22 Ekim 2011 Cumartesi

EĞİTİM


Rüştü Kam
19.04.2007

Eğitim insanlığın doğuşundan beri daima olagelmiştir, günümüzde de uygarlık düzeyi ne olursa olsun her toplumda süregelmektedir. Nüfusla sınırlı olan ilkel bir kabilede, insanoğlu bir taraftan temel ihtiyaçlarını karşılamak için kullandığı araçları geliştirmeye çalışmış, bir taraftan da toplumdaki çocuk, genç ve diğer yetişkinlere, örgün olmayan bir eğitim vermiştir. Böyle bir toplumda birey, canlı -cansız çevre ile etkileşim yoluyla öğrenmiştir ve öğrenmektedir. Öğrenmenin oluştuğu her durumda, insan davranışlarını değiştiren bir eğitim sürecinden söz edilebilir. Örnek olarak ; balıkçılıkla geçinen ilkel bir kabilede, babasının peşine takılarak balık avına giden çocuk kendi yaşamı içinde eğitilmektedir.

Uygar toplum, sosyal yaşamını sürdürebilmek için çeşitli kurumlar geliştirmiştir. Eğitimin kurumsallaşması için de ‘’okul’’ lar kurulmuştur. Ancak bu olgu, eğitim  kavramını ‘’okul’’la sınırlandırmak anlamına gelmemektedir. Önce, okula başlayan çocuğun o güne değin 6 yıl içinde pek çok şey öğrendiği unutulmamalıdır. Keza, birey, günün yirmi dört saatinin en çok altı saatini (1/4 rini) yada  (%25 ini)  okulda geçirmektedir. İkili, üçlü öğretim yapanlar okullarda bu 1/8’ ze hatta 1/ 12’re kadar düşmektedir. Okul saatleri dışında, birey, sosyal ve doğal çevre ile etkileşim halindedir. O halde ‘’eğitim’’, okula gelmeden önce ailede, çevrede ve okul sırasında da okula paralel olarak çevrede ayrıca süregelmektedir. İdeal olan, okul içi ve dışı eğitimin birbiriyle tutarlı olması ve birbirini tamamlamasıdır. Bunun için okul ve yaşam arasında bir kaynaşma gerekir ve yetişkinlerin okul içi eğitimden haberdar olmaları önem taşır.

İnsanımızın yaşadığı ve hızlı kültürel değişme gösteren Avrupa ülkeleri toplumlarında, kuşaklar arası mesafe ve iletişim yetersizliği sebebiyle okul içinde ve dışında sürdürülen eğitim arasında ciddi çatışmalar doğabilir. Örgün eğitimden sorumlu olanlar, bu çatışmaların kökenine, okul dışı yaşamın etkilerine inmek durumundadır. Okul, kendisine yapılan yatırımı hak etmek ve sosyal prestij kazanmak istiyorsa, öğrencinin okul dışı davranışlarına inmek, bunları etkilemek ve hatta bunları geliştirmek zorundadır.

Eğitim, okul öncesi ve okul yaşamında sürdüğü gibi okul sonrası da, diğer bir deyimle, yaşam boyu devam etmektedir. Günümüzde bir slogan haline gelen ‚yaşam boyu eğitim’ , eğitim sözcüğünün kapsamında esasen vardır; yeni olan, eğitimin yaşam boyu devam etmesi değil, fakat, çağımızda böyle bir gereksinim duyulması ve eğitimin yaşam boyu sürmesi için kurumsallaşmasıdır. Bu aşama, yüzyılımızın başında Durkheim’ın, eğitimi, ‘’yetişmiş olan kuşakların yetişen kuşakları metodlu olarak eğitmesi’’ şeklinde tanımlamasının  bu kavramı ne kadar daralttığını göstermektedir.

Gerçek şudur ki, günümüzde, yaş boyutu, eğitim açısından önem taşımakta, eğitimde kuşaklararası ve kuşaklar içi karşılıklı etkileşimden söz edilmektedir. Herhangi bir yaşta yeniden eğitimine devam etmek isteyen birey, kendisinden daha genç bir kadro tarafından eğtilmeyi yadırgamamaktadır.

EĞİTİMİN ALANI

Eğitim, en genel anlamıyla, insanları belli amaçlara göre yetiştirme sürecidir. Bu süreçten geçen insanın kişiliği farklılaşır. Bu farklılaşma eğitim sürecinde kazanılan bilgi, beceri, tutum ve değerler yoluyla gerçekleşir. Günümüzde okullar, eğitim sürecinin en önemli kısmını oluşturur. Eğitim yalnız okullarda yapılmaz. Günlük hayattaki eğitim-okul bitişikliği eğitim denince ‘’okul’’u hatırlatır.
Oysa, okul dışında da gençleri ve yetişkinleri bir mesleğe hazırlamak ve onların hayata uyumlarını kolaylaştırmak için açılmış kısa süreli eğitim veren kurumlar vardır. Ayrıca eğtim ailede, iş yerinde, asker ocağında, camide ve insanların oluşturdukları çeşitli gruplar içinde yer alır. En geniş anlamı ile eğitim toplumdaki ‘’kültürleme’’ sürecinin bir parçasıdır.

KÜLTÜRLEME

İnsanın kişilik YAPISI büyük ölçüde içinde doğduğu ve yetişdiği kültür tarafından belirlenir. Her toplum kendi kültürünün özelliklerini yeni kuşaklara geçirir. Toplumun, bireyleri kendi kültürünün istek ve beklentilerine uyacak şekilde etkilemesi ve değiştirmesine ‘’kültürleme’’ denir. Insanın çocuk, genç ve yetişkin olarak kendi toplumuyla bütünleşmesi toplum içinde etkinlik kazanması ve yetişmesi sırasında karşılaştığı bilinçli ve bilinçdışı öğrenmeler bu süreç sonunda elde edilir.

Kültürleme ailede, sokakta, işyerinde her türlü merasimde biliçli ya da biliçdışı kendiliğinden oluşan ve bireysel olan öğrenmeleri de kapsar . Kültürlemenin amaçlı olarak yapılan kısmı eğitimdir. Bu nedenle, eğitim ‘’kasıtlı kültürleme süreci’’ olarak da tanımlanmaktadır. İnsanın yetişmesinde kasıtlı olarak yapılan kültürlemenin yanısıra, yaşam içinde kendiliğinden oluşan öğrenmelerin de önemli rolü vardır. İnsanlar kişilik özelliklerinin, değerlerinin ve becerilerinin bir kısmını bu yolla kazanırlar. Eğitimciler kültürlemenin bu kısmını ‘’informal’’, amaçlı olarak yapılanı ise ‘’formal eğitim’’ olarak adlandırırlar.       

EĞİTİM VE ÖĞRETİM AMAÇLARI

1- Toplumsal bakımdan :
a) İnsan olmanın ve de müslüman olmanın şerefini anlamayı öğretmek ve bu şerefi korumanın sorumluluğunu öğretmek ve kavratmak,
b) İslam tarihinin değerlerini korumayı kavramak, İslam esaslarına  bağlı olmanın önemini benimsetmek,
c) Yaşanılan ülkenin anayasasının sağladığı hak ve hürriyetleri kullanırken yasalara saygılı olmayı, devlete karşı olan ödevlerin  yerine getirilmesi konusundaki hassasiyeti, öğretmek, ve kavratmak,
d) Bütün insanlara karşı iyi niyetli olmanın fayda ve zararlarını öğretmek ve kavratmak,
e) Insanlar arasında toplumsal dayanışma ilkelerini bozmayan fikir ayrılıklarını hoş görmenin getirisini ve götürüsünü öğretmek ve kavratmak,
f) Ülke kaynaklarını korumanın bir vatandaşlık görevi olduğunu öğretmek ve kavratmak,
h) İyiliği emretmenin, kötülükten sakındırmanın vebalini ötretmek ve kavratmak,
i) Bilimsel çalışma ve ilerlemenin toplum için getireceği faydaları öğretmek ve kavratmak.

II- Kişisel bakımdan :
a) Öğrenme ve gelişme isteğine, pratik hayatın gerektirdiği bilgi ve becerilere sahip olmak,
b) Anadilini doğru olarak konuşmak ve yazmak,
c) Yaşadığı ülkenin dilini doğru olarak konuşmak ve yazmak,
d) Çevresinin sağlık şartlarını düzeltmek için uğraş vermek,
e) Sportif faaliyetlere ve makul olan  eğlencelere katılmak,
f) Kendi davranışlarını denetliyebilir ve iyiye yöneltebilir hale getirmek,
g) Serbest zamanlarını temiz ve yararlı işlerle geçirmek,
h) Güzel sanatları ve tabiatı sevmek
i) Sorumlu işler almaya hazırlıklı, girişkenlik yeteneği gelişmiş insanlar yetiştirmek;

III- İnsanlık ilişkileri bakımından:
a) Başkalarıyla birlikte çalışmanın ve ekip içersinde uyumlu davranmanın yollarını öğretmek ve kanratmak,
b) Sözüne güvenilir insanlar yetiştirmek ,
c) Davranışlarında nezaket ilkelerine uymanın gerekli olduğunu öğretmek,
d) Aileye değer vermenin getirilerini, evi yönetmede becerikli olmanın yollarını öğretmek,
e) Ailesinin bütün üyelerine karşı saygılı ve şefkatli olmanın zaruretini kavratmak

IV- Ekonomik hayat bakımından:
a) Fertleri çalışmanın zevkini duyar hale getirmek,
b) İşi üzerindeki gücünü geliştirerek sürdürmenin pozitif gertirisini kavratmak,
c) Yeteneklerine uygun işi seçebilmenin, mesleğinde başarılı olabilmenin güven açısından faydalarını kavratmak;
d) Geçimini sağlamanın özgüven açısından faydalarını kavratmak,
e) Hesabını bilir bir insan olmanın gelecekteki faydalarını kavratmak.

TÜRKÇEYİ EN GÜZEL BİR ŞEKİLDE ÖĞRENMEK VE KONUŞMAK

Türkçe, önümüzde duran büyük bir meseledir. Bu, bütün kuşaklar için büyük bir meseledir.
Anadilini bilmeyen insan:
-Dinini yeterince öğrenemez.
-Kültürünü öğrenemez.
-Tarihini öğrenemez.
Dinini, kültürünü, tarihini bilmeyen insanlar, hiç bir zaman kompleksten kurtulamazlar.

TÜRKÇE ÖĞRENMEDEKİ AMAÇLAR:

1- İnsanlarımızı, söz ve yazı ile ifade olunan düşünceleri, duyguları, iyi ve doğru olarak anlamaya alıştırmak,
2- Onlara, gördüklerini, duyduklarını, bildiklerini, incelediklerini, öğrendiklerini, düşünüp tasarladıklarını söz ve yazı ile doğru olarak anlatma gücünü kazandırmak,
3- İnsanlarımıza Türk dilini sevdirmek, onlarda yaş ve seviyelerine göre yazılmış yararlı kitap ve yazıları aramak, bulmak ve okumak için sürekli bir ilgi uyandırmak,
4- Türk dilindeki kelimelerin anlamlarını, doğru yazılış ve okunuşlarını öğreterek onların kelime haznelerini, yaş ve seviyeye uygun bir şekilde zenginleştirmek.
5- Dilimizin bağlı olduğu ana kuralları sevdirip şğreterek, onlarda Türk dilini düzgün kullanma özgüvenini oluşturmak.
6- İnsanımızda inancını kökleştiren, insanlığa yararlı, estetik bakımdan değerli düşünce ve sanat eserlerini tanıma yeteneğini geliştirmek.
8- Yazılı metinler yoluyla insanlarımızın hayat ve tabiatı tanımasına, bunları sevmesine yardım etmek. İnsan ruhunun gelişmesinde iyi bir ana dili öğretiminin rolü ölçülemeyecek kadar büyüktür.



OKUMA

Okumanın amaçları:
1- İnsanlarımızın okuduklarını doğru ve çabuk anlamasına yardımcı olmak, tabii ve anlamlı okuma alışkanlıklarını geliştirerek, sesli ve sessiz okumayı iyileştirmek.
2- Türlü konularda okuma becerisini genişleterek insanımızın kelime haznesini zenginleştirmek ve okuma zevkini yükseltmek.
3- Hertürlü konuda okuma alışkanlığı kazandırarak, insanımızı ön yargılardan uzaklaştırmak ve  karakter karakter sağlamlığı kazandırmak.
4- İnsanımızı güzellikler konusunda bilgilendirerek, estetik değerler üzerinde düşündürmek.
5- İnsanımıza boş zamanlarını okumakla geçirme alışkanlığını kazandırmak.
6- İnsanımıza kitap okuma alışkanlığı kazandırarak, kitap sevgisini ve kitap sahibi olma isteklerini teşvik etmek ve geliştirmek.

Öğrenimin büyük ölçüde okumaya dayandığını göz önünde bulundurulmalı, konu ile ilgili çalışmalar külfetli de olsa asla vazgeçilmemelidir.

YAZMA

1- Türkçe öğrenme yazma yoluyla desteklenmeli hatta yazmaya büyük önem verilmelidir.
2- Kişiliklerin gelişmesinde yazmanın rolü büyüktür. İnsanımıza; tasarladığını, gördüğünü, yaşadığını, duyduğunu, okuduğunu ve düşündüğünü yazıyla doğru düzgün maksada uygun ve güzel olarak yazma yürekliliği kazandırılmalıdır.
3- Özellikle yazının imla kurallarına uygun olarak yazılmasına özen gösterilmelidir.

Selam ve dua ile….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder