"İslam'ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz
bunlar. Siz İslam'ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız. Beni
birçok hocaefendi tefe koyacak o ayrı mesele. Rabbim bizi tefe koymasın"
T.C.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptı bu tespitleri:
Önce
söylenilen ortama bakalım: Ortam toz duman. Bir taraftan çocuk istismarlarıyla
ilgili haberler almış başını gidiyor, Türkiye çalkalanıyor. Bu konudan
nemalananlar yapılan çirkinliği iktidar yapıyormuş gibi asmışlar boyunlarına
davulu sokak sokak tellal çığırtıyorlar. Diğer taraftan göbeklerine kadar
sakallarıyla, başlarında sarık sanal ortamda fetva veren sahtekarlar basbas
bağırıyorlar; “Kız çocukları küçük yaşta evlenebilirler.” Bir başka kanalda
meczubun birisi çıkmış; “Kadın ile erkek aynı asansörde bulunamazlar” diyor.
Bir diğeri; “Yorgan bile erkeği tahrik eder” diyor, öbür tartafta birisi daha
var, o da;”Namazda o iş aklınıza gelirse namazı bırakın ve hemen hanımınıza
koşun ve aklınıza gelen o işi yapın, sonra namazınıza devam edin, yoksa
namazınız kabul olmaz” diyor. Öbür tarafta birisi daha var; ” Deve sidiği
şifadır içilebilir” diyor ve ipin ucunu getiriyor Peygamber’e bağlıyor. Beyler
burası Türkiye. Halkının %90’ nının Müslüman olduğu bir ülke. Konuşanlar İslâm
adına konuşuyor. Cumhurun Başkanı’nın bu durumda sessiz kalması elbette doğru
olmazdı. O da çıktı söyledi söylenmesi gerekeni: “İslam'ın güncellenmesinin
gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. Siz İslam'ı 14 asır öncesi
hükümleri ile bugün uygulayamazsınız. Beni birçok hocaefendi tefe koyacak o
ayrı mesele. Rabbim bizi tefe koymasın."
Devletin en
tepesinde oturan, devletin kurumlarından ve halkından birinci derecede sorumlu
olan kişinin Cumhurun Başkanı’nın, böyle bir ortamda sessiz kalması
düşünülemezdi. Yapılması gereken yapılmıştır, sorumlu makamların ve kişilerin
dikkatleri sorunlu bölgelere çekilmiştir. Bundan sonrası o makamların işidir.
Cumhurun Başı’nın ilgili kurumları vazifeye davet etmesi ve bu daveti cumhurun
gözünün önünde yapması onun sorumluluğunun gereğidir. Yanlış birşey
yapılmamıştır
“Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu/ Gelir de
adl-i İlahi sorar Ömer’den onu” anlayışına sahip olan devlet adamları için yetkili
kurumları göreve davet etmek asli görevdir.
İslâm’ın güncellemesi
Güncellemek
ne demektir, bir de ona bakalım: Bir konuyu güncellemek, o konuyu, güncel
duruma, kullanılabilir duruma, ihtiyacı karşılayabilecek duruma getirmek
demektir, o konunun insanların işine yarayacak, onların işlerini
kolaylaştıracak anlaşılabilir şekle getirilmesi demektir, konunun yaşanılan
çağın şartlarına uygun hale getirilmesi demektir.
İslâm’ın güncellenmesi de tecdid ile olur, içtihat ile olur. İçtihat, çağın
getirdiği yenilikleri göz önünde bulundurarak, insanların yaşamlarını
kolaylaştıracak, günlük ihihtiyaçlarını gidermede onları sıkıntıya sokacak
konular üzerinde çalışma yapmak demektir. İslâmî literatürde bu çalışmanın
adına içtihad denir. Bu çalışmayı yapan kişiye de müçtehid denir. Peygamberimiz
bilhassa Müslümanların sorunlarıyla ilgili makamlarda oturan kişilere yetki de
vermiştir. Muaz ibn. Cebel içtihat etmek konusunda yetkilendirilen ilk
müçtehiddir.
Muaz, Medine'den ayrılacağı sırada Peygamber Efendimiz ona; "Sana
hâlli için herhangi bir dava getirildiği zaman nasıl ve neye göre hüküm
verirsin?" diye sordu.
Muaz, "Allah'ın kitabındaki hükümlerle hüküm veririm."
"Eğer Allah'ın kitabında onunla ilgili bir hüküm bulamazsan neye göre
hüküm verirsin?"
Muaz, "Resûlullah’ın sünnetine göre hüküm veririm."
"Resûlullah’ın sünnetinde de onunla ilgili bir hüküm bulamazsan, ne
yaparsın?"
Muaz, "O zaman, kendi görüşüme göre içtihad eder, hüküm veririm."
dedi.
Resûl-i Ekrem Efendimiz bundan son derece memnun oldu. Bu memnuniyetini
şöyle ifade etti:
"Allah'a hamdolsun ki, Resûlullah’ın elçisini, Resûlullah’ın razı
olduğu şeye muvaffak kıldı.”
Bilgisayar
lisanıyla güncelleme
Bilgisayar lisanıyla güncellemek update etmek/güncellemek demektir. Program
aynı kalır, ama zaman zaman yazılımlar güncellenir, gelişen teknolojiye uygun
hale getirilir. Gelişen teknolojiye göre programınızı güncellemezseniz iş
yapamaz hale gelirsiniz. Bilgisayarlarda yazılan çizilen bilgileri, harici
hafıza kaydını ilk önceleri disketlere yapıyorduk, sonraları harici bellekler
kullanılmaya başlandı. Sonra da flaş belleklerde bilgiler saklanmaya başlandı,
şimdilerde bulutta(cloud) saklanıyor.
Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediği güncelleme işte tam da budur. Özellikle
dini hizmetler için tahsis edilmiş koltuklarda oturanlara, sonra da bu
konularda söz söyleme ehliyetine sahip olan akademisyenlere, yazar ve
çizerlere, “Yazılımlarınızı güncelleyin, update edin.” diyor. Bu uyarı yerinde
bir uyarıdır, hatta geç kalmış bir uyarıdır.
Güncellemeye
karşı çıkanları iki gruba ayırmak lazımdır:
1-Mevcut din anlayışını doğru kabul edip üzerinden menfaat devşiren
dindarlar, yani dinciler. Bu menfaat grupları her dönemde vardır. Gerçek din
mensuplarının sayısal ve makamsal üstünlüğü bu çıkar çevrelerini rahatsız eder.
Mesela; gerçek din anlayışına mensup olan Müslümanların çok olduğu yerde; helal
et üzerinden prim yapılmasına müsade edilmez, deniz ürünlerine yasak
getirilemez, dini nikah saçmalığına yol verilmeyeceği için muhafazakar
zamparalar sekreterleriyle birlikte olamazlar, kimse üç talakla kadın boşayamaz
böylece kadın onuru korunmuş olur hukukun kararı esas alınır, sosyal dengenin
sağlanması için sadakalar kırkta bir yerine daha yüksek miktarda verilir, kimse
zekat parasıyla, kurban parasıyla Müslümanların duygularını sömüremez. İnsan
haklarına saygı gösterilir, kimse mevki ve makamından dolayı bir başkasını
aşağlayamaz, ezemez. vb. Ve budurumdan menfaat devşiricileri rahatsız olurlar.
2- Yanlış din anlayışının devam etmesinden menfaat elde eden bir diğer grup
vardır, bunlar dindar değildir hatta dine karşı tavırlıdırlar, düşmandırlar.
Din anlayışındaki yanlışlıklar devam ettikçe bunlar semirirler, varlıklarının
devamı için Müslümanların gerçek dinden uzak yaşamaları gerekir, dinin
buyruklarına göre yaşamak yerine yaşadıklarını dinleştiren Müslüman kimlikli
müslümanlara ihtiyaçları vardır. İslâm dinini tefe koyup çalmak isteyen Kur’an
düşmanlarıdır bunlar. Dini karikatürize ederek menfaat devşirirler.
Bu gruplar
da dinin güncellenmesini istemezler. Bunun için, insanları provoke ederek
kargaşa ortamı yaratmak isterler. Müslümanların kutsallarına saldırmaktan
çekinmezler. Hele müslüman kimlikli şizofren kafalar ekmeklerine yağ sürerken,
yobazlar tarafından görevlerini yerine getirmeleri kolaylaştırılmışken vur
abalıya anlayışıyla haraket ederler. Bazen imamın kıydığı nikahı dillerine
dolarlar, bazen bir yurtta çıkan yangını bahane ederek saldırırlar, bazen çocuk
istismarı diyerek saldırırlar, bazen de, “Dini güncellemek de nereden çıktı,
din elden gidiyor, hey dindarlar, yani dinciler neredesiniz”, diye saaldırırlar
İslâm’a/ Müslümanları provoke ederler. Ve Cumhur’un Başkanı’nın haklı tespine
karşı tavır alırlar.
Cumhurun
Başkanı derki: "İslam'ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da
aciz bunlar. Siz İslam'ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız.
Beni birçok hocaefendi tefe koyacak o ayrı mesele. Rabb’im bizi tefe
koymasın."
Sayın
Cumhurbaşkanım siz müsterih olunuz, Anadolu feraseti anladı sizi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder