13.07.2006
rüstü kam
Yeni Olay Gazetesi
İslam'da Tevhid inancı esastır.
Tevhid inancı sayesinde şirkten uzaklaşılır, Tevhid inancı insana kimlik
kazandırır, tevhid inancı sayesinde insan duruşunu belirler. Tevhid inancına sahip
olan insanın rengi bellidir. O „Allahın boyası…“ ile boyanmıştır.
Dolayısıyla o kişi küfrün önünde eğilmez, dimdik durur ve her zaman küfrün
karşısında kıyamdadır. Sıranın kendisine gelmesini beklemez, sıra
başkalarındayken de o, sıradaki kişi gibi her an teyakkuzdadır. Alman Papaz
Pastor Martin Niemöller sıra beklemenin sonucunun nelere mal
olabildiğini bakınız nede güzel dile getirmiştir:
''Naziler Komunistleri almaya
geldiklerinde;
Ben sustum: Çünkü ben Komunist
değildim.
Sosyal Demokratları tutuklamaya
başladıklarında;
Ben sustum: Çünkü ben Sosyal Demokrat
değildim.
Sendikacıları almaya geldiklerinde;
Ben sustum: Çünkü ben Sendikacı
değildim.
Yahudileri almaya geldiklerinde;
Ben sustum: Çünkü ben Yahudi değildim.
Sonunda beni almaya geldiler,
Ama artık konuşabilecek kimse
kalmamıştı.''
Dilerseniz tevhid inancı
konusunda birazda sözün sahibini
dinleyelim.
Yüce Allah (cc) buyuruyor: 'Deki:
O, Allah birdir.'[1]
ve yine buyuruyorki: ’’Allah,
O’ndan başka ilah olmayandır.’’[2]Bir
başka ayeti kerimede ise şöyle buyurmaktadır: ’’Muhakkak ki ben, yalnızca
ben Allahım. Benden başka ilah yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz
kıl..’’[3]
Bir diğer ayeti kerimede de
kesin bir emirle ‚Fea`lem ennehu la ilahe illallah.’ “Bilki ! Allahtan başka
ilah yoktur.“[4]
Hz.Peygamberimiz (s.) de şöyle
buyurmuşlardır: ‚Ben ve benden önceki Peygamberlerin söyledikleri en üstün
söz: La ilahe İllallah..’dır.
Sevgili okuyucularım;
İslâm Dîni: Tevhid akidesi
üzerine kurulmuştur. Tevhid ise; mutlak anlamda, Allah’ın bir olduğuna,
O’ndan başka ilahın olmadığına, ortağı ve benzerinin bulunmasının kesinlikle
mümkün olamayacağına kesin olarak inanmayı ifade eder.
Tevhid: Hem
inanç edsaslarında, hem de ibadet konularında hiç bir şeyi hiç bir şekilde
Allaha şirk koşmamak demektir.
Tevhid: Bütün
Peygamberlerin hem ortak inançları, hem ortak söylemleri, hem de ortak
eylemleridir.
Yani Tevhid;
bütün peygamberlerin ve onların yolunu takip edenlerin ortak davalarıdır.
Allah’ı Bir’lemek, O’na hiçbir şeyi hiç bir surette ortak koşmamak. Alemlerin
birtek Yaratıcı'sının varlığına, yaratma ve hüküm koymanın O’na ait olduğuna,
sonunda dönüşün O’na olacağına kesin bir şekilde inanmaktır. Kendisine kulluk
edilip inkar edilmemesi, şükredilip nankörlük edilmemesi, itaat edilip isyan
edilmemesi gereken sadece O’nun olduğuna inanmak da tevhid akidesinin temel
ilkelerindendir. Bütün bu ilkeler ‚Leilehe illallah’ kelimesinin
içerisindedir. Ve İslâm Dîni işte bu temel üzerine bina edilmiştir.
‚Muhammedunrasulullah’ Rasulullah (s.) işte bu temel üzerine bina edilmiş olan
İslam dininin elçisidir, O’nun sünnetiyle
ve pratik uygulamalarıyla da İslâm'ı doğru anlamak, doğru inanmak ve
yaşamak mümkündür.
Kur'an bütün insanlığı bu tevhid
akidesine davet etmiştir. Allah'ın Rasülü de bu akide ile daha önceleri
taşlara, putlara tapan, Allah’tan başka ilahlar edinen insanlardan muazzam bir
topluluk oluşturdu ki, onlar kıyamete kadar örnek toplum olarak hep
anılacaklardır. Bu günün insanlığı da, mevcut sapıklıklardan ve hurafelerden
yine Kur'an'ın öngördüğü Tevhid inancına ve esaslarına ve de Rasulullah’ın
öğretilerine dönmeleri ve ona sımsıkı sarılmaları neticesinde ancak örnek bir
toplum haline gelebilirler. Bundan başka çare
de çözümde yoktur. Üzerinde
yaşadığımız bu maddeci dünyada çocuklarımıza verebileceğimiz en büyük hediye
Tevhid inancının esasları ve Tevhid akidesi üzerine kurulmuş bir dünya görüşü
olacaktır.
Sevgili okuyucularım,
İnsanlığın giderek inanç ve dini
değerlerden uzaklaştığı, maneviyat ve ahlâki değerleri önemsemediği bir
dönemde, Rabbim Allah, Peygamberim Hz. Muhammad Mustafa, Dinim İslam, Kitabım
Kur’an diyen ve İslam’ın temeli ve ruhu olan tevhid akidesinden taviz
vermeyerek, son nefeslerine kadar O’nunla yaşayan ömrünün son sözü de kelimei
tevhid olanlara müjdeler olsun.
Selam ve dua iele....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder