Berlin’de Ramazan ayı oldukça
hareketli geçiyor. Müslümanlar iftar sofralarında bir araya gelerek
Ramazan ayının verdiği sevinci birlikte yaşıyorlar. T.C. Berlin Büyük
Elçiliği’nde de iftar yemeği verildi. Salon düzenlemesi mükemmel.
Açış konuşmasını Büyükelçi Avni
Karslıoğlu yaptı. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün iftar sofrasında
olmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti. Almanya’da
yaşayan yaklaşık üç milyon Türk’ün iki ülke arasındaki en güçlü bağı
oluşturduğunu ifade eden Karslıoğlu, “50 yıl önce büyük ölçüde misafir
işçi olarak bu ülkeye gelen bu insanların çocukları ve torunlarının
bugün Almanya’da eyalet çapında hatta federal milletvekili, bakan
olmaları bizleri gururlandırıyor.” Şeklinde konuştu.
Karslıoğlu yaklaşık 90.000 Türk
işverenin Almanya ekonomisine her yıl 45 milyar Euro tutarında katkı
yaptığını da sözlerine ekledi.
11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Onur
konuğu. Aspen Forum tarafından Bertelsmann Vakfı’nda düzenlenen bir
konferansa katılmış. Konu Ortadoğu meseleleri, katılımcıları da ABD
eski Dışişleri Bakanı Albright, Almanya eski Dışişleri Bakanı Fischer ve
Kemal Derviş olunca ister istemez toplantı dikkatimizi çekiyor(!)
Abdullah Gül iftar öncesi kısa bir
konuşma yaptı: "İslâm Almanya’nın bir parçasıdır, bunu artık Almanya'nın
cumhurbaşkanları da, Başbakan Sayın Merkel de, herkes de yeri geldiğinde söylemiştir. Müslümanların da artık Almanya'nın bir parçası olduğu tanınmış, bilinmiştir.
Almanya’da 3 milyon nüfusumuz var.
Bu nüfusun yarısı aynı zamanda Alman vatandaşı. Bu kendiliğinden
Türk-Alman ilişkilerini çok özel ve çok önemli bir noktaya koyuyor. Her
zaman gurur duyuyoruz. Buraya gelenler çok büyük alın terleri döktüler,
çok çalıştılar. Türk toplumu içinde çok değerli siyasetçiler Alman
siyasi hayatında çok değerli bilim adamları, sanat insanları, kültür
adamları, çok önemli sanayiciler, tüccarlar iş dünyasından çok önemli
simalar, bütün bunlar artık Alman toplumu içerisindeki Türklerdir.
ABD'ye baktığımızda nasıl bazı çok
önemli insanlar, çok önemli büyük yatırımcılar, sanayiciler bir zamanlar
İrlanda'dan gitmiş, Polonya'dan gitmiş, İtalya'dan gitmişlerse gün
gelecek ki, Almanya'dan sizler bir zaman geldiğinde buranın çok önemli
insanları olarak, Türkiye'den gelen Türk asıllı Müslüman Almanlar olarak
burada olacaksınız."
Türk Büyükelçiliğinde bütün
vatandaşlarımızın hiç ayırım yapılmadan, herkesin buraya gelmesi,
büyükelçiliği evi gibi hissetmesi de beni ayrıca mutlu etmiştir.„
Din Hizmetleri Ataşesi Bilal
Öztürk’ün ezanı okumasıyla oruçlar açıldı. Dualar yapıldı. Yemek
esnasında, sanat musikisi dinletisi ise harikaydı. Almanya’nın her
tarafından misafir davet edilmiş; Sanatçılar var, işadamları var, STK
başkanları var. Davetli profili oldukça renkli. Ayrıca değişik ülkelerin
büyükelçileri, Eyalet ve Federal Milletvekilleri de davetliler
arasındaydı.
Tanışma fasılları, yeni dostlukların
inşa edilmesi, bilhassa Berlin dışından gelen insanımızla kurulan
dostluklar açısından fevkalade uygun bir zemin. Bunlar toplantının
artıları.
Eksiler:
1- Yemek
servisine iyi demek mümkün değil. Açık büfe olsaydı daha uygun olurdu.
Oruçlu olanları bekletmek olmadı. Zaten 18 saat tutulan oruç bu
vesileyle 20 saate çıktı.
2- Masalara menü listesi konulmamış. Çok amatörce.
3- Yemek
ihalesini alanlar, insanlar yemek yesinler biz de paramızı kazanalım
düşüncesinde olan insanlar oluyor herhalde. Türk’ün örfü- âdeti,
geleneği düşünülmüyor. T.C. Berlin Büyükelçiliği’nde iftar yemeği
veriliyorsa, tanıtım konusuna da ağırlık verilmesi gerekmez mi? Bazen
oluyor kahve, lokum ve su ile ikram ediliyor. Bazen oluyor sadece kahve
var su ve lokum yok. Çay konusu hiç dikkate alınmıyor. Seylan çayı ikram
edilmeye devam ediliyor. Türk çayını T.C. Büyükelçiliği’nde bulmak
maalesef mümkün olmuyor. Esnafımızın birazcık da olsa milliyetçi
olmaları gerekmez mi?
4- Davetli
listesinde adalet gözetilmemiş. Bazı dernek başkanlarının davet
edilmesi teklif edildiği halde davet edilmediği programa, bazı
derneklerden 4 kişi 5 kişi davet edilmiş. Hem de hanımlarıyla. Bazı
kişiler ise aile boyu davet edilmiş. Almanya’da halkın problemlerine
eğilmeye çalışanlar dernek başkanlarıdır. En az üyesi olan derneğin bile
etrafında 50 kişi 100 kişi vardır. Bu tip toplantılara katılmayı en çok
hak edenlerin dernek başkanları olduğu kanaatindeyim. Davetli listesine
bakarsak, yerimiz kısıtlıydı bundan dolayı davet edemedik demek mümkün
olmasa gerektir. Davet edilme kriterinin ne olduğunu anlamak oldukça zor
gibi.
Rüştü Kam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder