Rüştü Kam
Ha-ber.com Berlin 13.07.2012
Müslüman oldum demekle
müslüman olunmaz. Allah, sadece sözlü olarak
biz de müslüman olduk diyenler
için şu tespiti yapar: “ Onlar inandık dediler ama, iman onların
kalplerine yerleşmedi.” (Hucurât 14) Müslüman oldum diyen insanlar
aynı zamanda Kur’an buyruklarıyla uygun davranışlar içine girerek amelleriyle
imanlarını desteklemelidirler. Öncelikli
olarak insan hakları konusunda duyarlı olmalıdırlar. İnanmak ve inancının
gereğini yerine getirmek bu haklardandır. İnsan hakları konusunda gerekirse
mallarını ve canlarını ortaya koymalıdırlar. Kur’an insan haklarına müdahale
edenlere zalim der.
Dinsiz olmak veya dine karşı düşman olmak da
zor zanaattır gibi görünüyor. “Ben din düşmanıyım.” diyen dinsiz insan sayısı
oldukça azdır. Böyle bir itiraf yürek ister, böyle bir sözü söylemek için
delikanlı olmak gerekir. “Benim de annemin başı örtülüdür, ben baş örtüsüne
değil türbana karşıyım, çünkü o simgedir” demek, din düşmanlığının daniskasıdır
aslında. Böyle bir söylem samimiyetsiz bir söylemdir. Bence burada bal gibi takiye vardır.
“Benim kalbim de temiz, para
ile imanın kimde olduğu belli olmaz” diyenler de takiyecilerdir bence. Bir
insan hem demokrat hem de müslüman olabilir mi? diye sorsak, demokratların
kahir ekseriyeti, hemen müslüman olduklarını söylemekte gecikmeyeceklerdir.
Oysa , ezan, namaz, Kur’an,
Allah, Peygamber, Ahiret, Cennet ve Cehennem ...Onlar da neymiş diyenlerin ve
bu konularda hazımsız olanların demokrat(!) olduklarını görüyoruz. Genel olarak laiklik şemsiyesi altına
sığınanlar bunlar. Aynı zamanda bunlar
Atatürkçü olduklarını da söylüyorlar. Üstelik bunlar, kırmızı görmüş boğa gibi
nerede bir İslâmî duyarlılık görürlerse hemen oraya karşı tavır alıyorlar ve
sokağa dökülüyorlar, “Laiklik elden gidiyor, Atatürk Türkiyesi’nde bunlara
müsade etmeyeceğiz” diye başlıyorlar çığırtkanlığa ve Cumhuriyet yürüyüşleri,
10. Yıl marşı ve postal sesleri falan...Gerçi postalların sesi biraz kesildi
gibi görünüyor ama...
Hepsi takiye...Bu insanlar
demokrat falan değil, laik de değiller, Atatürkçü hiç değiller. Bu insanlar
insanlıktan nasibini almamış din düşmanları. Din düşmanı olduklarını açıkça
söyleyemeyecek kadar da zavallılar bunlar. Postalların gölgesine sığınarak
yaptılar bugüne kadar düşmanlıklarını. Bunlar
dolambaçlı yolları tercih ediyorlar. Kulaklarını yukardan dolaşarak
gösteriyorlar.
Demokratların, varlıklarından rahatsız oldukları
insanlar: “Biz müslümanız.” diyorlar, namaz
kılıyorlar, başörtüsü takıyorlar, biz
müslümanız demekten çekinmiyorlar, hatta bu itiraftan mutlu oluyorlar, “Biz
buradayız, varız.” diyorlar. Alkışlanacak bir tavır.
Evet, din düşmanı olan insanlar da, dinsiz olmayı yaşam biçimi
olarak kabul edenler de aynı derecede cesur olmalıdırlar; “Evet biz dinsiziz,
dini değerlere düşmanız, Allah kimmiş, Peygamber neymiş, bunlara inanmak
safsatadır, hurafedir.” diye küfürlerini
açıkça ilan etmelidirler. İnanın o zaman o din düşmanları toplum tarafından
saygı da göreceklerdir. Mert düşman elbette alkışlanır.
Okullarda Mescid Tartışması
Bugünlerde okullarda mescid
açılması gündeme geldi ve bu
demeokratlar(!) yine tutuştu. Başladılar yine sokaklarda çığırtkanlık yapmaya.
“Laik bir ülkede mescid mi olur, ibadet
gizlidir, isteyen ibadetini evde de yapabilir.” falan-filan...
Demokrat olduğunu söyleyen bu
insanlar zavallıdırlar. Bunlar, toplum mühendisleri dirler. Sosyal demokratlar,
aydınlar, çağdaş yazarlar, düşünürler(!)... Aman da aman, ne de büyük büyük ünvanları
varmış bunların. Çocuğun okulda kılacağı namazı hazmedemeyen tatlısu
demokratları, sözde aydınlar, çağdaş düşünürler bunlar. Demokrat bozuntusu
bunlar. Biz de bunlardan çok var, bulmakta güçlük de çekmiyoruz. İsteyenlere
verebiliriz.
Üstelik Avrupa görmüş
demokratlar da aynı şeyleri söylüyorlar. Almanya’da hangi hastaneye giderseniz
gidin muhakkak bir ibadet yeri vardır. Müslümanların yoğun olduğu yerlerde
mescidler de vardır, ibadet odaları
vardır. Hastaların baş ucunda İncil vardır, Tevrat vardır. Müslümanlar Kur’an
da getirebilirler.
Bizim Avrupalı demokratlar bunları nedense görmüyorlar.
Almanya laik bir ülke değil midir? Biz laikliği Avrupalılardan almadık mı?
Halkın ibadeti bunların laikliklerine zarar vermiyor. Sırf bu yüzden onlar marşlar
söyleyerek postallar eşliğinde laiklik elden gidiyor diye sokağa dökülmüyorlar.
Ey, din düşmanı olduğu halde
demokratmış gibi, laikmiş gibi, Atatürkçüymüş gibi görünen sahtekarlar; gerçek
yüzünüzle halkın karşısına çıkmanızın zamanı çoktan geldi de geçti bile! Artık
kimse size inanmıyor. Takiyeyi bırakın
ve gerçek kimliğinizle ortaya çıkın!
Müslümanım diyen insanların
neleri nasıl yapacağı Kur’an’da beyan
edilmiştir. “Ben müslümanım, ama ben Kur’an’a göre değil de kafama göre ibadet
ederim.” demeye kimsenin hakkı yoktur. Böyle diyen müslüman da olamaz zaten.
“Ben günahkar bir müslümanım, ibadetlerimi yapmak istiyorum ama yapamıyorum.”
diyen insanın itirafı makul görülebilir.
Ancak “Benim kalbime bak sen,
benim kalbim temiz, para ile imanın kimde oduğu belli olmaz, benim annem de
başörtüsü takar.” diye takiye yapan utanmazın sözüne itibar edilmez, o
sahtekarın ta kendisidir.
Gerçek sosyal demokratlara ve
gerçek Atatürkçülere sözüm yoktur, onlar bu çerçevenin dışındadırlar.
Demek ki, sadece müslüman olmak değil, kâfir
olmak da o kadar kolay değilmiş...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder