15 Aralık 2024 Pazar
ÖZBEKİSTAN; TÜRK VE İSLAM MEDENİYETİNİN TEMELLERİNİN ATILDIĞI TOPRAKLAR (IV)
-Ata Yurdumuz; bilinenlerin ve öğretilenlerin aksine, ünü bugünlere kadar gelen İmam Matürîdi, Uluğbey, Ali Kuşçu, Devletşah Semerkandi gibi yüzlerce ulema ve bilim insanı bu topraklarda yetişmiştir-
Rüştü KAM
SEMERKANT
Semerkant, milâttan önce 535 yılında Pers Hükümdarı (MÖ 590-529) Büyük Cyrus tarafından, ipek yolunun üzerinde kurulmuş bir şehirdir. Cyrus; insanlığın bilinen ilk insan hakları beyannamesi olan cyrusun silindirini yayınlamış olan Pers Kralıdır. Kendisi aynı zamanda Pers İmparatorluğunun kurucusudur. Medleri devirip persleri iktidara getirmişdir.
Semerkant, Zerefşân nehri kenarına kurulmuş bir şehirdir. Seyyahların cennete benzettikleri bir mevkide bulunmaktadır. Akarsuları, yemyeşil bitki örtüsü ve tertemiz havasıyla sıhhatli bir yaşama son derece müsait en güzel şehirlerden biridir. Kusem b. Abbas’ın kabri “Şâh-ı Zinde” (yaşayan sultan) diye anılmış ve bu adlandırma bütün alanı tanımlar hale gelmiştir.
Önemli bir kültür ve ticaret merkezidir Semerkant. Emevîler’in Horasan valisi Kuteybe b. Müslim tarafından fethedilmiştir (93/711). Kuteybe bin Müslim 714 senesinde şehit oldu. Türbesi Özbekistan'ın Fergana vadisinde, Andican vilayetinin Pamuklu köyündedir. Türkistan halkının; aradan asırlar geçmiş olmasına rağmen kendisine halâ büyük bir veli, ermiş, şeyh, imam gözüyle bakmaları, kabrini bir ziyaretgâh olarak kabul etmeleri ve derin bir saygı ve bağlılık duymaları O'nun Türklerin nazarında nasıl kudsî bir yer işgal ettiğini ve dini duygularına nasıl tesir ettiğini açıkça göstermektedir.
1500 yılına gelindiğinde, Özbek Hükümdarı Şeybânî Han tarafından ele geçirilen Semerkant, 1868 yılına kadar Özbek hanlarının idaresi altında kalır. Özbekler ülkeyi Buhara’dan yönetirler. Onlar başşehirlerinin imarı ve gelişmesine önem verirler. Böylece, Semerkant ihmal edilir ve Buhara’nın gölgesinde kalır.
1868 yılına gelindiğinde şehir tekrar el değiştirir. Mâverâünnehir topraklarında ilerleyen Ruslar Semerkant’ı da zapt ederek Türkistan genel yönetim bölgesine dahil ederler.
Semerkant, 1 Eylül 1991’e gelindiğinde bağımsızlığını ilân eder ve Özbekistan Cumhuriyeti’nin en önemli şehirlerinden biri olur.
Tarihi Büyük İpek Yolu güzergahında yer alan Semerkant, Özbekistan'ın en büyük ikinci şehridir. Bugün Semerkant, MÖ sekizinci yüzyıla dayanan köklü tarihini yansıtan binden fazla kültürel yapıya da ev sahipliği yapmaktadır.
Tarihi süreç içinde, çeşitli dönemlerde aralarında Batı Karahanlı, Şeybani ve Timurluların da bulunduğu birçok Türk devletine başkentlik yapan Semerkant, Orta Çağ'da inşa edilen o mavi kubbeli camileri ve medreseleri, mavi desenli çinileriyle bezeli kervansarayları, göğe doğru uzanan minareleriyle görenleri kendisine hayran bırakır.
Semerkant, yüzyıllar boyunca Çin ile Avrupa arasındaki Büyük İpek Yolu üzerinde kilit konumdadır. Dönemin en önemli ticaret merkezlerinden biridir. “Dünya dönüyor” dediği için engizisyonlarda yakılıp, derisi yüzülerek vahşice öldürülen ilim adamlarının çağı olarak bilinen o karanlık Orta Çağ'da dünyayı aydınlatan bilim merkezlerinden biri haline gelmiştir. Engizisyon (Latince: inquisitio, soruşturma), Katolik Kilisesine bağlı bir mahkeme sistemidir. Ortaçağ’da Katolik memleketlerinde dînî inançlara karşı gelenleri bulup cezâlandırmak üzere kurulan ve akıl almayacak derecede korkunç cezâlar veren kilise mahkemelerinin adıdır.
Semerkant geniş bulvarları olan oldukça ferah ve yemyeşil bir şehirdir. Registan Meydanı en büyük meydandır. Külliyesi ve Timur İmparatorluğu'nun kurucusu Emir Timur'un mezarının yer aldığı Gur-i Emir Türbesi buradadır.
Ayrıca Semerkant'ta, Timur'un torunu Uluğ Bey’in talimatıyla inşa edilen üç medrese bulunur. Duvarlarındaki rengarenk mozaik işlemeleri ve mavi kubbeleri ile bu bölgeye has bir mimarisi vardır. Timur’un eşi adına yaptırdığı Bibi Hanım Camii ve Şah-i Zinde, benzer mimariye sahip büyüleyici yapılardır.
Semerkant’ta görülmeye değer bir diğer nokta da Uluğ Bey Rasathanesidir. Astronom ve matematikçi olan Uluğ Bey, inşa ettirdiği bu rasathane sayesinde, güneşin iz düşümünden yaptığı hesaplarla bir yılın 365 gün 6 saat 10 dakika olduğunu, yalnızca 1 dakikalık sapmayla, bundan yaklaşık 5 asır önce keşfetmiştir (1394-1449).
Bilinenlerin ve öğretilenlerin aksine, ünü bugünlere kadar gelen İmam Matürîdi, Uluğbey, Ali Kuşçu, Devletşah Semerkandi gibi yüzlerce ulema ve bilim insanı bu topraklarda yetişmiştir.
Emeviler döneminde İslam'ı yaymak için bölgeye gelerek ve orada şehit düşen ve Hz. Muhammed'in kuzeni olduğu bilinen Kusem bin Abbas'ın türbesinin bulunduğu Şah-i Zinde; türbeler kompleksi demektir ve 11 türbeden oluşur. Çoğu XIV yüzyıla aittir.
O tarihlerde, İslâm toprakları üzerinde en kaliteli kâğıt Semerkant’ta üretiliyordu (Makdisî, s. 256).
Ayrıca Semerkant âlimler şehri olarak da bilinir. Çok sayıda büyük âlim yetişmiştir: Necmeddin en-Nesefî; el-Ḳand fî ẕikri ʿulemâʾi Semerḳand isimli eserinde 1000’den fazla Semerkantlı âlimi tanıtmıştır.
-Meşhur muhaddis Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî,
-Şâfiî fıkhının öncülerinden İbn Hibbân,
yine meşhur fakihlerden Ebü’l-Leys es-Semerkandî ve adını doğup büyüdüğü Semerkant’ın -Mâtürid mahallesinden alan kelâmcı İmam Mâtürîdî bunların başında gelmektedir.
-Târîḫu Semerḳand yazarı Abdurrahman b. Muhammed el-İdrîsî,
-Alâeddin es-Semerkandî,
-Çehâr Maḳālemüellifi Nizâmî-i Arûzî,
-Rükneddin el-Âmidî, Nakşibendî şeyhi Nizâmeddin Hâmûş,
-Uluğ Bey,
-Şehâbeddin İbn Arabşah ve Ali Kuşçu çeşitli dönemlerde Semerkant’ın yetiştirdiği meşhur âlimlerden bazılarıdır.
Semerkant tarihi süreç içinde zaman zaman istila edildi. Yakılıp yıkıldı. Semerkant’ın yeniden imarı ve en parlak dönemi, Timur'un, Semerkant’ı kendisine başşehir yapması ve çeşitli bölgelerden âlim ve sanatkârları burada toplaması ile başlar (771/1369). Günümüze ulaşan tarihî yapılar daha çok Timur ve torunlarının eserleridir. (Timur Devrinde, s. 136-184).
Uluğ Bey tarafından yaptırılan Çihil Sütun adlı sarayla meşhur rasathâne bu dönemin en önemli eserleri arasındadır.
Semerkant. İpek böcekçiliği ve dokumacılık yönünden de gelişmiştir. Ayrıca halısı da meşhurdur. Ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayanır. Sanayisi de gelişmiştir. Hafif sanayi kuruluşları yönetim merkezi Semerkant’ta toplanmıştır. Traktör ve otomobil parçaları imâlatı başlıca sanayi kuruluşlarıdır. Seramiğiyle de ünlüdür.
Zerefşân vadisinin sulanabilen kesimlerinde daha çok pamuk ekilir; bunun yanında buğday, çeşitli meyveler, üzüm, tütün ve pirinç yetiştirilir. Meyve ve sebze konserveciliği de meşhurdur.
Nüfusun dörtte üçünden fazlasını Özbekler, diğer bölümünü Ruslar, Tatarlar ve Tacikler oluşturur.
Devam edecek
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder