20 Mayıs 2014 Salı

Ergenekon’dan Almanya’ya Türk İzleri


Ergenekon’dan Almanya’ya Türk İzleri

Dr. Latif Çelik TED’in davetlisi olarak geldiği Groß Köris’te Ermenilerin1915 olaylarının 100. yıldönümü öncesinde tam bir algı operasyonu yürüttükleri uyarısında bulundu.
Ergenekon’dan Almanya’ya Türk İzleri

Ergenekon’dan Almanya’ya Türk İzleri

Dr. Latif Çelik TED’in davetlisi olarak geldiği Groß Köris’te Ermenilerin1915 olaylarının 100. yıldönümü öncesinde tam bir algı operasyonu yürüttükleri uyarısında bulundu.

Türk Eğitim Derneği’nin (TED) 4. kez düzenlediği eğitim kampına katılan tarihçi Dr. Latif Çelik, Türklerin Almanya’daki tarihlerinin sanılanının aksine 60’lı yıllarda işçi göçüyle başlayan bir hikâye olmadığını söyledi.

Çelik, Berlin yakınlarındaki Klein Köris Gölü civarında düzenlenen 3 günlük eğitim seminerinde “1071’de Anadolu’ya girmeye başlayan Türk boyları bu göçlerini 4 yüzyıldan fazla sürdürdüler. 1529 yılında Viyana kapılarına kadar geldiler. “ şeklinde konuştu. Bu yüzyıllarda Türklerle Almanların Haçlı Seferleri dolayısı ile karşılaştıklarını belirten Çelik, Viyana Kuşatması’nın ardından birçok insanın Avrupa’da esir kaldığını ve vaftiz edilerek isminin değiştirildiğinin belgelendiğini kaydetti. Esir tutulan Türklerin saraylarda çalıştırıldığını belirten Çelik , “Bunlardan en meşhuru olarak Carl Osman’ı gösterebilirim” dedi ve Carl Osman’ın Hristiyan olmasına rağmen Osman ismini taşımaya devam eden bir Türk olduğunu söyledi.



Çelik devamla şöyle konuştu: ”Mezar taşında şunlar yazılıymış: “1655’te İstanbul’da doğdu, 1688’de Belgrad’da esir düştü, 1727’de vaftiz edildi ve 1735 senesinde 80 yaşındayken öldü.”

Çelik, kadınların da isimlerinin değiştirildiğini; Meryemlere, Maria, Fatma’lara Katharina isimlerinin verildiğini de ifade etti.

Çelik, Almanlara kahveyi tanıtan kişinin Sadullah Paşa olduğunu söyledi. Esir olarak Viyana’dan getirilen Sadullah Paşa, vaftiz edilerek Johann Ernst Nicholaus Strauss adını almıştır. Sadullah Paşa'nın yaptığı kahve o kadar fazla içilmeye başlandı ki, Almanların günlük hayatlarının bir parçası oldu. Adı da halk arasında “” kaldı.
Zamanla kahve adlı bu alkolsüz Türk içeceği (Türkentrank), şarapla rekabet edecek kadar çok tüketilmeye başlandı. Artık yemekten sonra kahve içmek Würzburg’lu Almanlar için vazgeçilmez bir ritüel haline geldi.

Yıllar yılları kovaladı. Bu zaman zarfında Sadullah Paşa evlendi ve çoluk çocuğa karıştı. Günümüzde Sadullah Paşa ve diğer esir Müslüman Türklerin neslinden gelen binlerce kişi Würzburg, Schweinfurt ve Kitzingen civarında yaşıyor.



Latif Çelik, Almanya aristokrasisi içinde önemli bir yeri olan Soldan ailesinden de söz etti ve “Goethe’nin annesi Türk’tür” dedi. Soldan Holding’in patronu Felix Soldan (ölmeden önce) ile görüşen Çelik, ailenin soyunun Selçuklular’a dayandığı bilgisine ulaşmış. Soldan ailesi kendi soyunu 1279 yılına kadar araştırmış. Buna göre, Soldanlar’ın atası tıp yüzbaşısı Mehmet Sadık Selim, Halep yakınlarında Haçlılar ile Selçuklular arasında yaşanan savaşta esir düşer. 40 arkadaşıyla birlikte Beyrut, Kıbrıs, Cenova’dan sonra Almanya’ya getirilir. Selim, burada esaretin bedelini Alman ordusuna hizmet vererek öder. Zamanla din değiştirir ve ‘Selim’ ismi ‘Soldan’ olur. Ailenin Almanya’da büyüyen kolları bu ülkede giderek etkin bir güç hâline gelmeye başlar. Hatta din reformcusu Martin Luther’i destekleyenlerin başında bu ailenin bir kolu gelmektedir. Ailenin diğer bağı ise ünlü şair-yazar Goethe’ye kadar uzanır. Latif Çelik’e göre Goethe’nin annesinin kökeni Selim’in soyundan geliyor.

Seminerin son gününü ‘Sözde Ermeni Soykırımı ve Ermeni Tehciri’ başlığına ayıran Çelik, Ermeni Diasporası’nın çok iyi bir algı yönetimi oluşturduğunu ve bütün dünyayı olmayan bir olayı varmış gibi göstererek inandırmaya çalışmaktadır.” dedi. “Sorun diaspora Ermenilerine: 24 Nisan’da ne oldu? diye, size diyecekler ki ‘1,5 milyon Ermeni katledildi’ Hâlbuki bu tarih İstanbul ve başka büyük şehirlerdeki Ermeni çetecilerinin metropolitlerinin tutuklandığı gündür. Bu günden sonra, devletin başını belaya sokan, arkadan vuran çetecilere destek sağlayanlara verilen destek kesilmiştir. Ortada bir katliam falan yoktur. İdam yoktur. Mesele tamamen algı yönetimidir.”

Ayrıca Çelik, “Ermenilerin öldürüldüğünden bahsedenler, nedense Ermenilerin katlettiği Müslümanlardan bahsedilmezler dedi.”

Dr. Çelik, seminerini gençlere seslenerek sonlandırdı. Genç katılımcıların başarılı olmalarının yolunun hem ana dillerini hem de Almanca’yı çok iyi bilmekten geçtiğinin altını çizdi. Dilinizi tarihinizi öğrenmezseniz Goethe’yi, Mevlana’yı Hoca Ahmed Yesevî’yi Yunus Emre’yi öğrenemezsiniz. Kendi kimliğinizle ve kişiliğinizle Alman toplumu içinde saygın bir birey olarak var olmanın ön şartı budur.” şeklinde konuştu.



ha-ber.com/Zülfikar Kam/ Groß Köris

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder