27 Mayıs 2013 Pazartesi

İSLÂM KONFERANSI SONA MI ERDİ ? 2013 BERLİN


  


AlmanİslâmKonferansı'nın fikir babalarından Dr. Wolfgang Schäuble,"Hedefimiz ve amacımız geleceği beraberce biçimlendirmek"demişti 2006'da.

Schäubledevamla: "Koalisyon sözleşmesinde belirtildiği gibi biz uzunsüreli bir diyalog istiyoruz, çünkü Almanya'daki Müslümanlarartık bu ülkede yaşayan yabancılar olmaktan çıkmış vetoplumumuzun bir parçası haline gelmişlerdir." şeklindekonuşmuştu.

Aradan7 sene geçti ve bugün gelinen noktada, konferansınamacı olan diyalog çalışmalarına başlanamadı. Devletintelevizyon kanallarından Müslümanlarla yapılan diyalogçalışmalarının getirdiği veya getireceği faydalaranlatılamadı, gazeteler daha Müslümanları onore edecek olumlubir manşet bile atamadılar. Alman halkının korkularını,düşmanlıklarını azaltacak, bir paragraf haber bile yapamadılar.Bir Almanla bir Müslümanı gelecekte birlikte oluşturacaklarıAlmanya'nın mutluluk karelerinin içine yerleştiremediler...Müslümanlarla Almanlar televizyon dizilerinde birbirlerinemisafirliğe gidip gelmiyor hâlâ. Almanlarla Müslümanlar, kızalıp vermiyorlar birbirlerinden.

İslamKonferansı'nınasıl amacı, ülkedeki Müslümanlarla devlet arasındakiişbirliğini güçlendirmeyi hedefliyordu. Schäuble öyle demişti.Bu amaca ulaşabilmek için Müslüman dernekler, „Caminin,kiliseler gibi eşit muamele görmesi, Almanya'daki okullarınmüfredatına İslam din dersinin dahil edilmesi, cami ihtiyaçlarınınkarşılanması," gibi konuları daha ilk toplantıda teklif olaraksundular. Dönemin İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble de,„İslamcı gruplardan gelen tehlikeler"i gündeme eklemişti.

SevinçliydiMüslümanlar. Muhatap alınmışlardı, camiler fabrika katlarından,bodrumlardan çıkacak, minareler yükselecek ve ezanlarokunabilecekti. Okullarda İslâm din dersi verilebilecekti.

Schäuble'densonra göreve gelen Thomas de Maiziere ile Hans-Peter Friedrich,dernek temsilcilerinin teklifleri olan ilk üç konuyu konferansıngündeminden büyük ölçüde çıkararak sadece Schäuble'ningüvenlik endişesi taşıyan teklifi üzerinde yoğunlaştılar.Zaman zaman da sertleşerek konferansa katılan Müslümancemaatlerin temsilcilerine aba altından sopa göstermeyi de ihmaletmediler.
Tartışmalaralevlendi ve bundan iki yıl önce iki büyük Müslüman kuruluşkonferans dışında kaldı. Almanya Müslümanları Merkez Konseyi,Müslümanların dinî bir grup olarak tanınmadığı gerekçesiyleayrılma kararı aldı. İslam Konseyi de bünyesinde yer alan MilliGörüş hakkında güvenlik soruşturması yürütüldüğü içinkonferansa davet edilmemeye başlandı.

Buarada Almanya'daİslâm düşmanlığı korkusu sıklıkla gündeme getirilir oldu. Selefiler birden bire gündeme taşındı, çatışmalar medyayamalzeme oldu. Halk provoke edildi.

BertelsmannVakfı gibi bazı merkezlerin yaptığı araştırmalar ön planaçıkarıldı, "Almanya'nın batısındakilerin yüzde 51'i,doğudakilerin ise yüzde 57'si İslam'ı bir tehdit olarakalgılıyor." (29.04.2013) şeklindeki sonuçlar gazetelerderahatlıkla yer buldu.

Müslümanlarterörist olarak gösterildi ve manşetlere taşındı, "İslâmterörü" diye bir kavram icat edilerek, İslam düşmanlığıkörüklenmeye çalışıldı.

Bu7 senelik süreçte, yukarıda zikrettiğim temel çalışmalaryapılmadığı gibi, "İslâm Konferansları"
sanki,potansiyel suçluların temsilcilerinin hesaba çekildiği birplatform haline geldi. Yazık, hem de çok yazık. Almanya'ya hiçyakışmıyor bu tür uygulamalar.

Yapılanyanlışlıklarfark edildi edilmesine de çok geç kalındı. Müslümanlar İslâmKonferansı'nın oluşturduğu o olumlu havadan çoktanuzaklaşmışlardı. Hayal kırıklığına uğradılar, ümitleritükendi, 50 yıl sonra bir ümit yakalamışlardı, ama rüyalarıçok kısa sürdü. Ümitleri tekrar yeşertmek için, tribünlereoynanmaya başlandı. Cumhurbaşkanı Christian Wulff „İslâmAlmanya'nın bir parçasıdır" diyerek havayı yumuşattı,arkasından Gauck, 'Müslümanlar Almanya'nın bir parçası'dırdedi ve devlette devamlılık esastır mesajını verdi.(08.03.2013)

Almanya'daİlahiyat fakülteleri açılmaya başlandı. Bu fakültelerdeyetiştirilen akademisyenler, okullarda din dersleri verecekler,camilerde din görevlisi olarak vazife yapacaklar. Almanya'dayaşayan 4 milyona yakın Müslümanın dini ihtiyacınıkarşılayacaklar.

İslâmKonferansı bitirildi mi?

Neyazık ki sona gelindi. KonferansSchäuble'nin dediği gibi uzun soluklu olmadı. Atılan bu olumluadımlar, yapılan hataların telafisine yetmedi ki, bugün Diyanetİşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Sekreter YardımcısıBekir Alboğa DW Türkçe Servisi'ne yaptığı açıklamada,İslam Konferansı'nın kendileri açısından da son toplantıolacağını vurguladı.

AlmanyaTürk Toplumu Başkanı Kenan Kolat da"Bu şekliyle konferansların bir anlamı kalmadığını"söyledi.

AşağıSaksonya  İçişleri Bakanı Boris Pistorius (SPD), Müslümanderneklerin eleştirilerine hak verdi. Konferansın  bu şekliyledevam edip etmeyeceğinin sorgulanmasını istedi. Güvenlik ve terörizmin ön plana çıkarıldığına işaret etti,duyarsız açıklamalardan dolayı geçmişte İslam düşmanlığınınarttığını belirtti. Sol Parti ve Yeşiller de, konferansın buhaliyle işlevini yitirdiğini öne sürdü.

BöyleceİslamKonferansı anlamını yitirmiş oldu. Müslümankuruluşlar, özellikle İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich'ingüvenlik konusunu öne çıkarmasını,İslâm Konferansı'nın güvenlik konferansına dönüştürülmeyeçalıştığını,bakanlığın gündemi önceden tek taraflı olarak belirlemesini,konferansa özellikle İslam karşıtı kişilerin davet edilmesini,konferansın anlamını yitirmesine neden olan sebepler arasındagösteriyorlar.

Velhasıl,İçişleri Bakanlarının, başörtülü bayanlarla tebessüm ederekfotoğraf çektirmeleri İslâm Konferansı'nın devam etmesineyetmedi.

Ben30.03.2011yılında ha-ber.com da "İslâmKonferansı'nın ardından"başlığını taşıyan bir yazı kaleme almıştım. Bu yazıyıiki bölümde yayımlamış ha-ber.com
Arzuedenler yazının tamamını ha-ber.com yazıarşivinde bulabilirler. O yazıdan kısa bir bölümünü alıntıyaparak değerlendirmelerinize sunuyorum:

YETKİLİMAKAMLAR TARAFSIZ OLMALI VE ALMANYA'DA KURULMUŞ OLAN İSLÂMÎÖRGÜTLER DE YENİDEN YAPILANMALIDIR

"Birİslam Konferansı daha düzenlendi. İslâm Konferansları'nınİçişleri Bakanlarının başkanlığında toplanması butoplantılara gölge düşürüyor. İçişleri bakanlıklarıgüvenlikten sorumlu bakanlıklardır. İslam Konferansı'nıngüvenlikle alakasının olmaması gerekir. Bu şekildekiorganizasyonlar uzlaşmacı değil, kavgacı bir ortamın oluşmasınavesile olabilir.
Müslümanlarındüşüncelerinde terörist muamelesi yapılıyormuş gibi birizlenimin uyanması, Müslümanları yaralar. Güven ortamı oluşmaz.İçişleri bakanlarının elinde sopa vardır. Gül yoktur, güvercinyoktur, zeytin dalı yoktur. Bu toplantıların Eğitim bakanlığınınbaşkanlığında toplanması güven ortamının oluşması açısındandaha faydalı olacaktır.
Müslümanlarınkonumu güvenlik açısından değil de din eğitimi açısından elealınmalı ve değerlendirilmelidir. Bu toplantılarda Müslümanlarkendilerini potansiyel suçlu değil de, CumhurbaşkanımızWullf'un ve Berlin'e Hükümet Eden Belediye Başkanımız\BaşbakanımızWowereit'ın da dediği gibi Almanya'nın bir gerçeği olarakgörmeye başlarlarsa ve sorunların çözümünde kendilerine görevdüştüğüne inanırlarsa, gerçekten sorunlar birer birerçözülecektir.

Samimiyetve güven esastır

Ayrıcatoplantıya çağrılanların da din ile dini cemaatlerle alakalıolmayışı İslâmîkuruluşların mensuplarını derinden yaralamaktadır. Toplantıyadavet edilen bazı çatı kuruluşlarının üyeleri arasında bircami yoktur, din hizmeti veren bir dernek yoktur. Dahası, İslamdini ile fazla alâkası olmayan, Kur'an'ı istifade edilmesi gerekenbir kitap olarak görmeyen kişilerin de bu toplantılarda tarafolarak bulunması aynı şekilde İslâmî hizmet veren kuruluşlarıyaralamaktadır.

Adınaİslâm Konferansıdenilen bu toplantılara İslâmî duyarlılığı fazla olmayaninsanları davet ederek, mütedeyyin Müslümanların yaşamlarınıdüzenleyici kararlar almak çözüme yönelik adımların atılmamasıanlamına gelmektedir.

İslambir dinin adıdır. Bu din vahye dayalı olan son dindir. Bundansonra peygamber de gelmeyecektir, din de. Müslümanlarıninandıkları Kitap'ta böyle yazar. Müslümanlar da böyle inanır.Sorun varsa eğer, bu sorun nerededir, dinde mi, O dininmensuplarında mı, yoksa sorun bu Kitap'ta mıdır?
İslâmîbilgisi ve duyarlılığı olmayan insanları İslâm dini konusundadanışman olarak İslâm Konferansı adı altında yapılantoplantılara davet etmek, mesleği kaportacılık olan insanlarıinşaat konusunda danışman olarak kabul etmeye benzer. Onlarınverdiği bilgilerle yapılan binalar yarın birer birer çökmeyebaşlarsa bu çöküşten herkes zarar görecektir.

Müslümanterör yapmaz

Müslümanlar50 yıldan beri Almanya'da yaşamaktadır. Almanya'nın en küçükyerleşim birimlerinden tutun da büyük şehirlerine varıncayakadar Müslümanlar Alman toplumuyla iç içe yaşamaktadır. Bu günekadar kaç tane Müslüman sadece inancından dolayı teröreyleminde bulunmuştur, kaç tane Müslüman kutsalı adına savaşçığırtkanlığıyapmıştır?
Kaçtane Müslüman Hristiyanları rencide edici, aşağılayıcıtavırlar içine girerek cephe oluşturmuştur?
Müslümanlarıeleştirirken birazinsaflı olmak lazım. Bazı fevri davranışları, gelenekle ilgili,örfle ilgili, töre ile ilgili bazı meseleleri bahane ederekMüslümanların potansiyel birer suçlu gibi topluma takdimedilmeleri doğru değildir, yanlıştır, yaralayıcıdır, rencideedicidir.

Müslümanlaragelince

Müslümanlarda elbettekendi davranışlarını gözden geçirmelidirler. Dinleriyle barışıkolmalıdırlar. Adlarının Müslüman adı olması, toplumdaMüslüman olarak bilinmeleri yetmiyor demek ki. "Ben deMüslümanım sen benim kalbime bak, benim dedem ve babam daMüslüman, hacı "v.s gibi kelimelerin arkasına sığınarakgerçek Müslüman olunmuyormuş demek ki. Müslümanlığı yaşamakgerekiyormuş demek ki... Kur'an'ın sesine kulak vermek gerekiyormuşdemek ki...
İslâm,Kur'an çerçevesinin dışına çıkılarak yaşanmıyor demek ki...İslâm sosuyla hazırlanan mönülerden gerçek İslâm'ın tadıalınmıyor demek ki...

İslâmKonseyi

Dahadikkatli davranmak gereklidir. Değişik isimler altında oluşturulankurumlar, güven ortamının oluşması açısından AlmanDevleti'nin ilgili kurumlarını rahatsız ediyor olabilir. Budurumda Almanya'da "İslamKonseyi"adıyla bir kurul oluşturmak gerekir. Adı ne olursa olsun, hangimeşrebe dâhil olursa olsun ‘Ben Müslümanım.' diyen herkeskonsey şemsiyesi altında toplanmalıdır. Resmi makamlar da böylecemuhatap olarak bu konseyi tanıyacak onlarla meselelerinikonuşacaktır. Müslümanların birlikte hareket etmeleri güvenortamının oluşması açısından faydalı olacaktır. Bu konseysorunların çözümünde devletin ilgili kurumlarına yardımcıolunması açısından önemli bir yapılanma olacaktır."
  
Rüştü Kam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder