21 Temmuz 2014 Pazartesi

Berlin'de Halk ile Devlet İftar Sofrasında Buluştu


Berlin Türk Eğitim Derneği’nin (TED)iftar sofrasında güzel bir buluşma gerçekleşti. T.C Berlin Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri Rafet Okutan ve T.C. Berlin Büyükelçiliği Berlin Basın Müşaviri Refik Soğukoğlu ve Menonit Kilisesi mensupları ve halkla birlikte iftar ederek karşılıklı görüş alıverişinde bulundular.
Berlin'de Halk ile Devlet buluştu

Berlin'de Halk ile Devlet buluştu

Berlin Türk Eğitim Derneği’nin (TED) iftar sofrasında güzel bir buluşma gerçekleşti. T.C Berlin Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri Rafet Okutan ve T.C. Berlin Büyükelçiliği Berlin Basın Müşaviri Refik Soğukoğlu ve Menonit Kilisesi mensupları ve halkla birlikte iftar ederek karşılıklı görüş alıverişinde bulundular.

Berlin- Türk Eğitim Derneği’nin(TED) iftar sofrasında Kilise halk ve devlet aynı sofrada buluştu. Selim Ergen’nin kaval dinletisinden sonra Menonit Kilisesi’nin papazları, T.C. Eğitim Müşaviri Rafet Okutan ve T.C.Berlin Büyükelçiliği Basın Müşaviri Refik Soğukoğlu birer konuşma yaptılar.

Menonit papaz Marius konuşmasında şunları söyledi:” Menonitler tarihi barış kilisesi ve en eski reformcu hür kilise olarak tanımlanıyorlar, 1523 yıllarında İsviçre’de ortaya çıkmıştır. Menonit adı kurucusu olan, Almanya- Hollanda bölgesinde yaşayan, Anabatist hareketinin üst düzey yöneticisi olan Menno Simons`a dayanır.

Menonitler Reformasyon devrinde katolik kilisesinden ayrılan gurubun içinden çıkan, Protestanlığın bir kolu olan ufak bir cemaattir. Öbür mezheplerden birinci ayrıcalığı vaftiz`in çocuk yaşta değil de kişilerin ergenlik çağına gelince, kişilerin bağımsız kararına bağlı olarak yapılmasıdır.

İkinci fark, Menonitler savaş karşıtıdırlar, barışçı bir cemaat olup her türlü şiddeti (savaş) reddederler, yani hiç bir yerde savaşı desteklemiyor ve savaşa katılmıyorlar. Eğer zorlama söz konusu olursa o zaman başka bir ülkeye göç ediyorlar. Bunun için bütün dünya ülkelerinde Menonitlere rastlayabiliyorsunuz. Göç etmeyenler kaldıkları ülkelerdeki toplumlara entegre olmuşlar, bunların içinden savaşa katılanlarda olmuş ve oluyor.

Bu mezhepte İncil’i anlayabilen her bir kişi din adamı olabilir, vaaz verebilir, yani hiyerarşik bir yapısı yoktur.
Bütün dinlerde ve mezheplerde olduğu gibi Menonitlerde de muhafazakâr kanatlar olduğu gibi liberal kanatlar da mevcut.
Bugün dünya çapında yaklaşık 1,6 Milyon Menonit bulunmaktadır, Almanya’da 40 bin civarında Menonit vardır, Berlin Mennoniten- Cemaati’nin (BMG) şu anda 110 kadar kayıtlı üyesi bulunmaktadır.

Menonit- Cemaatinin en önemli günü Pazar, her Pazar saat 10:00 da ibadetlerini yaparlar (dini ayin) daha sonra kahve, çay içerek, bisküvi yiyerek çeşitli konuları görüşüyor, istişare ediyorlar.”

Türkçeye en iyi hizmeti Kemal Sunal yapmıştır

T.C Berlin Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri Rafet Okutan ise yaptığı konuşmada eğitimin öneminden bahsetti.

Okutan özetle şunları söyledi:” Bulunduğumuz çevrede kendimizi kabul ettirmenin yolu, kültürümüze, kimliğimize ve dinimize olan bağlılığımızdır. 1998-2002 yılları arasında Almanya’da eğitim Ataşeliği yaptım. Alman Eğitim Sistemi ile ilgili 300 sayfalık bir kitap yazdım. Bizim çocuklar isimli bir çocuk dergisi çıkardık o zamanlar. Eğitim bizim geleceğimizin şifresidir. Yaşam kalitesi eğitim kalitesine bağlıdır. Eğitim kalitesi de eğitime ayrılan zaman ve paraya bağlıdır. Çocuklarımızla yaptığımız kahvaltı, geçirdiğimiz zaman, onlarla maç seyretme, sinemaya gitme, alışveriş yapmak için ayırdığımız zaman eğitimin kalitesini yükseltecektir. Zamanı ödünç veremezsiniz. Geçen zamanı geriye getiremezsiniz. Zamanı uzatamazsınız, kısaltamazsınız, geriye saramazsınız. Geçti mi geçer. Bunun için zamanı bilinçli kullanmak gerekir.

Geliri düşük olanın, bilgi seviyesi düşüm olanın, tasarrufu çok olur. O eğitime eğilmez. Onun için önemli olan eğitim değildir, tasarruftur. Çocuğu biraz büyüyünce hemen işin ucundan tutmalı ve para kazanmaya başlamalıdır. Bu yanlıştır. Bu anlayıştan dolayı bizim gençlerimiz üniversiteyi geç fark ettiler.

Türkçeye de önem vermeliyiz. Çocuklarımız dillerini unutmamalıdırlar. Türkçeye en iyi hizmeti kemal Sunal yapmıştır, çevirdiği o filmlerle yapmıştır bu işi. Tenkit edebilirsiniz filmlerini ama bu bir realitedir. Ben hatırlıyorum, Münih’te insanlarımız, hafta sonlarında birer ikişer Kemal Sunal filmleri seyrederlerdi. Almanya’daki insanlar o filmlerle eğlendiler. Anlatmak istediğim şudur; ne yapıp edin bir yolunu bulun ve çocuklarınızın Türkçeyi öğrenmesine imkân hazırlayın.
En son tespitlere göre, Almanya’da 600 bin öğrencimiz var: Türk vatandaşı olarak üniversiteye gidenlerin sayısı 30.000 dir. 15 binini de Alman vatandaşıdır. 45 bin üniversite öğrencemiz var bugün. Gymnasiuma gidenlerin sayısı 26 bindir. Alman vatandaşı olanlarla birlikte bu rakam 50 bindir. Almanya da mühendislik okuyan 500 bin öğrenciden 18 bini bizim gencimizdir. Toplam 140 bin tıp okuyan öğrenci var Almanya’da . Bunun 7.500 ü bizim gencimizdir. Çinlilerde bu sayı 25 bindir.

1903 tarihinden beri Nobel ödülü olan Alman bilim adamının sayısı 79 dur. Almanya böyle bir ülkedir. Bizim insanımız bu açıdan şanslıdır, bu şansı iyi değerlendirmek lazımdır.

Türkiye’de veli çocuğunu okutmak için çırpınıyor. Buradaki velilerimiz de çırpınmalıdır. Eğitime sırtımızı dönemeyiz. Rabb’im bizi, Müslüman kimliğimizle buraya kadar göndermiştir, kim bilir ne hikmetler vardır bu gelişte, onu bilemeyiz.
Çocuklarımızın beslenmesinden, çalışma odasından, seçeceğe arkadaşından, çevresinden, eline vereceğiniz kitabına varıncaya kadar, tiyatrosuna, sinemasına varıncaya kadar, camisine, sivil toplum kuruluşlarına varıncaya kadar her yere, çocuğumuzu elinden tutarak götürmeliyiz. Çocuklarımızın sosyalleşmesi bu şekilde olur.

Çocuklarımız içinden çıktığı toplumla, onun kültürüyle diliyle, diniyle barışık olmalıdır. Evrensel değerleri de tanımalıdır çocuklarımız.

Berlin, dünyadaki insanların en fazla harmanlandığı yerlerden biridir. Biz, Adem’den kan, İsa’dan da din kardeşiyiz. Bir Fransız bilim adamı şöyle der: “Herkes kendi kültürünün röntgenini çekmelidir.” Biz evrensel kültürle kendi kültürümüz arasında köprüyüz.

Okuyalım, okutalım, eğitelim, eğitilelim, çalışalım, gayret edelim, bir şekilde işin ucundan tutalım. Ancak, Alman’ın sırtına kambur olmayalım.
T.C. Berlin Büyükelçiliği Basın Müşaviri Refik Soğukoğlu da kısa bir konuşma yaptı ve şunları söyledi: “ Türkiye’nin dış politikası değişiyor, Türkiye değişiyor. Türkiye dünyanın neresinde olursa olsun. vatandaşına sahip çıkan bir ülke haline geldi. Avrupa’daki insanımız ilk defa oy kullanacak, Türkiye’nin kaderine müdahil olacak.

50 yıl sonra yatırımlarımızı buralarda yapmaya başladık artık. 20 sene önce bu söylediklerimizin belki anlamı olmazdı. Sevgili gençler, şu anda sizin içinizde belki Almanya’nın gelecekteki başbakanı, cumhurbaşkanı oturuyor. Berlin Büyükelçisi oturuyor. İş buraya geldi.

Sevgili veliler, tamamen para kazanma derdine düşmeyin. Çocuklarımızı vizyon sahibi birer kişilik olarak yetiştirelim. Milli değerlerimize sahip çıkalım ve gençlerimizi o değerlerle yetiştirelim. Buradaki değerler, Türkiye için çok önemledir. Hedefi olmayanın başarısı da olmaz. Hedefi küçük tutanın büyük adam olması da mümkün olmaz, hedefine ulaşabilir ancak, büyüyemez, ilerleyemez.

Bu sene bir proje başlatıyoruz. Bundan sonra her sene başarılı öğrencilerden Türkiye’ye, her eyaletten biri kız biri erkek iki öğrenci götüreceğiz. Bütün masraflarını Türkiye karşılayacaktır bu gençlerin. Geleceğin meslek sahipleri, vizyon sahipleri olacak olan gençlerdir bunlar.”



ha-ber.com/Zülfikar Kam / Berlin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder