Kur'an Çalışmaları Vakfı'nın düzenlemiş olduğu Kur'an Vahiy Sempozyumuna katılan Prof. Dr. M.Said Hatiboğlu Peygamberin gaybı bilemeyeceğini söyleyerek Peygamberin ağzından her çıkan vahiydir algısını eleştirdi. 10-10-2017
İşte Hatiboğlu'nun sempozyumdaki tebliğinden bazı bölümler:
Ben
1953’te girdim İlahiyat Fakültesine. Burdur’un ilk talebesi bendim. Ve
anladım ki İlahiyat Fakültesi açıldığında tefsir, hadis okutacak bir tek
Türk Profesör bulamadıkları için dogmatik eğimler kürsüsü kurmuşlar.
İlk tefsir kürsüsünü rahmetli Tayyip hocamız kurdu. Sonra hadis
kürsüsünü kurdu. Sonra biz fakirleri asistanı olarak aldı. Şimdi
zannediyorum ki Türkiye’de en yaşlı hadis hocası benim... Ben
lisedeyken doktora tezi yazmama sebep olan bir hadise ceyran etti. Ömer
Nasuhi Bilmen hocamız çıkmış Ramazan ayında uyurken yemek yemek orucu
bozar demişti.
Bende
bu soruyla talebelerime anket yaptım. Sınıfta bozulmaz hocam diyenler
oldu. Ama Ömer Nasuhi hocanın yazdığı cevap bozulurdu. Herkesin evinde
bu ilmihal vardır, lütfen bakın...
Şimdi
kafam attı benim, yahu dedim kendi kendime 'mantık dini olarak
savunduğumuz müdafaa ettiğimiz İslamiyet böyle şey söyler mi?' Nasıl
olsa İlahiyata gideceğim, ben orda bu meseleyi tetkik ederim dedim. Ve
bir fırsat düştü tetkik ettim, hikayesi uzun. Bütün delilleriyle
gösterdim. 'İslami Mükellefiyet Anlayışı ve Buna Aykırı Bir Maliki,
Hanefi Kıyası' makalemin ismi bu, boş bir zamanınızda lütfen okuyun.
İslam
adına yapılmış mantık fecaatlerini orada görürsünüz. Bunlar bizi neye
götürdü. Doktora tezimi dedim ben 'İslami Tenkit Zihniyeti' üzerinde
hazırlayayım. Tayyip hocama anlattım, kabul buyurdu. Ve kendi çapımda
hazırladım. Ve orada da gördüm ki Resulullah (A.S) gibi dünyanın en
büyük insanını dahi tenkitten geçiren Müslümanlar var, Sahabeler var.
Ama hangi sebeple tenkit ediyorlar. Vahyin dışında... O'nu da vahyin
talimatı ile bir beşer olarak kabul etmişler. Vahyin dışında hata
yapabileceğini teslim etmişler. Sahabe böyle bir zümre.
Ama
biz O'nun ve Asrı Saadetinin nasıl takdim edildiğini gördük.
Peygamberimizin her konuştuğu vahiydir diyen bir ulema zümresiyle
karşılaştık. Mesela İbn-i Hazm der ki; Hazreti Resul buyurdu ki insanlar
arasında en sevdiğim Aişe’dir. Şimdi İbn-i Hazm hükmünü veriyor. Bu
hüküm vahiydir diyor. Durum bu kadar vahim...
Bu
hükümleri bizim usul-ü hadise dahi geçirdiler. Ve dediler ki
Peygamberimizin söylediği her şey vahiydir. Bir hatıramı anlatayım.
Şimdi Profesör olan bir zat ben vaktiyle Diyanet İşleri Din İşleri
Yüksek Kurulunda Fakültemizin temsilcisi olarak bulunuyorum. 1998’de
oradan emekli ettiler beni. Emekliliğime 5-10 gün kala, benim
sorumluluğumda olan uzmanım Doktora tezini getirdi. Diyanet’e teklif
etmiş basılması için. Ben önce kabul etmedim, ayıp olur dedim. Siz yapın
dedim öteki hocalarımıza. Ama 15 gün sonra mecbur kaldılar yine bana
getirdiler. Tezde Peygamberin her söylediği vahiydir diyor. Şimdi ben
hiç kızmadım bildiğim için çağırın şu zatı dedim. Şimdi profesördür
kendisi ismini söylemeyeyim. Yahu dedim, farz edelim ki Peygamber
Efendimiz Hz. Aişe’ye 'Ya Aişe ben tuvalete gidiyorum' dememiş midir
diye sordum. Evet demiştir dedi. Ee bu vahiy mi dedim. Şunu Allah aşkına
değiştir dedim.
Bu
bizim usül kitaplarımızda da vardır, bizim bazı hadis profesörlerimiz
de aynı şeyi söylemektedirler. Biz maalesef o büyük Peygamberi tahrif
etmekte birinci sırayı almış bir nesiliz. Resulullah’ı Kur'an tarif
ediyor ama biz ona kani değiliz. Senin anlattığın gibi değil ya Cenab-ı
Hak diyoruz sanki. Peygamber senin anlattığından daha yücedir diyoruz.
Mesela ne diyoruz, "beşerdir, bizim gibi affedersin tabii ihtiyaçlarını
görür."
BÖYLE BİR PEYGAMBER YOK
Ama
bizim kitaplarımızda ne yazılıdır, peygamberlerin kazuratı şusu busu
olduğu yerde parfüm haline gelir. Veyahut yer yarılır içine girer.
Geçenlerde bir hadis Profesörümüz yeniden tercüme etmiş. Gazali'nin
Kitab-uş Şifa'sına baktım acaba dedim bu konuda ne diyor?
Türkiye’nin
hadis Profesörü 'Peygamber efendimizden çıkan her şey temizdir' diyor.
Bütün şeyleri dahil. Allah allah acaba bir not düştü mü diye baktım
katiyen bir not yok. Aynı şeyi sadece hadisçiler değil hukuk allameleri
dediğimiz adamlar da yaptı. Zuheyli diye Ezher mezunu bir Profesörümüz
diyorki Peygamberin kazuratı, sidiği, kusmuğu, sümüğü şusu busu hepsi
neymiş tahirmiş. Allah'tan korkun. Böyle bir Peygamber yok. Böyle bir
din de olamaz. Peki bunların kaynağı ne?
Ben
Doktora tezimden sonra Emeviler ve Abbasiler zamanında ki siyasi
hadiselerle hadis münasebetlerini inceledim. Ve orada gördüm ki
Peygamberimizden sonra ki devirlerde İslam ümmetinde cereyan eden her
türlü siyasi akıdevi hadisenin bir aksi hadislerde var. Bunun olmaması
için ne olması lazım Peygamber efendimizin gaybi bilmemesi lazım. Ama
biz bilmiyor diyebilir miyiz, imkanı var mı, güya her şeyi biliyor
peygamberimiz. Bunun üzerine biraz emek sarfettim işte o 'Kur'an Dışı
Vahiy' denen kitabı yazmak cürretinde bulundum.
RESULULLAH’IN VAHİY DIŞINDA GAYBI BİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR
Şimdi
bu sahalarla ilgili olan arkadaşlarımızdan, hocalarımızdan istirhamım
şu, lütfen ciddiyetle okuyun benim hatalarım varsa ikaz edin. Ölmeden
düzeltme imkanı bulayım.
Ama
halen aynı kanaatteyim. Resulullah’ın vahiy dışında gaybi bilmesi
mümkün değildir. İstihbalden bilmesi mümkün değildir. Dayandığımız
kaynaklar yine bizim kitaplarımızda olan kaynaklar.
Hz.
Aişe validemiz diyor ki: “Kim peygamberin gaybden haber verdiğini
söylerse yalan söylüyordur”. Ama biz ne söyledik? 'Gelecekte olan her
şeyi peygamberimiz haber verir' dedik. Bu sahada misal olarak hilafetin
Kureyşiliği meselesini inceledim. Ne demekti bu? Güya peygamber
efendimiz buyurmuş ki 'Halife Kureyş'tendir.' Kureyş denilince akan
sular duruluyor. O kabilenin dışında senin halife seçmen mümkün olmuyor.
Çünkü onlara göre bu bir vahiydir. Ama işin acınacak tarafı bu iddiayı
ileri süren alimlerimizin ekseriyeti kelam alimleridir, akaid
alimleridir. Maturidi'sinden tut Eş'ari'sinden tut İbn-i Teymiye'sinden
tut say sayabildiğin kadar. Yakınlarda bir Abdül Cebbar'ın kitabını
okumuştum da tekrar okuma imkanı buldum o da aynı şeyi söylüyor. Şimdi
bunun dayandığı yanlış nedir? İlk hilafet seçiminin yanlış anlatılması
hadisesidir. Bu alimlerimiz diyorlar ki, işte bildiğiniz husus Peygamber
efendimiz vefat etmişler, Ensar toplanmış, Muhacirler halife
seçecekler. Önce Ensar davranmış bir halife seçmiş ama Hazreti Ebubekir
ile Ömer ve bazıları geldikleri zaman yahu demiş siz ne yapıyorsunuz?
Siz halife olamazsınız, peygamberin emri var 'Halife Kureyş'tendir.' Bu
hükmü duyunca akan sular duruyor. Hemen hilafetten vazgeçmişler vesaire
vesaire bu %100 yanlıştır. Böyle bir şey yoktur. Böyle bir şey vuku
bulmamıştır.( Hilal Haber)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder