına gelmiş gibiydik. FDP, CDU, SOL PARTİ, YEŞİLLER ve BİG Partisi temsilcileri teker teker kürsüye çağrıldılar.
Bence en anlamlı konuşmayı Özcan Mutlu yaptı,
ezberleri bozan bir konuşma yaptı, bir anlamda da öz eleştiriydi sanki:
“Müsiad’ın bu salonları doldurması Müsiad’ın büyümesi anlamına gelmez. Eğer
Müsiad yeteri kadar güçlü olsaydı, bugün
burada Ticaret Bakanı olurdu, Maliye Bakanı olurdu.”, Kusura bakma Veli
ama bu bir gerçek.
Beyaz Saray’da her yıl iftar yemekleri verilirken, Almanya’da içişleri
Bakanı’nın iftar yemeği verdiğine henüz şahit olmadık, Sayın Wullf “İslâm
Almanya’nın da parçasıdır” derken, Bellevue Sarayı’nda müslümanların temsilcilerine
bir ftar yemeği verdiğini görmedik, duymadık. Almanya henüz, sadece döner sektörünün bile yıllık 4 milyon Euro
ciro yaptığının bile farkında değil. Yani biz Almanya’ya gücümüzü ispat
edemedik, eğer etseydik o bakanlar bugün burada olacaklardı.”
Özcan Mutlu’ya katılmamak
mümkün değil. İşadamları, yaptıkları cironun yanında destekledikleri
kurumlarla, kurdukları vakıflarla kendilerinden söz ettirebilirler. Çok para
kazanmak, çok zengin olmak o kadar da önemli değildir. Alman yetkililer kazanılan
paraların Almanya’da ne işe yaradığına bakıyor olmalılar. Mesela Türk
İşadamlarının desteklediği kaç tane politikacı vardır ve hangi siyasi partilerde politika yapmaktadırlar?
Yabancıların partilerdeki yoğunluğu
nedir? Bunların ne kadarı vasıflıdır?
Hangi vakıflar yabancı iş
adamları tarafından desteklenmektedir? Bu vakıfların hizmet alanları
nerelerdir? Kaç tane üniversite bu vakıflar tarafından desteklenmektedir? Burs
verilerek seçilen dolayısıyla geleceğe yatırım yapılan kaç tane öğrenci üniversitelerde
okutulmaktadır? Bunların kaç tanesi, doktora öğrencisidir? Yabancılar
statüsünde kurulan derneklerin gücü nedir? Bu derneklerin lobileşmedeki
ağırlıkları nedir? Bu dernekler kendilerini nasıl finanse ediyorlar, bu derneklerin
yabancı iş adamlarıyla olan münasebetleri ne kadardır?
Evet yabancı iş adamlarının
gücünü belirleyecek olan çalışmalardır bunlar. Özcan Mutlu elbette haklıdır bu
konuda.
Almanlar, yabancı iş adamlarının
Afrika ülkelerine gönderdiği yüklü miktardaki paraların miktarıyla
ilgilenmiyorlar demek ki. Almanlar için kemmiyet değil, keyfiyet önemli demek ki.
Yabancıların Almanya’da kaç
tane özel okulları vardır.? Kaç tane vakıfları vardır, bu vakıfların ekonomik
gücü ne kadardır? Yabancıların kurdukları kaç tane üniversite vardır? Bu
üniversitelerde kaç tane öğrenci okumaktadır? Bütün bunlar yabancıların ekonomik
gücünün ciddiye alınmasına sebep olacak olan faaliyet alanlarıdır.
Bizim iş adamlarımız,
kazançlarının önemli bir bölümünü
Almanya’nın dışına aktardıkları sürece Alman devleti elbette o iş
adamlarını ciddiye almayacaktır. İş adamlarımızın kazandığı paralar Almanya’da
kalıcı olan alanlara yatırılmıyorsa o kadar da önemsenmiyor olmalı. Çünkü o
para güç olmaktan çıkıyor o zaman.
En son BİG Partisi Genel
Başkanı Haluk Yıldız kürsüye geldi. Gördüğüm kadarıyla samimi bir insan.
Heyacanlı da, mütedeyyin bir müslümana da benziyor. Ama siyaset, hayacanın yanı
sıra siyasi olmayı da gerektiyor. Samimiyet her zaman yetmiyor.
Haluk Bey gala gecesinde tirübünlere
oynadı. Bir partinin camiyi çizen afişini göstererek “Bunlar yarın bizleri de
çizer” deyiverdi. Bu söylemler hoş değil. Bütün partileri aynı kazanın içine
koymak doğru olmasa gerek. Sonra agrasif olmak, İslâmi söylemleri ön plana
çıkarmak, fazla şık durmuyor. Geleceğe merdiven dayamak isteniyorsa,
sloganlardan öte politikalar üretmek lazım. Partililerin yaptıkları hatalar
yüzünden, İslâm’a zarar verilirse bu büyük vebal olur.
Sonra, camiyi çizen o malum
parti, para veseydi Müslümanların eliyle kendi reklamını yaptıramazdı. BİG bu
reklamı bütün adaylarının eliyle fevkalade güzel yapıyor, hem de bedavaya
yapıyor...
Berlin Müsiad başkanı Veli
Karakaya selamlama konuşmasıyla yetinmeseydi de, Müsiad’ın galasında Müsiad’ın
projelerinden bahsetseydi çok daha iyi olurdu . Hazırladığı konuşmayı keşke
çöpe atmasaydı. Belki o zaman gelecek toplantılara bakanlar gelir de yapılan kalıcı
yatırımlardan dolayı Müsiadlılar’a plaket bile verirlerdi. Yılın İşadamı plaketı
gibi...
Bu ekip, bu kadro, özgüven sahibi
olduğu sürece eksikliklerin üstesinden gelecektir. Güzel bir galaydı, hayırlı
olsun, yolunuz açık olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder