-Berlin Şehitlik Camii-
Cenaze namazı kılmak farz-ı kifayedir. Bir kişi bile
kılsa diğer Müslümanların üzerinden düşer. Ayakta kılınır. Eller bir kez kulak
hizasına kaldırılarak tekbir alınır “Allahü Ekber=Allah büyüktür) diğer
tekbirler alınırken eller kulak hizasına tekrar kaldırılmaz. 4. Tekbirden sonra
da eller salınır. Birinci tekbir ile dördüncü tekbir arasında ölü için dua
edilir. İsteyenler biliyorsa cenaze namazı için yazılan özel duaları okur,
isteyen de içinden geldiği gibi ölü için duasını yapar.
Cenazenin caminin içinde olması, Şafii ve Hanbeli
mezheplerine göre caizdir, hatta müstehaptır. Hanefilere göre tahrimen,
Malikilere göre tenzihen mekruhtur.
Sevabı az olur ve caminin kirlenme ihtimali vardır. Bunlardan dolayı
mekruhtur.
Oysa, Hz. Ömer’in ve Hz. Ebu Bekir’in cenaze namazları
mescidin içinde kılınmıştır. (İslâm Fıkhı Ansiklopedisi Prof.Dr.Vehbe Zuhayli,
c 3, s 59-63)
Konu ile ilgili
Hz. Aişe’den gelen bir de hadis vardır. “İnsanlar ne çabuk unutuyorlar, Allah’a
yemin olsun, Resulullah Beyzâ’nın iki oğlu Süheyl ve kardeşinin namazlarını
mescidin içinde kıldırdı.”
İbn. Ömer’den de bir rivayet var; “(Babam) Ömer
İbnu’l Hattâb’ın cenâze namazı mescidde kılındı.” Muvatta, Cenâiz 23, (1, 230).
Müslim, Cenâiz 99,
(973), Muvatta, 22, (1, 229); Ebu Dâvud,
Cenâiz 54, (3189, 3190); Tirmizi, Cenâiz 44, (1033); Nesâi, Cenâiz 70, (4, 68).
Aslolan, namazın kılınabilmesi için cenazenin hazır
bulunmasıdır. Bununla birlikte hazır olmayan cenaze için de namaz kılınabilir.
Nitekim Resûlullah (s), Habeş Kralı Necâşî’nin vefat haberini alınca, onun cenaze namazını kıldırmak üzere cemaatin
önüne geçmiş, ashab da arkasında saf tutmuştur. (Buhârî, Cenâiz, 55; Müslim,
Cenâiz, 63).
Olayda hazır bulunan Câbir b. Abdullah (r) şöyle
demiştir: “Resûlullah (s.), Necâşî’nin (gıyabında) cenaze namazını kıldırdı.
Ben de ikinci saftaydım.” (Buhârî, Cenâiz, 54)
Yine, Resûlullah’ın (s.) Uhud şehitleri için ve kendisine
haber verilmeden defnedilen cenazeler için de gıyabi cenaze namazı kıldığı
bilinmektedir (Buhârî, Cenâiz)
Son senelerde Berlin çoğunluğu birinci kuşaktan olan konuklarını
ebedi istirahatgahlarına yolcu ediyor. Sıralı ve sırasız ölümler çoğaldı.
Haftada ortalama 10 kişiyi yolculamak için Berlin Türk Şehitlik Camii’ne
geliyoruz.
Cami avlusunda cenaze namazı kılınıyor. Cenaze sayısı
fazla olunca avlu almıyor. “Sıkışalım, birbirimize yaslanalım, camiden çıkanlara yol açalım.” diye anonslar
yapılıyor. Cemaatin camiden çıkıp da saflarda yer alması uzunca bir zaman
alıyor. Havanın soğuk olduğunu da düşünürseniz cenaze namazı kılmak sevap
olmaktan çıkıp işkenceye dönüşüyor.
Sayın Din Hizmetleri Ataşemiz Ahmet Fuat Çandır ve Din
Hizmetleri görevlileri de benim gördüğümü görüyorlar. Yukarıda yazdığım
konuları da biliyorlar, ama bir tedbir almıyorlar. Din Hizmetleri Müşaviri de
biliyor benim bildiklerimi.
En azından soğuk günlerde, cenaze caminin içine alınsa
cemaat namazdan sonra hemen içeride,
dışarıda olanlar da dışarıda saf tutsalar, böylece kısa süre içinde
cenaze namazı kılınsa da insanlar soğukta, karda, kışta betonun üzerinde
titremeseler olmaz mı? Bu bir teklftir.
Bir ayrıntı daha, 15 Şubat Çarşamba günü 3 erkek bir de
bayan, 4 cenaze uğurladık Şehitlik Camii’nden. Din Hizmetleri Görevlisi bildik
konuşmasını yaptı ve araya hoş olmayan birkaç cümle sıkıştırdı. “Bu cenazelerin
arasından birisi var ki; bizim yaptığımız kermeslerimize destek
oluyordu...” Allah rahmet eylesin...
Zaten soğuktan bitap düşmüş cemaate, böylesine sorumsuzca
söylenen söz, ikinci bir soğuk duş
ollarak ağır geldi. Hemen saf aralarında konuşmalar başladı. Bu yapılan ayırımcılık
değil midir? Hoca böyle bir sözü nasıl söyler?
Yani şimdi cemaat haksız mıdır? Musallada yatan tek bir
cenaze olsa o zaman bu tür övgüler sorun yaratmaz ama, toplu cenaze
namazlarında içlerinden birisine övgüler dizip diğerlerini boynu bükük bırakmak
ne kadar doğrudur sayın Ateşem?
Sizin toplantılarınızda görevlilere bu ve benzeri görgü
kurallarına dikkat edilmesi söylenmez mi, tavsiye edilmez mi?
Din Hizmetleri Ataşesi’nden, rutin çalışmaların dışında, Berlin’de
yaşayan Müslümanlar için, onların içinde bulundukları şartları göz önünde
bulundurarak, onların dini yaşamlarını
kolaylaştıracak fetvaları ne zaman verecek sabırsızlıkla bekliyorum...
Güzel bir tespit
YanıtlaSil