21 Haziran 2023 Çarşamba

DOĞU ANADOLU GEZİSİ XII-12 : DARENDE

DOĞU ANADOLU GEZİSİ (XII-12): DARENDE - Ben Darendelilerin gözlerinden öpüyorum. Bütün Türkiye’ye Darende örnek bir ilçe olarak tanıtılabilir. Millet Bahçelerinden sonra bakarsınız sıra Millet Kütüphanelerine gelir. Neden olmasın- Darende Kangaldan ayrıldık. Düştük yine yollara. Malatya’ya gidiyoruz. Kayısısıyla ve pestiliyle meşhur olan doğunun incisi Malatya’ya. Ebû Hüseyn’in Battalgazi’ye dönüştüğü yerdir Malatya’ya. Endülüs'ten Orta Asya'ya kadar bütün Müslüman milletlerin sahip çıktığı Battal Gazi. Rehberimiz de Malatyalı. Malatya son durak. Oradan döneceğiz Berlin’e. Nimet kızımız akşamdan dönecek. Biz Birgün sonra. Önce Darende. Darende 7.000 yıllık tarihi bir geçmişe sahip imiş. Hititlere kadar uzanan tarihleri Perslerle devam etmiş. Darende yüzyıllar boyunca bir kültür ve ticaret merkezi imiş. Stratejik özelliğini de her zaman korumuş. İlçenin sembollerinden Zengibar adıyla anılan Darende kalesi bu özelliğin en köklü şahitlerindenmiş. Üç tarafı suyla çevrili, aşılması güç kayalar üzerine kurulmuş kale. Anadolu’nun muhkem kalelerinden biri imiş. Hititler döneminde yapılmış. Kale, giriş kapısı, burçları, kral köşkleri ve bazı su kanallarının kalıntıları ile günümüze kadar gelebilmiş. Çeşitli medeniyetlerin izlerini taşımaktaymış üzerinde. Tarihi süreç içinde, sırasıyla: Makedonlar, Romalılar ve Bizanslar yöreye egemen olmuşlar. 8. Yüzyılda Araplar tarafından ele geçirilmiş. Bu tarihten itibaren kültür ve ticaret merkezi haline gelmiş. Malazgirt Savaşı (1071)'ndan sonra bölgeye Selçuklular egemen olmuş ve yerleşim Zengibar Kalesi'nin civarına yayılmış. Daha sonra Yavuz Sultan Selim Malatya ve yöresini kesin olarak Osmanlı topraklarına katmış (1515). 17. yüzyılda Darende'ye gelen Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde, o günün Darende'si hakkında şunları yazar; "Kalesi harap olduğundan dizdarı ve neferleri yoktur. Şehir nehir kenarında kerpiç ve taşla yapılmış 1.000 kadar haneli, bağlı ve bahçeli, 7 mihrap camili, hanı, hamamı, çarsısı, pazarı olan şirin bir kasabadır." Darende 1934'te Malatya’nın ilçesi olmuş. İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği 1.006 metreymiş. İlçe topraklarına Tohma Çayı hayat vermekteymiş. Nüfusu yaklaşık 30.000 civarında (2022) imiş. Darende’de okuma yazma oranı ise çok yüksek imiş. %95. Okuma yazma oranı yüksek olur da kütüphanesi olmaz mı, hem de istemediğiniz kadar çok. Darende Mehmet Paşa Halk Kütüphanesi, Somuncu Baba Kütüphanesi, Es Seyyid Osman Hulusi Efendi Özel Kütüphanesi, Balaban Şeyh Abdurrahman Erzincanî Kütüphanesi, İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi.” Darende’yi bu şekilde özetledi rehberimiz. Darende bu yönüyle Türkiye’ye örnek olur inşallah. Her sokağında bilgi kokan, ilim kokan, böyle bir ilçe daha var mıdır Türkiye’de bilmiyorum. Rehberimize sordum bu anlattıkların gerçek mi? Diye. Evet dedi. Yoksa niçin anlatayım. Evet haklı adam. Ben Darendelilerin gözlerinden öpüyorum. Bütün Türkiye’ye Darende örnek bir ilçe olarak tanıtılabilir. Millet Bahçelerinden sonra bakarsınız sıra Millet Kütüphanelerine gelir. Neden olmasın. Darende üzerine belgeseller çekilebilir. Televizyon dizileri çekilebilir. Kim çekecek diye de sormak lazımdır elbet. Birbirinin karısını aldatan filmler, cinayet filmleri, alavere dalevere filmlerini çekmek varken, Türk ailesinden uzak onun temeline bomba koymayı amaç edinen filmleri çekmek varken; insanları bilinçlendirecek olan, gerçek Türk ailesini halka arz etmeye ne gerek vardır değil mi? Bu uygulama ağababalarımızı da kızdırır. Pembe dizilerini kimlere satacaklar sonra… Bu ülke kendi kültürüyle, kimliğiyle var olmak için bir gün mutlaka ayağa kalkacaktır. Ben böyle bilir böyle söylerim: “Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın, Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın, Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.” (Mehmet Akif Ersoy) “Yeter senden çektiğim, ey tersi dönmüş ahmak! Bir saman kağıdından, bütün iş kopya almak; Ve sonra kelimeler; kutlu, mutlu, ulusal. Mavalları bastırdı devrim isimli masal. Yeni çirkine mahkum, eskisi güzellerin; Allah kuluna hakim, kulları heykellerin! Buluştururlar bizi, elbet bir gün hesapta; Lafını çok dinledik, şimdi iş inkılapta! Bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni! Sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez Yeni! Karayel, bir kıvılcım; simsiyah oldu ocak! Gün doğmakta, anneler ne zaman doğuracak?” (Necip Fazıl Kısakürek) Somuncu Baba (Hamid-i Veli) (1331-1412) Darende, dini turizm açısından oldukça önemli bir ilçeymiş. Mesela Somuncu Baba Darende’nin sembolü haline gelmiş. Somuncu Baba, Anadolu’nun manevi mimarlarındanmış. Hacı Bayram Veli Hazretleri başta olmak üzere birçok talebe yetiştirerek Osmanlı Devleti’nin manevi anlamda büyümesinde ve gelişmesinde büyük katkısı olmuş. O büyük bir Allah dostuymuş. “Somuncu Baba“ onun lakâbıymış. Asıl ismi Hamid Velî imiş. Şeyh Hamid Velî 1331 yılında, Kayseri’nin Akçakaya köyünde dünyaya gelmiş. Babası Anadolu’ya manevi fetih için gelen Horasan erenlerinden Şemsettin Musa Efendi’ymiş. Osmanlı Padişahlarından Yıldırım Beyazıt Han zamanında yaşayan Hamid Veli, Peygamber Efendimiz’in 24. kuşak soyundan gelirmiş. Seyyid imiş. İlk eğitimini babasından almış. Daha sonra ilim tahsilini Şam, Tebriz, Hoy ve Erdebil’de sürdürmüş. Bayazid Bestâmi’nin ruhâniyetinden istifâde etmiş ve Alaaddîn Erdebilî’den icâzet alarak tekrar Anadolu’ya dönmüş. Somuncu Baba’nın yaptırdığı Bursa Ulu Cami, Osmanlı Devleti’nin ilk selâtin camisiymiş. Bursa’da çilehanesinin yanına yaptığı fırında somun pişirerek çarşı pazar dolaşıp “Mü’minler, Somunlar” nidâlarıyla somun dağıtan Şeyh Hamid Veli Hazretleri Ulu Cami’nin inşası sırasında da işçilere ve halka somun dağıtmış. Bundan dolayı halk arasında “Somuncu Baba” lâkabıyla bilinirmiş. Cami inşaatı tamamlanıp da açılış günü geldiğinde Padişah Yıldırım Beyazıt Han ilk hutbeyi okuması için dönemin tasavvuf büyüklerinden Emir Sultan Hazretleri’ni görevlendirmiş. Şeyh Hamid Veli Hazretlerinin manevi yönünü iyi bilen Emir Sultan Hazretleri; “Padişahım bu beldede benden daha âlim kimseler vardır. Onlar aramızda iken hutbe okumak bize düşmez” diyerek bu görev için Şeyh Hamid Velî Hazretleri’ni işaret etmiş. Padişahın huzurunda görevi reddetmeyen Hamid Veli Hazretleri hutbede Fatiha Suresi’ni 7 farklı şekilde yorumlayarak işârî tefsirini yapmış. Keşf ve ilhamla Kur'an âyetlerinin bir kısmının veya tamamının yorumlandığı tefsirlere işârî tefsir denirmiş. “Sırrımız Fâş Oldu” Bursa’da manevi büyüklüğü ortaya çıkan ve kendi ifadesiyle sırrı fâş olan Hamid Velî bu tarihten sonra talebeleri ile birlikte Bursa’dan ayrılmış. Melâmilik ’in en önemli temsilcilerinden olan Şeyh Hamid Velî halk içinde Hakk ile birlikte olma yolunu seçmiş insanların teveccühünden ziyâde talebe yetiştirmek ve âlem-i İslâm’a hizmet etmekle meşgul olmuş. Bu sebeple Somuncu Baba, Hakk yolculuğunda sırrı nerede fâş olmuş ise oradan hicret etmiş. Şeyh Hamid Veli’nin Bursa’dan ayrılmasını Bursalı İsmail Hakkı Silsilenâme’sinde şu şekilde anlatmış: “Şeyh Hamid ol gece merkebine suvar olup Aksaray tarafına gitmiştir. Ve burada kendisinin Muzaf Mescidi vardır. Ve Aksaray’dan dahi Darende’ye hicret buyurup ve anda intikal-i bekâ kılmıştır. Ve hâlâ türbesi ziyaretgâhtır.” Rehberimiz böyle anlattı Somuncu Baba’yı, güzel anlattı. Hem de çok güzel. Berhudar olasın Cem Bey. Somuncu Baba Bursa’dan ayrılmış ayrılmasına da yine de o dönemde kullandığı fırını. Ve yaşadığı mütevazı hayatı günümüze kadar unutulmamış. Hatta çarşı esnafının her sabah iş başı yaparken Hamid Veli’nin ekmek dağıttığı yerde dua ederek işe başlaması halk üzerindeki tesirinin ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Somuncu Baba Aksaray’da yaşadığı yıllarda talebelerinin meşhurlarından olan halifesi Hacı Bayram Veli Hazretleri’ni dinî ve dünyevî ilimlerde eğiterek irşâd vazifesi ile Ankara’ya göndermiş. Görevi oraları irşad etmekmiş. Bildiğimiz Hacı Bayram Velî. Somuncu Baba böylesine değerli bir Allah dostuymuş. Somuncu Baba Türbesi Anadolu’ya döndükten sonra özellikle Kayseri, Bursa, Aksaray ve Darende olmak üzere birçok merkezde bulunan ve talebe yetiştirerek İslam’a hizmet eden Şeyh Hamid Velî ömrünün son kısmını daha önce de yaşadığı Darende’de geçirmiş. 1412 yılında Darende’de vefat etmiş. Cenaze namazını halifesi Hacı Bayramı Veli kıldırmış ve halvethanesinin bulunduğu mekâna defnedilmiş. Vefatından sonra türbe haline çevrilen bu mekân zamanla cami olarak kullanılmaya başlanmış. Günümüzde Darende’de bulunan ve külliye şeklinde hizmet veren Somuncu Baba Türbesi ve Külliyesi her yıl binlerce misafir tarafından ziyaret edilmekteymiş. Tarihe damga vuran Allah dostları bunlar. Allah dostlarını aradan geçen yüzyıllar halkın kalbinden söküp atamamış. Tekkeler ve zaviyeler kapatılmış. Bütün iletişim kanalları tekkelerin ve türbelerin aleyhinde çalışmış. Camilerde kâr zarar hesabı yapılmadan bilinçsizce Türbe ziyaretleri eleştirilmiş. Bütün bunlara rağmen o Allah dostları ve yaptıkları işler halkın gönlünden sökülüp atılamamış. Anadolu irfanı onlara sahip çıkmış. Bizim gördüğümüz odur. Bir millet geçmişinden aldığı hızla yol alır. Tekkeler, zaviyeler, türbeler, camiler Geçmişimizi ayakta tutan değerlerimizdir bizim. Ben Almanya’da yaşıyorum. Her taraf heykel dolu. Nereye gitseniz önünüze bir heykel çıkar. Adım başı heykel. Onların kültüründe heykelcilik var. Onlar da bu geleneği yaşatıyorlar. Nerede bir tarihi eser var ise oraya sahip çıkıyorlar. Ben alkışlıyorum onları. Biz ise tarihi değerlerimizi yok saymayı marifet sayıyoruz. Hele geçmişimizdeki o değer Allah’ın boyasıyla boyanmışsa onu zinhar yanımıza yaklaştırmıyoruz. Ama Allah’ın nuru balçıkla sıvanmıyor. Birgün geliyor fâş oluveriyor. Onlar istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Evet, Somuncu Baba O güzel insan, Allah dostu, Darende’deki ebedî istirahatgâhında muhibbânın gönlünde yaşamaya devam etmektedir. Darende’den aldığımızı aldık, heybemiz ne kadar aldıysa o kadar doldurduk. Ve sırtımızda heybemizle düştük Malatya yoluna... Devam edecek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder