Rüştü Kam
19.04.2007
Eğitim
insanlığın doğuşundan beri daima olagelmiştir, günümüzde de uygarlık düzeyi ne
olursa olsun her toplumda süregelmektedir. Nüfusla sınırlı olan ilkel bir
kabilede, insanoğlu bir taraftan temel ihtiyaçlarını karşılamak için kullandığı
araçları geliştirmeye çalışmış, bir taraftan da toplumdaki çocuk, genç ve diğer
yetişkinlere, örgün olmayan bir eğitim vermiştir. Böyle bir toplumda birey,
canlı -cansız çevre ile etkileşim yoluyla öğrenmiştir ve öğrenmektedir. Öğrenmenin
oluştuğu her durumda, insan davranışlarını değiştiren bir eğitim sürecinden söz
edilebilir. Örnek olarak ; balıkçılıkla geçinen ilkel bir kabilede, babasının
peşine takılarak balık avına giden çocuk kendi yaşamı içinde eğitilmektedir.
Uygar
toplum, sosyal yaşamını sürdürebilmek için çeşitli kurumlar geliştirmiştir.
Eğitimin kurumsallaşması için de ‘’okul’’ lar kurulmuştur. Ancak bu olgu,
eğitim kavramını ‘’okul’’la
sınırlandırmak anlamına gelmemektedir. Önce, okula başlayan çocuğun o güne
değin 6 yıl içinde pek çok şey öğrendiği unutulmamalıdır. Keza, birey, günün
yirmi dört saatinin en çok altı saatini (1/4 rini) yada (%25 ini)
okulda geçirmektedir. İkili, üçlü öğretim yapanlar okullarda bu 1/8’ ze
hatta 1/ 12’re kadar düşmektedir. Okul saatleri dışında, birey, sosyal ve doğal
çevre ile etkileşim halindedir. O halde ‘’eğitim’’, okula gelmeden önce ailede,
çevrede ve okul sırasında da okula paralel olarak çevrede ayrıca
süregelmektedir. İdeal olan, okul içi ve dışı eğitimin birbiriyle tutarlı
olması ve birbirini tamamlamasıdır. Bunun için okul ve yaşam arasında bir
kaynaşma gerekir ve yetişkinlerin okul içi eğitimden haberdar olmaları önem
taşır.
İnsanımızın
yaşadığı ve hızlı kültürel değişme gösteren Avrupa ülkeleri toplumlarında,
kuşaklar arası mesafe ve iletişim yetersizliği sebebiyle okul içinde ve dışında
sürdürülen eğitim arasında ciddi çatışmalar doğabilir. Örgün eğitimden sorumlu
olanlar, bu çatışmaların kökenine, okul dışı yaşamın etkilerine inmek
durumundadır. Okul, kendisine yapılan yatırımı hak etmek ve sosyal prestij
kazanmak istiyorsa, öğrencinin okul dışı davranışlarına inmek, bunları
etkilemek ve hatta bunları geliştirmek zorundadır.
Eğitim,
okul öncesi ve okul yaşamında sürdüğü gibi okul sonrası da, diğer bir deyimle,
yaşam boyu devam etmektedir. Günümüzde bir slogan haline gelen ‚yaşam boyu eğitim’ , eğitim sözcüğünün
kapsamında esasen vardır; yeni olan, eğitimin yaşam boyu devam etmesi değil,
fakat, çağımızda böyle bir gereksinim duyulması ve eğitimin yaşam boyu sürmesi
için kurumsallaşmasıdır. Bu aşama, yüzyılımızın başında Durkheim’ın, eğitimi, ‘’yetişmiş olan kuşakların yetişen
kuşakları metodlu olarak eğitmesi’’ şeklinde tanımlamasının bu kavramı ne kadar daralttığını
göstermektedir.
Gerçek
şudur ki, günümüzde, yaş boyutu, eğitim açısından önem taşımakta, eğitimde
kuşaklararası ve kuşaklar içi karşılıklı etkileşimden söz edilmektedir.
Herhangi bir yaşta yeniden eğitimine devam etmek isteyen birey, kendisinden
daha genç bir kadro tarafından eğtilmeyi yadırgamamaktadır.
EĞİTİMİN ALANI
Eğitim,
en genel anlamıyla, insanları belli amaçlara göre yetiştirme sürecidir. Bu
süreçten geçen insanın kişiliği farklılaşır. Bu farklılaşma eğitim sürecinde
kazanılan bilgi, beceri, tutum ve değerler yoluyla gerçekleşir. Günümüzde
okullar, eğitim sürecinin en önemli kısmını oluşturur. Eğitim yalnız okullarda
yapılmaz. Günlük hayattaki eğitim-okul bitişikliği eğitim denince ‘’okul’’u
hatırlatır.
Oysa,
okul dışında da gençleri ve yetişkinleri bir mesleğe hazırlamak ve onların
hayata uyumlarını kolaylaştırmak için açılmış kısa süreli eğitim veren kurumlar
vardır. Ayrıca eğtim ailede, iş yerinde, asker ocağında, camide ve insanların
oluşturdukları çeşitli gruplar içinde yer alır. En geniş anlamı ile eğitim
toplumdaki ‘’kültürleme’’ sürecinin
bir parçasıdır.
KÜLTÜRLEME
İnsanın
kişilik YAPISI büyük ölçüde içinde doğduğu ve yetişdiği kültür tarafından
belirlenir. Her toplum kendi kültürünün özelliklerini yeni kuşaklara geçirir.
Toplumun, bireyleri kendi kültürünün istek ve beklentilerine uyacak şekilde etkilemesi
ve değiştirmesine ‘’kültürleme’’
denir. Insanın çocuk, genç ve yetişkin olarak kendi toplumuyla bütünleşmesi
toplum içinde etkinlik kazanması ve yetişmesi sırasında karşılaştığı bilinçli
ve bilinçdışı öğrenmeler bu süreç sonunda elde edilir.
Kültürleme
ailede, sokakta, işyerinde her türlü merasimde biliçli ya da biliçdışı
kendiliğinden oluşan ve bireysel olan öğrenmeleri de kapsar . Kültürlemenin
amaçlı olarak yapılan kısmı eğitimdir. Bu nedenle, eğitim ‘’kasıtlı kültürleme süreci’’ olarak da tanımlanmaktadır. İnsanın
yetişmesinde kasıtlı olarak yapılan kültürlemenin yanısıra, yaşam içinde
kendiliğinden oluşan öğrenmelerin de önemli rolü vardır. İnsanlar kişilik
özelliklerinin, değerlerinin ve becerilerinin bir kısmını bu yolla kazanırlar.
Eğitimciler kültürlemenin bu kısmını ‘’informal’’,
amaçlı olarak yapılanı ise ‘’formal
eğitim’’ olarak adlandırırlar.
EĞİTİM VE ÖĞRETİM AMAÇLARI
1- Toplumsal bakımdan :
a) İnsan olmanın ve de müslüman olmanın şerefini anlamayı
öğretmek ve bu şerefi korumanın sorumluluğunu öğretmek ve kavratmak,
b) İslam tarihinin değerlerini korumayı kavramak, İslam
esaslarına bağlı olmanın önemini
benimsetmek,
c) Yaşanılan ülkenin anayasasının sağladığı hak ve
hürriyetleri kullanırken yasalara saygılı olmayı, devlete karşı olan ödevlerin yerine getirilmesi konusundaki hassasiyeti,
öğretmek, ve kavratmak,
d) Bütün insanlara karşı iyi niyetli olmanın fayda ve
zararlarını öğretmek ve kavratmak,
e) Insanlar arasında toplumsal dayanışma ilkelerini
bozmayan fikir ayrılıklarını hoş görmenin getirisini ve götürüsünü öğretmek ve
kavratmak,
f) Ülke kaynaklarını korumanın bir vatandaşlık görevi
olduğunu öğretmek ve kavratmak,
h) İyiliği emretmenin, kötülükten sakındırmanın vebalini
ötretmek ve kavratmak,
i) Bilimsel çalışma ve ilerlemenin toplum için getireceği
faydaları öğretmek ve kavratmak.
II- Kişisel bakımdan :
a) Öğrenme ve gelişme isteğine, pratik hayatın
gerektirdiği bilgi ve becerilere sahip olmak,
b) Anadilini doğru olarak konuşmak ve yazmak,
c) Yaşadığı ülkenin dilini doğru olarak konuşmak ve yazmak,
d) Çevresinin sağlık şartlarını düzeltmek için uğraş
vermek,
e) Sportif faaliyetlere ve makul olan eğlencelere katılmak,
f) Kendi davranışlarını denetliyebilir ve iyiye yöneltebilir
hale getirmek,
g) Serbest zamanlarını temiz ve yararlı işlerle geçirmek,
h) Güzel sanatları ve tabiatı sevmek
i) Sorumlu işler almaya hazırlıklı, girişkenlik yeteneği
gelişmiş insanlar yetiştirmek;
III- İnsanlık ilişkileri bakımından:
a) Başkalarıyla birlikte çalışmanın ve ekip içersinde
uyumlu davranmanın yollarını öğretmek ve kanratmak,
b) Sözüne güvenilir insanlar yetiştirmek ,
c) Davranışlarında nezaket ilkelerine uymanın gerekli
olduğunu öğretmek,
d) Aileye değer vermenin getirilerini, evi yönetmede
becerikli olmanın yollarını öğretmek,
e) Ailesinin bütün üyelerine karşı saygılı ve şefkatli
olmanın zaruretini kavratmak
IV- Ekonomik hayat bakımından:
a) Fertleri çalışmanın zevkini duyar hale getirmek,
b) İşi üzerindeki gücünü geliştirerek sürdürmenin pozitif
gertirisini kavratmak,
c) Yeteneklerine uygun işi seçebilmenin, mesleğinde
başarılı olabilmenin güven açısından faydalarını kavratmak;
d) Geçimini sağlamanın özgüven açısından faydalarını
kavratmak,
e) Hesabını bilir bir insan olmanın gelecekteki
faydalarını kavratmak.
TÜRKÇEYİ EN GÜZEL BİR ŞEKİLDE ÖĞRENMEK VE KONUŞMAK
Türkçe,
önümüzde duran büyük bir meseledir. Bu, bütün kuşaklar için büyük bir
meseledir.
Anadilini
bilmeyen insan:
-Dinini yeterince öğrenemez.
-Kültürünü öğrenemez.
-Tarihini öğrenemez.
Dinini,
kültürünü, tarihini bilmeyen insanlar, hiç bir zaman kompleksten kurtulamazlar.
TÜRKÇE ÖĞRENMEDEKİ AMAÇLAR:
1- İnsanlarımızı, söz ve yazı ile ifade olunan
düşünceleri, duyguları, iyi ve doğru olarak anlamaya alıştırmak,
2- Onlara, gördüklerini, duyduklarını, bildiklerini,
incelediklerini, öğrendiklerini, düşünüp tasarladıklarını söz ve yazı ile doğru
olarak anlatma gücünü kazandırmak,
3- İnsanlarımıza Türk dilini sevdirmek, onlarda yaş ve
seviyelerine göre yazılmış yararlı kitap ve yazıları aramak, bulmak ve okumak için
sürekli bir ilgi uyandırmak,
4- Türk dilindeki kelimelerin anlamlarını, doğru yazılış
ve okunuşlarını öğreterek onların kelime haznelerini, yaş ve seviyeye uygun bir
şekilde zenginleştirmek.
5- Dilimizin bağlı olduğu ana kuralları sevdirip şğreterek,
onlarda Türk dilini düzgün kullanma özgüvenini oluşturmak.
6- İnsanımızda inancını kökleştiren, insanlığa yararlı,
estetik bakımdan değerli düşünce ve sanat eserlerini tanıma yeteneğini
geliştirmek.
8- Yazılı metinler yoluyla insanlarımızın hayat ve
tabiatı tanımasına, bunları sevmesine yardım etmek. İnsan ruhunun gelişmesinde
iyi bir ana dili öğretiminin rolü ölçülemeyecek kadar büyüktür.
OKUMA
Okumanın
amaçları:
1- İnsanlarımızın okuduklarını doğru ve çabuk anlamasına
yardımcı olmak, tabii ve anlamlı okuma alışkanlıklarını geliştirerek, sesli ve
sessiz okumayı iyileştirmek.
2- Türlü konularda okuma becerisini genişleterek
insanımızın kelime haznesini zenginleştirmek ve okuma zevkini yükseltmek.
3- Hertürlü konuda okuma alışkanlığı kazandırarak,
insanımızı ön yargılardan uzaklaştırmak ve karakter karakter sağlamlığı kazandırmak.
4- İnsanımızı güzellikler konusunda bilgilendirerek, estetik
değerler üzerinde düşündürmek.
5- İnsanımıza boş zamanlarını okumakla geçirme
alışkanlığını kazandırmak.
6- İnsanımıza kitap okuma alışkanlığı kazandırarak, kitap
sevgisini ve kitap sahibi olma isteklerini teşvik etmek ve geliştirmek.
Öğrenimin
büyük ölçüde okumaya dayandığını göz önünde bulundurulmalı, konu ile ilgili
çalışmalar külfetli de olsa asla vazgeçilmemelidir.
YAZMA
1- Türkçe öğrenme yazma yoluyla desteklenmeli hatta
yazmaya büyük önem verilmelidir.
2- Kişiliklerin gelişmesinde yazmanın rolü büyüktür. İnsanımıza;
tasarladığını, gördüğünü, yaşadığını, duyduğunu, okuduğunu ve düşündüğünü
yazıyla doğru düzgün maksada uygun ve güzel olarak yazma yürekliliği
kazandırılmalıdır.
3- Özellikle yazının imla kurallarına uygun olarak
yazılmasına özen gösterilmelidir.
Selam ve dua ile….