2 Ekim 2023 Pazartesi

KANDİL GECELERİ NİÇİN ÖNEMLİDİR?

Ben bu yazımda Mevlid kandili özelinde bütün kandillerden bahsedeceğim. Yüzyıllardır Müslümanlar tarafından büyük bir coşku ile kutlanan Kandillerden. Kandil geceleri beş tanedir. “Mevlid Kandili, Regaib Kandili, Mirac Kandili, Berat Kandili ve Kadir Gecesi”dir.1 Mevlid Kandili, sanılanın aksine ne Peygamberimiz ’in (s) sağlığında ne de dört halife devrinde kutlanmıştır. Zaten ilk iki halife zamanında fetihlerin yapılması, son iki halife devrinde de iç karışıklıkların yaşanması hasebiyle böyle bir kutlama yapmak için şartlar da müsait değildi. Bazı İslâm toplumlarında kandillerin kutlanması biat olarak kabul edilse de mevcut kaynaklar, Türklerin Selçuklular döneminden bu yana mübarek gün ve geceleri kutladıkları bilinmektedir.2 Rivayetlere göre tarihte bilinen ilk resmi Mevlid kutlaması, 10. yüzyılda Mısır’da kurulan Şii Fâtımî Devleti tarafından yapılmıştır. Fâtımîler, Rebiülevvel ayının 12. gününde sabahtan öğleye kadar helva dağıtır, öğle namazını müteakip de Kur’an tilaveti ile başlayan bir tören yaparlarmış. Bu törenlere genellikle üst düzey yöneticiler katılırmış. Daha sonra, Eyyûbîler zamanında, Mevlid halk tarafından sadece evlerde kutlanmış. Fakat Selahaddin Eyyûbî’nin kayınbiraderi olan Muzafferüddin Gökbörü, Mevlid’i önceleri üst düzey yöneticilerin kutladığı ve sadece evlerde halkın yaptığı tören olmaktan çıkarmış, büyük halk kitlelerin katılımıyla gerçekleşen törenlerle kutlamaya başlamış. Bu törenlerde ulema ve tasavvuf ehlinin ileri gelenleri de hazır bulunurmuş. Gökbörü onlara hediyeler verirmiş. Ayrıca bu törenlerde zikir ve sema meclisleri de kurulurmuş, Gökbörü de bu meclislere iştirak edermiş. Bu kutlamalarda Mağribli İbn Dıhye’nin İbn Hallikan’dan tasvir ederek, Mevlid törenlerinde okunması için Gökbörü’ye takdim ettiği Kitabü’l Tenvir Fi Mevlidi’l-Beşir-Nezir adlı bir eserden de okumalar yapılırmış. Gökbörü Mevlid şenliklerinde halka büyük büyük ziyafetler verdirirmiş. Halk ise Mevlid kutlamaları yapılan geceyi ibadetle geçirirmiş.3 Rivayet edilir ki, bu kutlamalarda, 100 at, 5.000 koyun, 10.000 tavuk kesilirmiş ve 100.000 tabak yemek ve 30.000 tepsi helva dağıtılırmış.4 Selçuklular döneminde, Anadolu coğrafyasını karış karış dolaşan Arap seyyah İbn Batuta, Anadolu’da yaşayan Türk boylarının cuma günlerine, kandil gecelerine, üç aylara ve özellikle Ramazan orucuna çok önem verdiklerini ve mübarek geceleri ibadetle geçirerek değerlendirdiklerini eserinde anlatmaktadır. 5 Memlükler dönemine gelince, Mevlid Kandili yine büyük bir ihtişam içinde kutlanılırmış. Rebiülevvel ayının girişi ile başlayan kutlamalar Mevlid gününe kadar devam edermiş. Hem devlet görevlileri hem de halkın iştirak ettiği törende Kur’an-ı Kerim, zikir ve dua okunurmuş, sonra da devlet adamları, tasavvuf ehli ve ulemaya çeşitli hediyeler takdim ederlermiş. Ayrıca fakirlere sadakalar dağıtılırmış. Osmanlı İmparatorluğu zamanında ise Mevlid Kandili, ilk defa 1586 da II.Selim zamanında kutlanmaya başlanmış ve 1588’de III. Murad zamanında resmi hele getirilmiş. Kandil gecelerinde, III. Murad, bütün minarelerde kandil yakılmasını ve camilerde Mevlid okunmasını emretmiş. Kuran’ı Kerim’de, geceleri aydınlatmak için yıldızların yaratıldığından ve “gökte asılı kandiller” şeklindeki benzetmenin yapılmasından hareketle mübarek gecelerde kandil yakılması adet haline gelmiş. Kuran’ı Kerim’de yeryüzünün nur ile aydınlatıldığına atıfta bulunulması Müslümanların mübarek gecelerin yeryüzünü nurlandıran kandiller olarak algılamasına katkısı olmuş ve mübarek geceler kandil olarak adlandırıldığı gibi o gecelerde kandillerin yakılmasına da özen gösterilmiş. Ayet şöyledir: “Allah göklerin ve yerin nurudur. O’nun nuru, içinde ışık bulunan bir kandil yuvasına benzer. O ışık, bir cam içindedir, cam ise, sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır: Bu yalnız doğuda ve ne de yalnız batıda bulunan bereketli zeytin ağacından yakılır. Ateş değmese bile, neredeyse yağın kendisi aydınlatacak! Nur üstünde nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur. Allah insanlara misaller verir. O her şeyi bilir. Allah’ın yüksek tutulmasına ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde, insanlar sabah akşam O’nu tesbih ederler. Bunları ne ticaret ve ne de alışveriş Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyar. Bunlar, gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar.” 6 İşte, kandil geceleri ismi de buradan gelmektedir. Hem halk hem de devlet nezdinde gelenek haline gelen kutlamalar, evlerde-konaklarda ve selâtin camilerinde kutlanmaya başlanmış. Selâtin camilerindeki kutlamalar, Padişahın mevlid alayı denilen merasim yürüyüşünün ardından başlarmış. Padişahın katıldığı camilerde yapılan merasimlerde Fetih Sûresi ve Süleyman Çelebi’nin meşhur Mevlid’i okunurmuş, devlet büyüklerine hediyeler sunulur, cemaate buhur ve şerbet ikram edilirmiş. Evlerdeki kutlamalar da gayet görkemli olurmuş. Önceden davetiyelerle davet edilen misafirler için mükellef sofralar ve herkese yetecek şekilde külah içinde şekerler hazırlanırmış. Akşam olduğunda avizeler, billur kandiller yakılır; davetlilere yemekler ikram edilirmiş. Yatsı namazından sonra da Mevlidhanların okuduğu Mevlid-i Şerif ve ilahiler dinlenirmiş. Misafirlere gül suyu ve şeker ikramının ardından gece son bulurmuş. Bu gecelerde Kelime-i tevhitler, ilahiler, Kur’an’dan geceye işaret eden ayetler okunurmuş ve dualar edilirmiş. Osmanlı toplumunda XV. yüzyılla birlikte Süleyman Çelebi’ye ait “Mevlid”in okunması adet haline gelmiş. Böylece Mevlid kandili geldiğinde devletin resmi protokolünün katıldığı, padişah, sadrazam ve şeyhülislamın hazır bulunduğu camilerde mevlid icra edile gelmiştir. 7 Kandil Geceleri önemlidir Kandil gecelerinin ve o gecelerde okunan şiirlerin, sûrelerin, ilahilerin, yapılan zikirlerin dağıtılan virdlerin adet haline gelmesi kolay olmamış. Anlaşılan odur ki, tarihi süreçte Kandil gecelerine ihtiyaç duyulmuş. Ümmetin birliği için ihtiyaç duyulmuş. Kandillerin örf haline gelebilmesi için tonlarca et yemeği pişirilmiş, helvalar karılmış, hediyeler verilmiş. Evet yapılan törenler, İslâm’ın özünde olmayan törenlerdir. Bu doğrudur. Bunun doğru olması kutlamaların İslâm dışı olduğu anlamına gelmez. Burada amaç önemlidir. Bu kutlamalar örftür, güzel adetlerdendir. Kur’an, örfü, güzel adetleri onaylar. Örfler İslâm dışı adetlerden değildir, kandiller de örf olmuştur adet olmuştur. Örflerin yaşaması ve yaşatılması gereklidir. Kimliklerin oluşması ve de kaybolmaması için elzemdir. Bu törenler devam etmelidir. Bu törenler sayesinde Müslümanlar bir araya gelmektedir. Bu törenler, paylaşım ve cömertlik duygularını, birlik ve beraberlik duygularını aktif hale getirmektedir. Dinde kandil geceleri yoktur demek kolaydır. Ancak insanları bir araya getirmek oldukça zordur. Bu çığırtkanlar kandilleri ve benzer örfleri kaldırdıklarında yerine neyi koyacaklardır. İnsanları bir araya nasıl toplayacaklardır. Toplasalar bile o da onların bidatı olmayacak mıdır? Ecdadımız Müslümanları camiye toplamıştır. Ne de güzel yapmıştır. O çığırtkanların yapması gereken, kandil kutlaması için camiye gelen o muhterem insanları camiden kovmak değildir, yapabiliyorlarsa ayaklarındaki ayakkabıyı çıkarmaktır. Hodri meydan. Sizin de var mı 100 atınız, 5.000 koyununuz, 10.000 tavuğunuz ve 100.000 tabak yemeğiniz ve 30.000 tepsi helvanız. Öyle sosyal medyadan ahkam kesmekle olmuyor bu işler. Neler Yapılmamalıdır? Şimdi gelelim madalyonun öbür yüzüne; bunca zahmetlerle örf haline getirilen kandillere, kutsiyet atfedilerek, bu gecelerde şu ibadetleri şu kadar yapanların günahları affedilecektir gibi dinde zemini olmayan vaatler yapılarak insanların duygularıyla, akideleriyle de oynanmamalıdır. Kandil geceleri elbette kutlanmalıdır. Peygamber Efendimiz ’in doğumu elbette kutlanmalıdır. Bilhassa peygamberimiz ‘in fiili sünnetleri bu gecede insanlara özellikle anlatılmalıdır. Peygamberimiz Kur’an’ı hayata hâkim kılmak için neler yapmıştır, nasıl yapmıştır, hangi metotları kullanmıştır, ne gibi sıkıntılar çekmiştir? Bunlar Müslümanlara bu gecelerde özellikle anlatılmalıdır. Bu vesileyle Peygamberimiz, insanlara, insan peygamber olarak tanıtılmalıdır. Her yönüyle tanıtılmalıdır. Sadece mevlid okuyarak, salavatlar söyleyerek, ilahiler söyleyerek, içi bomboş hale getirilen kutlamalar yapılmamalıdır. Peygamberimiz bir inkılap gerçekleştirmiştir. Bu inkılabın merkezinde, insan hakları vardır, kadın hakları vardır. Peygamberimiz yeryüzünde adaleti gerçekleştirmek için gelmiştir. Namaz dinin gereğidir adalet ise dinin direğidir. Peygamberimiz’in gerçekleştirdiği inkılabın eksenini oluşturan temel esas, namaz değildir, adalettir. İşte mevlid kandilinde, Müslümanlara tanıtılacak peygamber böyle bir peygamber olmalıdır. Aksiyon sahibi bir peygamber olmalıdır. Duruşu belli olan bir peygamber, yiğit bir peygamber, cesur bir peygamber, her şeyi Allah’tan beklemeyen planlı ve programlı, iş yapmayı kendine şiar edinen bir peygamber olmalıdır. İşinde istişareye önem veren, istişareden çıkan sonuca da saygı gösteren bir peygamber olmalıdır. İşte benim Peygamberim böyle bir peygamberdir ve ben O’nun bize tanıttığı nurlu yolda yürüyen onun ümmetlerinden biriyim. O’nun doğum gününü de bu anlayışla kutluyorum. Mevlid, "doğum zamanı" demektir. Muhammed'in doğum gününü kutlamak İslâm dışı bir uygulama değildir. Haberci’yi sahiplenmektir. O Haberci’yi sahiplenmekten daha anlamlı bir ibadet olabilir mi? Kendisine inanmadığım zaman iman sahibi olamayacağım bir habercidir O. O bana rehber olan Kur’an’ı getirmiştir. O kılavuzumdur benim. Evet, Hz. Muhammed bir devrimcidir. Büyük bir devrimcidir. Peygamberimize bu gözle bakmak gerekir. O robot değildir. O bulaşıkçı değildir. O kıl tüccarı değildir. O’nun sakalı değildir, şalvarı değildir, fistanı değildir benim örnek alacağım. Benim örnek alacağım O’nun devrimciliğidir. Peygamberimizin devrimciliğini Eski Diyanet İşleri Başkanlarından Prof. Dr. Mehmet Görmez şu şekilde ifadeye koyar: "Hz. Muhammed’in (s.a.v) doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti. Sevgili Peygamberimiz ‘in (s.a.v) tebliğ ettiği İslâm dini ile dünya aydınlandı, tek Allah inancı ile kalpler nurlandı. Eşitlik, adalet ve kardeşlik geldi. O’na inanan toplumlar gerçek huzura kavuştu. O’nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıç oldu. Bugün Rahmet Peygamber’inin doğumu vesilesiyle, bir kez daha dindarlığımızın ahlak ve hukuk yerine neden tefrika ve gerilim ürettiğini; yüreklerimizdeki peygamber sevgisinin içimizdeki kin, öfke ve nefreti neden bitirmediğini; Müslümanlığımızın kardeşlik ahlakı ve hukukunun gereklerini yerine getirme konusunda neden yetersiz kaldığını kendimize yüksek sesle sormalıyız. Kur'an-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz ‘in (s.a.v) çağlar üstü örnekliği ve rehberliği önümüzde dururken, Rabbimiz hak, hakikat, adalet, ahlak, fazilet ve erdem yolunda hizmet etmeyi hepimize emretmişken, Hz. Peygamber, insan-ı kâmil olmanın yollarını sünnet-i seniyyesiyle bizlere en güzel bir biçimde göstermişken, biz Müslümanların kardeşlik ahlakını ve hukukunu hiçe sayması, gönül coğrafyamızda ve dünyanın muhtelif yerlerinde umutlarını bizlere bağlayan nice mağdur ve mazlum kardeşlerimizin ümitlerini, beklentilerini ve hayallerini boşa çıkarmanın anlamı nedir?”8 Böylesine devrimci bir peygamberin ümmeti olan bizler bugün onun devrimciliğini dünyaya ilan etmek yerine kandil gecelerinin meşruluğu veya gayri meşruluğunun peşine düşmüşüz. Mal bulmuş mağribi gibi ağızlarından salyalar akıtarak “İslâm’da kandil Geceleri yoktur” diye bağıran hocalar var. Sosyal medyayı sallıyorlar. Behey gafil, kandil gecesi olsa ne yazar olmasa ne yazar. Bu millet asırlardan beri bir gelenek oluşturmuş, Müslümanları bu vesileyle camilerde bir araya getirmiş, birlik ve dirlik için bir araya getirmiş. İnsanlar bu günlerde yardımlaşma içine girmişler, birbirlerine ikramda bulunuyorlar, dualar ediyorlar, temiz elbiselerini giyerek, güzel kokular sürünerek bir bayram havası yaşıyorlar. Bu kadar derdin sıkıntının içinde kendilerine nefes olacak bir ortam yaratmışlar sen de çıkıyorsun kandil geceleri yoktur diye bağırıyorsun. Erbakan Hocamızın deyimiyle sesleniyorum sana, “Hadi ordan hadi ordan.” Müslümanların bu birlik ve beraberliğini bozmaya çalışan gafiller, sizler kimlere uşaklık yapıyorsunuz onu bilmiyorum ama bir yerlerden fonlandığınız besbelli. Geçti Bor’un pazarı sürün eşeğinizi Niğde’ye. Bu pazarlarda sizlere ekmek yoktur. Peygamberimiz ‘in doğum yıldönümlerinde okunan mevlidleri saygı ile dinlemek, O’nun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç şüphesiz büyük milletimizin Sevgili Peygamberimize olan engin sevgi ve bağlılığının bir ifadesidir. O’nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen görevlerimizdendir. Asıl o zaman O’nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış oluruz. Bu vesileyle şunu da hatırlatmam gerekiyor; bir birimizle çatışacağımıza, varsa, kandil kutlamalarında Kur’an’a ve sünnete mugayir uygulamalar, onların ıslahı için gayret sarf edelim. Yetkililerle görüşelim ama bunu kırmadan dökmeden yapalım. Bir kez daha hatırlatmak isterim ki bugün ülkemizde yaşanan gerilim ve çekişmeler, İslâm dünyasında yaşanan şiddet ve çatışmalar, biz Müslümanların topyekûn insan yetiştirme düzeneklerimizi, bilgi ve bilinç üreten mekanizmalarımızı bozdu. Dostluklar, yerini çatışmalara bıraktı. Biz bizlere kurulan bu oyunları bozalım, kandiller vesilesiyle kendiliğinden camiye gelen o insanları çatışma havasından uzaklaştıralım. Yaşama sevinçlerini ve ümitlerini artıralım onların. Onlara ümit pompalayalım. Sevgi pompalayalım. Dostluk ve arkadaşlık iksiri içirelim onlara. Ne istiyorsunuz bu insanlardan. Zaten dünyaları kararmış, kandil vesilesiyle camiye gelmiş, Rabbi ’ne sığınmak için gelmiş, toplu ibadetin motivasyonundan istifade etmek için gelmiş. Bu insanı motive edeceğine, bir de sen başlıyorsun oradan. “İslâm’da kandil kutlamaları yoktur.” Ben derim ki; Yeni nesillerin, "Din-i Mübin-i İslam" hakkında yanlış kanaat edinmemeleri için hep birlikte kolları sıvayalım. Her bir kurum ve kuruluş, özgür irade sahibi olan her insan, kadınıyla-erkeğiyle, bu konuda kolları sıvasın. Her şeyi devletten beklemeyelim. Allah her şahsın hesabını diğerinden bağımsız olarak kendisinden soracaktır. Allah yarın huzura çıktığında sana “Sen benim dinim için ne yaptın?” diyecektir. Bu soruya cevap hazırlamak mecburiyetimiz vardır. Gelin hep birlikte söz verelim kendimize ve kandil gecelerini vesile kılarak geziler düzenleyelim. Bu geziler günü birlik geziler de olur, bir haftalık gezilerde olabilir. Gündüzün şehri dolaşalım, o şehrin önemli olan mekanlarını gezelim, akşamına da o şehrin en büyük Camii’ndeki kandil programına katılalım. Bunu yapabiliriz. Bunun için sponsor olacak olan iş adamlarımızı da bulabiliriz. Bu zor bir iş değildir. Sadece irade ortaya koymak gerekir. Ben derim ki; bütün İslâm alemi Sünni’siyle ve Şii’siyle bir araya gelerek bilhassa Mevlid Kandilini birlikte kutlamalıdırlar. Rebiyülevvel ayının 11’inden başlayarak 17’sine kadar olan süreyi ‘Vahdet Haftası’ ilan etmelidirler. Bu anlamlı bir hafta olur. İttifaka sebep olacak olan bir hafta olur. 9 Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin, gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimizin ve tüm İslam âleminin Kandil gecelerini ve de Mevlid-i Şeriflerini tebrik ederim. Ne mutlu Peygamber’in tanıttığı bu aydınlık yolda yürümeye söz veren Müslümanlara. “Mevlid Kandiliniz” hayırlara vesile olsun. ……… 1-(Nebi Bozkurt, “Kandil”, DİA, C 24, İstanbul 2001, s. 300–301.) 2-(Hacer Aktaş, “Osmanlı’da Mübarek Gün ve Gecelerde Dini Musiki”, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2006, s.7.) 3-(Abdullah Ekinci, “Muzafferüddin Gökböri’nin Siyasi ve Sosyal Faaliyetleri”, Türkler, C 4, Ankara 2002, s.856–863.) 4-https://www.google.com/search?q=Rivayet+edilir+ki+bu+kutlamalarda+100+at+5.000+ koyun+10.000+tavuk+kesilirmiş+ve+100.000+tabak+yemek+ve+30.000+tepsi+helva+dagitirmis. 5-(Nesimi Yazıcı, İbn Batuta’yı Şaşırtan Misafirperverlik”, Diyanet Aylık Dergi, Ankara 2001, s.22; Bkz. İbn Batuta, İbn Batuta Seyahatnamamesi’nden Seçmeler, haz. İsmet Parmaksızoğlu, İstanbul 1971, s. 94–100.) 6-(Kuran’ı Kerim, Nur 24/35-37) 7-( 33 BOA. AMKT.NZD. 24/101.) 8- https://www.google.com/search?q=mevlid+kandili+mehmet+görmez 9- Geniş bilgi için bkz. (https://islamansiklopedisi.org.tr/ mevlid) https://www.kastamonur.com/osmanli-devletinde-kandil-kutlamalari/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder