Ramazan geldi ve işte gidiyor
Kan
ve gözyaşı Ramazan'da bile hız kesmedi
Ramazan
geldi ve işte gidiyor. Kan, gözyaşı, acı ve ıstırap dolu bir
Ramazan ayı geçirdik. Suriye'de kan vardı hâlâ var, kardeşkanı
dökülüyor orada. Dünya seyrediyor,
Müslüman ülkeler de seyrediyor. Haram aylarda savaşmak
yasaklanmıştır Kur'an'da. Buna rağmen seyrediyor İslâm
ülkeleri.
Myanmar'da
Müslümanlar Budistler tarafından yakıldılar, acımasızca
katledildiler, çoluk çocuk. Çocuk kadın ihtiyar ayırımı
yapılmadan katledildiler. Türkiye hariç diğer İslam ülkeleri
yine sessiz kaldı. Dünya sesiz kaldı. Birleşmiş Milletler
denilen kurum sessiz kaldı. Akan Müslüman kanı olunca hassasiyet
gerekmezdi; Müslüman kanının ne önemi vardı ki...
Biz
Avrupalı Müslümanlar da böyle bir ortamda tuttuk oruçlarımızı.
Cami kürsülerinden bu mezalimle ilgili hassasiyet duyuruları
yapıldı. Müslümanlar duyarlı olmaya davet edildi. Protesto
duaları yapıldı, amin sesleri arşıâlâya yükseldi. Yapılacak
fazla da bir şey yoktu
Müslümanlar
için, "Kötülük ya el ile değiştirilecekti ki; bu görev
devletlere ve devletlerin oluşturdukları Birleşmiş Milletler
gibi, NATO gibi kurumlara düşer. Ya dil ile değiştirilecekti ki;
bu görev ilim adamlarına ve onların oluşturdukları Diyanet İşler
Başkanlığı gibi, üniversiteler gibi kurumlara düşer. Ya da
kalp ile yapılan buğuz ile değiştirilecekti ki; bu görev de
bütün Müslümanlara düşer."
Buğuz
göreviyle görevlendirilen Müslümanlar hakkıyla buğuz
yapabildilerse, şuurlu bir şekilde bütün samimiyetleriyle isyan
çığlığı atabildilerse ne mutlu onlara.
Oruç tutanlara selam olsun
Bu
ayda oruç tutanlar kazandı bir kayıpları yok. Camiler yine
şenlendi. Dualar yapıldı, hatimler okundu, salavatler, tekbirler
getirildi. Teravih namazları kılındı. Zekâtlar sadakalar
verildi. Fakirler sevindirildi. İftar yemeklerinde Müslümanlar
kaynaştı, kucaklaşıldı, hal hatır soruldu.
Dünya
Müslümanlarının içinde bulunduğu durumlar Ramazan vesilesiyle
yeniden gündeme geldi, din görevlileri hutbelerden cemaatlarını
uyarmaya çalıştılar, zalimlere karşı duyarlı olunması
gerektiğini her vesileyle hatırlattılar, kalbi duygularla zalimler
lanetlendi.
Camilerde
iftar yemekleri verildi. Sivil toplum kuruluşları, yabancı
devletlerin büyükelçileri, bazı Alman kuruluşları ve partileri
de iftar yemeği verdiler. Cıvıl cıvıldı Ramazan geceleri.
Berlin'de verilen bu iftar yemeklerinde, oruç tutan da vardı
tutmayan da, Alevi'si de vardı Sünni'si de, Hristiyan'ı da.
Hoşgörü hakimdi her zeminde. Herkes kalp kırmamak için özel
gayret sarf ediyordu. Özlediğimiz hoşgörü ortamına doğru yavaş
adımlarla da olsa gidiliyordu.
Büyükelçi'den ikinci iftar
T.C.
Berlin Büyükelçiliği de iftar yemeği verdi. Hem de iki kez.
Birinci yemekte Berlin'de yaşayan Türkiyelilerin kanaat önderleri,
işadamları, konsolosluk ve elçilik çalışanları residansın
bahçesinde kurulan çadırın altında bir araya geldiler. İkinci
yemekte ise Almanya genelinden misafirler vardı çadırın altında:
Türk kökenli Eyalet milletvekilleri, Federal Milletvekilleri, sivil
toplum kuruluşlarının temsilcileri, Müslüman ve Hristiyan din
adamları ve basın mensupları.
İkinci
iftarda masalar numaralanmamış, isimlendirilmişti. Değişik
çiçeklerin isimleri masalara ad olmuştu. Karanfil, Papatya,
Mimoza, Gül, Kardelen vb. çiçekler. Büyükelçi konuşmasına
konukları çiçeklere benzeterek başladı. "Sizler her biriniz
birer çiçeksiniz."
Konuşmasında
hoşgörü mesajları veren Büyükelçi, "Biz kimseyi
ötekileştirmiyoruz herkesi kucaklıyoruz ve herkese aynı mesafede
duruyoruz" dedi.
Duygu
yüklü bir konuşma yapan Karslıoğlu da mustaripti Suriye'de olup
bitenlerden, Myanmar'da olup bitenlerden, dünyada olup biten bu
kanlı vahşetlerden. "Oralarda bu mübarek Ramazan ayında akan
kanlar içimizi acıtıyor."
Birinci
iftarda yemekten sonra sadece çay ikramı yapılmıştı. İkinci
İftarda Türk geleneğinde önemli bir yeri olan sâki, sırtına
yüklendiği güğümden içecek ikram ediyordu misafirlere. Kütahya
Porselen damgalı fincanlardan Türk Kahvesi de ikram edildi. Yanında
lokum yoktu ama olsun. Mesaj verilmişti, yerine ulaşmıştı: "Biz
geleneklerimizle yaşarız, nerede olursak olalım farklılıklarımızla
yaşadığımız ülkelere zenginlik katarız." Geleneklerimiz
canlandırılıyordu, yaşatılıyordu ne güzel.
Kültür
Elçileri
Benzer
mesajları, Berlin'de hizmet veren Türk restoranları da verebilir
aslında. Onlar da bir anlamda Türkiye'nin kültür elçileri değil
midir? Restoranların iç ve dış dekorlarında Osmanlı
kültüründen, Türk kültüründen motifler olmalıdır. Amaç
sadece para kazanmak olmamalıdır.
Müşterilere
yemekten sonra filtre kahve yerine Türk kahvesi ikram etmek, Seylon
çayı yerine Rize çayı ikram etmek o kadar zor olmasa gerektir. Bu
konularda maliyet hesabı yapılmamalıdır. Tabiatıyla ikramdır,
parasız olması gerekir.
Hat
sanatından, Ebru sanatından, Osmanlı ve Selçuklu mimarisinden
örneklerle dizayn edilmelidir restoranlar.
Uzakdoğu
ve Asya restoranlarına girdiğinizde hayıflanıyorsunuz ister
istemez. Sanki Hindistan'da, Pakistan'da, Çin'de ve
Japonya'daymışsınız gibi hissediyorsunuz kendinizi. Sonra
soruyorsunuz," Bizim insanımız neden böyle bir duyarlılık
içinde değildir?" diye. Geçmişimizden mi utanıyoruz dersiniz?
Oysa utanılacak bir geçmişimiz de yok bizim. Şerefli örneklerle
dolu bir geçmişimiz var. Bin senelik Türk tarihinde yüz kızartıcı
bir sahnemiz hiç olmadı. İngiltere, Fransa, Portekiz ve İspanya
gibi, gittiğimiz ülkelerdeki insanların ne dinlerine ne dillerine
dokunduk biz. Böyle bir densizlik yapsaydık bugün üç kıtada
Türkçe konuşuluyor olurdu. Lütfen içiniz rahat olsun.
Bayramda yakınlarımızı aramayı unutmayalım
Bayramda
sevinçlerimizi paylaşalım. Küçükleri sevindirelim.
Büyüklerimizi ziyaret edelim. Ellerinden öpelim. Akrabalarımıza
telefonlarla ulaşmaya çalışalım. En yakınlarımızı mutlaka
ziyaret edelim, imkân bulamıyorsak, telefonla ulaşalım ve
gönüllerini alalım.
Ramazan'da,
hoşgörü kanatlarımızın altına aldığımız insanları
Ramazan'dan sonra da unutmayalım. Ramazan'da edindiğimiz güzel
hasletlerimizi Ramazan'dan sonra da devam ettirelim. Böylece oruç
bizi eğitmiş olsun, dönüştürmüş olsun.
Şimdiden
bayramınız mübarek olsun. Yüce Mevla'mız bizlere sağlık ve
afiyet içinde nice bayramlar nasip eylesin. Amin.
Rüştü
Kam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder