1 Aralık 2025 Pazartesi
ALMANYA’DA MÜSLÜMAN OLMANIN BEDELİ VE SORUMLULUĞU
HAFTANIN HUTBESİ: ALMANYA’DA MÜSLÜMAN OLMANIN BEDELİ VE SORUMLULUĞU
Rüştü KAM
06.11.2025 BERLİN/TED
الحمد لله ربّ العالمين، نحمده ونستعينه ونستغفره، ونعوذ بالله من شرور أنفسنا ومن سيئات أعمالنا. من يهده الله فلا مضلّ له ومن يضلل فلا هادي له.
Aziz Müminler!
Allah Teâlâ insanı çeşit çeşit yaratmış, renkleri, dilleri, coğrafyaları ve kültürleri farklı farklı kılmıştır. Hepimize bulunduğumuz mekâna göre imkânlar ve imtihanlar vermiştir. Rabbimiz
Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurur:
“Ey insanlar! Sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık; milletlere ve kabilelere ayırdık ki birbirinizi tanıyasınız.” (Hucurât 49/13)
Bu ayet, farklılıklarımızın bir çatışma değil, bir tanışma ve hikmet vesilesi olduğunu bildirir. Bugün Almanya’da Müslüman olarak yaşamak, bu ilahi hikmetin içinde kendimize bir yol bulmayı gerektirir. Müslüman burada hem inancını yaşamanın bedelini, hem de bu topluma adalet ve güzellikle katkı sunmanın sorumluluğunu taşır. O Müslümandır. Sorumlulukları ve görevleri vardır.
Bugün hutbemizin ağırlığı, Almanya’da Müslümanların en çok zorlandığı iki mesele hakkında olacaktır:
İbadet özgürlüğünü korumak ve çocuklarımızı kimlikleri üzere yetiştirmek.
İbadet Özgürlüğü: Kullukta Sebat Ve Vakar
Aziz kardeşlerim!
Müslüman için en büyük izzet, Allah’a kul olmaktır. Müslümanın namazı, orucu, bayramı, helâl-haram hassasiyeti ve ahlâkı, onun kimliğinin temel direkleridir. Ancak Almanya’da yaşayan kardeşlerimizin bir kısmı zaman zaman şu zorluklarla yüzleşebilmektedir:
— İş yerlerinde namaz için yer bulamamak,
— Cuma izni konusunda sıkıntı yaşamak,
— Bayramların resmî tatil olmaması,
— Ramazan’da çalışma şartlarının ağırlaşması,
— Çocuklarını inandıkları gibi yetiştirememek,
— Kimliğini ibadet üzerinden yaşarken yanlış anlaşılmak.
Bu zorluklar, bizleri ümitsizliğe değil, daha bilinçli bir kulluğa çağırır. Mücadelemizi hukuk çerçevesi içinde sürdürmemiz gerekir. Demokratik haklarımızı sonuna kadar zorlamalıyız. Yıkmadan, dökmeden. Müslümana yakışır gibi.
Rabbimiz şöyle buyurur:
“Allah, kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemez.” (Bakara 2/286)
Peygamber Efendimiz (sav) ise şöyle buyurur:
“Yeryüzü bana mescit ve temiz kılındı.” (Buhârî, Teyemmüm 1)
Bu ilahi kolaylık, müminin ibadetini her şartta sürdürebileceğinin göstergesidir.
Kardeşlerim! İbadet özgürlüğü hem insan hakkıdır hem anayasal haktır. Bunu talep etmek nezakettir; hakkını aramak ise vakardır. Almanların sözü bunu ne güzel ifade eder:
“Respekt ist keine Einbahnstraße.” – “Saygı tek yönlü bir yol değildir.”
Biz iş yerinde dürüst, güvenilir ve saygılı oldukça; ibadete dair taleplerimiz toplum tarafından daha kolay anlaşılır ve karşılık bulur.
Çocuklarımızı İnançları Üzere Yetiştirmek
Aziz Müslümanlar!
Yabancı bir kültürde çocuk yetiştirmek, Müslüman aileler için büyük bir sorumluluk ve aynı zamanda büyük bir imtihandır. Okullarda verilen eğitim, toplumun kültürü, arkadaş çevresi, medya alışkanlıkları ve kendi inancına uymayan bir yaşam tarzının cazibesi bazı aileleri endişeye sevk etmektedir.
Rabbimiz buyurur:
“Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun.” (Tahrîm 66/6)
Bu koruma; öncelikle hak olarak kamu otoritesinden alınarak yapılacaktır. Olmalıdır da. Eğitim konusunda veliler hak arama yolunu sürekli meşgul etmek zorundadırlar. Camilerde verilen dini eğitim pansuman tedbir olarak değerlendirilmelidir. Dini eğitim için Alman makamları zorlanmalıdırlar. Mektuplar yazarak, dilekçeler vererek, temsilciler göndererek yapılmalıdır. 60 seneden beri burada yaşayan Müslümanların okullarda İslam Din dersi alma hakları vardır. Ancak ağlamayan çocuğa meme verilmez.
Efendimiz (sav) şöyle buyurur:
“Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden sorumlusunuz.” (Buhârî, Ahkâm 1)
Evet çabanız. Ancak koyunlarımızı kurtlar kapmak üzere. Gerekli alt yapı çalışmalarını yapmaz isek, önümüzde ne koyun kalacak ne de kuzu.
Öte yandan ailenin başka görevleri de vardır. Ev; çocuğun ilk mektebidir. Evin sıcaklığında yapılan kısa bir dua, sofraya konulan besmele, haftada bir camiye birlikte gitmek gibi küçük alışkanlıklar; çocukta ömür boyu sürecek bir kimlik inşa eder. Bunlar da ihmal edilmemelidir.
Almanların meşhur atasözü bunu açıkça ifade eder:
“Was Hänschen nicht lernt, lernt Hans nimmermehr.” – “Küçükken öğrenilmeyen, büyüyünce zor öğrenilir.”
Öfke değil, merhamet; yasak değil, rehberlik; zorlamak değil, örnek olmak çocuklarımızı güçlü kılar.
İncil’de geçen şu evrensel öğüt de kulaklarımızda yankılanmalıdır:
Alman Komşularımıza Hitaben
Ey değerli Alman komşularımız!
Bizler bu ülkenin bir parçası olarak sizinle aynı sokakları, aynı çatıları, aynı şehirleri paylaşıyoruz. Hepimiz huzur arıyor, emek veriyor ve ortak bir geleceği birlikte inşa ediyoruz.
Sizin kutsal kitabınız İncil’de şöyle buyrulmaktadır:
“İçinizde yaşayan yabancıya haksızlık etmeyin; ona kendiniz gibi davranın.”
(Levililer 19:33–34)
Biz Müslümanlar bu öğüdü gönülden tasdik ediyoruz. Çünkü adalet, merhamet ve komşuluk; bizim dinimizin de temelidir. Ancak Hristiyanlar olarak, sizlerden de bu yüce ilkenin ruhuna uygun şekilde karşılıklı anlayış, olgunluk ve güven bekleriz. Bunu beklemek hakkımızdır. Üstelik sizlerle aramızda ortak bir anlayış için görev birliği yapma zorunluluğumuz var. Bu zorunluluk aynı zamanda sizin de zorunluluğunuzdur. İncil bu sorumluluğu size yüklemiştir. Bizler bu ülkeye katkı sunmak, birlikte yaşamanın güzelliğini artırmak ve önyargıları azaltmak için geldik, siz davet ettiniz de geldik. Misafirinize saygılı olmak sizin ev ödevinizdir.
Biliyoruz ki komşuluğun değeri; din, dil, renk farkı gözetmez.
Biz sizlerden gördüğümüz iyi muameleyi karşılıksız bırakmayız; nezaketle, dürüstlükle ve karşılıklı saygıyla örnek bir birliktelik kurmak isteriz.
Güzel Temsil: Müslümanın Sessiz Dili
Aziz kardeşlerim!
Müslüman nerede olursa olsun; Allah’ın yeryüzündeki temsilcisidir. Davranışı, dürüstlüğü, komşuluğu, iş disiplini ve merhametiyle tanınır.
Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor:
“Müslüman, elinden ve dilinden insanların emin olduğu kimsedir.” (Tirmizî, Îmân 12)
Almanların da dediği gibi:
“Ein gutes Beispiel ist die beste Predigt.” – “En güzel vaaz, güzel bir örnektir.”
Biz örnek oldukça önyargılar çözülür, gönüller yumuşar, birlikte yaşamanın huzuru artar.
Hutbemi bir dua ile bitireyim:
Allah’ım! Bu ülkede bize kolaylıklar ihsan eyle.
Ailelerimizi, çocuklarımızı ve nesillerimizi muhafaza eyle.
İbadetlerimizi özgürce yaşamayı nasip eyle.
Bizlere sabır, vakar, güzel temsil ve hikmet ihsan eyle.
Komşuluklarımızı, iş ortamlarımızı ve toplumumuzu huzurla doldur.
Önyargıları gider, adaleti ve merhameti hâkim kıl.
Âmin.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder