Etin
helal olması için hayvanın besmele ile kesilme şartı
getirilmemiştir. İnsanların istifadesine sunulan her şey zaten
helaldir. Bu ilahî bir kuraldır. Et de bu helallerdendir. Hayvanı
besmele ile keserek eti helalleştirmeye çalışmanın mantığı
yoktur. Ancak bazı şeyler Yaratıcı tarafından özellikle haram
kılınmıştır. Bu konuda sıkıntı çekilmesin diye Yüce
Yaratıcı yine kullarını düşünerek En'am
suresinin 145'inci ve maide suresinin 3'üncü ayetlerinde
haramları tekrarlamış ve bu tekrarlanan haramların dışında
herhangi bir şeyin haram olarak bildirilmediğini Peygamber'ini
muhatap alarak yüksek sesle ilan etmiştir:
Delil
1:
"De
ki: Bana vahyolunanlar içinde, bu haram dediklerinizin, yemek
isteyen kimseye haram kılındığını görmüyorum. Ancak leş,
yahut akıtılmış kan, yahut pis olduğunda hiç şüphe olmayan
domuz eti, veya Allah yolundan çıkarak Allah'tan başkası adına
kesilen hayvan olursa başka (bunlar haramdır).
Fakat kim çaresiz kalırsa başkasının hakkına tecavüz etmemek
ve zaruret sınırını aşmamak üzere bunlardan yiyebilir. Çünkü
Rabb'in gafûrdur, rahîmdir (affı ve merhameti boldur)."
"Leş,
kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kurban edilenler,
boğulmuş, bir yerine vurularak öldürülmüş, düşüp ölmüş,
süsülmüş, yırtıcı hayvanlar tarafından yenilmiş olanlar
-ölmeden
yetişip kestikleriniz hariç- ve
dikili taşlar adına kesilen hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet
aramanız size haram kılınmıştır.
Bunlar fâsıklıktır. Bugün kâfirler, sizin dininizden ümitlerini
kesmişlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin
dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin
için din olarak İslam'dan razı oldum. Kim, açlık dolayısıyla
zorda kalırsa, günaha düşmeye meyilli olmadan (bu hayvanlardan
yiyebilir.) Allah, bağışlayandır, merhametlidir."
Açıklama
1:
Bu
ayetlerde besmele çekmeden kesilen hayvanın eti yenmez diye bir
hüküm konulmamıştır. Allah'tan başkası adına kesilenlerin
eti yenmez diye bir hüküm konmuştur. Yani konu itikadîdir.
İnançla ilgilidir. İnançsızlığından dolayı, Allah'ı
tanımamadan dolayı, sırf Allah'a muhalefet etmek için yapılan
kesimdir konu. Haram olan et bu ettir.
Şoklanarak
kesilen hayvanların İslâmî usullere göre kesilen hayvan olduğunu
Maide 3'üncü ayetten anlıyoruz. "-ölmeden
yetişip kestikleriniz hariç-"deniyor
bu ayette. Ben bizzat bu işle uğraşan meslek erbabına sordum ve
onlardan şu cevabı aldım;
"Şoklanan hayvanları bırakırsanız üç dakika sonra ayağa
kalkarlar."
Yani hayvanlar ölmüyorlar, sadece bayılıyorlar. Bu durumda
şoklanan hayvan leş değildir. Dolayısıyla haram değildir. Haram
kılınan leştir.
Bazı
Müslümanlar Yahudilerin kestiği İslâmî kesimdir diyorlar.
Onların kesimine İslâmîdir demek yanlıştır. İslâm'ı
bilmemektir. Onların kesimi Müslümanlara emsal olamaz. İslâm en
son inen dindir, kesim konusundaki hükmü bellidir ve çok açıktır.
Haramlar konusundaki hükümleri de tartışmaya açık değildir,
hüküm koyucu Allah'tır.(Nahl 116)
Delil
2:
Yine
sıkıntı çekilmesin, çıkar çevreleri tarafından istismar
edilmesin diye Maide suresinde bir hatırlatma daha yapılmıştır:
" Bugün size temiz ve iyi şeyler helal kılınmıştır.
Kendilerine kitap verilenlerin (Yahudi, Hristiyan vb.nin) yiyeceği
size helaldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir..." (Maide 5)
Açıklama
2:
Eğer,
hayvan kesilmeden önce besmele çekme şartı olsaydı, Ehl-i
Kitap'ın kestiği hayvanın etinin helal olmaması gerekirdi,
yenilmemesi gerekirdi. Çünkü ayette, besmele
çekmeleri
şartıyla diye bir açıklama konulmamıştır. Onlar da zaten
besmele çekerek kesmeyeceklerdir.
Bu
ayette Ehl-i Kitap müşriklerden istisna edilmiştir. Allah
Müslümanların Ehl-i Kitap'la kavgalı olmalarını istemiyor.
Onlarla uzlaşma sağlanmasını istiyor. Bilhassa Avrupa ülkelerinde
yaşayan Müslümanlar Ehl-i Kitap'la olan münasebetlerini bu ve
benzer ayetlerden istifade ederek konumlarını yeniden gözden
geçirmelidirler.
İslâm,
kestiğinin yenilmesi konusunda Ehl-i
kitap'ı yani Hristiyan ve Yahudileri müşrik ve münkirlerden
ayrı tutmuştur, onları istisna etmiştir.
Çünkü Ehl-i Kitap temelde vahye, peygamberliğe ve genel anlamda
dinin aslına inandıkları için mü'minlere daha yakındır. "Ehl-i
Kitap'ın yemeği" ifadesi, onların her türlü yemeğini
kapsamına alır. Kestikleri hayvanlar da buna dahildir. Ancak leş,
akan kan ve domuz eti
gibi bizzat haram olanlar bundan müstesnadır. Bunlar
haramkılınmıştır. Diğer yandan kestikleri hayvan üzerine
Mesîh, Üzeyir, haç ve benzeri, Allah'tan başkasının ismini
zikretmemeleri de gereklidir. (el-Kâsânî, Bedâyîu's-Sanayî, V,
45; İbn Rüşd, Bidâyetü'l-Müctehid, cz.1, 365 vd; el-Cezîrî,
Kitabü'l-Fıkh alel-Mezâhibi'l-Erbaa, 11, 22 vd.; el-Kardâvî,
İslâm'da Helal ve Haram, terc. Ramazan Nazlı, İstanbul 1967, s.
64 vd.)
İbni
Kesir Maide suresi 5'inci ayetin tefsirini yaparken şunları
zikreder: "...
Ehl-i Kitap'ın kestikleri Müslümanlara helaldir.
Çünkü onlar, Allah'tan başkası adına kesmenin haram olduğunu
kabul ederler. Ve kestikleri hayvanların üzerine Allah'ın adını
anarlar. Her ne kadar onlar Allah'u
Teâla hakkında - ki
Allah'u Teâla onların söylediklerinden yüce ve münezzehtir
- yanlış inançlara sahip iseler de, kestikleri hayvanlar üzerine
Allah'tan başkasının adını anmazlar. "
(İbni Kesir: 5.c.2135.s)
İmam
Taberi hayvanı besmele ile kesme konusunda şöyle der: "Kitap
ehlinin kestiğinin helal olabilmesi için Allah'ın ismini
zikretmeleri şart değildir. Çünkü onlar Allah'ın ismini
söyleseler bile, gerçek mâbud olan Allah'ı kastetmezler.
Mesih'in babası veya Üzeyr'in babası olduğuna inandıkları
Allah'ı kastederler. Gerçek mâbudun ismini kastederek söyleseler
bile, ehli kitap kafirlerin besmele
çekmesi şart
değildir." (Kurtubi Ahkamu'l-Kur'an c: 6 s: 52)
Delil
3:
Besmele
çekmenin zorunlu olmadığı, Peygamber uygulamasıyla da
Müslümanlara fiilen açıklanmıştır. Hz. Ayşe'den gelen şöyle
bir rivayet vardır: "Rasulullah (s)'a bir grup Müslüman geldi
ve dediler ki: "Yeni Müslüman olmuş bir kavim bize et getiriyor.
Keserken Allah'ın ismini zikredip zikretmediklerini bilmiyoruz. Ne
yapalım?"
Bunun
üzerine Rasulullah (s),
"Siz Allah'ın adını zikrederek yiyin"
buyurdu. (Buhari, Ebu Davud, Nesei, İbni Mace, Malik)
Açıklama
3:
Şayet
Allah'ın adını zikretmek şart olsaydı, kesim sırasında
üzerine Allah'ın adı zikredilip zikredilmediği şüpheli olan
etlerin yenmesine izin verilmez, araştırılması emredilirdi. Bu
rivayetlerden de anlaşılacağı gibi kesim işleminde kasıt
aranmaktadır. Allah'ı devre dışı bırakmak, inkar etmek veya
şirk koşmak anlamında bir kasıttır aranan. Böyle bir kasıt
yoksa o hayvanın eti helaldir. İster Müslüman kessin, isterse
Ehl-i Kitap kessin.
Delil
4:
Benzer
bir uygulama Hayber'in fethinden sonra gerçekleşmiştir: Hayber
fethedilmiş, Peygamberimiz ashabıyla birlikte istirahate
çekilmişti. Savaşla Rasûl-i Ekrem'i mağlup edemeyen Yahudiler,
bu sefer haince bir tertibin içine girdiler: Onu zehirlemeye karar
verdiler! Bu vazifeyi, meşhur Yahudi Sellam b. Mişkem'in karısı
Zeyneb üzerine aldı. Plân gereği, Zeyneb, bir dişi keçi
kızarttı ve her tarafını tesirli bir zehirle zehirledi; ayrıca,
Peygamber Efendimizin, davarın kol ve kürek etini daha çok
sevdiğini de sorup öğrendiği için, keçinin oralarına daha da
çok zehir serpti.
Yahudi
kadını Zeynep, kızartılmış, kebap edilmiş zehirli keçiyi alıp
getirdi ve, "Ey Ebû'l-Kasım!.. Bunu sana hediye ediyorum!"
diyerek Peygamber Efendimizin önüne koydu.
Kadın
uzaklaşırken, Peygamber Efendimiz ve orada bulunan sahabîler de
ortaya konulan etten yemeye başladılar. Rasûl-i Ekrem, etin
sevdiği kürek kısmından bir lokma aldı; fakat yutmadan,
sahabîlere, "Ellerinizi çekiniz! Şu kürek, etin zehirlenmiş
olduğunu bana haber veriyor!" ( İbn-i Hişam, c. 3, s. 352;
Ebû Davud, Sünen, c. 4, s. 175.) diye buyurdu.
Herkes
elini çekti. Sâdece Bişr b. Bera Hazretleri, ağzına aldığı
lokmayı yutmuştu. Et öylesine kuvvetli zehirliydi ki Hz. Bişr,
oturduğu yerde birden morardı ve ânında şehid oldu. (Halebî,
İnsanû'l-Uyûn, c. 2, s. 767.)
Açıklama
4:
Eğer
besmele çekilmeden kesilen hayvanın eti haram olsaydı
peygamberimiz'in Hayber'li kadına "Bu et besmele çekilerek mi
kesildi yoksa çekilmeden mi?" diye sorması gerekiyordu.
Delil
5:
Peygamberimiz,
sadece fiili olarak değil, sözlü olarak da besmele çekilmeden
kesilen hayvanın eti helaldir demiştir: "Kesim sırasında
Allah'ın adını zikretse de zikretmese de Müslümanın kestiği
helaldir." (Ebu Davud, Mürsel hadis)
Açıklama
5: Hayvan
keserken besmele çekmek farz olsaydı, bizzat Müslümana farz
olması gerekirdi. Oysa "Müslüman besmele çekmese de kestiği
yenir", demiştir Peygamberimiz. Hanefi mezhebinin görüşü de bu
yöndedir. (Prof. Dr. Seyyit kutup, Fi Zılâl-il Kur'an c.4, s.
161)
Delil
6:
Şâfiî
alimlere göre, hayvan kesilirken üzerine besmele çekmek sünnettir:
Çünkü, Allah âyette (En'âm, 145, Maide 3), haram kılınan
şeyleri saymıştır. Ancak, kesilirken üzerine besmele çekilmeyen
hayvanın eti haramlar arasında zikredilmemiştir.
Kesilen
bir hayvanın haram olması, üzerine Allah'tan başkasının adını
anma yüzündendir (el-Kâsanî, Bedâyîu's-Sanayî, V, 46, )
İmam
Ata: "Üzerine Allah'ın ismi zikredilmeyenleri yemeyin! "(En'am
121) ayetinin manası hakkında şöyle dedi, "Allah bu ayette,
Kureyş'in putları için kestiği ve Mecusilerin kestikleri
hayvanların etlerinden yemeyi yasaklamaktadır." (Taberi, İbni
Kesir)
Açıklama
6: Eğer
Allah hayvan keserken besmeleyi farz kılsaydı. Bu kesin emir
olurdu. Kesin emirler mezheplere göre değişmez. Dört hak mezhep
vardır deniliyorsa ve 4 mezhepten birisi hayvan keserken besmele
çekmek "sünnet" diyorsa, bu besmelenin farz olmadığının
delilidir. Kaldı ki, Hanefi mezhebi de Müslümanlar için besmele
çekmenin şart olmadığı görüşündedir. .
Delil
7:
Üzerine
Allah'ın adı anılmayanlardan yemeyin. Bu, fasıklıktır.
Şeytanlar, dostlarına sizinle mücadele etmeleri için fısıldarlar.
Onlara uyarsanız, siz de müşriklerden olursunuz.(Enam 121)
Açıklama
7:
Allah
bu ayette şöyle buyuruyor: Ey mü'minler! Allah'ın adı
dışında, putların, nebilerin, salih kimselerin veya başka
varlıkların ismi zikredilerek kesilen hayvanlardan sakın yemeyin!
Çünkü bu şekilde kesilmiş hayvanların etlerinden yemek bir
fısktır. Yani Allah'ın dosdoğru yolundan, emirlerinden
ayrılmak, şerre sapmaktır. Her kim, Allah'ın ismi dışında
herhangi bir varlığın ismini zikrederek hayvan keser veya böyle
bir kesime rıza gösterir ya da bu yolla kesilmiş hayvanın etinden
yemeği kendisine helal görürse dinden çıkar, müşrik ve kâfir
olur.
Bu
kadar açıklamadan sonra, Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır'a sözü
bırakarak yazımızı sonlandıralım. Sayın Bayındır konuya iki
soru sorarak başlıyor:
Soru
1:
Peki
bazı mezhepler bu ayete dayanarak(Enam 121) "Besmelesiz kesilen
hayvanın eti haramdır" hükmüne nasıl varıyorlar?
Cevap
1:
Ayetin
şeklini bozarak varıyorlar. Bunu Arapça bilenler için kısaca
anlatalım: Ayetin "ve innehu fıskun" bölümüne "liennehu
fıskun" manası veriyorlar. Vav harfini kaldırıp bir illet
lam'ı ekliyorlar ve "çünkü o fısktır" anlamı veriyorlar.
Vav harfi kaldırılınca cümle-i ibtidaiye yapılmış oluyor.
Halbuki o cümle Arapçada ancak hal cümlesi olabilir. Çünkü
birincisi inşa cümlesidir. İkincisi ihbar cümlesidir. Birbirleri
üzerine atfedilemezler. Dolayısıyla cümle ancak hal cümlesi
olur. İmam Şafi bunu esas alarak demiş ki: "Hayvanı keserken
besmele çekmek farz değildir. İster unutarak ister kasten besmele
çekmese o hayvanın eti yenir. Ama besmele çekmek sünnettir."
Şimdi
de Arapça bilmeyenler için anlatayım. Arapça bilmeyen kişi de
meseleyi çok net bir şekilde anlayabilir. Ayeti bir kez daha
okuyalım:
"Fısk
olduğu kesin olduğu halde üzerine Allah'ın adının anılmadığı
şeylerden yemeyin. Şeytanlar dostlarına sizinle mücadele etsinler
diye fısıldarlar. Eğer onlara itaat ederseniz siz de müşrik
olursunuz." (6. En'am 121)
Burada
ayetin başıyla sonunu koparmamak çok önemli. Ayetin başında
"fısk olarak hayvan kesmekten" bahsediyor, sonunda da şirkten
bahsediyor. Demek ki bu fısk olarak kesmenin şirkle bir bağlantısı
var. Şimdi aynı surenin 145. ayetine bakalım:
"De
ki: Bana vahyolunanlar içinde yiyen bir kimsenin yemesinin haram
olduğu bir şey bulamıyorum. Ancak ölü hayvan (leş), akan kan,
domuz eti -çünkü domuz eti pisliktir- ya da fısk olarak Allah'tan
başkası adına kesilen hayvan hariçtir."
Demek
ki Allah'tan başkası adına hayvan kesmek fıskmış. Zaten bu da
şirktir. Şimdi En'am Suresi 121. ayeti tekrar dikkatle okuyalım:
"Fısk
olduğu kesin olduğu halde üzerine Allah'ın adının anılmadığı
şeylerden yemeyin. Şeytanlar dostlarına sizinle mücadele etsinler
diye fısıldarlar. Eğer onlara itaat ederseniz siz de müşrik
olursunuz." (6. En'am 121)
Yani
buradaki husus besmele çekilip çekilmemesi değil Allah'tan
başkasının adının anılıp anılmaması konusudur. Allah'tan
başkası adına hayvan kesmeyi kabul edenler müşrik olur. Yani bir
müşrik fısk olduğu kesin olduğu halde putuna hayvan kesecek ve
sen bunu normal karşılayıp itaat edeceksin. İşte o zaman sen de
müşrik olursun, Allah'ın kesin olarak yasakladığın bir şeyi
hoş karşılayan, normal gören kişi müşrik olur. İşte
şeytanlar, fısk olan bu işi inananlara da hoş göstersinler diye
müşriklere telkinlerde bulunurlar. Zaten bu tür uygulamalar
müşriklerin ibadet olarak yaptıkları uygulamalardır. Onların
ibadetine iştirak inançlarına da iştiraki beraberinde getirir.
Ayette anlatılan ve yasaklanan budur.
Soru
2:
Peki
besmelesiz kesilen hayvanın etini yiyen müşrik olur mu?
Cevap
2:
Asla
olmaz. Hatta zorda kalan bir kişi, ölmeyecek kadar put adına
kesilen etten yese gene müşrik olmaz. Bilmeden yese gene müşrik
olmaz. Ayet "fısk
olduğu kesinse yemeyin"
diyor. Yani Allah'tan başkası adına kesildiği kesinse yemeyin
diyor. Sahabeler, Medine çevresinden gelen ve hangi amaçla
kesildiği belli olmayan etler hakkında Peygamberimiz'e soru
soruyorlar. Peygamberimiz de "Siz Bismillah deyin ve yiyin"
buyuruyor.
Yani
besmelesiz kesilen hayvanın eti yenmez hükmü aynen müşriğin
kestiği hayvanın eti yenmez hükmü gibi hiçbir bilgiye ve delile
dayanmayan bir görüştür. Bu görüş sahipleri ayetler arası
ilişkiyi kurmadıkları gibi ayetin kendi içindeki bütünlüğünü
bile koruyamamışlar, ayeti bölmüşlerdir. Dil kurallarına aykırı
anlam vermeleri de yanlışın ayrı bir boyutudur.
Fakat
imam Şafii çok isabetli bir şekilde; "Bu ayetten, ‘besmele
çekmeden kesilen hayvanın eti yenmez' şeklinde bir hüküm
çıkarılamaz." demiştir. Çünkü ayette kesenle ilgili hiçbir
şey yoktur. Fakat bu doğru hükmü veren imam Şafii nedense
"müşriklerin kestiği yenmez" demektedir. Tamam müşriklerin
putu adına kestikleri yenmez ama, onlar her hayvanı keserken
putları adına kesmiyorlar ki? Yani müşriğin putu adına kestiği
yenmez demek doğrudur, ama bunu genelleyerek "müşriklerin her
kestiği yenmez" demek doğru değildir.
Sonuç:
1.
Hayvanı besmele ile kesmek farz değildir. Eti helaldir. Çünkü,
hayvan keserken besmele çekmek farz değil, sünnettir. Yani ister
unutarak ister bilerek besmele çekmeyen kişinin kestiği hayvan
yenir.
2.
Hayvanı Allah'tan başkası adına kesmemek farzdır. Allah'tan
başkası adına kesilen hayvanın eti haramdır.(En'am 121, 145.
Maide 3)
3.
Ehl-i Kitap olan bir ülkede kesilen hayvanların eti helaldir. O
ülkede kesilen hayvanlar Allah'tan başkası adına kesiliyorsa,
böyle bir adet varsa haramdır. Allah Ehl-i Kitap'ı müşriklerden
istisna etmiştir.(Maide 5) Oysa, Müşriklerin Allah'tan başkası
adına kestikleri, taptıkları varlıklar için kestikleri yenmez.
Müşriklerin normal olarak kestikleri hayvanların eti yenir.
4.
Şoklanarak kesilen hayvan İslâmi usullere göre kesilen
hayvandır. İslâmî kesimde, hayvanın acı çekmeden kesilmesi
esastır. Peygamberimiz hayvanların acı çekmeden kesilmesini
buyurur.(Hadis) Ama vurarak sersemleyen hayvan ölmeden kesilirse
yenir (Maide 3). Zaten batıda ve dünyanın her yerinde ölü
hayvan etini satmak kanunlarca yasaktır. Onun için hayvanı
öldürmeyecek şekilde vuruyorlar veya şoke ediyorlar sonra hemen
kesiyorlar.
5.
Eti yenen hayvanlar ile ilgili hükümler kesindir.(En'am 145)
Ayrıca, Maide Suresi'nin 5'inci ayeti Ehl-i Kitap'ı
müşriklerden istisna etmiştir. Kestikleri yenir.
6.
Sultanı, hakimi, siyasi lideri, şeyhi, efendiyi, abiyi veya hacdan
dönen kişiyi karşılamak için Allah'ın ismi zikredilerek
kesilen hayvanın eti Şafiilere ve bütün Hanefilere göre,
haramdır.
7.
Kâfir: Bir şeyin üstünü örten, gizleyen demektir. Yahudilere
ve Hristiyanlara bu anlamda kâfir denir. Aynı şekilde İslâm'ın
hükümlerini karartan, üzerini örten, gizleyen Müslümanlara da
İslâm literatüründe kâfir denir. Bunlar Müslüman kâfirlerdir.
Dikkatli olmak lazımdır.
8.
Bilhassa Avrupa ülkelerinde Müslümanlara hizmet yaptıklarını
söyleyen cemaatler, kendilerine yakın kasapların etlerini helal,
diğer cemaatlerin etlerini haram ilan etmemelidirler. Hele hele
Ehl-i Kitap'ın kestiği etleri zinhar haram etmemelidirler.
Bunlar Ehl-i Kitap değildir diyerek Allah'ın "istisna"
ettiği bu insanları müşrik olarak nitelemek hüküm koyuculuk
olur. Yanlıştır, Allah'a rağmen hüküm koymak olur. Fevkalade
tehlikeli bir yaklaşımdır.
9.
Fabrikada sırayla kesilen tavuklara gelince: Onların etleri yenir.
Bazıları ‘onu insan kesmiyor alet kesiyor' diyorlar. Zaten
hiçbir hayvanı insan, eliyle öldürmez, dünyada her kesilen
hayvanı insan bir aletle keser. Bunun bıçak olmasıyla makine
olması arasında fark yoktur. Bazıları İslâmî usul diye
makinenin başına bir kişi koyup her geçen tavuk için Bismillah,
bismillah dedirtiyorlar. Dakikada 1000 tavuk kesildiği için adam
besmele de çekemiyor. İnsanlara bu ıstırabı çektirmenin anlamı
yoktur. Sünnete uyulsun deniliyorsa, besmeleyle olsun deniliyorsa
makineyi çalıştırırken "Bismillah" demek yeterlidir.
10.
Yalnız bir tek yerde hayvanı keserken besmele şartı vardır. O
da kurbandadır. Onu da Allah Teâlâ çok açık olarak
bildirmiştir. "Her ümmet için, Allah'ın onlara rızık
olarak verdiği koyun, keçi, sığır, deve cinsinden hayvanlar
üzerine Allah'ın adını ansınlar diye kurban ibadeti
koyduk..."(Hac 34)
11.
Kurban bir ibadet olduğu için onu keserken de Allah'ın adını
anmak farzdır. Bu da kurban bayramı günlerinde olur. Aynı surede
Allah Teâlâ biz ümmet-i Muhammed için de şöyle buyuruyor: "
İri gövdeli hayvanları da (koyun, keçi, sığır ve develeri)
sizin için Allah'a ibadetin simgelerinden kıldık. Sizin için
onlarda hayır vardır. Sıra sıra dizildikleri zaman (kurban
bayramında) üzerlerine Allah'ın adını anın." (Hac 36)
En
doğrusunu Allah bilir.
Bitti
Rüştü Kam