BEDİR MUHAREBESİ (624)
Müslümanlar Mekke’den hicret edince
mal varlıkları Mekke’de kaldı. Mekkeliler de Müslümanların mallarını
yağmaladılar. Müslümanlar geride bıraktıkları mallarının yağma
edilmesini içlerine sindiremediler. Müslümanlar Medine’de yeni bir
devlet kurmuşlardır, yeni devletin topraklarından geçerek Suriye’ye
ticaret için giden kervanların vergi ödemeleri gerekiyordu. Mekkelilerin
kervanının Suriye’den dönüşünü fırsat bilen Müslümanlar Mekkelilerden
mallarını geri almak istediler. Ebu Sufyan kervana yapılacak olan
baskının haberini önceden alınca kervanın yolunu değiştirdi. Ancak Ebu
Sufyan’a yardım için Mekke’den yola çıkan ordu Müslümanlara ders vermek
için yollarına devam ettiler.
Mekkeliler Müslümanlarla Bedir’de
karşılaştılar. Çok çetin ve hüzünlü geçen muharebenin galibi Müslümanlar
oldu. Mekkeliler yenildiler. Bazı Mekkeliler esir olarak alındılar.
Sonra, esirlerden zengin olanlar fidye karşılığı; okuma yazma bilenler
on kişiye okuma-yazma öğretmeleri karşılığı, bazıları da karşılıksız
serbest bırakıldılar.
Sonuçları
Bedir Savaşı, Müslümanların ilk büyük savaşıdır ve galip gelmişlerdir.
Hz.Muhammed’in dini ve siyasi gücü bu savaştan sonra artmıştır.
Bedir Savaşı’na kadar, tereddüt içinde olan putperest Medineliler bu vesileyle İslamiyet’i kabul etmişlerdir.
Hz.Muhammed’in esirler, yaralı
düşman askerlerinin durumu ve ganimetle ilgili uygulamaları, İslâm Savaş
Hukuku’na temel oluşturmuştur.
UHUD MUHAREBESİ (625)
Bedir Muharebesi’ndeki yenilgiyi
hazmedemeyen Mekkeliler, Bedir’in öcünü almak ve kervan yollarının
güvenliğini sağlamak istediler. Bunun için hazırlıklara başladılar. Bir
yıl sonra hazırlıklarını tamamladılar ve Medine üzerine yürüdüler.
Medine yakınlarındaki Uhud Dağı’nın eteğine kadar geldiler. Çetin bir
savaş oldu. Hz. Muhammed'in Ayneyn tepesine (Cebelürrumât) yerleştirdiği
ve ne pahasına olursa olsun oradan ayrılmamalarını tembih ettiği 70
okçu yerlerinden ayrılınca; Halit b. Velid arkadan dolaşarak
Müslümanları mağlup etti. Hz.Muhammed yaralandı, amcası Hz. Hamza şehit
oldu. Hz. Fâtıma, Âişe, Ümmü Eymen, Ümmü Süleym ve Ümmü Umâre’nin de
aralarında bulunduğu on veya on dört kadın sahâbî savaş alanına yiyecek
ve su getirdi; yaralıların tedavisiyle ilgilendi. Hz. Fâtıma babasının
yüzündeki kanları temizlemeye çalıştı ve kanamayı durdurmayı başardı.
(http://www.islamansiklopedisi.info/index.php, son çağrı, 24.12.2015)
Panik anında Ümmü Ümare elinde kılıç
ve kalkanla birlikte bizzat peygamberimizi canla başla korudu.
Savaştan kaçmamaları için erkekleri cesaretlendirdi. Müslümanlar
toplandılar ve Uhud Dağı’na çekildiler.
Hz. Peygamber savaştan önce halkıyla
istişare yapmıştı. Savunma savaşı yapma niyetini halkıyla paylaşmıştı.
Müslümanları Bedir Muharebesi’ndeki başarı şımartmış olmalı ki;
Peygamberimiz’e itiraz ettiler. Meydan savaşı istediler. Peygamberimiz
onların kararına uydu ve zırhını giydi. Savaşın sonucu mağlubiyetle
bitmesine rağmen Peygamberimiz Allah tarafından onurlandırıldı: “O
vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba,
katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu
halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara
danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü
Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.”(Al-i İmran 159)
Sonuç
Müslümanların yenilmesinin temel sebebi, Ayneyn Tepesi’ne yerleştiren askerlerin yerlerini terk etmeleridir.
Mekkeliler, galip olmalarına rağmen, Müslümanları yok edememişlerdir.
Peygamber’in halkıyla istişare
etmesi ve istişarenin sonucuna tabi olması, Allah tarafından övülmüş ve
yapılacak işlerde istişarenin esas olduğu vurgulanmıştır.
Peygamber’in yaralanması da onun ‘insan–peygamber’ olduğunu gösterir, olağan üstü güçlerle donatılmamış olduğunu ispat eder.
Kadınlar savaş alanında fiili olarak bulundular, kılıç salladılar.
HENDEK SAVAŞI (627)
Bu iki savaştaki Müslümanların
başarısı, Hayber Yahudilerini tedbir almaya yöneltmiştir. Müslümanlar
güçlenirse o coğrafyada, sıra kendilerine gelecektir. Tedbir almak
istediler. Mekkeliler ve çevre kabilelerle ittifak oluşturarak,
Müslümanları yok etmek istediler. 12.000 kişilik bir koalisyon ordusu
oluşturdular. İçlerinde paralı askerler de vardı. Müslümanların sayısı
3.000 kadardır.
Uhud'da mağlup olan Müslümanlar bu
sefer savunma savaşına razı oldular. İranlı bir Müslüman olan Selman-ı
Farisi Medine’nin etrafına hendek kazılmasını önerdi. Oy birliği ile
kabul edildi ve Medine’nin saldırıya açık olan yerlerine, insanların ve
atların, develerin geçemeyeceği genişlikte hendekler kazıldı. Yaklaşık
5,5 km. uzunluğundaki hendeğin genişliği 9 m. derinliği ise 4,5 m.
kadardı. (Hamidullah. Hz. Peygamberin Savaşları, s. 132-144).
Uhud Savaşı’ndaki başarıları
Mekkelileri cesaretlendirmişti. Hayberliler ve etraftaki diğer kabileler
de olunca Müslümanları yeneceklerine olan inançları arttı. Medine
içindeki Yahudiler de koalisyon güçleriyle birlikte hareket edeceklerdi.
Hz. Peygamber durumdan haberdar oldu ve hemen tedbir aldı. Birkaç yüz
kişiden oluşan iki birlikle Yahudi mahallelerinin etrafını kuşattı.
Dolayısıyla koalisyon güçleri içerdeki Yahudilerden yardım alamadılar.
Çok çetin bir savunma oldu.
Müslümanlar Allah’ın da yardımıyla
gülen taraf oldu: „Ey Peygamber’in iman eden ashabı! Allah’ın
üzerinizdeki nimet ve minnetlerini anınız. Hani bir zaman (Ahzab
orduları) karşınıza gelmişti de biz düşmanlarınızın üzerine bir yel ve
sizin görmediğiniz Melâike ordusu salıvermiştik.„(Ahzab 9)
Hz. Peygamber bu gazveden sonra
savaş taktiğini değiştirdi ve Müslümanlara saldırı hazırlığı içinde olan
düşman kuvvetlerine onlardan daha erken davranıp hücum etmeye karar
verdi.
Sonuç
Savaş uzadıkça uzadı. Erzaklar
azalmaya başladı. Aralarında tam bir anlaşma ve birlik bulunmayan Mekke
liderliğindeki koalisyon ordusu istediğini elde edemeyeceğini anladı ve
geri çekildi.
Hendek Savaşı Müslümanların galibiyeti ile sonuçlandı.
Elde edilen ganimetler oldukça fazlaydı.
Araplar tarafından bilinmeyen Hendek ilk defa burada uygulandı ve başarılı olundu.
Peygamberimiz işlerini istişare ile yapıyor, teklifleri değerlendiriyor ve heyetin kararını önemsiyor.
HUDEYBİYE ANTLAŞMASI (628)
Hendek Savaşı’ndan sonra Hz.
Muhammed barış yapılması için bir adım attı. 5 yılda üç savaş oldukça
yıpratıcı olmuştu. Savaşlar Müslümanların moralini bozuyordu. Ayrıca
İslâm’ın tanıtım çalışmalarını da engelliyordu. Mekkelilere tabaklanmış
deri karşılığında buğday temin edebileceğinin el altından haberini
yolladı. Mekke Devleti bu tekliften memnun kaldı. Çünkü onlar da buğday
temininde sıkıntı çekmeye başlamışlardı. Mekke ile Medine aralarındaki
buzların erimesi için ilk adımlar böylece atıldı. O yörenin buğday
ambarı olan kabileler başta Hayber olmak üzere Müslümanların yönetimine
geçmişti.
Daha sonra Peygamberimiz Mekke’yi
ziyaret etmek ve Hac görevini yerine getirmek için silahsız olarak yola
koyuldu. Savaş istemediği konusundaki samimiyetini de fiili olarak
göstermek istiyordu. Müslümanlar sevinç içindeydi. 6 senedir
görmedikleri akrabalarını, hanımlarını, çocuklarını göreceklerdi.
Mekkeliler Hudeybiye denilen yerde,
Müslümanların Mekke’ye girişine engel oldular. Burada bir antlaşma
yapıldı. Karşılıklı imzalar atıldı. Ancak, antlaşma metni Müslümanların
hoşuna gitmedi. İlk bakışta Müslümanların aleyhine gibi görünüyordu bu
antlaşma. Hatta üstü başı kan revan içerisinde Müslümanlara sığınan yeni
Müslüman Ebû Cendel’in geriye iadesi de Müslümanları fevkalade üzmüştü.
Müslümanlar seslerini yükselttiler ve Peygamberimize tavır koydular.
Peygamberimiz durumu Ümmü Seleme’yle
istişare etti. Ümmü Seleme; “Sen git tıraşını ol, kurbanını kes ve
geriye Medine’ye dön, onlar da arkandan geleceklerdir” dedi. Hz.
Muhammed tavsiyeye uydu. Müslümanlar da onun arkasından geriye dönmekte
gecikmediler. Yolda Fetih suresi nazil oldu.
Antlaşmanın maddeleri şöyleydi:
1-Müslümanlar
Kâbe’yi bu sene ziyaret edemeyecekler, ertesi yıl ziyaret edebilecekler
ama bu ziyaretlerinde üç günden fazla kalmayacaklar.
2-Mekkeli
bir kimse İslamiyet’i kabul edip, Hz.Muhammed’in yanına sığınırsa,
velisinin isteği üzerine geri verilecek, fakat bir Müslüman Mekke’ye
sığınırsa geri verilmeyecek.
3-Taraflardan her ikisi de istedikleri kabilelerle antlaşma yapabilecekler, fakat askeri antlaşmalar ve yardımlar yapmayacaklar.
4-İki taraf birbirleriyle on yıl boyunca savaşmayacak. Savaşan tarafların yanında da yer alamayacaklar.
Önemi
Bu antlaşmayla, Mekkeliler, Müslümanların siyasî varlığını resmen kabul ettiler.
Bu antlaşmayla İslam’a davetin, korkudan uzak bir şekilde güven içerisinde yapılması sağlanmıştır.
Barış ortamının oluşması İslamiyet’e geçişi hızlandı. Etraftaki kabileler hızla İslâm'a geçmeye başladılar.
Mekke’nin fethine giden yol açılmış oldu.
Güç yetirilemeyecek konularda ısrar
edilmemeli, en az zayiatla geriye çekilerek, şartların olgunlaşacağı
yeni fırsat kollanmalıdır. Sünnet böyledir.
HAYBER’İN FETHİ ( 629)
Medine’nin kuzeyinde, Şam ticaret
yolu üzerinde bulunan Hayber, Yahudilerin yerleşim merkezi idi. Hendek
Savaşı’nın planlayıcısı oldukları için, Müslümanlar açısından tehlikeli
olmaya başlamışlardı. Hem Medine'nin güvenliği ve hem de, Şam ticaret
yolunun güvenliğini açısından Hayber'in fethedilmesi gerekiyordu.
Hayberliler daha Hendek Savaşı’nın
yaralarını sarmaya fırsat bulamadan Hz. Muhammed Hayber'e girdi ve
Medine Devleti’ne bağladı.
Hayberliler Peygamberimizi ve arkadaşlarını fetihten sonra zehirlemek istediler. Ancak başarılı olamadılar.
Önemi
Hayber’in fethiyle, Medine'nin ve Şam ticaret yolunun güvenliği sağlanmıştır.
Yahudilere, ödeyecekleri vergi karşılığında ve bir daha arkadan iş çevirmemeleri şartıyla Hayber'de oturma hakkı tanındı.
Dinlerinde serbest bırakıldılar.
Devam edecek
Rüştü Kam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder