22 Ekim 2011 Cumartesi

Alman eğitim görevlileri, göçmen çocuklarını anlamak için empati yapmalıdır


Rüştü Kam 27.08.2011

Eğitim konusu kanayan yaramızdır. İstisnasız bütün sivil toplum örgütleri toplantılarında bir vesileyle konuyu eğitime getiriverirler. Duyarlı iki Türk bir araya gelse “Ne olacak bizim çocukların hali!” diye başlarlar eğitim konusunda sohbete. Eğitimi konuşmak kolaydır. Ancak, eğitime yatırım yapmak zordur. Fedakarlık ister,  irade ister, cesaret ister. Ciddi bir çalışma içine girmek söz konusu olunca ortalıkta kimse kalmaz. Eğitime yapılan yatırımların boşuna gideceğine inanılır. Beklemeye tahammülümüz yoktur. Hemen netice isteriz.

2011-2012 eğitim ve öğretim yılı açıldı. Hemen Neukölln’deki bazı okullardan feryatlar yükselmeye başladı.  Öğrencilerin öğretmenleri taciz ettiğinden bahsediliyor. Öyle görülüyor ki, fatura yine yabancılara kesilecek.  2011 yılı, Berlin’de  eğitim reformu için milat olacak elbette.
Eğitim  reformu hazırlanırken sivil toplum örgütlerinin görüşleri de alınsaydı, reforma katkıları mutlaka olumlu olurdu. İhmalden midir yoksa bilinçli mi yapılmıştır bilinmez.  Ama ortada bir eksikliğin olduğu muhakkak.

İş yine başa düştü demektir. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Veliler olarak bizler neler yapabiliriz hesabımızı yapmamız gerekiyor:


1-Halkımızın  sorunlarını rahatlıkla iletebileceği  danışma merkezleri oluşturabiliriz.
-Bu merkezlerde oluşturulacak  danışma grupları, gelen sorunları gruplandırarak ilgili makamlara ulaştırır ve takibini yapar.

2-Anadil öğretim ve eğitim kursları açabiliriz.
-Bu kurslar ihtiyaca göre her ilçede açılabilir. Bu konuda o ilçelerde hizmet veren sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapılabilir.
-Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nden ve Başkonsolusluğu’ndan gerekli destek alınabilir. Öğretmen desteği, araç ve gereç desteği gibi.

3-Eğitim Senatörlüğü ve ilçe Eğitim Müdürlükleri ile işibirliği içine girilerek konu ile ilgili bilgi alışverişinde bulunulabilir.
-Problemlerimiz ve çözüm yollarını gösteren yazılı bir metin kendilerine sunulabilir. Bu konularda velileri bilgilendirici seminerler düzenlenebilir, açık oturumlar yapılabilir. Ancak, sorunların tespitinde ve çözümünde hedef kitlenin dünya görüşleri, dini hassasiyetleri, kültürleri ve içinde yaşadıkları toplumun “mahalle baskısı” gözardı edilmemelidir.

4-Partilerin eğitim sözcüleri ile ilişki kurularak bilgi alışverişinde bulunulabilir.
            -Bu konu çok önemlidir. Problemlerin çözümünün önemli  ayaklarından biridir siyaset makamı. İhmal edilmemelidir.

5-Çalışmalara önce okullardan başlanmalıdır.
-Hangi okullarda çalışma yapılacaksa belirlenmelidir.
-Yapmak istediklerimiz okul yönetimine birebir anlatılmalıdır.
-Sorunların tek taraflı çözülemeyeceği konusunda okul yönetimi ikna edilmelidir.
-Sorunlara suçluluk psikolojisi içinde yaklaşılmamalıdır. Biz Berlin’liyiz. Burada çalışıyoruz, vergimizi ödüyoruz. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Berlin’in yeniden imarında büyük katkımız var. Çocuklarımız burada doğdu, büyüdü. Saçları siyah olmasaydı onlara Alman denirdi. Bu çevrede dolaşıyorlar. Temel eğitimlerini çocuk yuvalarında aldılar. Yanlış yapıyolarsa bu yanlışlık bize ait değildir, Alman eğitim sistemine aittir.: Bundan dolayı yanlışlıklardan sorumlu tutulamayız.   

6-Okullarda veli toplantısına katılarak, taleplerimiz öğretmenlere anlatılmalı ve onların talepleri de alınmalıdır.
-Alman öğrencilere ve onların velilerine Almanya’daki yabancı gerçeğini, müslüman gerçeğini anlatacak olanlar, okul yönetimidir, öğretmenlerdir.
-Bu konularda okul yönetiminin, öğretmenlerin olumlu yönde aktif görev almaları sağlanmalıdır.
-Yabancıları ve müslümanları ötekileştirmenin, eğitimin önünde duran önemli engellerden biri olduğu gerçeği konusunda okul yönetimi ve öğretmenler uyarılmalı ve  ikna edilmelidirler.

7-Bazı okullarda öğrencilerin kökenleri, tarihi, dili, inancı ve gelenekleri konusunda  aşağılandığı duyumları alınmaktadır. Sarrazin sonrası  bu duyumlar sıklıkla alınmaya başlanmıştır.   
-Aşağılanmaya vesile olacak davranışlar konusunda veliler ve öğrenciler bilgilendirilmelidirler.
-Yetkililerle   görüşülmeli ve gerekli alt yapı çalışmaları yapılmalıdır.
-El ilanı, broşür v.s. ile hedef kitle aydınlatılmalıdır.
-Televizyon, gazete ve dergilerde, Almanya’nın geleceği için yabancılarla “birlikte yaşama kültürü”  oluşturulması konusunda, programlar yapılması teklif edilmeli ve bu tekliflerde ısrarcı olunmalıdır. 

8-Alman medyasıyla bir araya gelerek taleplerimiz Alman halkına iletilmelidir.
-Sorumlu olanlar sadece yabancılar değildir. Almanlar da sorumludur. Yabancıları hedef tahtasına koyan Alman siyasetçileri ve bürokratları da sorumludur.
-Almanların yaptıkları yanlışlıklar da medya ile paylaşılmalıdır. 
-Bu konularda açık oturumlar ve sempozyumlar düzenlenmelidir.
-Almanlar empati yapmaya davet edilmelidir.

9-Zaman zaman eğitim kampları  düzenlenerek öğrencilerin öğretmenlere, anne ve babalara karşı görevleri  anlatılmalıdır.
-Arkadaş seçimi konusunda kendilerine yardımcı olunmalıdır.
-Okuma sevgisi aşılanmalıdır.
-Kendi dillerinde ve Alman dilinde hikaye, masal ve  şiir kitapları tavsiye edilmelidir. Ayrıca okuma günleri  düzenlenmelidir. Okuma günlerine velilerin de katılmaları sağlanmalıdır.

10-Almanya içine ve Almanya dışına geziler düzenlenerek öğrenciler arasında arkadaşlıkların güçlenmesine yardımcı olunmalıdır.
-Toplu geziler çocukların üzerinde unutulması mümkün olmayan tatlı hatıralar bırakacaktır, bilgilerini ve görgülerini artıracaktır.
-Sağlam arkadaşlıkların oluşmasına vesile olacaktır.

11-Bizim insanlarımız yüzde doksan Cuma günleri camiye giderler. Dini cemaatlarla diyalog içine girilerek vaazlarda ve bilhassa hutbelerde eğitim ve öğretim konusunda veliye düşen görevler  hatırlatılmalıdır.
-Bu çalışma, devamlılığı olan bir çalışma olmalıdır. Bu çalışmanın içine dini cemaatların eğitimcilerinden ve hocalarından  da birer temsilci alınmalıdır.

12-Eğitimin önemi ve ailelerin  bu konulardaki görevleri hakkında  spot cümleler hazırlanarak  Metropol FM’ de  ve değişik yayın organlarında yayınlanması sağlanmalıdır.
-Alman eğitim sistemindeki yanlışlıklar tespit edilerek ilgililere ve yetkililere çeşitli kanallardan ulaştırılmalıdır.

13-Bütün bu çalışmalar için gerekli olan maddi destek sağlanmalıdır.
-Arkasında maddi desteği olmayan hiçbir oluşum, lazım gelen çalışmayı yapamaz.
-Yapılan çalışmalar çok cılız kalır.
-Eğitime yapılan yatırm uzun vadede geriye döner, aceleci olmamak gerekir, sabırlı olmak gerekir.

2011-2012 Eğitim ve Öğretim Yılı’nde böyle bir çalışma yapmak için ortaya irade koyalım, bu ortak irade de eğitim reformunun yapıldığı bu yılda  bizim miladımız olsun.
Hayırlı olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder