HAC
Rüştü Kam
2011
Kuran'daki Haccı biz Kur’an’ın ayetlerinden
anlarız.[1]
Bu ayetler bize Hac hakkında gerekli bilgiyi verecektir. Kuran'ın bu
ayetlerinin ışığında Haccı şöyle özetleyebiliriz:
Hac
Hac kelimesine sözlüklerde
"kastedilmek" anlamı verilir. Kuransal bir terim olarak Hac, belli
bir zaman diliminde belli ibadetleri de içeren Kabe'ye yapılan bir ziyarettir. Ali
İmran Suresinin 97. ayetinden Haccın yapılmasının gücü yeten kullar üzerinde
Allah'ın bir hakkı olduğunu öğreniyoruz. Ayetten Haccı, gücü yetenlerin
yapacağı anlaşılır. Allah "gücü yetmek" deyimini açıklamamış, bu
deyimin anlaşılmasını bize bırakmıştır. Mezhepler, "gücü yetmek"
deyiminin anlamını kısıtlamaya çalışmışlardır. Allah'ın yapmadığı bir sınırlama
kabul edilemez, gerekseydi Allah bunu yapardı. Bu deyimden esir olmamak da,
maddi güç yeterliliği de, sağlıksal şartlar da anlaşılabilir. Fakat her şartta,
sağlığın da, maddi gücün de hangi ölçüde "güç yetirme" kavramına
dahil olup olmadığı izafi bir kavramdır. Kişiler, Allah'a karşı sorumluluklarını,
Allah'ın tüm şartları ve düşünceleri bildiğini, vicdani kanaatlerden de mes’ul
olduklarını göz önünde bulundurup, "güç yetirme" kavramını en iyi
şekilde değerlendirecek ve kendilerinin Hacca gitmeye güçlerinin yetip
yetmediğine karar vereceklerdir.
Hac, İbrahim Peygamber döneminden beri yapılan
bir ibadettir.[2]
Kabe'de Hz. İbrahim'in makamı ve apaçık deliller vardır. [3]
Hac
bilinen aylarda yapılır
Bakara Suresinin 197. ayetinde Hacc’ın bilinen
aylarda olduğu söylenir. Üstelik "aylar" şeklinde çoğul bir ifade
kullanılır. Oysa günümüzde hacılar, Haccın kısa bir süreye sıkıştırılması
yüzünden kalabalıktan birbirlerini ezmekte, birçok ölüm vakası meydana gelmekte
ve hacılar perişan olmaktadırlar. Hz. İbrahim döneminden beri uygulanan Hacc’ın
bilinen aylarda olduğu söylenir. Aynı ilkbahar denilince Mart, Nisan, Mayıs
aylarının anlaşıldığı gibi, Hac aylarının da başta bu şekilde anlaşıldığını
görüyoruz.
Hac aylarının bilinen aylarda olmasından kasıt,
aynı zamanda bu ayların haram aylar olmasındandır. Haram aylarda savaşmak
yasaktır. Bu yasak Hac görevinin yerine getirilmesine olanak sağlamaktadır.
Kabe'nin etrafındaki kavimler haram aylara riayet ederek, Hac ibadetinin
durmamasını, kendi çekişmelerinin kişileri Hacdan alıkoymamasını
sağlamaktadırlar. Hz. İbrahim'den sonraki nesillerdeki putperestler de Kabe'nin
koruyucusu olarak kendilerini görmüşler, haram ayları bozarak da olsa kısmen
uymuşlardır, Hacc’ı bir ticaret kaynağı olarak değerlendirmişler ve haram
aylara da ticaretlerini kurtaran bir unsur olarak riayet etmişlerdir.[4]
Haram aylardan bahseden Bakara Suresi 194.
ayetten iki ayet sonra Hac’dan bahsedilmesinden, Bakara Suresi 217'de haram
aylarda savaşmanın büyük suç olduğunun vurgulanmasından, Hacc’ın yapıldığı
bölgedeki Mescid-i Haram'a ulaşılmasının engellenmesinden bahsedilmesinden, Maide
Suresi 2'de haram ayın ve Hac ibadetindeki ihramın beraber anılmasından, yine
aynı sure 97. ayette haram ayların ve Hac’da ziyaret edilen Kabe'nin beraber
anılmasından, bilinen Hac aylarının haram aylar olduğu anlaşılır. Zaten bu
ayların haramlığı da Hac’la ilintilidir.
Tevbe Suresi'nin 2. ve 36. ayetlerinden ise bu
ayların arka arkaya gelen dört ay olduğunu anlıyoruz. Bakara Suresi 189.
ayetten bu dört ayın Ay (kameri) takvimindeki "aylar" olduğunu
anlarız. Yani Hac art arda gelen dört ayda yapılan bir ibadettir. Bu dört ay
aynı zamanda içinde savaşılmasının haram olduğu aylardır. Bu ayların ilki
"Hac Ay'ı" anlamına gelen “Zilhicce”dir.[5]
Tevbe Suresi 3. ayette haram ayların ilk günü
olan, Hacc'ın da ilk gününe "Hac günü" isminin verilmesi bunu teyit
etmektedir. Zilhicce ilk ay olunca Zilhicce'yi takip eden Muharrem, Safer ve
Rabiul Evvel diğer hac ayları olmaktadır. Burada enteresan ek bir delile de
değinmek istiyoruz. Rabiul Evvel Ay'ı iki kelimeden oluşan birleşik bir
kelimedir. Rabiul kelimesi dört, Evvel kelimesi ise ilk demektir. Bu aydan
sonra Rabiul Ahir Ay'ı gelmektedir ki bu ayın ismi Sonraki Dördüncü demektir.
Rabiul Evvel Ay'ı haram ayların dördüncü ve sonuncu ayı olduğu için bu ismi
almıştır. Ay takviminin ilk Ay'ı Muharrem olduğu için, Rebiul Ahir Ay'ı takvim
sırasındaki dördüncü aydır. Bu da bu ayın isminin neden sonraki (Ahir) Dördüncü
(Rabiul) olduğunu açıklar. Eğer ki Rabiül Evvel'in haram ayların dördüncü ayı
olduğu anlaşılmazsa, Rabiul Ahir'in neden "sonraki" dördüncü anlamına
geldiği açıklanamaz. Bu da haram ayların Zilhicce (Hac Ay'ı) ile başlayıp,
dördüncü ay olan Rabiul Evvel ile bittiğini bir kez daha kanıtlamaktadır. Hac
bu dört ayda yapılabilen bir ibadettir.
İnsanların birbirlerini ezip öldürmelerine yol
açan mezheplerin insanların ölümüne yol açan Hacc’ı tek aya sıkıştırma
uygulaması bırakılıp, Kuran'ın izahlarına dönülmelidir. Kuran Tevbe Suresi 37. ayette haram aylarla
oynanmasını kötü bir fiil olarak takdim etmektedir. Ama öğüt alan nerede!
İhram
Hacda kavga, kötülüğe sapma, eşler arasında
cinsel ilişki yoktur.[6]
Hac kişinin davranışlarına dikkat ettiği, insanlarla bir araya geldiği bir
ibadettir.
Hac ibadeti sırasında kişi kendisine helal olan
bazı şeyleri de haram eder. Eşlerin cinsel ilişkiye girmemesi gibi. Buna ihram
denir. Hacının ihramda olması budur. İhramın sözlük manasından anlaşılan da
budur. Fakat günümüzde belli bir elbiseye de ihram adı verilerek bu elbisenin
giyilmesi farzlaştırılmıştır. Kuran'da sözlük anlamı dışında başka bir ihram
anlaşılmamaktadır. Eğer Allah, Hac’da böyle bir elbisenin giyilmesini
isteseydi, onun giyilmesi gereken bir elbise olduğunu söyleyerek, şüpheye
meydan vermeden bunu açıklardı. Böyle bir izahın olmaması ve bu kelimenin
sözlük manasının, Kuran'daki anlatımla tam örtüşmesi yüzünden ihramın; belli
bir süre içinde, belli şeylerin yasaklanması dışında bir manası olmadığını
anlarız. İhram sırasında yasak olan şeylerin biri de avdır.[7]
Bu av bir tek kara avını kapsar, hacılar deniz avını yiyebilirler ve
yapabilirler.
Kim ihram sırasında kara avı yasağını bilerek
çiğnerse, cezası öldürdüğü hayvanın bir benzerini Kabe'ye varacak bir kurbanlık
yapmasıdır. Bu benzer kurbanı adaletli iki kişi belirler. Av yasağını çiğneyen
kişi bunun yerine yoksulları doyurarak veya onun dengi oruç tutarak bu yasağı
çiğnemesinin kefaretini yerine getirebilir.[8]
Umre
Umre, ziyaret etmek demektir. Hacc’ın belli
dönemde yapılmasına karşılık, umre her zaman yapılabilen bir ziyarettir. Hac
da, umre de Allah için tamamlanmalıdır.[9]
Yani siyasi propagandalar, menfaatler, köşe dönmeler, halkı kandırmalar değil, Allah'ın
rızası Hacc’ın da, umrenin de şartı olmalıdır. Bu ibadetleri yapmaları
engellenenler kurban keser veya kestirirler. Kurban yerine varıncaya kadar
başlar traş edilmez. Hasta ya da başından rahatsız olan oruç tutarak, sadaka
vererek ya da kurban keserek fidye yoluna gider. Güvene kavuştuğunda Hacca
kadar umre yapmak isteyen kolayına gelen bir kurbanı keser veya kestirir. Bunu
bulamayan ise üçü Hac’da, yedisi döndüğünde olmak üzere on gün oruç tutar. Bu
ailesi Mescid-i Haram'da olmayanlar içindir. Tüm bunlar Bakara Suresi 196.
ayette geçer.
Kurban
Kurbanların üzerine Allah'ın adı anılır ve
bunlardan yoksullara verilir ve yenir.[10]
Hac ibadeti yapılırken kirlerden arınılmalı, adaklar yerine getirilmelidir.[11]
Kirleri arındırmak genel bir ifade olduğundan birçok insanın buluşma yeri olan
Hac’da, her türlü hijyen kuralına dikkat etmek iyi olur. Mescid-i Haram'a
saçların kısaltılmış, ya da traş edilmiş olarak girilmesinden bahseden Fetih
Suresi 27. ayet de bu çerçevede değerlendirilebilir. Kabe'nin tavafı (çevresinde
yürünmesi) böylece temiz bir şekilde yerine getirilecektir.[12]
Kabe'nin temiz tutulması, böylece Hac ibadetinin yapıldığı yerin de temiz
olması iyi olur. [13]
Hatırlama
Arafat'tan ayrılıp topluca inilince Meşar-i
Haram'da Allah'ı hatırlamak (zikir) lazımdır. Bu hatırlama Allah'ın bize
öğrettiği şekilde olmalıdır.[14]
Allah'ı nasıl hatırlayacağımızı (zikredeceğimizi), Allah bize Kuran'da
öğrettiğine göre, bu hatırlama faaliyeti de Kuran'a uygun olacaktır.
Sonra insanların topluca akın ettiği yerden akın
edilip Allah'tan bağışlanma dilenmelidir.[15]
Gerekli ibadetler bitince Allah'ı kuvvetli bir
biçimde hatırlamak (zikretmek) gerekir.[16]
Sayılı günlerde Allah hatırlanır. İsteyen iki gün
içinde işini bitirir, isteyen daha geniş bir zamana işini yayar. [17]
Safa
ile Merve
Bakara Suresi 158. ayette Safa ile Merve'yi
ziyaret etmenin bir sakıncası olmadığı söylenir. Oysa Kuran'ın bu beyanına
karşın bu iki tepenin arasında koşmanın farz olduğu mezhepçi uydurmacılar
tarafından uydurulmuştur. Yaşlı, sağlıksız birçok kişi farz olmayan bu zorlukla
karşı karşıya getirilmiş, daha sonra bunların para karşılığı arabalar ve
sedyelerle taşınması şeklinde yeni bir para kapısıyla birilerinin cebi
doldurulmuştur. Bu uydurmanın cep doldurma hedefi için yapıldığı kanaatindeyiz.
Bu ziyaret mecburi olmayan bir ziyarettir. Fakat ayetin ifadesiyle bir
sakıncası da yoktur.
Şeytan
Taşlama
Şeytan taşlama diye bir faaliyetin Hac’la hiç bir
ilgisi yoktur. Kişilerin birbirini en çok ezdiği ve ölümlerin en çok olduğu
yer, Hac ibadetine sokuşturulan bu uydurmanın yapılmaya çalışıldığı yerdir. Bu
saçma uydurmanın atılması, Hacc’ın dört aya yayılması ve Safa ile Merve
arasında koşturmanın farz olmadığının gösterilmesiyle, yani Hac ibadetinin de
Kuran'daki aslına döndürülmesiyle, Hac insanları öldüren, perişan eden bir
ibadet olmaktan çıkacaktır.
Hacer-ül
Esved
Hacer’ül- Esved denilen taşın etrafında yapılan
gariplikler ve bir taşı selamlamak için insanların birbirlerini ezmesi de
Kuran'da yoktur. Kadının tek başına Hacca gidemeyeceği de, kadının her türlü
seyahat haklarını kısıtlayan, dine fatura edilmeye çalışılan, ama dinde yeri
olmayan bir yalandır.
Güzel
koku sürünmek
Hacda güzel koku sürülemeyeceği, dikişli elbise
giyilmeyeceği de Kuran'da yer almayan ifadelerdir. Hac’dan gelen veya başka bir
yerden gelen zemzem suyu, koku, takke, seccadenin özel sevaplar getireceği,
kutsallığı şeklindeki izahlar da hep uydurmadır.
Temel prensibimiz olan Kuran'ın izahlarını baş
üstüne koymak, geri kalan izahları çöpe atmak, Kuran'a göre, yani dine göre
Hacc’ın anlaşılmasını sağlayacaktır.
Allah Hacc’ınızı kabul etsin.
[1] 2 Bakara Suresi 158, 189, 196, 198,199, 200,
203; 3 Ali İmran Suresi 97; 5 Maide Suresi 1,2, 95, 96, 97; 9 Tevbe Suresi 3;
22 Hac Suresi 25, 26, 27, 28, 29
[4] 8 Enfal Suresi
34, 35'ten ortak koşanların kendilerini Kabe'nin varisi olarak görmelerini
anlayabiliriz.
[5] Hac bu ayla
başladığı için Haccın ilk ayının ismi Arapça'da Hac Ay'ı manasına gelen
Zilhicce'dir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder