19 Şubat 2025 Çarşamba
ORUÇ 2025
ORUÇ AYININ BEREKETİNDEN İSTİFADE EDELİM
-Oruç tutacağız diye hasta raporu almak yanlış olur. Allah, insanları kandırarak, yanıltarak kendisine ibadet yapılmasını istemez. Bir de kandırılan kimse, Gayrimüslimse vebali, daha da büyüktür-
Kur’an’ın farz olan Ramazan ayı orucuna yaklaşımı
Yüce Allah, kullarının, ibadet yaparak kendilerini kötülüklerden uzaklaştırmalarını ister. Mesela Kur’an’da; namaz ibadetinin, kılan kişiyi, kötülüklerden uzaklaştırması gerektiğinin altı kalınca çizilirken, sadaka vererek malların kirlerden temizlenmesi emredilir.
Hac ibadetinde birlik ve beraberlik sembolize edilir, bu birlik ve beraberlik ruhunun normal yaşamda da sürmesi gerekir ki; güç elden gitmesin, araya fitne girmesin.
Tavaf yaparken, Tevhid inancının içselleştirilmesidir istenen, böylelikle zalimlerden ve onların zulmünden kurtulmanın yolu açılır.
Arafat Tepesi’nde Âdem Peygamber’in tövbesi tekrar edilir, bu tövbeyle insan arınmak ister yaptığı kötülüklerden arınmak ister arınma nasuh bir tövbe ile olur. Geriye dönüşü olmayacak olan bir tövbedir bu. Âdem tevbe ettiği için arınmış ve affedilmiştir.
İbadetler bir anlamda da affedilme vesiledir. Oruç ibadeti de aynı amaçla yapılır. İstenen, kulun aç kalması, susuz kalması değildir. Oruç mide ile tutulmamalıdır. Oruç bütün azalarla tutulmalıdır. Dilin orucu yalan söylememektir, gözün orucu haramı görmemektir, elin orucu harama uzanmamaktır, ayağın orucu harama yürümemektir. Sadece mideleriyle oruç tutanlar, oruç ibadetinin gayesini anlamayanlardır. Oruç ibadetiyle ilgili buyruklar Bakara Suresi ‘nde arka arkaya sıralanmıştır. Oruç ibadetinin, Müslümanları belirli bir kalıba sokabilmesi için, bir ay yeterli görülmüştür. Kur’an buyrukları şöyledir:
-” Ey iman edenler oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Umulur ki dikkate alırsınız. (1)
– „Oruç, sayılı günlerdir. Artık sizden kim hasta ya da yolculukta olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Oruca güç yetiremeyenlerin üzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye vardır. Kim gönülden bir hayır yaparsa bu da kendisi için hayırlıdır. Oruç tutmanız, -eğer bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.
Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, apaçık bir öğreti ve yasa kitabı olan Kuran’ın indirildiği aydır. Kim o aya ulaşırsa oruç tutsun. Hasta veya yolcu olanlarınız, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde oruç tutar.
ALLAH sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Böylece (oruç günlerinin) sayısını tamamlar, sizi doğruya ulaştıran Allah’ı yüceltip şükredersiniz. (2)
– „Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tövbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazdıklarını dileyin.
Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın.
Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda kadınlarınıza yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır, sakın onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar. “(3)
Oruç ve Teravih Namazı
Oruç, Müslümanın, Kur’an’da belirtilen zaman dilimi içinde, yeme, içme ve cinsel ilişkiden, kendisini uzak tutmasıdır. Orucun tekniği budur. Ancak oruç sadece yememek- içmemek ve cinsellikten uzaklaşmak şeklinde anlaşılırsa yanlış olur. Amaç vücudun bütününe oruç tutturmaktır. Sadece mideye değil.
Sadece oruç ayında kılınan teravih namazının bile amacı vardır. Abartmamak şartıyla kılınmalıdır teravih namazı. 20 rekât abartılıdır. 4 veya sekiz rekât kılınan bir teravih insanı rahatlatır. Teravih; Ramazan ayında yatsı namazı ile vitir namazı arasında kılınan nafile bir namazdır. Teravih, dinlenmek, rahatlamak anlamına gelir. Teravih, yemekten sonra gelen rehavetin dağılmasını sağlar. Sağlık açısından çok önemlidir. Teravih, Ramazan ayında camilerin şenlenmesini de sağlar. Müslümanlar o ayı bu vesile ile dolu dolu yaşamalıdırlar. Eğlenceler de düzenlenebilir. Karagöz ve Hacivat eski Ramazanların vazgeçilmezleridir. Teravih namazı ile ilgili Peygamber uygulaması şöyledir:
“Resulullah (s) Ramazan’da mescidde bir gece namaz kıldı. Sahabenin çoğu da onunla o namazı kıldı. İkinci gece yine aynı namazı kıldı. Bu kez O’na tabi olarak aynı namazı kılan cemaat daha fazla oldu. Üçüncü gece Hz. Muhammed (s) mescide gitmedi. Orayı dolduran cemaat onu bekledi. Resulullah (s) ancak sabah olunca mescide çıktı ve cemaate şöyle seslendi: “Sizin cemaatle teravih namazını kılmaya ne kadar arzulu olduğunuzu görüyorum. Benim çıkıp, size namazı kıldırmama engel olan bir husus da yoktu. Ancak ben sizin, teravih namazını kendinize farz kılmanızdan korktuğum için çıkmadım” (Buharî, Teheccud, 57).
Orucun zamanı
Orucu farz kılan Allah, orucun nasıl tutulması gerektiğini de anlatmıştır. Ne zaman oruç tutulmaya başlanacaktır ne zaman iftar yapılacaktır hepsi detaylı bir şekilde belirlenmiştir. Kur’an’ın buyruğu açıktır:” Fecir vakti sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın.” (5)
Ayetten anlaşılacağı üzere, güneşin doğmasına yakın zamana kadar yiyip içilebilir (30 dakika, 45 dakika gibi). Bu şekildeki imsak, ayetin ruhuna uygun olan bir uygulamadır. Peygamberimiz, Kur’an’ın buyruğunu uygulamaya koymuş ve bize örnek olmuştur. Oruca başlama zamanı hakkında, Hz. Ömer, Huzeyfe, İb. Abbas, Talk İb. Ali, Ata İb. Ebî Rabah, Ameş, Ali İb. Ebû Talip gibi sahâbelerden gelen rivayetler şöyledir:
-” Oruca başlama vakti, sabahleyin yolların dağların, tepelerin belli olacağı zamandır. Yani çıplak gözle eşyaların birbirinden seçildiği zamandır. “Huzeyfe’nin anlattığına göre, Hz. Muhammed (s)’in uygulaması da böyle olmuştur. Huzeyfe şöyle der:” Sabah oluncaya kadar Resûlüllah ile yiyip içtik ki, güneş henüz doğmamıştı.” (4)
-Zirr b. Hubeyş’ten: “Sahur yemeğini yiyip mescide gittim. Giderken, Huzeyfe’nin evine uğradım. Bir deve sağmamı emretti, sağdım. Sütü pişirmemi emretti, pişirdim, sonra; “iç” dedi. Ben oruç tutmak istiyorum” dedim. “Ben de istiyorum.” dedi. Yedik, içtik sonra mescide geldik, hemen namaza başlanıldı.”
Zir b. Hubeyş devam eder: “Huzeyfe’ye sordum, o da bana “Resûlullah bana böyle yaptı” veya “ben Resûlullah’la böyle yaptım” dedi. “Sabahtan sonra mı?” dedim. “Evet, sabahtan sonra, ancak güneş doğmamıştı” dedi. (Ateş c.1. s.312- 315)
-Ebû Davud’un hadisi de bu görüşün delilleri arasında sayılır: “Biriniz su ve yemek kabı elinde iken ezanı işitirse ihtiyacı kadar yiyip içsin” (Musned: II-423- Ebu Davud c. 2, s.258, h. 2350)
-İbnü’l-Münzîr’in rivayetine göre; Hz. Ali sabah namazını kılmış sonra; “Şu an beyaz ipliğin siyah iplikten ayrıldığı andır” demiştir. (Ateş . c.1s. 312- 315)
Bu uygulama günün 12 saat gündüz, 12 saat gece olduğu yerlerde mümkün olabilir. Güneş ısısının ulaşmadığı ama aydınlığının ulaştığı yerlerde mümkün değildir. Almanya, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya bu ülkelerdendir.
Gece ve gündüzün saat olarak eşit olmadığı, fazla olduğu coğrafi bölgelerdir buralar. Mezhepler, böyle yerlerde en yakın yerdeki, zaman dilimine göre ayarlama yapılarak, oruç tutulabilir, namaz kılınabilir demişler. Bu her zaman geçerli olan bir çözüm olmaz.
Mekke ile Medine’deki namaz saatleri, imsak ve iftar saatleri esas alınarak oruç tutulabilir, namaz kılınabilir diyenler de vardır. Bizim kanaatimiz de böyledir.
Almanya böyle bir ülkedir. Havanın sıcaklığı da göz önünde bulundurulduğunda, Hicaz Bölgesi’ne göre imsak ve iftar saatlerini ayarlamak Almanya gibi gündüzü uzun olan yerlerde, zarurettir.
Gece ve gündüzün işlevleriyle ilgili Kur’an’ın beyanlarını gözden geçirerek bu bölgelerdeki oruç zamanı hakkındaki kararları yeniden gözden geçirmek gerekiyor. Gündüzleri uzun olan yerlerde oruç süresini 20 saate kadar uzatmak oruçluya zulmetmektir. Kur’ân’ın genel mantığına terstir. Kur’an ekvatorda nazil olmuştur. Gecesi ve gündüzü birbirine eşittir. Orucun başlama ve bitiş zamanının güneşin doğuşu ve batışıyla ifade edilmeyişinin anlamı olmalıdır. Bu bir şablondur. Al şablonu istediğin bölgede uygula.
Buyruklar şöyle:
-“Dinlenesiniz diye geceyi sizin için yaratan O’dur. Gündüzü de aydınlatıcı yapmıştır. Dinleyen bir toplum için bunda âyetler vardır. (Yunus 10/67)
-“Görmediler mi; dinlensinler diye geceyi yarattık. Gündüzü de aydınlatıcı yaptık. İnanan bir toplum için bunda göstergeler vardır.” (Neml 27/86)
-“Dinlenesiniz diye geceyi sizin için yaratan Allah’tır. Gündüzü de aydınlatıcı yapmıştır. Allah insanlara gerçekten çok ikram eder ama insanların çoğu şükretmezler.” (Mü’min 40/61)
-“Dinlenesiniz diye geceyi sizin için yaratan odur. Gündüzü de aydınlatıcı yapmıştır. Dinleyen bir toplum için bunda âyetler vardır.” (Yunus 10/67)
- “Gündüzü yaşama zamanı yaptık.” (Nebe’ 78/11)
-“Güneşe ve duhâsına, onu takip ettiğinde aya, güneşin duhâsını gösterdiğinde gündüze, güneşin duhâsını örttüğünde geceye, yemin olsun. (Şems 91/1-4)
Ayetlerden anlaşıldığına göre. Gece istirahat zamanı, gündüz çalışma zamanıdır. Gece ile gündüz arasındaki fazlalıktan dolayı iş zamanı ile ibadet zamanını, istirahat zamanını saatle tespit etmek gerekiyor.
Molla Hüsrev’in de fetvası da şöyledir: Gündüzleri 24 saatten daha uzun yerlerde, mesela altı ay gündüz olan yerlerde, oruca saat ile başlanır ve saat ile sonlandırılır. Gündüzü böyle uzun olmayan, vakitleri normal teşekkül eden, yerlerdeki Müslümanların zamanına uyularak oruç tutulur. (Dürer*)
Prof. Dr. Mehmet Said Hatipoğlu, bu konuda şöyle der: “Bu gibi bölgelerde Mekke’nin ve Medine’nin zaman ölçüleri esas alınarak, ibadet zamanları belirlenmelidir.”
Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, Prof. Dr. İlhami Güler, Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, Prof. Dr. İsrafil Balcı, Prof. Dr. Mehmet Azimli, Prof. Dr. Hasan Onat, Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Prof. Dr. Ömer Özsoy da bu tespite katılmaktadır.
Sonuç
Bu açıklamalardan sonra biz de deriz ki, Almanya gece ve gündüzün 12 saat olmadığı ülkelerdendir. Gündüz 20 saate kadar uzanır. Yukarıda verilen fetvaları göz önüne alırsak, Almanya’da orucun başlama zamanı saatle tespit edilmeli ve saat ile iftar edilmeli ve 13 saat olarak tutulmalıdır. Bu tespit yukarıda zikredilen din alimlerinin görüşlerine uygundur. Dürer sahibi Molla Hüsrev de aynı kanaattedir.
20 saate yaklaşan bir süre oruçlu olmak, oruç ibadetinin ruhuna uygun değildir. Sağlık açısından önemine dikkat çekilerek teşvik edilen oruç ibadetinin süresi 20 saat olduğu zaman, oruç faydalı değil, zararlı olmaya başlar. Günde en az iki litre su alması gereken vücud 20 saat susuz kalırsa kanda pıhtılaşmalar oluşabilir. Bu durum beyin kanamalarına, kalp krizlerine sebep olabilir. Yukarıda da söylediğim gibi oruç tutmak sadece aç kalmak demek değildir, susuz kalmak demek değildir.
Bundan dolayı Almanya’da oruç; Mekke ve Medine’deki oruca başlama ve orucu açma zamanları esas alınarak tutulmalıdır. Saat ile başlanmalı ve saat ile açılmalıdır.
Başta Diyanet işleri Türk İslâm Birliği (DİTİB) ve İslam Toplumu Millî Görüş (İGMG) olmak üzere, diğer dini cemaatler bir araya gelerek oruca başlama ve orucu açma zamanını tespit etmelidirler. Mesela sabah saat 06.da oruca başlanmışsa, saat 19.de iftar edilmelidir. Saat 07 de oruca başlanmışsa saat 20.00 de oruç açılmalıdır.
Dini cemaatlerimiz, Ramazan ayında toplayacakları zekât ve fitre konusunda yaptıkları çalışmalar kadar veya o çalışmaların yarısı kadar üyelerinin ibadetleriyle ilgili kolaylıklar üzerinde de mesai yaparlarsa hem cemaatin sıkıntısını giderirler hem de istedikleri meblağı yine de toplamış olurlar.
Sözü, sözün Sahibine bırakarak bugünkü yazımızı noktalayalım: “Aklınızı çalıştırmazsanız sizi pislik içinde bırakırım.” (Yunus 100)
…………………………………………………………
(1) Bakara suresi 3
(2) Bakara suresi / 184-185
(3) Bakara suresi / 187
(4) Süleyman Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, İstanbul,1988.1. cild 312- 315.
(5) Bakara 187
* Dürer, Molla Hüsrev’in eseridir. Hanefi Fıkhına göre yazılmıştır. 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından şeyhülislamlığa tayin edilmiştir. Molla Hüsrev, yirmi sene boyuncu bu görevi yürütmüştür. Fatih Sultan Mehmed Molla Hüsrev için ‘Zamanımızın Ebu Hanife’sidir.’ diyerek sevgisini belirtmiştir. Eserinin tam adı: Dürerü’l-Hukkâm Fî Şerhi Gureri’l-Ahkâm, Musannıfı : Muhammed Bin Ferâmûz.
Rüştü KAM
(20:16 - 27/06/2014)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder