Şair ve Yazar İsmet Özel ile, Türkiye’nin dünü bugünü ve yarını üzerine konuştuk.
Şair İsmet Özel ile özel sohbet
Şair ve Yazar İsmet Özel ile, Türkiye’nin dünü bugünü ve yarını üzerine konuştuk.
İsmet özel şu andaki gidişâtın böyle devam etmesi durumunda Türkiye’nin
geleceğinden söz edilemeyeceğini söyledi ve ekledi:” Yurt dışında
yaşayan Türkleri Türkiye ne kadar ilgilendiriyor ben bunu bilemiyorum
ama, bütün farklılıklarına rağmen bir Hollandalı için Hollanda çok şey
ifade eder. “ dedi ve devam etti....
Bir memleket insanlarıyla memlekettir. Bizim nereli olduğumuz, nereye ait olduğumuzu hissetmemizle alâkalıdır. Almanlar
Almanya’da olmadıkları zaman kafalarında Almanya vardır.
Biz şu anda soysuzlaşmayı, yozlaşmayı yaşıyoruz. Türkler bu toprakları
vatan haline getirdikten sonra bu toprakları İslam’ın yaşama alanı
haline getirdiler...
Avrupa ikinci Rönesansını yaşıyor
Kendim için ne istiyorsam başkaları için de aynen onu istiyorum.
Hayatımızın hayvan hayatına benzememesi için birbirlerimizin değerlerini
tanımamız gerekiyor. İkinci dünya savaşından sonra Avrupa ikinci
rönesansını yaşıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti işçileri Avrupa’ya
gönderirken hiçbir özel şart koşmadı, resmi bir tavır benimsemedi.
Yugoslavya’dan gelenlere vasıflı işlerde çalışacaklar diye şart koşuldu.
Türkiye’nin durumu buradaki insanları gerçekten ilgilendirir
Türkiye’nin vatan olmaktan çıkması, Avrupa’ya itilen insanları ne kadar
ilgilendirir ben bunu bilmiyorum. Türkiye’nin durumu buradaki insanları
gerçekten ilgilendirir mi ben bunu da bilmiyorum. Mesele Türklerin
fonksiyon sahibi olmaları değil, Türkiye’nin fonksiyon olmasıdır.
Ve İstiklal Marşı orduya ithaf edildi
17. asırdan itibaren Avrupa medeniyeti yukarılara doğru tırmandı. Türk
gücü ise aşağılara doğru çekilmeye başladı. Avrupa medeniyeti Türk
gücüne yetişebilmek için teçhizatlandı ve nihayet 1918 den sonra Türk
gücü sıfırlandı. İslam da siyasi organizasyon ve askeri güç olarak
sıfırlandı. Ancak İstiklal Harbi millet olarak sıfırı tüketmediğimizin
işaretini verdi.
1946 seçimi şaibelidir
1924
Anayasası’nda
Türkiye Cumhuriyeti’nin dini, Din-i İslamdır diye yazar. 1928’de latin
harflariyle okuyup yazma mecburiyeti getirildi ve bu mecburiyetten sonra
Anayasa’dan “dini İslamdır” ibaresi kaldırıldı.
1932 de ezanı Türkçe okumayanların cezalandırılacağına dair kanun çıktı bu kanun 1950 yılına kadar yürürlükte kaldı.
1946 seçimi şaibelidir. DP 1950’de açık farkla
CHP’yi
geride bıraktı ve iktidar oldu. 1960’da ihtilal oldu. 70’li ve 80’li
yıllar Türkler açısından fazla parlak olmayan yıllardır.
Türkiye’nin durumu itikadımızla doğrudan alakalıdır
90 lı yıllarda İslâmi eğilimler gündeme geldi. Bugün öyle bir yere
geldik ki Türkiye canını kurtarabilir mi kurtaramaz mı onu bilemiyorum.
Avrupa’da yaşayanlar için Türkiye’nin tarihten silinmesi onları ne
kadar ilgilendirir onu da bilmiyorum.
İnsan olmak demek akibetin ne olacağı konusunda şuur sahibi olmak
demektir. Türkiye’nin durumu itikadımızla doğrudan alakalıdır. Ancak
Türkiye’nin mahvedilmesi konusunda görev almış birçok kuruluş var bugün
Türkiye’de.
İnsanlar bunu görüyor ve biliyor. Ne kazanırlarsa, o oranda meşhur
oldukları için olaylar karşısında sessiz kalmayı tercih ediyorlar.
Maalesef hayvanlar arasındaki dayanışma yok insanlar arasında.
Tabiatıyla bu durumda insanlar dünya şartlarının gereğini yerine
getirmekten oldukça memnun görünüyorlar.
Büyük Ermenistan ve Büyük Yunanistan kurulacak
Türkiye’nin yönetimi bu şekilde devam ederse, Büyük Ermenistan ve Büyük
Yunanistan kurulacak, bunlar bugün, o gün sahip oldukları destekten daha
çok desteğe sahipler. Bugün Türkiye’nin yağmalanması söz konusu. Sivil
toplum örgütlerinin önüne konan projeler Türkiye’nin yağmalanmasına
zemin hazırlayıcı projelerdir. Parayı onlar nereden alıyor?
Türkiye Avrupa Birliği’ne girmek istiyor, Kıbrıs Cumhuriyeti Avrupa Birliği’nin içinde, Yunanistan Ombudsman*.
Bizim topraklarımız iki kez vatanlaştırıldı
1918’de mal ve can emniyeti bakımından en kötü yer Türk bayrağının
altıydı, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra bu durum tersine çevrildi. Bizim
topraklarımız iki kez vatanlaştırıldı. 13. asırda ve İstiklal
Savaşı’ndan sonra. Osmanlı vatan diye Balkanlar’ı biliyordu. Buralar
gaza beyliklerinin alanıydı. Bugün burası kimin vatanıdır sorusunun
kesin bir cevabı olmalıdır. Türk olmak ne manâya gelir Türkiye’dekiler
bunu bilmiyorlar. Türkiye neyi kaybettiğini hatırlamak zorundadır.
Biz hepimiz Türküz diyemiyoruz
Türk aydınlarının aydın olduğunu söylemek mümkün değildir. Siz hangi
aydından bahsediyorsunuz. Türkiyede yaşayan aydınlarımız maalesef biz
bir bütünün parçalarıyız diyemiyorlar. Ama Hollandalılar biz bir bütünün
parçalarıyız. Hollanda dört sütun üstünde durur: Liberal, sosyalist,
Katolik, Protestan. İşte bizler bu farklılıklarımıza rağmen hepimiz
Hollandalıyız, diyebiliyorlar. Ama biz böyle diyemiyoruz.
Bir memleket insanlarıyla memlekettir
Ben 64 yaşındayım buraya kadar rüya görerek gelmedim. Bir memleket
insanlarıyla memlekettir. Biz hayvan değiliz. Bizim nereli olduğumuz
nereye aid olduğumuzu hissetmemizle alakalıdır. Almanlar Almanya’da
olmadıkları zaman kafalarında Almanya vardır.
Biz şu anda soysuzlaşmayı, yozlaşmayı yaşıyoruz. Türkler bu toprakları
vatan haline getirdikten sonra aynı zamanda, İslam’ın yaşama alanı
haline de getirdiler. Önceleri İslam’ın yaşama alanı Şamdı, Mekke’ydi,
Mısır’dı. En seçkin alan Türklere aid olan alandır. Bundan memnun
olanlar vardır olmayanlar da vardır.
“Gezdim diyarı küfrü kaşaneler gördüm
Gezdim diyarı İslamı viraneler gördüm” *
Neyi kaybettiğimizi hatırlamamız gerekiyor
Neyi kaybettiğimizi hatırlamamız gerekiyor. Sudan’da Barfur Şehrinin
yarısı hafızdır. Orada başka şehirler de var yarısı hafız olan. Hafız
mı, mühendis mi? Türkiye daha bu konudaki düşüncesini
netleştirememiştir. Bizim felaketimiz birbirimizi farketmememizdeki
yanlışımız değildir. Bizim felaketimiz yapmaya çalıştığımız şeyin ne
olduğunu bilmememizdir. Bizim yapmaya çalıştığımız birşeyimiz yok, asıl
felaket burada.
Cumhuriyet ilan edildikten sonra Tevhid-i Tedrisat kanunu çıkarıldı.
Bundan dolayı okullarda eğitimin kalitesini yüksek tutmak zorundaydılar
ilk on sene bunu yaptılar. 1953 yılına kadar liseler dört sene idi,
liseden sonra olgunluk sınavları vardı, Abitur’a denk sınavdı onlar.
Ancak bu eğitim sistemi atılan her kazığı farkeden insan tipi
yetiştirmeye başladığı için, bu sistem 1930 da terkedildi.
Türkiye önüne hedef koymadı. Almanya 1945 yılında işgal edildiği zaman
veliler İşgal kuvvetlerine karşı nümayiş yaptılar ve okulların derhal
açılmasını istediler. Bunu söyledikleri zaman yiyecek patatesleri bile
yoktu.
Biz “karizmayı çizdirmeden köşeyi dönmek isteyen “insanların yaşadığı
bir ülkede yaşıyoruz. İşte Türkiye böyle bir ülke ve bizler o ülkenin
vatandaşlarıyız! Ama sadece vatandaşları..
Lailahe İllallah diyenlere kimse tahammül edemiyordu
Dünyada nükleer silahların bulunmasını isteyenlere normal, nükleer
silahların bulunmamasını isteyenlere de deli gözüyle bakıyorlar.
Çarpıklık toplumun düzenindedir, düzenin bozukluğuna tepki gösterenlere
deli, düzenin bozukluğuna uyum sağlayanlara akıllı gözüyle bakıyorlar.
İnsanlar yanlışı doğru anlamaya şartlanmışlarsa onlara doğruyu
gösteremezsiniz.
Mekke döneminde Lailehe İllallah diyenlere kimse tahammül edemiyordu
oysa şimdi herkes söylüyor kimse tınmıyor bile. Siyasetle din
birbirinden ayrılmaz ve ayrılmamalıdır. İnsan çamurla şekillenme
arasında iken Muhammedi hakikat yaratılmıştır. Yaşamınızdaki
nasırlarınızdan kurtulmanız lazımdır. Müslüman haram ve helal ayırımı
yapmakla çizgisini koruması gerekir.
Dünyada var olan bütün bozuklukları düzeltmek insan olmanın gereğidir.
Nasıl olsa Allah affeder mantığı küfür olduğu gibi ümitsizlikte
küfürdür.
Darbeleri sermaye grupları yaptırır.
Adnan Menderes, „bizim ordumuz müstemleke ordusu değildir darbe yapmaz” demişti.
Menderes’in Moskova’ya gitmesini CIA darbe yaptırarak engelledi.
Sovyetler çökmeseydi Türkiye Fillandiyalılaşacaktı. Sovyetler çöktü,
Türkiye Fillandiyalılaşmaktan kurtuldu. Türkiye Sovyetlerin sınırı
içerisindeydi. Kıbrıs harekatı ile sovyetler bu sınırını Lefkoşa’ya
kadar uzattı.
Siyasal İslam, İslami dönüşümü engelledi
Türkiye’deki İslami hareket siyasi İslam’ın bir parçası olamadı.
Türkiye’deki İslami hareket hep kontrol altında tutuldu. Siyasal İslam,
İslami dönüşümü engelledi.
Avrupa Birliği’ne girmeyi becerebilirse varlığını sürdürebilir
Türkiye şu andaki sınırları değişmeden Avrupa Birliği’ne girmeyi
becerebilirse varlığını sürdürebilir. İmtiyazlı ortaklıkla da sınırlar
belki korunabilir.
İkiz kuleler vurulmasaydı ABD Afganistan ve Irak’a giremezdi
Müslümanlar için küfre rıza göstermiyorum demek yetecekken, herkes
benim küfre rıza göstermediğim belli olmasın diye uğraşıyor.
Aklı başında olan adam toplum içinde doğru davranır, ancak toplum ona deli der.
Büluğ çağına erenler iki türlüdür; birincisi kendilerinin kim olduğunu, ne olduğunu merak etmeyenler, ikincisi merak edenler.
Çoğumuz hakikatı aradığımızı sanırız, ama o gelip kapımızı çaldığında onu tanımayız.
Kaynak: Mocca Dergisi
* „Ombudsman, kelime kökeni açısından İsveç dilinde “aracı” anlamına
gelen ‘ombuds’ ve “kişi” anlamına gelen ‘man’ kelimelerinden oluşmuştur
ve aracı kişi anlamına gelmektedir. Şikayetleri ve bir takım
teşebbüsleri ele alıp değerlendiren ve bunlara her iki taraf içinde
tatmin edici çözümler bulan kişidir.“ Wikipedia
* Ziya Paşa