7 Ocak 2016 Perşembe

Şair İsmet Özel ile özel sohbet


Şair ve Yazar İsmet Özel ile, Türkiye’nin dünü bugünü ve yarını üzerine konuştuk.
Şair İsmet Özel ile özel sohbet

Şair İsmet Özel ile özel sohbet

Şair ve Yazar İsmet Özel ile, Türkiye’nin dünü bugünü ve yarını üzerine konuştuk.


İsmet özel şu andaki gidişâtın böyle devam etmesi durumunda Türkiye’nin geleceğinden söz edilemeyeceğini söyledi ve ekledi:” Yurt dışında yaşayan Türkleri Türkiye ne kadar ilgilendiriyor ben bunu bilemiyorum ama, bütün farklılıklarına rağmen bir Hollandalı için Hollanda çok şey ifade eder. “ dedi ve devam etti....

Bir memleket insanlarıyla memlekettir. Bizim nereli olduğumuz, nereye ait olduğumuzu hissetmemizle alâkalıdır. Almanlar Almanya’da olmadıkları zaman kafalarında Almanya vardır.

Biz şu anda soysuzlaşmayı, yozlaşmayı yaşıyoruz. Türkler bu toprakları vatan haline getirdikten sonra bu toprakları İslam’ın yaşama alanı haline getirdiler...

Avrupa ikinci Rönesansını yaşıyor
Kendim için ne istiyorsam başkaları için de aynen onu istiyorum. Hayatımızın hayvan hayatına benzememesi için birbirlerimizin değerlerini tanımamız gerekiyor. İkinci dünya savaşından sonra Avrupa ikinci rönesansını yaşıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti işçileri Avrupa’ya gönderirken hiçbir özel şart koşmadı, resmi bir tavır benimsemedi. Yugoslavya’dan gelenlere vasıflı işlerde çalışacaklar diye şart koşuldu.

Türkiye’nin durumu buradaki insanları gerçekten ilgilendirir
Türkiye’nin vatan olmaktan çıkması, Avrupa’ya itilen insanları ne kadar ilgilendirir ben bunu bilmiyorum. Türkiye’nin durumu buradaki insanları gerçekten ilgilendirir mi ben bunu da bilmiyorum. Mesele Türklerin fonksiyon sahibi olmaları değil, Türkiye’nin fonksiyon olmasıdır.

Ve İstiklal Marşı orduya ithaf edildi
17. asırdan itibaren Avrupa medeniyeti yukarılara doğru tırmandı. Türk gücü ise aşağılara doğru çekilmeye başladı. Avrupa medeniyeti Türk gücüne yetişebilmek için teçhizatlandı ve nihayet 1918 den sonra Türk gücü sıfırlandı. İslam da siyasi organizasyon ve askeri güç olarak sıfırlandı. Ancak İstiklal Harbi millet olarak sıfırı tüketmediğimizin işaretini verdi.

1946 seçimi şaibelidir
1924 Anayasası’nda Türkiye Cumhuriyeti’nin dini, Din-i İslamdır diye yazar. 1928’de latin harflariyle okuyup yazma mecburiyeti getirildi ve bu mecburiyetten sonra Anayasa’dan “dini İslamdır” ibaresi kaldırıldı.
1932 de ezanı Türkçe okumayanların cezalandırılacağına dair kanun çıktı bu kanun 1950 yılına kadar yürürlükte kaldı.
1946 seçimi şaibelidir. DP 1950’de açık farkla CHP’yi geride bıraktı ve iktidar oldu. 1960’da ihtilal oldu. 70’li ve 80’li yıllar Türkler açısından fazla parlak olmayan yıllardır.

Türkiye’nin durumu itikadımızla doğrudan alakalıdır
90 lı yıllarda İslâmi eğilimler gündeme geldi. Bugün öyle bir yere geldik ki Türkiye canını kurtarabilir mi kurtaramaz mı onu bilemiyorum. Avrupa’da yaşayanlar için Türkiye’nin tarihten silinmesi onları ne kadar ilgilendirir onu da bilmiyorum.
İnsan olmak demek akibetin ne olacağı konusunda şuur sahibi olmak demektir. Türkiye’nin durumu itikadımızla doğrudan alakalıdır. Ancak Türkiye’nin mahvedilmesi konusunda görev almış birçok kuruluş var bugün Türkiye’de.
İnsanlar bunu görüyor ve biliyor. Ne kazanırlarsa, o oranda meşhur oldukları için olaylar karşısında sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Maalesef hayvanlar arasındaki dayanışma yok insanlar arasında. Tabiatıyla bu durumda insanlar dünya şartlarının gereğini yerine getirmekten oldukça memnun görünüyorlar.

Büyük Ermenistan ve Büyük Yunanistan kurulacak
Türkiye’nin yönetimi bu şekilde devam ederse, Büyük Ermenistan ve Büyük Yunanistan kurulacak, bunlar bugün, o gün sahip oldukları destekten daha çok desteğe sahipler. Bugün Türkiye’nin yağmalanması söz konusu. Sivil toplum örgütlerinin önüne konan projeler Türkiye’nin yağmalanmasına zemin hazırlayıcı projelerdir. Parayı onlar nereden alıyor?
Türkiye Avrupa Birliği’ne girmek istiyor, Kıbrıs Cumhuriyeti Avrupa Birliği’nin içinde, Yunanistan Ombudsman*.

Bizim topraklarımız iki kez vatanlaştırıldı

1918’de mal ve can emniyeti bakımından en kötü yer Türk bayrağının altıydı, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra bu durum tersine çevrildi. Bizim topraklarımız iki kez vatanlaştırıldı. 13. asırda ve İstiklal Savaşı’ndan sonra. Osmanlı vatan diye Balkanlar’ı biliyordu. Buralar gaza beyliklerinin alanıydı. Bugün burası kimin vatanıdır sorusunun kesin bir cevabı olmalıdır. Türk olmak ne manâya gelir Türkiye’dekiler bunu bilmiyorlar. Türkiye neyi kaybettiğini hatırlamak zorundadır.

Biz hepimiz Türküz diyemiyoruz
Türk aydınlarının aydın olduğunu söylemek mümkün değildir. Siz hangi aydından bahsediyorsunuz. Türkiyede yaşayan aydınlarımız maalesef biz bir bütünün parçalarıyız diyemiyorlar. Ama Hollandalılar biz bir bütünün parçalarıyız. Hollanda dört sütun üstünde durur: Liberal, sosyalist, Katolik, Protestan. İşte bizler bu farklılıklarımıza rağmen hepimiz Hollandalıyız, diyebiliyorlar. Ama biz böyle diyemiyoruz.

Bir memleket insanlarıyla memlekettir
Ben 64 yaşındayım buraya kadar rüya görerek gelmedim. Bir memleket insanlarıyla memlekettir. Biz hayvan değiliz. Bizim nereli olduğumuz nereye aid olduğumuzu hissetmemizle alakalıdır. Almanlar Almanya’da olmadıkları zaman kafalarında Almanya vardır.
Biz şu anda soysuzlaşmayı, yozlaşmayı yaşıyoruz. Türkler bu toprakları vatan haline getirdikten sonra aynı zamanda, İslam’ın yaşama alanı haline de getirdiler. Önceleri İslam’ın yaşama alanı Şamdı, Mekke’ydi, Mısır’dı. En seçkin alan Türklere aid olan alandır. Bundan memnun olanlar vardır olmayanlar da vardır.
“Gezdim diyarı küfrü kaşaneler gördüm
Gezdim diyarı İslamı viraneler gördüm” *

Neyi kaybettiğimizi hatırlamamız gerekiyor

Neyi kaybettiğimizi hatırlamamız gerekiyor. Sudan’da Barfur Şehrinin yarısı hafızdır. Orada başka şehirler de var yarısı hafız olan. Hafız mı, mühendis mi? Türkiye daha bu konudaki düşüncesini netleştirememiştir. Bizim felaketimiz birbirimizi farketmememizdeki yanlışımız değildir. Bizim felaketimiz yapmaya çalıştığımız şeyin ne olduğunu bilmememizdir. Bizim yapmaya çalıştığımız birşeyimiz yok, asıl felaket burada.
Cumhuriyet ilan edildikten sonra Tevhid-i Tedrisat kanunu çıkarıldı. Bundan dolayı okullarda eğitimin kalitesini yüksek tutmak zorundaydılar ilk on sene bunu yaptılar. 1953 yılına kadar liseler dört sene idi, liseden sonra olgunluk sınavları vardı, Abitur’a denk sınavdı onlar. Ancak bu eğitim sistemi atılan her kazığı farkeden insan tipi yetiştirmeye başladığı için, bu sistem 1930 da terkedildi.
Türkiye önüne hedef koymadı. Almanya 1945 yılında işgal edildiği zaman veliler İşgal kuvvetlerine karşı nümayiş yaptılar ve okulların derhal açılmasını istediler. Bunu söyledikleri zaman yiyecek patatesleri bile yoktu.
Biz “karizmayı çizdirmeden köşeyi dönmek isteyen “insanların yaşadığı bir ülkede yaşıyoruz. İşte Türkiye böyle bir ülke ve bizler o ülkenin vatandaşlarıyız! Ama sadece vatandaşları..



Lailahe İllallah diyenlere kimse tahammül edemiyordu
Dünyada nükleer silahların bulunmasını isteyenlere normal, nükleer silahların bulunmamasını isteyenlere de deli gözüyle bakıyorlar.
Çarpıklık toplumun düzenindedir, düzenin bozukluğuna tepki gösterenlere deli, düzenin bozukluğuna uyum sağlayanlara akıllı gözüyle bakıyorlar. İnsanlar yanlışı doğru anlamaya şartlanmışlarsa onlara doğruyu gösteremezsiniz.
Mekke döneminde Lailehe İllallah diyenlere kimse tahammül edemiyordu oysa şimdi herkes söylüyor kimse tınmıyor bile. Siyasetle din birbirinden ayrılmaz ve ayrılmamalıdır. İnsan çamurla şekillenme arasında iken Muhammedi hakikat yaratılmıştır. Yaşamınızdaki nasırlarınızdan kurtulmanız lazımdır. Müslüman haram ve helal ayırımı yapmakla çizgisini koruması gerekir.
Dünyada var olan bütün bozuklukları düzeltmek insan olmanın gereğidir. Nasıl olsa Allah affeder mantığı küfür olduğu gibi ümitsizlikte küfürdür.

Darbeleri sermaye grupları yaptırır.
Adnan Menderes, „bizim ordumuz müstemleke ordusu değildir darbe yapmaz” demişti.
Menderes’in Moskova’ya gitmesini CIA darbe yaptırarak engelledi.
Sovyetler çökmeseydi Türkiye Fillandiyalılaşacaktı. Sovyetler çöktü, Türkiye Fillandiyalılaşmaktan kurtuldu. Türkiye Sovyetlerin sınırı içerisindeydi. Kıbrıs harekatı ile sovyetler bu sınırını Lefkoşa’ya kadar uzattı.

Siyasal İslam, İslami dönüşümü engelledi
Türkiye’deki İslami hareket siyasi İslam’ın bir parçası olamadı. Türkiye’deki İslami hareket hep kontrol altında tutuldu. Siyasal İslam, İslami dönüşümü engelledi.

Avrupa Birliği’ne girmeyi becerebilirse varlığını sürdürebilir
Türkiye şu andaki sınırları değişmeden Avrupa Birliği’ne girmeyi becerebilirse varlığını sürdürebilir. İmtiyazlı ortaklıkla da sınırlar belki korunabilir.

İkiz kuleler vurulmasaydı ABD Afganistan ve Irak’a giremezdi
Müslümanlar için küfre rıza göstermiyorum demek yetecekken, herkes benim küfre rıza göstermediğim belli olmasın diye uğraşıyor.
Aklı başında olan adam toplum içinde doğru davranır, ancak toplum ona deli der.
Büluğ çağına erenler iki türlüdür; birincisi kendilerinin kim olduğunu, ne olduğunu merak etmeyenler, ikincisi merak edenler.

Çoğumuz hakikatı aradığımızı sanırız, ama o gelip kapımızı çaldığında onu tanımayız.

Kaynak: Mocca Dergisi

* „Ombudsman, kelime kökeni açısından İsveç dilinde “aracı” anlamına gelen ‘ombuds’ ve “kişi” anlamına gelen ‘man’ kelimelerinden oluşmuştur ve aracı kişi anlamına gelmektedir. Şikayetleri ve bir takım teşebbüsleri ele alıp değerlendiren ve bunlara her iki taraf içinde tatmin edici çözümler bulan kişidir.“ Wikipedia
* Ziya Paşa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder