27 Nisan 2023 Perşembe

KANÇILARYA'DA İFTAR SOFRASI KURULDU V

- Sadece Türk ve Müslüman oldukları için Almanya’daki insanlarımızın, evlerinin, işyerlerinin, camilerinin günümüzde dahi saldırılara uğruyor olması, Almanya’da ırkçılıkla kökten mücadelenin kararlılıkla yürütülmesi gerektiğini göstermektedir- Rüştü Kam Ramazan ayı bereketli aydır. Ramazan ayı tanıtılırken böyle tanıtılır. Bereketi; bu ayda kurulan iftar sofralarından gelir, yapılan infaklardan gelir, verilen sadakalardan gelir. Bu ayda fakir fukara görüp- gözetilir. Muhtaç olanların ellerinden tutulur. Bir yarıştır gider. Asrın felaketinin şokunu henüz atlatamamış olsalar da iftar sofralarında mutlu olmaya çalışır Müslümanlar. Eller havaya kalkar ve dua edilir. “Allah’ım bu acıları tekrar yaşatma bize.” İstenilen Ramazanın bereketinden, rahmetinden fadalanmaktır. Ayrıca bu ay kutsal bir aydır. Kutsiyeti Kur’an’ın bu ayda inmiş olmasından gelir. Allah’ın bu ayı, “bin aydan daha hayırlı” olarak ilan etmesinden gelir. Bütün İslâm âlemi için bereketlidir bu ay. Ancak kendini bilmez, insanlıktan nasibini almamış bazı milletler, gruplar ve kişiler; kıskanç çocuklar gibidirler, Müslümanların bu mutluluğunu, kıskanırlar, hazmedemezler. Onlara göre, Müslümanların mutlu olmaya hakkı yoktur, onların devamlı göz yaşı dökmesi gerekir. Ramazanmış, bayrammış onlar için farketmez. Amaç huzursuzluk çıkarmaktır; çıkarırlar da. Kaos yaratmaktır; yaratırlar da. Bazen olur; sırf kendi kendilerini tatmin etmek için, Müslümanların üzerine yağmur gibi bomda yağdırırlar, iftar sofralarını kana bularlar. Müslümanları, evlerinden, yurtlarından ederler, mülteci durumuna düşürülürler. Bu eylemlerinden zevk de alırlar. Yaptıkları bu insanlık dışı eylemlerini bir de kadeh kaldırarak kutlarlar. Sadist insanlardır bunlar. 12 Nisan 2023 tarihinde T.C. Büyükelçiliği de iftar sofrası kurmuş. Kançılarya ’da kurmuş bu sofrayı. Almanya’nın her tarafından davetli vardı sofrada. Masalar numaralanmış. Kapıdaki görevli sizin hangi masada oturacağınızı söylüyor. Sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, çeşitli kurumların temsilcileri, iş adamları, yabancı misyon şefleri, bürokratlar oradaydı. Ambiyans güzel. Davetliler, önce masalarını buluyorlar. Sonrasında konuşmak, tanışmak için masasından ayrılarak aralarda dolaşıyorlar. Dolaşmayanlar, oturduğu yerden kalkmayanlar da var. Ellerini havaya kaldırarak vücut diliyle hey ben buradayım diyenler bile oluyor. Berlin’de yaşadığı halde birbiriyle uzun zamandır görüşemeyen insanlar da kimseler de var. İş-güç işte. Sanki çok uzaklarda yaşıyormuşuz gibi. Kucaklaşıyorlar insanlar, hasret gideriyorlar. Hani dedim ya Ramazan ayı bereket ayıdır diye. Evet bunlar dahi Ramazan ayının bereketindendir... Program Kur’an’dan bir bölümün okunmasıyla başladı. Kârî çok güzel tilavet etti ayetleri. Bazen detone oldu. Sesini kullanma konusunda eğitim almamış, belli. Buna rağmen bir an kendimi Türkiye’deymişim gibi hissettim. Devlet dairelerinde; laikliğe ters düşer diye Kur’an okunmasına alışık olmadığımız için, içimi garip bir duygu sardı. Geçmişte bu memleket (Berlin)-geçmiş dediysem öyle asırlar önce değil, daha 20 yıl önce-, Ramazan ayında, cuma günü; üstelik cuma saatinde, cumhuriyet resepsiyonu veren Büyükelçilerin icraatlarına da şahit oldu. Güzel Allah’ım sen nelere kadirsin. Nereden nereye geldik. Allah’ım sen bu duyarlı insanların, Anadolu evlatlarının sayısını artır. Sonrasında Elçi Müsteşar Fulya Yücekök kendinden emin bir şekilde kürsüyü teşrif etti. “Sayın Büyükelçimiz bugün öğleden sonra ortaya çıkan rahatsızlığı nedeniyle son dakikada iftara ev sahipliği yapamamış olup; bu nedenle üzüntülerini ve sizlere saygı ve selamlarını iletmiştir.” Diyerek söze başladı. Fulya Yücekök anlamlı bir konuşma yaptı. Mesaj yüklü bir konuşmaydı: “Kıymetli Misafirler, 2023 yılını Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlama şevkiyle karşılamışken, ne yazık ki 6 Şubat’ta Türkiye’de yaşanan deprem felaketiyle hepimiz derinden sarsıldık. Aynı bölgede 9 saat arayla meydana gelen iki şiddetli deprem, 14 milyon vatandaşımızın yaşadığı 11 ilimizde, çok ciddi yıkım ve can kaybına yol açtı. Bu vesileyle bir defa daha depremde vefat eden tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve halkımıza sabır; yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Bilim insanlarının, “dünya üzerinde karada meydana gelen en şiddetli sarsıntı olarak” tanımladıkları bu iki deprem, ülkemizin son yüzyılda yaşadığı en büyük felaket niteliğindedir. Yıkık veya kullanılamaz hale gelmiş bina sayısı 298 bini; depremin yol açtığı yıkımın maliyeti ise 105 milyar Doları bulmaktadır. Yıllardır dünyanın dört bir yanındaki ihtiyaç sahiplerinin imdadına koşan Türkiye, hiçbir ülkenin ulusal imkanlarıyla başa çıkamayacağı çaptaki bu felaketin hemen sonrasında 90 ülkeden gelen 11 bin 320 personelin desteğini yanında bulmuştur. Burada bulunan Sayın Büyükelçilerimizin ülkeleri de tabiatıyla yardıma koşanlar arasındadır. Hepsine can-ı gönülden teşekkür ediyoruz. Sözkonusu ülkeler arasında tabiatıyla Almanya da vardır. Alman makamları ve sivil toplum kuruluşlarınca, depremi takip eden ilk saatlerden itibaren arama-kurtarma desteği sağlanmış, bilahare ayni ve nakdi yardımlar gönderilmiştir. THW, ISAR, SEEWA’nın yanı sıra, irili-ufaklı birçok Alman yardım kuruluşu yardıma yetişmiştir. Almanya, 108 milyon Avro maddi yardımı, AB mekanizması içinde sağladığı 121 milyon Avro resmi nakdi taahhüdü ve THW’nin 343 ton ayni yardımıyla AB içinde başı çekmiştir. Resmi makamlar en üst seviyede Büyükelçiliğimize gelerek taziyelerini sunmuş; Federal Dışişleri Bakanı Sayın Baerbock ile Federal İçişleri ve Yurt Bakanı Sayın Faeser depremden etkilenen bölgeleri bizzat ziyaret etmişlerdir. Almanya, depremzedelerin kolaylaştırılmış vize uygulamasıyla Almanya’daki yakınları tarafından misafir edilmeleri imkanı sağlamıştır. Son olarak, ihtiyacımızı yanıtsız bırakmayan Alman Federal Ordusu, Hatay Altınözü’nde sahra hastanesi kurarak faaliyete başlamıştır. Alman dostlarımız, kara günde yanımızda olduklarını göstermişler; iki ülke arasında özellikle son 60 yılda kurulan insani bağlar, bu musibet münasebetiyle de olsa, gözlerimizde somutlaşmıştır. Bu vesileyle, Alman makamlarına ve toplumuna, depremden keza zarar gören Suriye ile birlikte ülkemize gösterdikleri dayanışma ve tüm destekleri için bir kez daha içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bir büyük teşekkürü ise bu vesileyle tekraren Almanya’daki Türk toplumuna sunmak isteriz. Muazzam bir dayanışma örneği göstererek, haberi aldıkları ilk andan itibaren depremden etkilenen bölgelere yardım yetiştirmek için seferber olan Türk toplumu ve sivil toplum kuruluşları, depremzedelerle tek yürek olmuştur. Kardeşlerimizin, kendi aralarında örgütlenerek topladıkları yardımlar, Başkonsolosluklarımızın koordinasyonunda, toplama merkezlerinden hızlı biçimde ülkemize sevk edilmiştir. Böylelikle 10 bin tonu aşkın yardım malzemesi gerek bayrak taşıyıcı milli havayolu şirketimiz Türk Hava Yolları uçaklarıyla gerek karayolundan ülkemize nakledilmiştir. Türkiye’nin en büyük diasporası niteliğindeki Almanya Türk Toplumunun bu seferberliğinin, benzeri olmadığını ve buradaki toplumumuzun gerek ayni gerek nakdi desteğinin dünyada başı çektiğini gururla söylemek isterim. Gönül bağınız daim olsun. Emeklerinize sağlık. İyi ki varsınız! Sergilenen bu birlik ve beraberliğin, deprem bölgesine yönelik destek ve angajmanın, insani toparlanma ve yeniden imar çalışmalarına desteğin sürmesini sağlamak önemlidir. 11 ilimizin yeniden inşa sürecinde uluslararası işbirliği ve sağlanacak katkılar çok değerli olacaktır. Devletimiz bölgenin yeniden ayağa kaldırılması yönünde tüm imkanlarıyla harekete geçmiştir. İlgili tüm kurumlarımız, sivil toplum kuruluşları ve gönüllülerimizin bölgedeki yoğun çalışmaları devam etmektedir. Yaralar sarılacak, yıkılan şehirlerimiz tekrar kurulacaktır. Deprem bölgesinin yeniden inşa sürecinde Almanya da, başta AB çerçevesinde olmak üzere, işbirliğine hazır olduğunu tarafımıza ifade etmiştir. Bunun önem taşıdığını ve bundan memnuniyet duyduğumuzu ayrıca vurgulamak isterim. Türkiye-Almanya çok veçheli ilişkiler manzumesinde en güçlü bağı, şüphesiz Almanya’da yaşayan üç milyonun üzerindeki insanımız teşkil etmektedir. 60 yıldan uzun bir süredir Almanya’nın ekonomik kalkınmasına ve çok kültürlülüğüne yadsınamaz katkılarda bulunan Türkler, bugün Almanya’da ekonomiden sanata, akademiden tıbba kadar her alanda önemli katma değer sağlar hale gelmiştir. Halen ciddi bir potansiyel mevcuttur. Siyaset tabiatıyla başlı başına önemli bir platform teşkil etmektedir. Türk toplumunun siyasi arenada hakkınca temsili, bu toplumun uyum ve huzurlu yaşamının temininde, talep ve beklentilerinin ulusal politikalara yansıtılması ve mevcut eksikliklerin giderilmesine katkı sağlayacaktır. Türk toplumu “ikinci vatan” benimsedikleri Almanya’da maalesef halen birçok sorun ve sınamayla karşı karşıyadır. Irkçılık, yabancı düşmanlığı, İslâm karşıtlığı ve okullarda gençlere yönelik dahil olmak üzere ayrımcılık, bu sınamaların başında gelmektedir. Vatandaşlarımıza karşı yapılan, Solingen ve Hanau’daki gibi pek çok ırkçı saldırı hafızalarımızda derin yaralar açmıştır. Sadece Türk ve Müslüman oldukları için Almanya’daki insanlarımızın, evlerinin, işyerlerinin, camilerinin günümüzde dahi saldırılara uğruyor olması, Almanya’da ırkçılıkla kökten mücadelenin kararlılıkla yürütülmesi gerektiğini göstermektedir. Bu faciaların, tekrarlanmamak üzere unutturulmaması ve ırkçılık tehlikesine, bunun siyasi tezahürleri de dahil olmak üzere, güçlü bir direnç kültürüyle karşı durulması kritik önemi haizdir. Nefret, ırkçılık ve ayrımcılığın her türüyle, tüm imkânlar kullanılarak topyekûn mücadele edilmesi, Alman makamları ve toplumundan haklı beklentimizdir. Bu konuda Federal Hükümetin olumlu çabalarını destekliyor, ilave adımların da atılmasını bekliyoruz. Federal Hükümet’in, vatandaşlık yasasındaki reform çalışmalarını memnuniyetle karşılıyor, artık temel bir evrensel hak haline gelen çifte vatandaşlığın Almanya’da da en kısa zamanda yasal hale gelmesini umuyoruz. Dost, Müttefik, ortak ve insani bağlarla kenetli olduğumuz Almanya’dan bir diğer beklentimiz, Türkiye düşmanı, eli kanlı terör örgütleriyle mücadelemize daha fazla destek vermesidir. Türk Sivil Toplum Kuruluşları ise, toplumumuza birçok alanda destek vermeye devam etmektedir. Oynadıkları rol, ikili bağların güçlendirilmesinin yanı sıra, kültürel zenginliğin pekiştirilmesi bağlamında da önem taşımaktadır. Biz de Büyükelçiliğimiz ve Başkonsolosluklarımız olarak vatandaşlarımızın her daim hizmetindeyiz ve bunları geliştirmeye devam etmekteyiz. Almanya’daki vatandaşlarımızın demokratik hakları doğrultusunda, ülkemizde 14 Mayıs’ta düzenlenecek Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri kapsamında oy verebilmelerine büyük önem atfediyoruz. Bu amaçla, yaklaşık 1,5 milyon seçmenimizin bulunduğu Almanya’da, Büyükelçiliğimiz koordinasyonunda 13 Başkonsolosluğumuz gerekli hazırlıkları yoğun biçimde yürütmektedir. Oy kullanım işlemlerinin uygun altyapıyla, huzur ve güven içinde gerçekleşmesi amacıyla Alman federal ve eyalet makamlarıyla da yakın eşgüdümü sürdürmekteyiz. Alman makamlarının bu bağlamdaki işbirliğinin süreceğinden eminiz. Başkonsolosluklarımızın bulunduğu şehirlere ilaveten oy kullanılabilecek şehirlere dair tarih, saat ve adres bilgilerini, gerekli izinlerin alınmasını takiben duyuracağız. Deprem felaketi sonrasında Almanya Türk toplumunda perçinlenen dayanışma ve işbirliği ruhunun, yüksek katılımla gerçekleşmesini beklediğimiz seçim döneminde de sürmesini ve bu demokratik hakkın, güven ve huzur içinde kullanılmasını temenni ediyoruz. Sözlerime son verirken, huzurla, sağlıkla bir araya geldiğimiz iftar sofralarımızın daim ve mübarek Ramazan ayının hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bir yandan nefsi terbiye eden bir yandan ise yoksunun haliyle empati sağlanarak ihtiyaç sahiplerine yardımı teşvik eden oruç ibadetiniz vesilesiyle, bu yıl ve önümüzdeki yıllarda depremzedelerimizi hatırda tutmanızı özellikle temenni ediyorum. Mağfiret ayı Ramazan’ı sağlık ve afiyet içerisinde idrak ederek, depremzedelerimizle tek yürek şekilde, bu yıl buruk da olsa bayrama hep birlikte ulaşabilmeyi diliyorum. Bu akşamki iftarımızda önemli katkıları bulunan kıymetli sponsorlarımıza Büyükelçiliğimiz adına çok teşekkürler ediyorum. İbadetlerinizin kabul olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder