-Sürüsüne
bereket-
Tapduk Emre, Yunus Emre gibi bir değerli şahsiyeti
yetiştirmiştir. Bu manada o, dergâh sahibi bir pir, rehber ve mürşittir. Hak yolunu şöyle anlatır: „Yol bu, yola çıkıp
varmayan, yoldan çıkıp varan yoktur. Yolu sorar isen, yol tektir. O da Hakk’a
doğrudur. İşte, o sebepten tek bir yaratılmış yoktur ki, Hakk yolunda olmaya.“
Şeyhler ve Müftüler’in anlattıkları din hakkında şu tespitleri yapar:
Şeyhler ve Müftüler’in anlattıkları din hakkında şu tespitleri yapar:
“Sürüsüne bereket; şeyh efendiler, müftü efendiler anlatırlar ha anlatırlar
dururlar, var olalar!
Anlatırlar ama, sanılmaya ki din budur. İmdi, öyle bir hale getirdiler ki
bu işi; sanki bu din abdestin nice alınacağından, orucu, namazı neyi
bozacağından başka bir şey değildir.
Oruç dediğin, abdest dediğin, namaz dediğin iman var ise var azizim. Hele
şu imanı bozan şeylerden anlat bize de abdestimiz tuta. Anlat hele mütfü efendi,
orucu nelerin bozacağını.
Bunları ezber çok da zor değil, sen asıl imanı bozan haller ne ola onu
anlat hele:
- Kul hakkı yemek,
- emeği hiçe saymak,
- işi ehline vermemek,
- adam kayırmak,
- işine ve tartısanı hile karıştırmak,
- hırsa kapılmak,
- zayıf bulunca zulmetmet,
- büyük görünce dalkavukluk etmek,
- topluluk işine fitne sokmak,
- bölüştürmemek bölücülük yapmak,
- dostunu dahi kıskanmak,
- yalan söylemek, buğz beslemek.
Hep söyleriz bir kere daha söyleyelim. Ne der ulu atamız, pirimiz Ahmet
Yesevi:
Ağlaması göz boyar,
her gün ayağı kayar,
kendini adam sayar ahir zaman şeyhleri
Başına sarık sarar,
kendine mürit arar,
ilmi yok neye yarar
ahir zaman şeyhleri
Dünyaya kucak açar,
zoru görende kaçar,
her yana küfür saçar
ahir zaman şeyhleri
İşte böyle şey efendi, müftü efendi; şimdi bu işler binbir günahı salıverir.
Aman ha abdesti bozan haller..., onun nice alınacağı belli, çaresi ilacı belli.
Namazı, orucu kaçıranın da ilacı belli. De hele o vakit imanı bozan bu nice
günahın ilacı ne ola? O vakit buna reçete ne ola? Nerede buluruz günahın
reçetelerini? Hangi hekimdedir?
Günah hastalığının ilacı şudur ki: Tevbe kökünü, istiğfar yaprağıyla
karıştırıp, gönül havanına koyduktan sonra tevhid tokmağıyla döveceksin. İnsaf
eleğinde eledikten sonra göz yaşıyla hamur edip aşk ateşinde pişireceksin.
Muhabbet bağından da birazcı karıştırıp sabah akşam kanaat kaşığıyla azar azar
yiyeceksin. İşte sana ilaç....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder