15 Kasım 2021 Pazartesi

CUMHURİYET BAYRAMINI KANÇILARYA’DA KUTLADIK BERLİN

Rüştü KAM Cumhuriyetin 98’inci yılını kutladık. Kançılaryada yaptık bu kutlamayı. Bu toplantıya Ahmet Başar Şen ev sahipliği yaptı. Önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘ın mesajı okundu. Anlam yüklü bir mesajdı. Daha sonra Berlin Sefiri Ahmet Başer Şen kürsüyü teşrif etti. Kendinden emin bir şekilde geldi kürsüye. Berlin’de Başkonsolosken Özbekistan Sefirliğine atanmıştı. Özbekistan dönüşünde bir süre Ankara’da misafir edilen Şen, daha sonra Berlin Sefirliğine atanmış. İsabetli bir atama olmuş. Orta Asya kültürünü arkasına alarak kürsüye çıktığı her halinden belliydi. İmam Maturidî, Hoca Ahmed Yesevî, İmam Buharî nefesiyle beslenmenin haklı gururunu yaşıyor olmalıydı. Verilen mesajların satır aralarında o nefesin gücünü hissetmek bizlere ayrı bir motivasyon oldu. Kendisini seven ve sayan tanıdık simalarla birlikte olmanın verdiği rahatlığı da görmezden gelmemek lazımdır. En az 20 Cumhuriyet Bayramı kutlamışlığım vardır Berlin’de. Bazı büyükelçiler Türkçe konuşurlardı, bazıları Almanca. Hem Almanca hem de Türkçe olarak konuşma yapan büyükelçiye fazla rastlamadım. Sefir Şen mesajını Türkçe ve Almanca verdi. Yapılması gerekeni yaptı. Ancak bizim insanımızın garip bir alışkanlığı var. Saygısızlık yapmayı marifet sayıyorlar sanki. Cumhuriyetin 98’inci yılı kutlamasına davet edilen insanlardan bahsediyorum. Belirli bir seviyeleri var bu insanların. Kimisi sivil toplum kuruluşlarında yönetici, kimisi iş adamı, kimisi basın görevlisi kimisi de Türk ve Alman makamlarında görevli kişiler bunlar. Sefir kürsüde, konuşuyor, dünyaya mesaj veriyor, Türkiye’nin sesi olarak veriyor mesajını. Dinleyen yok. Herkes birbiriyle muhabbet ediyor. Sefirin gözü önünde oluyor bütün bunlar. Ayıptır, saygısızlıktır. Be adam, 10 dakika sabret ve verilen mesajı dinle. 10 dakika, hadi 20 dakika olsun. Sen zaten oraya o mesajı almak için davet edildin. Sabredip verilen mesajı almayacaksan veya almak istemiyorsan o davete niçin geldin… Ne zaman adam oluruz, dinlemesini öğrenince… Bu derece saygılı(!) insanların huzurunda mesajını yine verdi sefir. Dinlemeyen insanlara rağmen konuşmasını tamamladı. Verilen mesaj aynen şöyleydi: “Sayın Milletvekilleri, Sayın Büyükelçiler, Kıymetli Vatandaşlarımız, Saygıdeğer Misafirler, Bu akşam Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 98. yıldönümünü hep birlikte gururla kutluyoruz. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun! Bu en büyük bayramımızda sizleri Büyükelçiliğimizde ağırlayabilmekten büyük mutluluk duyuyorum. Bugün ayrıca, daha önce Başkonsolos olarak görev yaptığım Berlin’de bu kez Büyükelçi sıfatıyla bu kutlamaya ev sahipliği yapmanın heyecanını ve kıvancını yaşıyorum. Türk milleti için bu en anlamlı günde, coşku ve mutluğumuzu paylaşan tüm misafirlerimizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum. Kutlamamızı esasen arzu ettiğimizden daha az sayıda katılımla gerçekleştirebiliyoruz. Çünkü pandemiyle mücadelede katedilen olumlu mesafe bayramımızı kutlamamıza imkân verse de, bulaşma riski ve kısıtlamalar maalesef devam ediyor. Keza Resepsiyonumuzun saati, süresi ve içeriğini, ikramlarımızın miktar ve tarzını, pandemi şartlarını düşünerek saptadık. Tedbirlerimizi anlayışla karşılayacağınızı umuyorum. Kıymetli Misafirler, Cumhuriyet, Türk milletinin Atatürk önderliğinde verdiği benzersiz mücadelenin, onurlu duruşun, vatan sevgisinin, egemenlik ve bağımsızlık iradesinin ortaya çıkardığı bir eserdir. Bu eser, milletine güvenen, geleceğe özgüvenle bakan, heyecan ve şevkle çalışan o neslin bugünkü nesillere, bizlere armağanıdır. Bugün, Cumhuriyetimizin kurucuları olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile dava arkadaşlarını, vatanımızın bağımsızlığı, birlik ve bütünlüğü uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi, istiklal ve egemenliğimiz için her şeylerini ortaya koyan kahraman gazilerimizi derin minnet duygularımızla anıyoruz. Cumhuriyetimizin kurulduğu 29 Ekim 1923 tarihi, Türk Milleti için bir dönüm noktasıdır. Cumhuriyet vizyonuyla, sadece ülkemizin siyasi, ekonomik ve sosyal altyapısı değil, milletimizin kaderi yeniden şekillenmiştir. Uzun savaşların yakıp yıktığı topraklarda, imkânsızlıklar içinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin, milletlerin hayatında kısa denebilecek bir sürede modern bir devlete dönüşerek bugünkü seviyeye ulaşması, örnek bir başarı ve gurur tablosudur. Cumhuriyet aynı zamanda bir modernleşme projesidir. Aklı, bilimi, demokrasi anlayışını, hukukun üstünlüğünü ve eşitlik ilkesini merkeze alan Türkiye Cumhuriyeti, her zaman çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkmayı hedef edinmiştir. Cumhuriyet deneyimimizin en gurur verici sıçramalarından biri kuşkusuz kadın-erkek eşitliğini sağlaması, kadınlarımızı toplumsal hayatta hak ettikleri yere getirmesi olmuştur. Türk kadını pek çok ülkeden önce medeni haklara kavuşmuştur. Bugün hayatın her alanında kendine güvenen, yetenekli, başarılı kadınlarımızı en üst konumlarda görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Cumhuriyet, geniş çaplı bir eğitim atılımını da hayata geçirmiştir. Latin harflerini esas alan Türk alfabesinin 1928 yılında kabulü, bu atılımın temelini oluşturmuştur. Türkiye’yi daha aydın, daha güçlü ve müreffeh bir geleceğe ancak iyi eğitimli yurttaşların taşıyabileceği anlayışı, Cumhuriyet tarihimizin şiarı olmuştur. Türkiye 98 yıllık Cumhuriyet tarihinde büyük dönüşümleri ve kalkınma atılımlarını başarıyla hayata geçirmiştir. 98 yıl önce 13 milyon olan nüfusu bugün 85 milyondur. 98 yıl önce okuryazarlık oranı %15 civarındayken bugün %98 okuryazardır. Bugün, 25 yaş üstü nüfusumuzun 5’te birinden fazlası üniversite mezunudur. Yükseköğretim kurumlarımızda 8 milyonu aşkın öğrenci kayıtlıdır. Ve en önemlisi, yükseköğretimdeki kız öğrenci oranı yüzde 49’u yakalamıştır. Üniversitelerimizde 10 bini aşkın profesörümüz arasında kadınların oranı yüzde 32’nin üzerindedir. Bu oranlar örneğin AB ülkeleri ortalamalarının oldukça üzerindedir. Cumhuriyet, Türkiye’nin ekonomik dönüşüm ve gelişiminin de itici gücü olmuştur. Türkiye, halkına daha yüksek yaşam standartları sunan, müreffeh toplumlar arasında yerini almıştır. 1923’te tarım ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti önce sanayisini geliştirmiş, son yıllarda ise küresel dönüşümle uyumlu biçimde bilgi toplumuna yönelmiştir. Günümüzde Türkiye, genç, üretken ve çalışkan nüfusu, benzersiz coğrafi konumu, güçlü dijital altyapısıyla ciddi bir ekonomik potansiyeli barındırmaktadır. Dünyanın farklı coğrafyaları için bir cazibe, çekim merkezidir. Artık göç veren değil, göç alan bir ülkedir. Bu duygu ve düşüncelerle, bu anlamlı günümüzde davetimize katıldığınız için hepinize tekrar teşekkür ediyor, Cumhuriyetimizin kurucusu büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk ile dava arkadaşlarının, Cumhuriyetimizin bekası için canlarını feda eden şehitlerimizin, bu uğurda her şeylerini feda etmeye her daim hazır gazilerimizin huzurunda bir kez daha derin saygı, sevgi ve minnetle eğiliyorum. Teşekkür ederim.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder