16 Temmuz 2024 Salı

15 TEMMUZ 2024

15 TEMMUZ; HAİNLERİN DARBE YAPTIĞI TARİH Rüştü KAM Ha-ber.com 2024 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Töreni’ne davet edildim. Katılabileceğimi belirttim ve verilen saatte büyükelçilik salonunda hazır bulundum. Kalabalık bir katılımcı kitlesi vardı. Alışılageldiğimiz simaların dışında yeni yüzler davet edilmiş besbelli. Devlet, adını aldığı kitleyle, cumhur ile kucaklaşmış. Güzel de olmuş. Ama gözlerim yine de büyük dernek olarak kendilerini adlandıran dernek başkanlarını aradı. Toplantıya temsilci göndermekle görevlerini yaptıklarını saymış olabilirler mi? Onu bilemiyorum. Bildiğim şey 15 Temmuz gibi önemli bir lanetleme gününde orada olmamaları hoş değildi. Programdan birkaç gün önce bazı dernek başkanlarıyla programa katılıp katılmama konusunda istişare ettik. Varılan sonuç; “artık 15 Temmuz anlamını yitirdi” şeklindeydi. 1980 Darbesi ile 15 Temmuz’un arasındaki farkı soranlar bile oldu. “Darbe ise o da darbe. 15 Temmuz lanetleniyor da 1980 darbesi niçin lanetlenmiyor?” Yetkililerden bu sorulara cevap beklemek vatandaşın hakkı olsa grektir. Salonu dolduran davetliler, o toplantıdan, heybelerine hatırı sayılır bilgiler doldurmak için gelmişlerdir mutlaka. Ne yazık ki; o gece, Büyükelçi Ahmet Başar Şen’in konuşmasının dışında ciddi denecek bir bilgiden söz etmek mümkün değildi. Mesela, ne anlattığı belli olmayan bir film gösterildi. İçi bomboş. İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanmış. Yazık hem de çok yazık. Oraya bir yorum koy. Vurucu sahneleri yorumla. Bir şey yap… Koskoca İletişim Başkanlığı fare doğurdu o gece. O resimlerin daha güzelini televizyonlardan izliyor vatandaş zaten. Onu vatandaşın önüne getirmenin anlamı nedir? O salon devletin özelinin servis edileceği yerdir. Vatandaş dışarıda alamadığı bazı bilgileri oradan alıp gitmelidir. Almanlar için o resimleri koyduk denilse orada bir tane bile Alman yok idi. Sinema endüstrisini kullanmadan kendimizi dünyaya nasıl anlatacağız? Allah aşkına 15 Temmuz'dan bu yana geçen sekiz senede kaç adet uluslararası kalitede, dünya pazarında kendisine şans bulabilecek belgesel çekilmiştir? Belediyelerimiz 'demokrasi nöbeti katılım beratı' dağıtacaklarına, “kontrollü darbe” söylemleriyle algı oluşturacaklarına, hiç olmazsa kendi bölgelerinde böyle işlere kafa yorsalar olmaz mı? Mesela İsmail Kılıçaslan’ın da dediği gibi; “Kültür Bakanlığının, Başbakanlığın ya da Cumhurbaşkanlığının toplantı odalarında 'çok yüksek bütçeli ve dünyada 100 ülkede gösterime girmesi planlanan bir 15 Temmuz filmini mutlaka hayata geçirmeliyiz' şeklinde bir cümle kurulmuş mudur? Böyle bir cümle kurulduysa sekiz seneden beri gereğinin yapılması için neler yapılmıştır.” Bir tarafta Yurt Dışı Türkler Başkanlığı, bir tarafta Yunus Emre Enstitüsü, öbür tarafta Kültür Müşavirliği, Eğitim Müşavirliği, Din Hizmetleri Müşavirliği…Koca koca isimler. Ortada bir şey yok. Sivil Toplum Kuruluşları (STK) da kendi havalarında. Kaç tane STK 15 Temmuz ile ilgili bilgilendirme toplantısı düzenledi 15 Temmuz’dan önce derneğinde. Etmeyin eylemeyin, sadece 15 Temmuz’da hamasi nutuklar atmakla yürümez bu işler. Birileri algı oluşturmak için olanca gücü ile çalışma yaparken, temcit pilavı gibi ikide bir “kontrollü darbeyi” sofraya getirirken, diğerleri yan gelip yatarsa, sadece yatmış olur…Yatın bakalım. Karpuz yata yata büyürmüş… Günün mana ve ehemmiyetini anlatan iyi formüle edilmiş konuşmayı, Büyükelçi Ahmet Başar Şen’in konuşmasını siz okuyucularımla paylaşmak istedim: “Değerli Vatandaşlarımız, Kıymetli Basın Mensupları, Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Töreni vesilesiyle Siz değerli konuklarımızla bugün Büyükelçiliğimizde biraraya gelmekten memnuniyet duyuyoruz. Hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum. Hoşgeldiniz. Değerli Konuklar, Hain 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden sekiz yıl geçti. Terör örgütü FETÖ tarafından planlanan ve tatbik edilen; 251 vatandaşımızın şehadetine ve iki binden fazla vatandaşımızın yaralanmasına sebep olan bu elim olay hafızalarımızdaki acı hatırasını hala koruyor. 15 Temmuz şehitlerimizi, Demokrasi Kahramanlarımızı, Milli Birlik Kahramanlarımızı bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor, gazilerimizi ve bu mücadelede yeralan tüm vatandaşlarımızı yürekten selamlıyorum. Değerli Misafirler, Terör örgütünün ordumuza sızdırılmış mensupları tarafından, emir komuta zinciri dışına çıkılmak suretiyle yapılan 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü FETÖ’nün devletimizin bekasına karşı oluşturduğu tehlikeyi açıkça ortaya koymuştur. Bu tehlikenin bertaraf edilmesinde en büyük katkıyı şüphesiz Türk halkı yapmıştır. İnsanımız kendi iradesi üzerinde güç tanımadığını, devletini ve demokratik kazanımlarını korumak için hayatını feda etmeye hazır olduğunu açıkça göstermiştir. 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan darbe girişimi, aziz milletimizin ve canlarını hiçe sayan kahraman güvenlik güçlerimizin onurlu direnişi ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği sayesinde bozguna uğratılmıştır. 15 Temmuz gecesinde, toplumumuzun tüm kesimleri, farklılıkları bir yana koyarak tek bir amaç etrafında, ülkesine, bayrağına, demokrasisine sahip çıkmak için birleşmiştir. Vatandaşlarımız, milli irademizin timsali TBMM’yi bombalayan, kahraman Mehmetçiğimizin üniformasına bürünen teröristlere karşı koymuştur. Demokrasimize, milletimize, milli iradeye ve Gazi Meclisimize yönelik hain darbe girişiminde bulunanlara en kuvvetli yanıtı vermiştir. 15 Temmuz gecesi canları pahasına vatan müdafaası yapan aziz milletimiz ve kahraman güvenlik güçlerimiz 15 Temmuz destanın tarihe altın harflerle yazdırmıştır. Demokrasinin Zaferi niteliğini taşıyan 15 Temmuz’u bu anlayışla bizler de “Demokrasi ve Milli Birlik Günü” olarak anıyoruz. Hain darbe girişiminin FETÖ tarafından organize edildiği, bir kez daha örgüt içerisinden gelen itiraf ve ifşaatlarla ortaya konulmuştur. Buna rağmen, iradesini, aklını ve vicdanını bu şebekeye kaptıran birçok şahsın ne yazık ki hala bu gerçeği kabullenemediği görülmektedir. Terör örgütü olmasının yanısıra, “kült” niteliğini taşıyan bir casusluk örgütü olan FETÖ, karanlık örgüt yapısı ve tüm evrensel değerleri kendi amaçları için kullanan çıkarcı, fırsatçı, yozlaşmış unsurlarıyla, yurtdışındaki Türk toplumları için de büyük bir tehlike arzetmektedir. Bu bağlamda hain saldırıdan bu yana geçen sekiz yılda devletimizin temel önceliklerinden biri, yurt içinde ve yurt dışında FETÖ’yle kararlı mücadelemize devam etmek olmuştur. Saygıdeğer Konuklar, Yurt içinde, öncelikle 15 Temmuz ihaneti sorumlularının hukukun üstünlüğü ilkesi temelinde adalet önünde hesap vermeleri sağlanmıştır. Ayrıca, FETÖ’nün devlet kurumları içindeki örgütsel yapılanması deşifre edilmiş, mensupları hakkında idari ve adli süreçler başlatılmış, nihai tahlilde örgütün “paralel devlet yapılanması” çökertilmiştir. FETÖ, ülkemizdeki yapısının giderek zayıflaması sonucunda yurtdışı faaliyetlerine ağırlık vermeye başlamış; bu durum Türkiye dışındaki FETÖ yapılarıyla mücadeleye daha da önem kazandırmıştır. FETÖ’nün yurt dışı yapılanmasıyla mücadelemize uluslararası hukuk temelinde kararlılıkla devam ediyoruz. Bu mücadele, mensubu olmaktan gurur duyduğum Dışişleri Bakanlığımızın en öncelikli gündem maddelerinden biridir. Yabancı muhataplarımızla yaptığımız temaslarda, FETÖ’nün faaliyet gösterdiği diğer ülkeler bakımından da güvenlik tehdidi olduğu, örgütün kendisine siyasi ve ekonomik nüfuz alanları yaratmayı amaçladığı, bu doğrultuda bulunduğu ülkelerin kanunlarını ihlal etmekten çekinmediği, adeta bir istihbarat ve uluslararası suç örgütü gibi çalıştığını somut örnekleriyle anlattık. Bundan sonra da anlatmaya devam edeceğiz. Değerli Katılımcılar, FETÖ terör örgütünün yurtdışındaki hareket alanının daraltılması, mensuplarının adaletten kaçmalarının ve para transferlerinin engellenmesi amacıyla idari tedbirler ve adli süreçler de devreye konulmuş, FETÖ’nün yurtdışı yapılanmasının önde gelen elebaşlarına yönelik olarak Türkiye’de açılan soruşturmalar kapsamında, şahısların bulunduğu ülkelere iade taleplerimiz iletilmiştir. FETÖ terör örgütünün yurtdışı yapılanmasında görev alan ve örgüte finansman sağlayan kişi ve kuruluşların malvarlıklarının dondurulması talep edilmiştir. Öte yandan, yurtdışındaki FETÖ iltisaklı eğitim kurumlarının kapatılması, FETÖ unsurlarından tamamen arındırılması ve Türkiye Maarif Vakfı’na devredilmesine yönelik girişimlerimiz de sürmektedir. Bu taleplerimiz FETÖ’nün yurtdışı yapılanmasının güçlü olduğu ülkelerden biri olan Almanya’ya da iletilmekte ve sıkı bir şekilde takip edilmektedir. Kıymetli Vatandaşlarımız, Yurtdışı misyonlarımızın katkılarıyla sürdürülen yoğun çabaların somut neticeleri alınmaya devam etmektedir. Bu bağlamda, yeni nesil bir terör örgütü niteliği taşıyan FETÖ’nün kendisini lanse etmeye çalıştığı gibi eğitim ve hayır işleriyle uğraşan toplumsal bir hareket olmadığı, siyasi ve ekonomik gündemleri ve hedefleri bulunan, dini inancın istismarına dayalı, karanlık ve sinsi bir örgüt olduğu uluslararası planda tedricen de olsa anlaşılmaya başlanmıştır. Çeşitli ülkeler ve uluslararası teşkilatlar, FETÖ’yü terör örgütü olarak ilan etmişler; bazı ülkelerde ise FETÖ’ye karşı farkındalık oluşmaya başlamıştır. Sözkonusu ülkeler tarafından bu unsurların faaliyetleri yakından izlenmeye ve soruşturulmaya başlanmıştır. Nihayetinde çabalarımız yurtdışındaki örgüt üyeleri üzerindeki baskıyı artırmış, örgütün yurtdışı yapılanmasında ve manevra alanında daralma yaşanmıştır. FETÖ’nün küresel ağında ciddi bir bozulma yaşanırken, örgüt, halkla ilişkiler ve lobi imkânlarını kullanarak asılsız haberler üzerinden mağduriyet hikâyesi yaratmaya, basında görünür olmaya, ülkemize düşman çevrelerle işbirliğini güçlendirmeye gayret etmektedir. FETÖ’nün yurtdışındaki yapılanmasıyla mücadele şüphesiz kararlılıkla sürdürülecektir. Değerli Misafirler, Türk milletinin bağımsızlığına, demokrasisine, milli birliğine ve milli iradesine kasteden dâhili ve harici hiçbir girişime teslim olmayacağını, geçen yıl 100. yılını coşkuyla kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti’nin, büyük mücadeleler sonucu elde ettiği kazanımlarını ne pahasına olursa olsun koruyacağını bir kez daha belirtmek istiyorum. Bu noktada, FETÖ’yle mücadeleye Almanya’daki Türk toplumu olarak verdiğiniz desteğin kıymetini de tekrar vurgulamak isterim. Almanya Türk Toplumunun sergilediği takdire şayan dayanışma ruhu, 15 Temmuz bilincinin buradaki kardeşlerimiz arasında da muhafaza edilmesi için vazgeçilmezdir. Sözlerime son verirken, hainlere karşı duran ve vatanı canı pahasına koruyan kahramanlarımızın destanı olan “Milletin ve Demokrasinin Zaferi”ni asla unutmayacağımızı ve unutturmayacağımızı vurgulamak istiyorum. 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Kahramanlarımızı ve vatanı, milleti, ülkemizin bölünmez bütünlüğü, bağımsızlık ve egemenliği için hayatını feda eden tüm şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor, hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Teşekkür ederim.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder