19 Kasım 2012 Pazartesi

Demek ki, sadece müslüman olmak değil, kâfir olmak da o kadar kolay değilmiş



Rüştü Kam
Ha-ber.com Berlin 13.07.2012

Müslüman oldum demekle müslüman olunmaz. Allah, sadece sözlü olarak  biz de müslüman olduk diyenler  için şu tespiti yapar: “ Onlar inandık dediler ama, iman onların kalplerine yerleşmedi.” (Hucurât 14) Müslüman oldum diyen insanlar aynı zamanda Kur’an buyruklarıyla uygun davranışlar içine girerek amelleriyle imanlarını desteklemelidirler.  Öncelikli olarak insan hakları konusunda duyarlı olmalıdırlar. İnanmak ve inancının gereğini yerine getirmek bu haklardandır. İnsan hakları konusunda gerekirse mallarını ve canlarını ortaya koymalıdırlar. Kur’an insan haklarına müdahale edenlere zalim der.

Dinsiz olmak veya dine karşı düşman olmak da zor zanaattır gibi görünüyor. “Ben din düşmanıyım.” diyen dinsiz insan sayısı oldukça azdır. Böyle bir itiraf yürek ister, böyle bir sözü söylemek için delikanlı olmak gerekir. “Benim de annemin başı örtülüdür, ben baş örtüsüne değil türbana karşıyım, çünkü o simgedir” demek, din düşmanlığının daniskasıdır aslında. Böyle bir söylem samimiyetsiz bir söylemdir. Bence burada  bal gibi takiye vardır.

“Benim kalbim de temiz, para ile imanın kimde olduğu belli olmaz” diyenler de takiyecilerdir bence. Bir insan hem demokrat hem de müslüman olabilir mi? diye sorsak, demokratların kahir ekseriyeti, hemen müslüman olduklarını söylemekte gecikmeyeceklerdir.

Oysa , ezan, namaz, Kur’an, Allah, Peygamber, Ahiret, Cennet ve Cehennem ...Onlar da neymiş diyenlerin ve bu konularda hazımsız olanların demokrat(!) olduklarını görüyoruz.  Genel olarak laiklik şemsiyesi altına sığınanlar  bunlar. Aynı zamanda bunlar Atatürkçü olduklarını da söylüyorlar. Üstelik bunlar, kırmızı görmüş boğa gibi nerede bir İslâmî duyarlılık görürlerse hemen oraya karşı tavır alıyorlar ve sokağa dökülüyorlar, “Laiklik elden gidiyor, Atatürk Türkiyesi’nde bunlara müsade etmeyeceğiz” diye başlıyorlar çığırtkanlığa ve Cumhuriyet yürüyüşleri, 10. Yıl marşı ve postal sesleri falan...Gerçi postalların sesi biraz kesildi gibi görünüyor ama...

Hepsi takiye...Bu insanlar demokrat falan değil, laik de değiller, Atatürkçü hiç değiller. Bu insanlar insanlıktan nasibini almamış din düşmanları. Din düşmanı olduklarını açıkça söyleyemeyecek kadar da zavallılar bunlar. Postalların gölgesine sığınarak yaptılar bugüne kadar düşmanlıklarını. Bunlar  dolambaçlı yolları tercih ediyorlar. Kulaklarını yukardan dolaşarak gösteriyorlar.

Demokratların,  varlıklarından rahatsız oldukları insanlar:  “Biz müslümanız.” diyorlar, namaz kılıyorlar, başörtüsü takıyorlar,  biz müslümanız demekten çekinmiyorlar, hatta bu itiraftan mutlu oluyorlar, “Biz buradayız, varız.” diyorlar. Alkışlanacak bir tavır.

Evet, din düşmanı  olan insanlar da, dinsiz olmayı yaşam biçimi olarak kabul edenler de aynı derecede cesur olmalıdırlar; “Evet biz dinsiziz, dini değerlere düşmanız, Allah kimmiş, Peygamber neymiş, bunlara inanmak safsatadır, hurafedir.”  diye küfürlerini açıkça ilan etmelidirler. İnanın o zaman o din düşmanları toplum tarafından saygı da göreceklerdir. Mert düşman elbette alkışlanır. 

Okullarda Mescid Tartışması


Bugünlerde okullarda mescid açılması gündeme geldi ve  bu demeokratlar(!) yine tutuştu. Başladılar yine sokaklarda çığırtkanlık yapmaya. “Laik bir  ülkede mescid mi olur, ibadet gizlidir, isteyen ibadetini evde de yapabilir.” falan-filan...

Demokrat olduğunu söyleyen bu insanlar zavallıdırlar. Bunlar, toplum mühendisleri dirler. Sosyal demokratlar, aydınlar, çağdaş yazarlar, düşünürler(!)... Aman da aman, ne de büyük büyük ünvanları varmış bunların. Çocuğun okulda kılacağı namazı hazmedemeyen tatlısu demokratları, sözde aydınlar, çağdaş düşünürler bunlar. Demokrat bozuntusu bunlar. Biz de bunlardan çok var, bulmakta güçlük de çekmiyoruz. İsteyenlere verebiliriz.

Üstelik Avrupa görmüş demokratlar da aynı şeyleri söylüyorlar. Almanya’da hangi hastaneye giderseniz gidin muhakkak bir ibadet yeri vardır. Müslümanların yoğun olduğu yerlerde mescidler de vardır,  ibadet odaları vardır. Hastaların baş ucunda İncil vardır, Tevrat vardır. Müslümanlar Kur’an da getirebilirler.

Bizim Avrupalı  demokratlar bunları nedense görmüyorlar. Almanya laik bir ülke değil midir? Biz laikliği Avrupalılardan almadık mı? Halkın ibadeti bunların laikliklerine zarar vermiyor. Sırf bu yüzden onlar marşlar söyleyerek postallar eşliğinde laiklik elden gidiyor diye sokağa dökülmüyorlar.

Ey, din düşmanı olduğu halde demokratmış gibi, laikmiş gibi, Atatürkçüymüş gibi görünen sahtekarlar; gerçek yüzünüzle halkın karşısına çıkmanızın zamanı çoktan geldi de geçti bile! Artık kimse size inanmıyor.  Takiyeyi bırakın ve gerçek kimliğinizle ortaya çıkın!

Müslümanım diyen insanların neleri nasıl  yapacağı Kur’an’da beyan edilmiştir. “Ben müslümanım, ama ben Kur’an’a göre değil de kafama göre ibadet ederim.” demeye kimsenin hakkı yoktur. Böyle diyen müslüman da olamaz zaten. “Ben günahkar bir müslümanım, ibadetlerimi yapmak istiyorum ama yapamıyorum.” diyen insanın  itirafı makul görülebilir.

Ancak “Benim kalbime bak sen, benim kalbim temiz, para ile imanın kimde oduğu belli olmaz, benim annem de başörtüsü takar.” diye takiye yapan utanmazın sözüne itibar edilmez, o sahtekarın ta kendisidir.

Gerçek sosyal demokratlara ve gerçek Atatürkçülere sözüm yoktur, onlar bu çerçevenin dışındadırlar.

Demek ki, sadece müslüman olmak değil, kâfir olmak da o kadar kolay değilmiş...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder