19 Temmuz 2025 Cumartesi

ÇAYKUR ÇAYI

BANA BİR KARADENİZLİ ARKADAŞIM ANLATTI KARAENİZ ÇAYI ORGANİKMİŞ “Her Türk, bulunduğu yerde Türkiye’nin fahri elçisidir.” Rüştü KAM – Berlin Bir dost meclisinden, bir çay hikâyesi… Memleket meseleleriyle başlayan bir sohbette, laf döndü dolaştı, Çaykur çayına geldi. O çaydan, Karadeniz’in ekonomisine, oradan da Türkiye’nin dünyadaki varlığına uzanan içten bir sohbet haline dönüşüverdi… Ne olacak bu dünyanın hâli? Dostlarla oturuyorduk, dünya hâllerini konuşuyorduk. O meşhur soru bu meclise de geldi: “Ne olacak bu dünyanın hâli?” Derdi insan olan her insanın olduğu her yerde bu soru sorulur. Bizim mecliste de eksik olmadı. Önce dünyayı konuştuk. Siyasetten girdik, ekonomiye uğradık, eğitim dedik, Türkiye'nin komşularını da andık sırasıyla. Sonra bir baktık ki, laf dönmüş dolaşmış, Çaykur çayına gelivermiş. Çayın sıcaklığı, memleketin hatırası Masada içtiğimiz çay Çaykur’du. Rizeli dostum Yavuz Pederlioğlu sordu: — Hocam, sen Denizlilisin. Sana bu Çaykur çayı sevgisi nereden geliyor? Her yerde yazıyorsun, çiziyorsun, konuşuyorsun… Gülümsedim. — Sevgili Yavuz, Çaykur çayını sevmek için Rizeli olmaya gerek yok. Karadenizli olmaya da gerek yok. Türkiye’yi seven, Türkiye sevdalısı olan herkesin çayıdır ÇAYKUR çayı. Ben derim ki; Almanya’da 4 milyon Türk yaşıyor. Bunların yalnızca 1 milyonu düzenli olarak çay içiyor olsa ki; fazlası vardır ve kişi başı ayda 1 kilo çay tüketseler ki; tüketirler. A yda 1 milyon kilo çay yapar, yılda 12 milyon kilo çay demektir. Yani 12 milyon ton. Düşünün, sadece Almanya’daki tüketim bile Karadeniz’e takla attırır. Karadeniz’in kalkınması, Türkiye’nin kalkınmasıdır. Yirmi yıldır anlatıyorum Evet, ben 20 yıldır bu meseleyi kendime dert ediniyorum. Yazıyorum, konuşuyorum. Gittiğim toplantılarda, konferanslarda, çay varsa masada; soruyorum Türk çayı mıdır? Evet diyorlar. Oysa o çay Türk çayı değil markası Türkçe olan bir çay. Sonra da başlıyorum anlatmaya; çay sadece içecek değildir, kültürdür, bilinçtir ve ekonomidir diyorum. Az önce Yavuz söyledi: 15 Temmuz anma programına katılmış Berlin Büyükelçilik salonunda. Çaykur çayı ikram edilmiş orada. Eğer bu konudaki çabamın oraya bir damla katkısı olduysa, kendimi bahtiyar sayarım. Çünkü ben inanıyorum ki: Her Türk, bulunduğu yerde Türkiye’nin fahri elçisidir. BİO yaz, Avrupa’yı kazan Bak Yavuz, sana bir şey daha söyleyeyim. Eğer Çaykur'da bir tanıdığın varsa, selamımı söyle. Bir de şu teklifimi ilet ona: Avrupa’da her geçen gün organik ürünlere olan ilgi artıyor. BİO marketler çoğalıyor. Duyduğuma göre, Çaykur çayına ilaç atılmıyormuş. Yani çay doğalmış, organikmiş, “BİO” imiş. Bak, sen de bunu onayladın. O hâlde ne bekliyorsunuz? Çay paketlerinin üstüne büyük harflerle “BİO ÇAY” yazılsın. Avrupa’daki organik marketlerde yerini alsın. Pazar açık. Fırsat büyük. Fikir babası da burada: Rüştü KAM. Çaykur yöneticilerine sesleniyorum: Eğer bu toprakların çayını, gurbet elde yudumlayan bir Türk'ün yüzünde memleket tebessümüne dönüştürmek istiyorsanız, şimdi tam zamanı; organik çayla önce Avrupa pazarlarına, oradan da gönüllere girin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder