Hüseyin Bozkurt’la birlikte
Katolik Akademisi’nden Dr. Thomas
Würtz’ün davetlisi olarak Akademi’nin organize ettiği konferansa katıldık.
Hatip, Prof.Dr.Roman
Loimeier.
Konu: „İslâm Afrika Kıtası’na nasıl
yayıldı?“
Müslümanların yaptığı işlerle
ilgili gerçekleri bir Oryantalistin anlatımından dinlemekten mutlu olduk.
Almanlar anlatılanlardan fazla hoşlanmadılar. Sorulan sorulardan tatmin
olmadıkları belliydi. Salon doluydu. Konferansa katılan Müslüman sayısı 6
kişiden ibaretti. Üçü başörtülü. Arap Müslümanlardan olmalılar.
Müslümanlar bu tür toplantılara
mutlaka katılmalı ve oralarda kendilerini ifade etmelidirler. Yemekler mutfakta
pişer ve sonra değişik mekanlarda servise sunulur. Pişen yemeği damak
tadıdımıza uygun şekilde tadlandıramazsak, sonradan yemeğin tadından şikayet
edemeyiz.
Sunumdan sonra soru cevap
şeklinde devam eden konferans oldukça verimli geçti… Konferansla ilgili bazı
başlıkları sizlerle paylaşmak istedim:
-İslâm Afrika’ya (Habeşistan) Peygamber Muhammed zamanında girdi. Sonradan
bir kısmı geriye dönse bile bir kısmı Habeşistan’da yerleşip kaldı. Onların
çocukları bugün Habeşistan’da yaşamaktadırlar.
-İslâm Afrika Kıtası‘na barışçıl yöntemlerle yayıldı. Ticaret yollarıyla, ilim adamlarının ‘vahâ’ larda
kurdukları bilim yuvalarıyla yayıldı. Kılıç zoruyla yayılmadı. İslâm‘da
Hristiyanlıkta olduğu gibi misyonerlik yoktur, İslâm’da ruhbanlık
yasaklanmıştır.
-İslam’ın Afrika‘da hızla yayılmasının anlaşılabilir sebepleri vardır: İslâm
o gün geçerli olan ve Avrupalıların büyük paralar kazandığı ‘köle ticareti’ni
yasaklamıştır. Bazı meslek gruplarına vergi muafiyeti getirmiştir, mükelleflerden
alınan ağır vergiler hafifletilmiştir. Kadınlar
daha fazla haklara sahip olmuşlardır. Mesela önceden mirastan pay alamazlarken,
Müslümanların yönetiminde mirastan pay almaya başlamışlardır.
- Afrika‘da kurulan Sufi Tekkeleri, yöneticelerin halka yaptıkları zulmün
karşısında durmuş ve zulmün karşısında nerede olurlarsa olsunlar ve de ne
pahasına olursa olsun direnmişlerdir(ittika). Cihad çalışmalarıyla, reform çalışmalarıyla, halkı, Müslüman
olup olmadıklarına bakmadan, müslim olsun gayri müslim olsun, korumuşlardır.
-Hristiyanlık‘tan ve Yahudulik‘ten birçok şey İslâm Dini‘ne geçmiştir. Müslümanlar
bu etkileşimden rahatsız olmamışlardır. Çünkü Kur’an ile örtüşen örfler-adetler
Müslümanlar açısından problem olarak görülmemiştir. Müslümanlar örf ve adetlere
saygılı olmuşlardır. Müslümanlar örf ve adetleri ya ıslah
etmişlerdir ya da yenilemişlerdir. Kendi
örflerini-adetlerini halka dayatmamışlardır.
-Afrika‘daki Müslümanlar genelde Sünnidirler. Afrika’da Şaafii ve Maliki Mezhepleri
yaygındır.
-Müslümanlardan veya Hristiyanlardan birinin azınlıkta veya çoğunlukta
oldukları bölgelerde halk, inanç açısından bir sorun yaşamamıştır. Barış içinde
yan yana yaşayıp gitmişlerdir. Ancak iki
inanç mensuplarının nüfusları dengeliyse o zaman problemler yaşanmıştır. Çünkü böyle
durumlarda o topluluklara siyaset müdahale etmiştir.
-Afrika Kıtası’nın Batılılar tarafından sömürgeleştirilmesiyle birlikte
Afrika’da büyük problemler yaşanmaya
başlandı. Yeni egemen güce yakın duran ve bu güçler tarafından desteklenen elit
gruplar oluştu. Bu grupların genelde Hristiyanlardan olması dikkat cekicidir.
-Kuzey Afrika’da İslâm’ın çok çabuk yayılmasının sebeblerinden birisi de Bizans`ın
halka yaptığı zulümdür. Bizans’ın zulmünden kaçan halk öbek öbek İslâm’a
koşmuştur.
-Boko-Haram
denilen örgüt dini temelli bir örgüt değildir. Müslümanlık diye de bir derdi
yoktur onların. Ben ilim adamıyım, bana siyasilerin yaptıkları yanlışları
onaylatamazsınız.
Bizim de ilim adamlarımız var.
Acaba Prof.Dr.Roman Loimeier onlara örnek olabilecek mi? İstisnalar mutlaka vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder