Bir Kurban Bayramı’nı daha geride bıraktık. Bayram süresince
büyüklerimizi ziyaret ettik, bizleri ziyarete gelenler oldu.
Telefonlarla e-Maillerle uzaktaki yakınlarımıza ulaşmaya çalıştık.
Birbirimize ikramlarda bulunduk, güzel giysilerimizi giyerek bayramın
farklı olduğunu çocuklarımıza anlatmaya çalıştık. Camilerimiz doldu
taştı, değişik etkinlikler yapıldı, kucaklaştık, hediyeleştik,
sevinçlerimizi paylaştık.
Almanya’da yaşayan Müslümanlardan bazıları kurbanlarını Berlin’de
kestirdiler. Kurban paylarından Alman dostlarımıza da verdik. Değişik
etkinlikler düzenleyerek kurban paylarımızdan diğer insanların da
istifade etmesini sağladık. Allah kabul etsin.
Kurbanlarını Berlin’in/ Almanya’nın dışında kestirmeyi tercih edenler de
oldu. Değişik yardım kuruluşları ve dini cemaatler bu konuda öncülük
yaptılar. Allah değişik organizasyonlara kurbanlarını verenlerin
kurbanlarını da kabul etsin...
Bu organizasyonlar kurbanlarını daha ziyade Afrika ülkelerinde
kestiklerini söylediler. Bunu niçin böyle yapıyorsunuz diye sorduğumuzda
aldığımız cevap; „ hayatlarında hiç et yemeyen insanlara bir lokma et
götürdük” şeklinde oldu. Söylediklerini destekleyici resimler de
gösterdiler. Kurban bayramına daha 3 ay varken bazı dini cemaatler
camilerinin ilan panolarına Afrikalı insanların bu perişan hallerini
gösteren resimlerini astılar. Ajitasyon.
Kurbanlar neden Almanya’da, Türkiye’de değil de Afrika ülkelerinde
kesilir?
Bu sene kurban kesme konusunda organize olan dini cemaatlerin ve diğer
organizasyonların aldıkları kurban bedeli 20 Euro ile 100 Euro arasında
değişti. Kurban kesmek isteyenlere bu fiyatlar cazip geldi, çünkü daha
az para ile kurban keserek Cenneti garantilemek karlı bir alış-veriştir
diye düşünüldü.
Oysa kurban Türkiye’de ve Almanya’da kesilecek olursa 150-200 Euro arası
bir para gerekecektir. 20 Euro’ya Cennet’i garantilemek varken 200 Euro
vermek karlı bir alış-veriş değildir. Müslümanın böyle düşünmesine
sebep olanlar din baronlarıdır. Kürsüdeki hocalardan bazıları da o
baronların temsilcileridir. Yapılan işin anlamı din istismarıdır,
insanları Allah ile kandırmaktır.
İbadetler kişilerin yaşadığı ikamet ettiği yerlerdeki şartlar göz önünde
bulundurularak yapılır. Almanya'da bir Müslüman kurban kesecekse
buradaki kurbanlıkların fiyatını esas almalıdır. Berlin’de kurbanlık
fiyatı 150-200 Euro civarındadır. Kurban kesecek olan kişiden bu para
alınmalıdır. Gidilen yerde o miktar kaç kurban ediyorsa o kadar kurban
kesilmelidir. Gidilen yerde daha ucuza kurbanlık buluyoruz diye
Almanya’daki kurbanlık fiyatının altında para toplamak sahtekarlıktır,
din istismarıdır, Allah ile kandırmaktır.
Dini cemaatler ve yardım kuruluşları, Almanya'da ve Türkiye'de niçin
kurban kesmiyorlar? sorusunun cevabını bulmak o kadar da zor değilmiş.
Özellikle Türkiye’nin Güneydoğu’su, Doğusu, diğer bazı bölgeleri ve de
Mülteciler, o bir lokma ete muhtaçlarken, Türkiye’nin kurban kesmek için
tercih edilmeyişi manidardır. Türkiye’de 4 Milyon Mülteci vardır,
evleri, işleri, aşları yoktur bunların, vatanları da yoktur. Böyle bir
fiili durum varken ortada, kurban kesmek için Afrika’nın seçiliyor oluşu
manidar değil midir?
Dini cemaatlerden birisi sosyal medyada kendi teşkilatlarında toplanan
kurban paraları ile 100’den fazla ülkede 410 gözlemci nezaretinde kurban
kesildiğini yazmış. Yaklaşık 30 seneden beri Berlin Mevlâna Camii’nin
inşaatı devam ederken bu 18 Milyon Euro’nun neden Almanya'nın dışına
çıkarıldığını anlamak zordur.
Türkiye'de 4 Milyon Suriyeli Mülteci ve 40 yıldan beri devam eden terör
belasından mustarip binlerce insanımız varken, şehit aileleri varken, bu
18 Milyon Türkiye'deki o insanlara niçin gitmiyor, onlara bir lokma et
lazım değil mi? Bu soruya yardım kuruluşlarının ve dini cemaatlerin ne
cevap vereceklerini merak ediyorum.
Afrika’daki insanlar senenin 364 gününde bir lokma et yemeden
yaşayabiliyorlarsa, 365. gün onlara bir lokma et yedirmenin mantığı
nedir? Bu sorunun cevabını da merak ediyorum.
40 seneden beri Filistin'e, Afganistan'a, Irak'a, Çeçenistan'a bir lokma
et yedirmek için gidildiğini biliyoruz, hâlâ da gidiliyor; o bir lokma
eti yiyerek o ülkeler bağımsızlıklarını mı kazandılar, işgal edilmekten
mi kurtuldular? Aşağılanmaktan mı kurtuldular, dünya çapında ilim
adamları yetiştirecek eğitim kurumları mı kurdular?
55 seneden beri içinde yaşadığımız Almanlar bize neden güvenmiyorlar,
hiç düşündünüz mü? İşte bu yaptıklarımız yüzünden, güvenilmez insanlar
olduğumuz için. Müslümanız deriz; yalan söyleriz, ticaretimiz hilelidir,
sözümüzde durmayız, ilişkilerimizde insani duyarlılık yoktur, zina
yaparız, içki içeriz, kumar oynarız, oturduğumuz sokaklar pislik
içindedir, yüksek sesle konuşarak insanları rahatsız ederiz, insanları
yargılarız. Biraz düşünsek, özeleştiri yapsak sanırım sorunlarımız
kendiliğinden çözülecektir.
Bu dine yazık oluyor, gerçekten yazık oluyor, gerçek Mü’minlere yazık
oluyor, Dünya`ya rezil oluyoruz.
“Adil Olun, İyilik Yapın, Yakınlarınıza Verin”
Allah ve O’nun Peygamberi sadakalarınızı en yakınınıza verin diye ısrar
ederken, yakınları bırakıp uzakları tercih etmek doğ değildir. Bu
anlayış Allah ile inatlaşmaktır.
Buyruklar şöyledir:
“Ey Muhammed! Sana nereye infak edeceklerini soruyorlar. De ki: Hayır
olarak verdiğiniz nafaka, ana baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve
yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak daha ne yaparsanız herhalde Allah
onu bilir.” (Bakara, 215)
“Ya Resul Allah! Kime iyilik ve ihsanda bulunayım?” deyince, Resülullah
(asm): “Annene, sonra annene, sonra annene, sonra babana ve sonra da
sırasıyla yakınlarına” buyurdu. (Ebu Davud, Nesai, Tirmizi)
“Selam vermekle de olsa akrabalarınıza iyiliğiniz dokunsun.” (Taberânî,
Beyhâkî)
“Annene, babana, kız ve erkek kardeşlerine iyi muamele et onlardan sonra
sırasıyla en yakınlara iyilikte bulun.” (Nesâî, Ahmet bin Hanbel)
“Sevabını Allah’tan umarak insanın nefsine ve ehline harcadığı şeye
karşılık, Allah muhakkak ona mükâfat verir. Önce geçimine baktığın
kimseye harcayıp işe başla. Eğer fazla (mal) varsa sırasıyla en yakına
ve ondan sonraki yakına ver. Eğer daha (artan mal) olursa, dilediğine
ver.” (Edebü’l-Müfred)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder